Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/)
-   -   Bilinç , Beynin Kuklası! (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/26407-bilinc-beynin-kuklasi.html)

bluemoon24 29-12-2008 11:59 AM

Bilinç , Beynin Kuklası!
 
Sibernetik uzmanı ve bilimkurgu yazarı Stanislav Lem, Yıldız Güncesi adlı

öykü kitabında bir mucitten söz eder. Bu mucidin evinin altındaki laboratuarda,

yavaşça ve sürekli olarak dönen bir varile sayısız kablolarla bağlı 12 adet kutu

vardır. Mucit, ziyaretine gelen yeğenine gördüğü mekanik kutuların her birinde

bir insanın yaşadığını söyler. Nasıl olur diyen şaşkın yeğenine açıklamaya

başlar: Varil, kutu - insanların kendi dünyalarında algıladığı bilgileri

gönderiyor. Zaten algıladığımız dünya, beyinde belirli noktaların hafif bir

elektrik akımıyla uyarılması değil midir? Ben senin beyninde gül kokusu için

oluşturulan noktayı uyarsam, ortada gül olmadığı halde gül kokusu aldığını

sanırsın. Kutularımdaki insanlar da öyle. Dönen varilden, onlara kendi dünyaları

için gerekli tüm bilgiler ulaşıyor. Her biri ayrı bir kişi; başka insanlarla

konuşuyor, dünyasında gökyüzünü görüyor, gerektiğinde acı çekiyor ya da

aşık olabiliyor.

Dünyaları tıpkı bizimki kadar gerçek. İçlerinden biri öğretmen. Hatta bir papaz

bile var... Mucidin en sevdiği kutu - insan ise kendi dünyasının delisi. Israrla

herkese, kendilerinin yaşamadığını, gerçekte birer kutu olduklarını ve birisinin

onları varetmek için gerekli algıları gönderdiğini anlatmaya çalışıyor. Kararı veren Ben miyim?

İnsanoğlunu diğer türlerden ayıran en önemli

özelliği bilinci. Ancak çok eskilerden beri çözülmeye çalışılan bu sırrı ne

filozoflar, ne anatomi bilginleri ne de günümüzün nörofizyologları

aydınlatabildi. Fransız filozof Rene Descartes´ın, Düşünüyorum, öyleyse varım

diyerek bilincin ve hür iradenin zaferini ilan ettiği ve ruhu bedenden ayırdığı

dönemden üç yüz yıl sonra, benlik araştırmacıları ve nörologlar tersine bulgular

elde ediyor. Gelişmiş yöntemlerle beyin üzerinde yapılan deneylerde, benliğin sır

perdesi aralanmak bir yana, daha da gizemli bulgular ortaya çıkıyor. Bunlardan

en çok tartışılanı, Benjamin Libet´in deneyleri. Kaliforniya Üniversitesi´nde

nörofizyoloji profesörü olan Libet, beyin ameliyatlarının narkoz verilmeden,

yani hastanın bilinci tamamen yerindeyken yapılabilmesinden yararlanıyor. Libet,

bilimkurgu yazarı Lem´in öyküsündeki mucit gibi deneklerin beyinlerini küçücük

elektrik akımlarıyla uyarıyor. Onlar da beyinlerinde uyarılan bölgeye göre bir

melodi veya tanıdık bir ses duyuyor ya da başlarından geçmiş bir olayı

algılıyorlar. Buraya kadar herşey yolunda. Çünkü Dünya´nın Güneş etrafında döndüğü nasıl

artık gizemli olmaktan çıktıysa, tüm düşünce ve algıların kontrol merkezinin de

beyin olduğu uzun zamandır biliniyor. Ancak Libet, büyük beynin dış kısmında

(cortex) yine bazı noktaları uyararak deneklerde ellerine dokunulduğu algısı

yarattığında onlar, bu dokunuşu neredeyse yarım saniye önce hissettiklerini

söylüyorlar. Kader yarım saniye önde

Bu imkânsız gibi görünen olgunun Libet´e göre

tek açıklaması şu: Normalde tüm algılar beyne iletiliyor. Burada bilinçaltında

değerlendirilip yorumlanırken, ben(lik) hiçbir şeyin farkında değil.

Muhayyilemizde canlanan, yani farkına varabildiğimiz bilgilerse epeyce uzun bir

gecikmeden sonra, cortex´e -bilincin konuşlandığı bölgeye- gönderiliyor. Tabii tüm olup bitenlerin, yani kısa süre öncesinde de olsa geçmişte

yaşadığımızın farkında olsak, insan dünyayı sürekli rüyada gibi algılardı. Hatta

muhtemelen bu tutsaklıktan kurtulmaya çalışan her insan, en az Alman filozof

Martin Heidegger gibi giderek soyutlaşan düşünceler üretmek zorunda kalırdı.

