Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Arkadaşlar uzun süredir aklıma takılan bir konu var buradan sizlerle paylaşmak ve fikir alışverişinde bulunmak istiyorum. Şimdi dileklerimizi ve hedeflerimizi gerçekleştirebilmemiz konusunda bizlere yığınla teknik veriliyor, hepside birbirinden güzel...Ancak dünyaca ünlü kişisel gelişim uzmanları var bu isimler seminerleri dolup taşan pek çok kişinin hayatını değiştiren insanlar (Claude M. Bristol, Robert Collier, Joseph Murphy,James Mapes, Napoleon Hill vs vs ) bu yazarlar diyorki tüm yüreğinizle bağlanın isteğinize her gün güçlü duygular yükleyerek onları imgeleyin, olumlamalarınızı aksatmayın vs yani aşırı derecede bağımlı olmayı savunuyorlar yani çok isteyin diyorlar bi yerde...Bazı teknikte varki iste-imgele-unut hangisi yapacağım kafam karıştı...Ben üstelik hedef101 yapıyorum yani hergün hedefimi yeni baştan yazıyorum, şimdi yanlış yoldamıyım??? Kimisi çok yürekten iste sahipmiş gibi davran o sana zaten gelir diyor kimiside unut diyor aslında garip olan ben her 2 yoluda denedim ve 2side başarılı oldu lakin ben tek bir tekniğe bağlı kalmak niyetindeyim ve her seferinde çelişki yaşıyorum. Ben sizlerinde fikrini çok merak ediyorum bu konuda, bide bazen şu geliyo aklıma zaten sahipmiş gibi davranınca evren bize demezmi; "zaten bu sahip olmuş vermeyeyim dileğini"khkh56valla aklıma acayip acayip şeyler geliyo y789aslında sahipmiş gibi yapmak demek zaten sana geleceğinden emin olmak ve inanmak demek inanıncada o şey senin olur ama hergün olumlama, imgeleme yada hedef101 gibi şeyler yaparsak nasıl unutcaz dileği offf işte kafam 1 milyon oldu benim ya...ya dileğin taa kendisi olcaz ya da olmadan dileyip unutcaz demem o ki Olmak ya da Olmamak işte bütün mesele bu!!!!!!!!!!yrl78 |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! bunu seninle konuşmutuk aslında sevgili house..herkes kendine iyi gelen yöntemi uygular inandığı yöntem onu sahip olmaya götürür..beni eft hoo'po ve yazarak çalıma istediğime kavuşturdu.. ama bazı sabit kurallar var bence.. bir arkaaşıma olumlama yapmasını önerdim..olumlamaları verdim hatta ..günün belirli saatlerinde yap dedim. aklına geldikce..öyle istekliydiki yapmak için o olumlamaları benden almak için..ama ben en az 5 defa başka başka yerlerde bende şans mı var dediğini duydum..bunun gibi cümleler..olumlama yap ..arkasından bu cümleyi kur..nasıl olacak bu.. iki hafta sonra geldi..hiçbir değişiklik olmadığını söyledii..senelerce oluşan düşünce kalıpları 3 günde temizlenmez..olumlamarına tam inandığın zaman gerçekliğin olur..ve biz istediğimizin bize verileceğine elimize geçmeden şükür edecek boyuta gelince isteklerimize giden yolda mutlu olcaz sadece isteklerimiz olunca değil.. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! 'bir şeyi çok istersen olmazmış' düşüncesi şuradan geliyor olabili: bir şeyi çok istersin sabırsızca ve içinde bir zaman sonra nekadar istsende bir türlü olmuyor hissi uyandırır. ama sen hep istemeye devam edersin evrenin 'sen bakarken soyunamıyorum' olayına döner mesele. her neyse. bluegirlx tam nokta atışı yapmış herkesin kendi yöntemi var ama her noktadaki ortak nokta şu: sabırlı olucaksın, tamamen unutmadan ama çokta asılmaan nazikçe ve inanarak isteyeceksin. daha bugün sonucunu aldığım ve sevinçten havlara uçtuğum şeyde ben meditasyon yöntemini kullandım, hiç aklımdanda çıkmıyordu evreni soyunurken rahat bırakma düşüncesiyle asılmadım her alıma geldiğinde olumlama yaptım, sabırsızlık duygularını sildim olmuş gbi davranıp olacağını düşündüm. tüm isteklerinin olması dileğimleee krzm67 |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Tıpkı günlüğümde yazdığım içe dönüp kendimizi iyce tanıdıktan sonra dileğimize uygun hale geleceğiz ve dileyeceğiz ancak çok bağlanıp bağlanmama konusunuda çözeceğim yakında inşallh çünkü okadar arındıktan sonra bile bile uzaklaştırmak isteemem Allah korusun :))))))) |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! ben birde şöyle diyorumm..bu olsunn..yada beni ileriye götürecek daha iyisine hazırım..yada ruhumu doyuracak olanı seçiyorum diyorum.bu istekleirmin içindeki sınırlamaları kaldırıyor.. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
