Kravatın tarihçesi
 

1600lerde

Hırvat kadınları savaşa giden erkeklerinin boyunlarına başlarından

çıkardıkları atkılarını özel bir düğümle bağlarlardı. Zaman içinde bu

boyun bağı Hırvat askerlerinin üniformasının bir parçası olmuştur.

Hırvat askerlerinin özel birlikle Fransız ordusuna katılmalarıyla,

kravat da Fransaya girmiştir. Süslerine düşkünlükleriyle ünlü Fransız

kadınları, bu aksesuara a la croate (hırvat usulü) demişler ve

böylece de kravat fikri doğmuştur.





Moda dünyasında, gereksizmiş gibi görünen şeyler farklılıkları

yaratmaktadır. Giyinmek, yalnızca soğuktan korunmak için değil, renk ve

biçim detaylarıyla içinde bulunduğumuz toplumda tarz yaratmak içindir

de aynı zamanda. Gottfried Kellerin ünlü sözü bunu çok iyi

anlatmaktadır: Giyim insanı, insan yapar. Bu açıdan toplumsal hayatta

kravatın yeri önemlidir.İnsanın içinde varolan toplumda kabul görme

hissi bakımlı görünmekle tatmin edilmektedir. Sonuç olarak bakıldığında

başkası tarafından beğenilmeyen, sonunda kendisini beğenmez. Tekdüze

bir yaşama doğru ilerler. Her ne kadar bazı kesimler tarafında kravatın

belirgin bir sosyal yönünün olduğu kabul edilmese de özelliği

itibariyle bu sosyal yön, kendini açıkça ortaya koymaktadır. Kravat

birçok aksesuara göre daha ucuzdur. Çoğu zaman modadaki değişimler,

yeni takım elbise almak yerine güncel bir kravatla takip edilmektedir.