Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/)
-   -   EINSTEIN'IN BEYNİNDE BİZDE OLMAYAN NE VAR? (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/26097-einsteinin-beyninde-bizde-olmayan-ne-var.html)

bluemoon24 29-12-2008 11:46 AM

EINSTEIN'IN BEYNİNDE BİZDE OLMAYAN NE VAR?
 
Aslında "Fotografik Hafıza Teknikleri™"ni kullanırken benim beynimde

de sürekli harika bir Salvador Dali'nin olduğunu bir kez daha fark ettim.

İkimizin arasındaki tek fark, benim her gün "Akli Göz Tekniği™" olarak

kullandığım hafıza ve hızlı öğrenme teknikleri sonucunu bu adam kağıtlara

dökmüştü. Yıllar önce farkında olmadığım beynimdeki bu potansiyelin ortaya

çıkmasındaki en büyük pay, "Fotografik Hafıza Teknikleri™" setinde anlattığım

"hızlı öğrenme" ve "hafıza gücü"

tekniklerine aittir.

Aslında sadece benim değil,

hepimizin beyninde Salvadar Dali, Edision ve Einstein gibi bir dahi potansiyeli

var. İçimizdeki bu dehaların ortaya çıkmasını engelleyen en önemli faktör,

eğitim sisteminde her şeyi bilinç ve mantık çerçevesinde değerlendirmeye

zorlanmamızdan ve hayal gücümüzün bastırılmasından başka bir şey değildir.

Peki

Edison ve Einstein gibi dahiler biz normal insanlardan farklı bir beyne mi

sahipler?
Bu sorunun cevabı için onların öğrencilik ve iş

geçmişlerine bakmak mantıklı bir yol olsa gerek.Her ikisinde de çocukken

dahi olduklarıyla ilgili bir belirtiye rastlanmamış. Aksine dahilerin çoğunun

daha önce "öğrenme zorluğu çeken" ve "zor öğrenen" damgaları yediklerini

öğrenmek insanı gerçekten şaşırtıyor.
Meşhur matematikçi Henri

Poincare'nin zeka testinde çok başarısız olduğunu ve "aptal" olarak

nitelendirildiğini duyduğumda da oldukça şaşırmıştım. İnsan kendi kendine aşağıdaki soruları

düşünmeden edemiyor;
Öğrenme zorluğu çeken bir

insan nasıl oluyor da geçen zaman içinde dahi oluyor?


Yoksa onlar beyinlerindeki

dehayı kendileri zaman içinde farklı bir şeyler yaparak mı

geliştiriyorlar?


Eğer farklı bir şeyler

yapıyorlarsa, bu farklı şeyler nedir?


Biz de aynı şeyleri yaparak

beynimizdeki dehayı geliştirebilir

miyiz?


Yaptığı 1093 adet buluşla patent

alarak dünyanın en büyük mucidi olarak bilinen, ancak öğrencilik yıllarında

"yavaş" olarak nitelenen Thomas Edison "Babam benim aptal olduğumu

düşünüyordu
" diyor.

Yine Albert Einstein okuma ve

yazma zorluğu çektiği için öğrenme açısından kendi yaşıtlarından geri kalmıştı.

Einstein'ın kız kardeşi Maja Winteler onun için; "Normal çocukluk gelişimi

çok yavaştı. Lisanı çok zor kullanıyordu. Çevresindekiler onun konuşmayı tam

olarak öğrenememesinden hep korktular. Söylemek istediklerini dudaklarını

yavaşça hareket ettirerek kendi kendine tekrar ederek söylüyordu. Bu durumu yedi

yaşına kadar devam etti
" diyor.

Einstein'ın lisanı kullanımında

zorlanması bir gün öğretmenlerinden birini çileden çıkarmış ve öğretmeni ona

"Senden hiçbir şey olmaz" demişti. Zorla da olsa Eintein toparladı

ve liseyi bitirdikten sonra üniversitede lisans seviyesinde eğitim görerek mezun

oldu. Ancak hiçbir profesörden tavsiye mektubu alamadı ve akademik bir pozisyona

atanamadı. Sonunda İsveç patent bürosunda düşük seviyede bir memur olarak işe

başlamak zorunda kaldı. Geçmişteki

başarı grafiği Einstein'ın artık gelecekte ortalama bir hayat süreceğini

gösteriyordu.


Ancak her

şey birdenbire değişiverdi.
1905 yılında, daha henüz 26 yaşındayken,

Einstein o meşhur "E=mc2" formülünü de içeren "İzafiyet Teorisi"ni yayınladı. On

altı yıl sonra da Nobel Ödülünü alarak dünyaca tanınan bir bilim adamı oldu.

