Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/)
-   -   Q okuldan mezun eder, EQ hayattan! (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/26333-q-okuldan-mezun-eder-eq-hayattan.html)

bluemoon24 29-12-2008 11:56 AM

Q okuldan mezun eder, EQ hayattan!
 
Son zamanlarda, annelerin, babaların, evlilik terapistlerinin, şirket

yöneticilerinin, lider danışmanlarının, politikacıların, TV'cilerin ve kısaca

günlük hayatında ufak tefek sayılabilecek problemlerin tazyikini üzerinde

hissederek sık sık kendini "köşeye sıkışmış" gibi gören hemen herkesin sözlüğüne

girmeye başlayan popüler bir kavram: Duygusal Zekâ.

Ne demektir?

Kısaca, sizin kendinizin ve karşınızdakilerin duygularını "Fark etme +

Tanımlama + Davranma" zincirindeki performansınızı ifade eden bir iletişim

yeterlilik ölçüsü. Zincirin bütün bu halkalarını birbirinden koparmadan,

aralarından hava bile geçmeyecek şekilde ustaca yönetmeye yarayan bir çeşit

iletişim sanatkârlığının adı.

IQ'dan farkı nedir?

Kabaca zihinsel performansın birimi olarak ifade edebileceğimiz IQ'yu

(Intelligence Quotient), EQ'dan (Emotion Quotient) ayıran temel özellik; IQ

laboratuvar ortamında testlerle belirlenmiş ve sosyal ortamdan yalıtılmış bir

yığın beyin odaklı işleminizi tanımlamak için kullanılırken, EQ sosyal

ilişkileriniz içindeki sizi ifade etmektedir.

Zihninize ait her bir odanın çalışma kapasitesi yüksek olabilir. Ancak bu

odalarla dolu binanın içine, duygu dediğimiz tanımlaması bugünkü psikoloji için

bile zor olan bir yaramaz çocuk girdiği zaman sistemlerin performans kalitesinin

hiçbir önemi kalmamaktadır. Bu yaramaz çocukla nasıl başa çıkılacağını ancak

"duygusal zeka" adındaki yetenek bilir. Yani o haylaz çocuğu gerektiğinde

durduracak, gerektiğinde doğru yöne doğru itekleyecek olan gelişmiş zihin

sistemleriniz değil, duygu yönetme gücünüzdür. IQ ile EQ işte bu yüzden

birbirinden bağımsızdır ve birbirlerine dönüştürülemezler. Birinin gediğini

diğeri kapayamaz.

Bunun yanında IQ bizim doğuştan üst sınırı belli, kader kaleminin beyin

performansımız üzerindeki izdüşümü iken; EQ o kadar da kaderci değildir. Kişinin

çabası, kendi ve diğerleri üzerindeki duygu yönetme taktiklerini öğrenmesi,

uygulaması nispetinde artırılabilen bir yetenektir.

Duygu nasıl yönetilir?

Duygunun yönetilebilmesi için yukarıda birtakım zincir halkalarından

bahsetmiştik: "Fark etme + Tanımlama + Davranma". Bunlara daha yakından bakmak

gerekirse; duygunun önce fark edilmesi gerekir. Sizin veya karşınızdakinin

duygusal bir tetiklenme içinde olduğunu fark etmek, bakmakla görmek arasındaki

fark gibidir. Önyargılarınızı, anlatmak istediklerinizi, kendi duygularınızı bir

an için kenara koyup sadece karşı tarafın söylemlerinin, ses tonunun,

mimiklerinin, beden dilinin altını yoklamanız bile duyguyu iş üstünde yakalamak

için yeterlidir. Duyguyu fark ettiğiniz zaman konunun % 50'sini halletmişsiniz

demektir. Çünkü genel olarak bakıldığında iletişim kazalarının en önemli sebebi

gözden kaçırılan duygular olmaktadır.

Beni kategorize et!

Bir sonraki adımda karşı tarafın bu duygusunu kategorize etmeniz gerekir.