Görevlerinden biri bizi bu korkunç çıkmazdan korumak olan beyin, bu yüzden

zamanı bilincimiz için yeniden düzenler. Yani Libet´e göre benliğe, şimdiki

zamanı yaşadığı yalanını söyler. Libet, deneklerinde beynin dış bölgelerini

doğrudan uyardığında bilinç, bir dokunuş olduğunu kaydeder, alışık olduğu her

zamanki işlem süresini hesaplar ve sonucunda dokunuşun yarım saniye önce

gerçekleştiği kararına varır. Libet´in bundan sonraki deneyleriyse insanın hür iradesine olan inancını

yıkacak nitelikte. Araştırmacı, deneklerden parmaklarını hareket ettirmelerini

ister. Hareket anını kendileri belirleyecektir. Bu esnada beyinlerindeki

faaliyet izlenir. Ve yine, içine kader gibi rasyonel olmayan kavramları bile

sığdırabileceğimiz, o neredeyse yarım saniyelik gecikmeye rastlar. Denekler

parmaklarını hareket ettirmeye karar verdikleri andan önce, ilgili beyin

hücreleri faaliyete geçmiştir. Bilinçaltını, hakkını vererek divana yatıran Dr. Sigmund Freud bile günlük

yaşamın bu derece bilinçdışı geliştiğini akıl edememiştir. Örneğin önünüzde

duran kahve fincanından bir yudum almaya karar verdiğinizde, öyle bir kararı

tek başınıza verdiğinizi sanıyorsunuz. Ya da sabahleyin dolaptaki

kazaklarınızdan mavi baklava desenli olanını seçerken... Oysa beyniniz,

sözkonusu kazağı giymeyi düşündüğünüzden saniyenin en az üçte biri kadar önce

hangisini seçeceğinize karar vermiş ve gerekli mekanizmaları çoktan çalıştırmaya

başlamıştır. Cinayetin işlendiği an

Bu durumda, Dorris Dörrie´nin Ben ve O filminde

kendi aralarında konuşan ve sahiplerine sormadan karar verebilen cinsel organlar

gibi, beyinlerin de kendi kafasına göre yaşadığı bir dünyada mı yaşıyoruz?

Benliğimizin son alınan kararları salt bir tür monitör gibi yansıttığı bir

dünya... O halde ben kimdir? Deneysel yöntemlerle çalışan bilinç araştırmacı

nörofizyologlar bile ortaya çıkan sonuçlar karşısında ister istemez kendilerini

felsefi yaklaşımların içinde buluyorlar. Descartes´ın Yanılgısı adlı kitapta

düşüncelerini toparlayan Profesör Antonio Damasio da, Libet´in geçmişte

yaşadığımız görüşüne katılıyor. Iowa Üniversitesi´nde araştırmalarını sürdüren

nörolog, Şimdiki zaman asla mevcut değil. Dünyayı algıladığımız benlik,

olayları her zaman geriden takip ediyor. Dolayısıyla varoluş, bilinci

biçimlendiriyor diyor. Descartes´ın ruh ile bedeni birbirinden ayırarak hata

ettiğini savunan Altın Beyin Ödülü sahibi Damasio´ya göre; Varım, bu yüzden

düşünüyorum. Peki şimdi bu yeni gerçekler ışığında, cinayet işleyenler bile

savunmalarında Tetiği çeken aslında ben değildim derse ne yapılacak? Yargıç,

beyninde zaten alınmış bir kararı uyguladığını gören kişiyi cezaevine

gönderdiğinde, suçu geçmişin monitörlüğünü yapmak olan bilinci fazlasıyla

cezalandırmış olmayacak mı? Bir diğer olasılık, nörofizyolog ve felsefeci

psikiyatristlerden oluşan bir heyetin, sanığın ne derece bilinçli davrandığını

değerlendirmek amacıyla o yarım saniyelik süre içinde benlikle bilinçaltı

arasındaki bağı ölçmesi. Suçluluk derecesi tabii bu ölçümlere göre

değerlendirilecek. Buradaki tek sorun, bilinçaltı bir kere incelenmeye,

dolayısıyla yargılanmaya başladığında, yargıcın beyninin bile sanığınkinden çok

daha büyük suç unsuru oluşturabileceği. Çünkü bilinçaltında işlediğimiz suçları,

yaptığımız zinaları ya da kötülükleri tahmin etmek bile çok güç. EN GELİŞMİŞ BİLGİSAYAR

Durmaksızın çalışan beyin, yeryüzünde en

gelişmiş bilgisayarın bile ulaşamadığı bir kapasiteyle yüz milyonlarca bilgi

birimini değerlendiriyor. Nörologlar, yalnızca gözlerden her an on milyon

dolayında bit´in beyine ulaştığını tahmin ediyor. Hatta dışarıdan hiç bilgi

almaması, karanlıkta kalması dahi akıl almaz şekilde çalışmasına engel değil.

Bedenin hormonal dengesinden sindirimle dolaşım sistemlerine ve tüm kas

hareketlerine dek herşeyi o yönetiyor. En küçük sesi bile kaydedip

değerlendiriyor. Oysa bilincin bundan haberi olmuyor. Duyulardan beyne akan

bilgi selinin bilince ulaşan bölümü, yalnızca çok küçük bir oranı. Zaman zaman

aklımıza bir fikir ya da unutulan bir isim geldiğinde ise benliğe bir anlığına,

sürekli hareket halindeki bilinçaltından bir bilgi kırıntısı ulaşmış oluyor.

Melih Kafa


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:34 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.