1955 yılında vefat etmesine rağmen, o ve onun posbıyıklı resmi hala bir "süper zeka" ve

"deha" sembolü olarak

bilinmektedir.

Ölümünden önce bilim adamları

Einstein'a onun beynini ölümünden sonra incelemek istediklerini belirterek izin

istediler. Einstein da bu izni, onlara vereceği kapalı bir zarfa koyduğu

yazdıklarını, beyniyle ilgili Cornell Üniversitesinde yapılacak olan

araştırmalar sonuçlandırıldıktan sonra kamuoyuna açıklamaları şartıyla kabul

etti.

Bu izinden birkaç yıl sonra

Einstein öldü. Einstein öldüğünde Princeton Hastanesinde patoloji uzmanı olan

Dr. Thomas Harvey de otopsi yapan ekibin içindeydi. Harvey Einstein'in beynini

tam kırk yıl bir kavanozda "formaldehyde" sıvı içinde saklayarak, araştırma

yapmak isteyen bilim adamlarına dilim dilim keserek verdi. Ayrıca kendisi de

birçok araştırmalar yaptı. Ancak kendisi hiçbir şey bulamadı.

Diğer bilim adamlarının

haftalarca süren yoğun araştırma ve tartışmaları sonucunda elde edilen

bulguların açıklanması için bir basın toplantısı düzenlendi. Açıklanan

bilgi Einstein'ın beyninin normal bir insan beyninin 3/4'ü kadar

olmasıydı.
Bu bilginin haricinde başka hiçbir farklılık bulunamamıştı.

Aslında insanların bekledikleri açıklama bu

değildi
. Merak edilen şey Einstein'ı

Einstein yapan onun beynindeki hangi çalışma tarzından

kaynaklandığıydı.

Basın toplantısından sonra

herkesin merak ettiği Einstein'ın kapalı zarfı açılarak içinde yazılanlar

okundu. Einstein aynen şöyle yazmıştı;

Kendimin diğer

insanlardan daha zeki olduğumu düşünmüyorum. Onlardan tek farkım hayal gücümü

daha etkin kullanıyorum.


Albert Einstein

O yıllarda bir şey bulunamamıştı,

ama 1980'in ilk yıllarında Berkeley'deki California Üniversitesinde

nero-anatomist olan Marian Diamond Einstein'in beynindeki farklılıkla ilgili

olağanüstü bir bulguyu açıkladı. Bu bulgu dünyada eğitime ve

dehaya olan bakış açısını değiştirecekti.

Merkezi sinir

sisteminin insana benzemesinden dolayı fareler üzerinde birçok deneyler

yapılmıştır. Marian Diamond yaptığı bu deneylerden birinde yeni doğan fareleri

iki gruba ayırmıştır. Birinci grup fareler sade bir kafeste beslenirken, ikinci

grup fareler içinde çeşitli labirentler ve renkli oyuncakların bulunduğu zengin

bir kafeste büyütülmüşlerdir. Yapılan gözlemler labirentler ve çeşitli

oyuncakların bulunduğu kafeste yetişen farelerin daha zeki oldukları ve

diğerlerine göre daha hızlı öğrendiklerini ortaya koymuştur. Daha sonra her iki

gruptan alınan farelerin beyinleri üzerinde yapılan incelemeler, sade kafeste

büyüyen farelere oranla, labirentler ve oyuncaklarla dolu olan kafesteki

farelerin beynindeki nöronlar arasındaki ilişki sayısının yaklaşık % 40 oranında

daha fazla olduğunu göstermiştir.

Marian Einstein'in

beynindeki nöronlar arasındaki ilişki sayısının da diğer insanlara oranla çok

daha fazla olduğunu fark etti.


● Ancak bu

ilişkiler kişinin beynini kullanması, düşünmesi, kendi kendisine sorular sorması

ve hayal gücünü kullanmasıyla oluşuyordu.

● Beyindeki nöronlar arasındaki ilişkilerin

artırılması herkesin kendi elindeydi. Yani herkes kendi beyninin mimarıydı.



Esas olan öğrenmeyi ve

düşünmeyi öğrenmekti.


Eğitim öğrenilen

bilgiler unutulduktan sonra geriye kalan şeydir.


.Melik Duyar

Dünya Hafıza Şampiyonu

© 2006 –

Melik Duyar – Mega Hafıza Ltd.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:27 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.