Endişe mi-şüphe mi, mutluluk mu-rahatlık mı, vb. başlıklar altında o duyguyu

sınıflandırmanız hangi duyguyla dans ettiğinizi öğrenmeniz ve buna göre bir

sonraki adıma hazırlanmanız açısından önemlidir. Bu sayede, başkaları onun

duygularını yok sayarken ve ısrarla kendi istediğini benimsetmeye çalışırken siz

şu minik birkaç adımla bile oldukça mesafe katettiniz. Durdunuz; konuşmak yerine

dinlendiniz ve onu "anladınız". Üstelik bu "anlama" söylemek istediklerini

anlamaktan daha farklı ve daha önemli bir anlama. Siz onun duygularını

anladınız. Bu o kadar büyük bir adımdır ki sonraki adımlar çorap söküğü gibi

gelecektir.

Sihirli sözcük: "Anlıyorum"

Sıra o hisleri anladığınızı belli etmeye gelmiştir. Anladığınızı yüksek sesle

paylaşmanız, bunu ona hissettirmeniz, onunla duygusal ritim adına aynı safta

olduğunuzu kelimelerden çok beden dilinizle, mimiklerinizle, bazen de birkaç

saniyelik sessiz kalmanızla belli etmeniz bir duygusal zeka yıldızı olmak

konusunda en isabetli adımlarınız olacaktır.

Ve geriye tek bir adım kalmıştır. Bu aşamaya kadar anladığınız ve değer

verdiğiniz duyguların tatmin olacağı şekilde davranmak. Bu da ancak onları daha

doğru bir hedefe kanalize edebilmekle olur. Evet, duyguları yok saymak veya yok

etmek değil; daha uygun bir yöne kanalize etmek. Örneğin; öfkenin elinden

değerli olanı kurtarıp, daha uygun ve harcanabilir bir öfke nesnesi bularak öfke

patlaması adındaki aslanlar arenasına onu atmak. Veya hayalin kırılmasını o

bünyeye uygun yeni hayaller enjekte ederek aşmak. Veya sizi iş yapamaz hale

getirmiş kaygı duygusunun büyük çoğunluğunu kader tenceresinde eritip, kalanını

da irade tabağında servis yapmak gibi.

Duygu yönetimine yönelik minik haplar

Karşı taraftan doğru ifade ettiğinize yönelik onay alana kadar o kişinin

hislerini yine ona tanımlayın. "Şimdi oldu!" dediği zaman siz de onu daha iyi

anlamış bir noktaya vardığınızı fark edeceksiniz.

Konuşurken acele etmeyin. Söylemek istediklerinizi anlatan kurduğunuz

muhteşem cümleler değil, o cümlelerinizin karşınızdakinin ruh dünyasında

oluşturduğu duygusal profildir. Bu profili bir sanatkâr edasıyla çizmek de dar

zamanların işi değildir.

Fark etmek, özgürlüğün başlangıcıdır. Davranışlarınızın sebebi olan kendi

duygularınızı fark ettiğiniz zaman onlarla davranışlarınız arasındaki otomatik

sandığınız bağ çözülecek. Aynı duygudan kaynaklanmasına rağmen farklı davranış

seçeneklerinin de olduğunu göreceksiniz.

Duygularınızın ifade yolu olan davranışlarınız konusunda repertuar zenginliği

kazanmaya çalışın. Aynı duygu sizde her zaman aynı tepkiyi tetiklemesin.

Tepkinizi ifade edebilecek çeşitli davranış alternatifleri oluşturun.

Siz öyle demek istemeseniz de öyle anlaşılmanıza yol açabilecek üslubunuza

dikkat edin, yanlış anlaşılmaya imkân vermeyecek derecede açık ve net olun.

Duygusal tansiyonun yükseldiği zamanlarda konuyu daha sonra tekrar konuşmak

üzere ara verin. Kalp atışı dakikada 100'ü geçtiği anlarda anlama ve empati

kurma biyolojik bir imkânsızlık halini alır.

Kaynak: Zaman Gençlik / ERHAN ÖZDEN


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:51 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.