göreceksiniz, dekorasyon adına neler yapacağım!
 

Kasım geldi mi bende bir panik oluyor. Huzursuzluk başlıyor. Çünkü artık çorapsız pabuç giyilmiyor. Hazin'e mus çorap almak gerekiyor.







Demir'e de anorak. Sahilyolunda yaptığım yürüyüşlerde yüzümü aydınlatan güneşin yerini yağmur almaya başladığı için midir, bilemiyorum. Ama bu kasveti, yas duygusunu dağıtmaya kararlıyım. Varsın erkenden hava kararsın, Hazin, mus çoraplarında beliren çamur lekelerine kızsın, Demir, halı saha maçlarına hava soğuk diye ara versin, sevgili kocam, lüferi balkonda ızgara yaparken üstüne polarını giysin, ben bu sonbaharı da aşarım diyorum. Nasıl aşacağımı da biliyorum. Tabii ki, bir evin en aydınlık, en kasvetsiz, en pırıl pırıl, en hijyenik mekanı olan mutfak ve banyomda yapacağım tadilatlarla ben bu ayı atlatabilirim. Mutfağımın dolaplarını değiştirebilirim. Zeminini de... Eviyeyi de... Yeni tabaklar alabilirim. Bu tabakları mutfağa yaptırabileceğim rafa dizebilirim. Buzdolabının üstüne yeni magnetler takabilirim. Mutfağın masasını yenileyebilirim. Masayı iptal edebilirim. Banyodan başlamaya karar verdim. Küçük ve kullanışsız gözüktü gözüme. Üstelik evimiz kiralık. Kayınpeder nedense üç evinden hiçbirinde oturtmuyor. Sevgili kocam da oturmak için bir talepte bulunmuyor. Biz de çocuklu aileler için az ideal, ama kentin içindeki konutlardan birinde yaşıyoruz. Uygun bir bütçeyle ve duvarlarını kırmadan bu banyonun çehresini nasıl değiştirebilirim diye düşünmeye başladım.

Oturdum salondaki biricik koltuğuma, başladım kucağıma koyduğum dergileri karıştırmaya... Lavabo bataryasından başladım. Yeni bir batarya arayışlarımı dergiler üzerinden postit kağıtlarla sürdürdüm. Ne çok batarya vardı Tanrım... En son böyle çeşitten dolayı kararsızlığı, Marks and Spencer'da iç çamaşırı bölümünde sütyen denerken yaşamıştım. Ne kadar çok çeşit vardı. Batarya cinsi de böyleydi. Pop-artistik, rustik, klasik her türlüsü... Aklıma yaz boyu Hazin'in dondurma dolaplarının önünde yaşadığı kararsızlık dakikaları geldi. Yaz boyu benim kızımın en büyük problemi, hangi dondurmayı yiyeceğine bir türlü karar verememesiydi. Abisi Demir, her zaman biliyordu. Hep aynı çeşidi bıkmadan usanmadan büyük bir sadakat ve tutarlılıkla hem de günün hep aynı saatinde yalamıştı. Lakin benim kararsız kızım, Terazi kızım, her gün bir başka dondurma çeşidini yemek istediğini düşünüyor, neyi satın alsa aklı öbüründe kalıyordu.

Sıra fayanslara elbette gelecek. Banyodaki seramikler eskimiş baktım da... Yeniden seramik döşemek için duvarları kıramam. Bu kırma dökme çocuklarımı derslerinden alıkoyabilir. Eşime göre çocuklarım ders çalışmıyor, bilgisiyar oynuyorlar. Neyse banyo karoları için banyoyu kırdırırsam çocuklarım bilgisayar oynayamazlar. Islak hacimlerde kullanılabilen ve boyanabilen bir duvar kağıdı seçmem gerekiyormuş. Bir dergide yazıyor. Üzerini de su bazlı boya ile boyadım mı, işlem tamammış. Henüz eyleme geçmedim. Sadece zihinsel plan yapıyorum. Dekorasyon denilen hadisenin en medidatif evresindeyim. Yogadan daha zevkli. Sıra vitriye ürünlerde... Banyoda kullanılan standart lavabonun kenarlarında, günlük kullanım için gereken malzemeleri koyacak yeterli yer yok. Bu yüzden altı dolaplı olan bir lavabo alacağım. Radyatörün üzerine de raflar koyacağım. Bu ayı böylelikle alt edeceğim. Göreceksiniz dekorasyon adına daha neler yapacağım... Ama önce kendimi tedavi edeceğim....











Kaynak:Evdergisi