![]() |
YAŞANMIŞ BİR KAÇ MİSAL Misal 1: Bir erkeğin başınada gelebilecek bir durum olsada, bu yaşamış hikaye, bir kadının başına gelmiştir. Bilge diyelim ismine, ruhsal özgürlüğüne müsaade etmeyen, kocanın otoriter olduğu bir evlilik içinde toplusal bir beklenti olan evliliği bozmama durumunu gerçekleştiriyordu, zira öyle yetiştirilmişti. Ancak, genelde herkeste olduğu gibi "bilinci, gerçekleri kavrayamamaktaydı". Gerçek durumu ise; ruhsal özgürlüğünü kocası engelleyince kendini işe yaramaz ve değersiz hissetti ve ruhunda oluşan isyanın neticesinde, kocasına yönlendiremediği öfkesi, bedeninde kanser oluşturdu. Bilinç mantık agırlıklıdır oysa ruhun ihtiyacı mantıkla ölçüşmeyebilir. Ruhun ihtiyacı o kişinin mantığına uymuyorsa, mantık ruhun ihtiyacını red eder ve fark etmesini engeller. Böylece kişi içinde bulunduğu girdabı fark etmez çünkü mantıklı olanı yapmalıdır. Ruhun rahatsız olduğu durum devam ettikçe ve şartlar aynı oldukça kişi belli bir süre sonra fiziksel olarak hastalanır ve içinde bulunduğu durumu değiştirmedikçe hastalığı daha ağırlaşır. Bu anlatığım durum aynen hikayedeki kadına oldu. Kadın hastalandı KANSER oldu ve yıllar içinde kocasını bir türlü terk edememiş olan bu kadını kocası, hastalandığı için terk etti. Kocası onu terk ettikten sonra tabii ruhu özgür kaldığı için kadın iyileşti ve kanseri geriledi tamamen kayboldu. Kadın tekrar sağlığına kavuşunca eşi onu geri istedi ve kadın kocası ile barıştı ve tekrar kanseri metastas yaptı çok hasta hale geldi. Bizi mutsuz eden ortamlar hastalıklarımızın nedenlerindendir. Misal 2: Mahmut kendini ifade etmesine fırsat vermeyen bir iş yerinde çalışmaktadır. Patron ezici ve otoriterdir ve kimseye güvenmez. Elemanlar yaratıcılıklarını ortaya koyamazlar. Mahmut ruhsal özgürlüğünün kısıtlanmasını hazmedemediği ve kendini değersiz hissettiği için ülser olur kanama geçirir sonra beyin’de tümör oluşur. Hastalığından dolayı işi bırakır ve iyileşmeye başlar. (olaylar gerçek olsa da isimler gerçek değildir) Bu verdiğim misalin tam terside yaşanabilir, yani patronunu manipüle eden işçi şeklinde de olabilir. Misal 3: Yıllar öncesinde yaşanmıştı bu olay . Ahmet bir taksi şoförü teröristler tarafından kaçırılmış ve arabası alınıp kendisi dağ başında bırakılmıştı. Teroristlerin eger polise gidip şikayet ederse ailesini öldürecekleri tehditi ile korkudan polise gidememiş. Bundan sonraki 6 ay içinde mide kanseri olmuş ve içindeki dehşet verici korku ve özgürlüğüne yapılan saldırının verdiği eziklikle ölmüştü. Bu insanın bilinci, mantığını kullanmasına neden olmuş ve ailesine zarar gelecek korkusu ile ruhunun özgürlüğüne zincir vurmuş. Korkusu ise, o farketmeden kendi celladı olmuştur.