![]() |
Sadece "Beklenti" Yeterli mi? (1) Şehirden 100 kilometre uzaktaki dev bir fabrikayı tüm sorumluluklarıyla yöneten Birkaç üniversite bitirmiş Birden fazla dil bilen Önemli bir toplantıya katıldığı zamanlar dışında kravat dahi takmayan Lojmanda oturup sakin bir aile hayatı süren deneyimli genel müdür Kaybeden (Loser) olarak yansıtıldı. Buna karşın, Yoğun trafiğin aktığı caddelerdeki granit kaplı plazalarda bütün gün bilgisayar başında oturan Bire bin katarak kendisini pazarlamayı çok iyi bilen Son derece basit konuları kendi bilgisizliğine rağmen olabildiğince karmaşıklaştırarak kafa bulandıran Sağdan-soldan duyduğu moda kelimeleri olur-olmaz kullanan İşyerinden çıktıktan sonraki zamanını ise değişik birtakım amaçlarla barlarda geçiren En pahalı giysilere inanılmaz paralar harcayan Dinamik çağın genç ve başarılı çalışanları ise Kazanan (Winner) olarak nitelendirildi. Bu kişiler aynı zamanda yeni ekonominin, değişimin, yükselen değerlerin temsilcisi olarak baş tacı edildi. İşte bu dönemde, Çağı yakalamak ve Geride kalmamak uğruna, ne iş yaptığı net olarak anlaşılmayan birçok kuruluştan, Değişen çağın gereği olarak, inanılmaz paralar ödendi ve ne işe yaradığı hala açıklanamayan bir sürü mal ve hizmet alındı. Bu süreç, Dünyanın birçok ülkesinde yaşandı ve sonunda, deyim yerindeyse, iş hayatı tıkandı. Tıkanma sözcüğü her ne kadar oldukça iddialı gibi görünse de, ne yazık ki doğru. Evet, ne yazık ki, elle tutulur bir varlığı olmayan ve finansal olarak son derece zayıf birçok kuruluş, Vizyonerlik ve Liderlik görüntüsü altında imaj pompalayarak halka sadece Beklenti sattı. Bu sayede, beş kuruş etmeyecek şirketlerin hisseleri inanılmaz rakamlara fırladı. Hisse başına düşen mal varlığının (Defter değeri) son derece düşük olduğu, yani, hisse fiyatı ile kuruluşun tasfiyesi durumunda hissedarların alacağı rakkamın arasında inanılmaz uçurumlar bulunan yeni yetme birçok "İki masa – bir kasa" şirket, Yeni ekonominin kahramanı olarak göklere çıkarıldı. Bu durum 1987 - 2000 yılları arasındaki Tatlı hayat döneminde sahte bir büyüme ortaya çıkardıysa da, 2000 yılının sonu itibarıyla açıklanan finansal sonuçlar ile birlikte işin içyüzü açığa çıkınca her şey tersine döndü. Bu gelişmeler Türkiye de dahil olmak üzere, tüm ülkeleri etkiledi ve 2001 yılının başından beri Türkiye'de yaşanan krizin altında yatan nedenlerin arasında yer aldı. Bu krizi yaratan tek suçlu sanki Türkiye'deki devlet yöneticileriymiş gibi gösterilse de, sözettiğimiz bu istenmeyen durum, Dünyadaki genel eğilime paralel olarak seyretti. Ancak yaşadığımız olaylar bize salt "Beklenti" ve "Kehanet" üzerine odaklanmış sahte bir şişkinliğin artık sona erdiğinin işaretlerini veriyor. Yukarıda sözünü ettiğimiz, salt "Beklenti" üzerine spekülasyonlar yapılarak gereğinden fazla şişirilen, ancak, gerçek yüzü ortaya çıkınca yatırımcılar tarafından terk edilen birçok "Yeni Ekonomi" şirketinin, "Pazar değeri" diye adlandırılan başarı kıstasında %97'lere varan kayıplarla karşılaştığını hepimiz biliyoruz. Medyada pompalanan cazip yüzlerinin altında yatan kısmına bakıp ayrıntılara indiğimizde ise, bu şirketlerin dikkat çekici bazı ortak noktaları olduğunu kolaylıkla görüyoruz. Bu noktaların ise, uzun vadeli yatırımcıları bu şirketlerden uzak tutmaya yetecek derecede önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Bu ayrıntıları ise, bir sonraki yazıda inceleyeceğiz. |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:11 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.