Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Öğretici Bilgiler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/)
-   -   Suyun Kontrol Edilmesi (http://www.hayatimdegisti.com/forum/ogretici-bilgiler/25863-suyun-kontrol-edilmesi.html)

bluemoon24 29-12-2008 11:36 AM

Suyun Kontrol Edilmesi
 
Hollanda'da denizden kazanılan yerlerin kurutulması da bambaşka bir su

sorunuydu. Bu bitmez tükenmez iş XVI. yüzyıldan beri sürüp geliyordu. Önce

denizin bir kısmını ayıran bentler inşa ediliyor, sonra bu sular tulumbalarla

çekilip boşaltma kanallarına veriliyordu. Geriye toprağın tuzunu almaktan başka

bir şey kalmıyordu. Bu muazzam işe koşulan ilk araç, yel değirmeni olmuştu.

Buharlı tulumba çıkar çıkmaz buna baş vuruldu. Asıl bu araç sayesinde başarılı

çalışmalar yapılabildi ve toprak, denizleri kemirmeye başladı. Hollanda'dan

sonra İngiltere, Fransa ve Almanya da işe koyuldular. Kayalıklarda ya da zaman

zaman suların altında kalan topraklarda sürdürülen bu savaş insanların

başarısıyla sona erdi. Ve buralarda tarımın başlaması, başarının armağanı

oldu.İnsanoğlunun fundalıklarla savaşı da uzun sürmüştü; bu da başarıyla

sonuçlandı. Bu topraklarda bir kumtaşı tabakası suların sızmaların engellemekte

ve sular toprağın üstünde bir tabaka halinde durmaktaydı. Böylece Fransa'da

Landes bölgesinde 14.000 kilometre karelik bir alan kayalık haline gelmiş olup

oturulmaz durumdaydı. Burada sular ne toprağın altına geçebiliyor, ne de akıp

denize ulaşabiliyordu. Önlerinde Avrupa'nın en büyük kumulu duruyordu ve rüzgâr

bu kumulu yılda 20-25 metre ileriye itmekteydi. Öyle ki, Landes tehlikeli bir

çöl olarak görülüyordu. XVI. Louis zamanında bir mühendis işi ele almaya ve bu

toprakları uygarlığa elverişli duruma sokmaya karar verdi. Nicolas

Bremonier adındaki bu mühendis (1738-1809), kendisinden önce bu konuda

çalışmalar yapmış olan meslektaşları Charlvoix ve Abbe Desbiey'nin girişimlerini

inceledikten sonra, 1787'de işe koyuldu. Önce kumulun ilerlemesini durdurmak

için çam ağaçlan dikmeye başladı. Girişim başarıya ulaştı ve 1867'ye kadar

80.000 hektarlık alanda dikilen ağaçlar sayesinde kumul kesinlikle durduruldu.

Ancak bu işlem, araziyi kayalık olmaktan çıkaramamıştı. O kadar ki, söylentiye

göre, Napolyon bir ara bu bölgeye develeri alıştırmayı bile tasarlamıştı. İşin

ikinci kısmını Orman Mühendisi Jules Chambrelent (1817-1893), üstüne aldı. Bu

kıraç düzlüğü akaçlamak ve açmak yoluyla 650.000 hektarlık bir orman meydana

getirdi ve bu bölgenin odunla ilgili sanayilerin merkezi halini almasına yol

açtı. Su, ekmekle eşdeğer ölçüde bir hayat öğesidir. Toprağı bastı mı

felâketlere sebep olurken, toprağın ekilmesi ve insanın beslenmesi için de

kaçınılmaz şarttır. Susuz toprak çöldür. Bir kuyu, bir vaha, bir uygarlık

merkezi demektir. Bu durumda insanın suyu izlemesi, tarihin en eski çağlarından

bu yana en önemli kaygısı olmuştur, insanın hemen yakınında bir kaynak ya da

ırmak bulamadığı her yerde kuyuculuk imdadına yetişmiştir. Artois gibi bazı

yerlerdeyse, su kendiliğinden toprağın yüzüne kadar çıkmaktaydı. Ta eski

zamanlardan beri bilinen artezyen kuyuları işte bu ihtiyaçtan doğmuştur. Bazen

bu kuyular, su bulunduğundan kuşkulanılan yerlerde suni olarak meydana

getirilir, toprakta su tabakasına rastlayıncaya kadar kazıldıktan sonra, sular

tulumba ya da dolaplara çekilirdi. Bunca yararlı bir zanaat kimin

buluşudur? İlk kuyu açma tekniğini bulanların Çinliler olduğu sanılmakla

birlikte suyun bulunduğu yeri teşhis etmekte ve kuyu açmakta Araplar büyük hüner

göstermişlerdi. Ancak modern araçlar ve yöntemlerle kuyuculuğun ilk tanımını

Bernard Palissy'ye borçluyuz. Palissy aracı: Ucunda bir kol ya da tahta sap

bulunan bir oluklu burgaç diye anlatmaktadır. Bu oluklu burgacın kullanılması

öylesine yaygınlaştı ki, İtalya'da, Modena şehrinde iki soyluluk almasında

görüldü ve Kuzey İtalya kuyucuların vatanı olarak ün yaptı. Ancak, bu

zanaatın ampirizmden kurtularak jeolojiye dayanan rasyonel bir teknik haline

gelmesi ve kuyucuların yerini uzman mühendislerin alması için XIX. yüzyılı

beklemek gerekti. O güne kadar en fazla 10-12 metreye inilebilmişti. Öyle ki

sondajcılar, Fransız meslektaşları Degousee'nin, kireçli bir katmanı geçip 140

metre derinliğe inmesini inanılmayacak bir başarı olarak, hayranlıkla

karşıladılar (1830). Bu tarihlerde Paris'e içme suyu sağlamak bir kere daha acil

ihtiyaç haline gelmiş ve resmi makamlar birçok artezyen kuyusunun açılması için

karar almışlardı. İlk kuyu Grenelle'de açıldı; 1833-1841 arasında

yapılan çalışmalar sonunda 548 metreye inildi ve su öylesine bir hızla fışkırdı

ki, şantiyeleri barınaklarıyla birlikte devirdi. Bunu 1866'da Passy'deki

artezyen kuyusu izledi, 586 metre derinliğe, Hebert alanındakinde de 718 metreye

inildi.



Siyaset, Bilim Ve Tarih Bilinci (Doğan Özlem )The Benefits Of TreesEnerji TasarrufuAlternatif Ucuz Enerji KaynaklarıErozyonun Tanımı Ve ÇeşitleriDünyamızın HareketleriDoğalgazDeve KuşlarıTeknolojik CellatlarımızKüresel IsınmaÇimento İşkolu Ve SorunlarıAtmosferin Başlıca Gaz KirleticileriNükleer EnerjiYapay KristallerHyrogen Fuel  The Fuel Of FutureKentiçi Ulaşımı Ve Çevre SorunlarıPrcı HakkındaÇevre Kirliliği Ve SonuçlarıSivil SavunmaUluslararası Hukuk Ve Çevre


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:26 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.