( olaylar gerçek olsada isimler takmadır) Ruhun özgürlüğünü sadece yakınımızdaki ve çevremizdeki insanlar kısıtlamaz bunu kendi kendimize de yapabiliriz. Geleneksel inançlara bağlılıkla, çevre ve toplum yönlendirmeleri ile, başımızdan geçen olaylarla korkularımız oluşur ve kendimize çekeriz korktuğumuz şeyleri. Böylece daha da pekişir içimizde ve doğruymuşum korkmakta diye düşünürüz. Düşündüklerimizi yaşadığımız için korkuda bir düşüncedir yüklü ve yoğun bir enerjidir bu yüzden bizim baş düşmanımız; Korkularımız veya Kaygılarımızdır. Korkuları ile kendini kısıtlayan insanlar oldukça fazladır, sonuç olarak bedensel ağrılar veya hastalıklar yaşanmakta. Mutsuzluğunun ve hastalığının kökeni olan evliliğinde veya işinde , ilişkilerinde yaşamış olduğu negatif etkilenmeleri içinden atamayan, bırakamayan veya korkularını atamayan kişi kendini farkında olmadan kısıtlamaktadır. Sağlığı, başarısı hatta yaşamı buna bağlıdır. Kişinin iyileşmesi onu mutsuz eden durumun yarattığı enerjinin dengelenmesine, enerji bedeninde oluşmuş olan kısa devrenin düzeltilmesine bağlıdır. |
Cevap: YAŞANMIŞ BİR KAÇ MİSAL Kişinin iyileşmesi onu mutsuz eden durumun yarattığı enerjinin dengelenmesine, enerji bedeninde oluşmuş olan kısa devrenin düzeltilmesine bağlıdır. [/quote] bütün bedeni önemliydi ellerinin bir başka önemi vardı çünkü onlar başarılarının geleceğinin vazgeçilmez değerleriydi .Uzun yıllarını çevre baskısı ile geçirdikten sonra kararını vermişti artık bir şeyler yapmak zorunda yeteneklerini açığa çıkarmak onun için tutku haline geldiğinde biraz geçmi kalmıştı günlerdir ellerinde oluşan ağrılar büyük acılarla bütün kollarını sarmıştı başlamadanmı bitiyordu hayalleri.Korkudan doktora bile gidemiyordu ya kötü birşeyse.Hayır kabullenemezdi böyle bir durumu nasıl olur yıllardır hayalini kurduğu hergün adım adım yaklaştığı hedefi ellerinde kayıp y789gidemezdi.nedeni sorunu kendi içinde aramaya başladı evet bulmuştu hastalığının sebebini olumsuz çevre baskısı başarısız olmaktan korkmak tekrar eskiye dönüp kendisine ait olmayan bir hayatı yaşamak ...bunlardı hastalığının sebebi . Kabullenmedi daha başlamadan bitiremezdi .inatla kendini dünyaya geliş sebebini istediği herşeyi yapabileceğini öğrendi nasılki hastalığının sebebi kendisiyse iyileşmesininde kendi elinde olduğunu öğrendi. Ve sonunda başkalarının değil kendi istediği hayatı yaşamaya başladı şu anda mesleği ile ilgili olabileceği en iyi yerde.Mutlu,huzurlu ve harşeyden önemlisi SAĞLIKLI. |
Cevap: YAŞANMIŞ BİR KAÇ MİSAL Serpil hanım yazılarınız çok çok güzel, emeginize, yüreğinize sağlık.Herşey bizde başlıyor ve bızde bitiyor. Bunu anlamak asıl mesele budur. Bazen hemen bazende çok geç anlıyoruz veya uyarılıyoruz. Hayatımı her şekilde kendimiz yönlendiriyoruz iyi veya kötü. Cennet veya cehenem yapmak her zaman kendi elimizde. Sevgiyle kalın . Hayatı olduğu gibi yüzleşip, kabul etmek ve saygı duymalıyız. Sevgiyle kalın. Cennetimizde buluşmak üzere... |
Cevap: YAŞANMIŞ BİR KAÇ MİSAL teşekkür ediyorum |
Cevap: YAŞANMIŞ BİR KAÇ MİSAL t.ediyorum;);););) |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:59 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.