müziksiz, sessizlikte aklımdaki bütün düşünceleri susturup 5 duyumla istediğim şeyi algılamaya çalışıyorum. bugün olan mesela istediğim evi buldum tam hayalimdeki gibi, o evde dolaştığımı balkonda oturup nasıl bir bardakta çay içtiğimi bile ayrıntısıyla imgeledim, balkon demirlerinin bile soğuğunu hissettim ellerime :) resminide hayal panoma kaydettim. buna inat gibi eşim her defasında istediğimin tam aksi evleri gösterip duruyordu bana, hiç sinirlenmedim açıklama bile yapmadım,, bakarız diye geçiştirdim. zamanı gelince karşıma zaten istediğim çıkıcak diye düşündüm. bıraktım. çekim yasası meditasyon belli zaman aralıklarla yapılması gereken meditasyonların arasında benim için. genel olarak altyapıyı hazırlamak için yani. benimki daha doğru demiyorum ama yani belli bir şey istiyosam çekim yasası meditasyonunu yapmıyorum sadece istediğime odaklanıyorum. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! "imgele unut" yöntemi biraz garip geldi banahy789. başarılı olmuş insanların biyografileri ve tavsiyelerini okuduğumda hepsinin başarana kadar durmadıklarını gördüm. o yüzden sürekliliğin faydalı olduğunu biliyorum. "başarılı olmak istiyorsanız, istediğiniz şey dışında herşeyden vargeçmek zorundasınız." bu sözün sahibi şu anda dünyanın en ünlü müzisyeni ve amacına ölesiye bağlı olduğunu gösteriyor. eğer imgeleyip unutmuş olsaydı, şu anda olduğu yerde olmazdı :). |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! arkadaşlarr farlı yöntemler arıyorumm .imgeleme ve olumlamanın dışındaaa yardımcı olurmusunuzz. zamn kısıtlı |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
yani bunların dışında bir şey ben de rastlamadımama kitapta hiç birşey yapmasan da sadece şükretmeyi öğrensen bile başarabilirsin diyo. aklıma başka bişey gelmedi şimdi 4897 |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
saol canımcım 3 yıldır okuduğum kitapların hiç birindee başka bişeye rastlamadım ve yeniarayışlardayımm.. bulan bilen lütfen yardımcı olsunnn |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Ben birkaç yıldır EFT yöntemiyle ilgileniyorum. Bu yöntem, olumlu imgelemeye göre bana çok daha mantıklı görünüyor. Çünü EFT'de olumsuz düşüncelerimize direnmek yerine, onları kabullenmek sözkonusu. Vücudumuzdaki akupunktur noktalarına vururken, bizi zorlayan herhangi bir konudaki duygumuzu ya da düşüncemizi kelimelere döküyoruz. Bu şekilde, inanmadığımız bir şeye kendimizi inandırmaya çalışmak (mesela çok tedirginken sakin olduğumuza inanmaya çalışmak gibi) yerine gerçekte var olan durumu dile getirmiş oluyoruz, buda içimizde bir direnç oluşmasını engelliyor. Ayrıca olumlu imgelemenin varmak istediği sonuca varıyor, yani olumsuz duygu ve düşüncelerden onları inkar etmek yerine kabullenerek kurtulmaya başlıyoruz. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Sorunlar değil de hedefler sözkonusu olduğunda "olumlu imgeleme" yararlı olabilir gibi geliyor. NLP yöntemini hiç denedin mi bilmiyorum ama temsil sistemlerini(5 duyu organı, bu yöntemde "temsil sitemleri" diye geçiyor) kullanarak, ulaşmak istediğin noktaya dair bir sahne oluşturuyorsun kafanda. Tüm duyularını kullanarak o sahneyi elden geldiğince gerçeğe dönüştürmeye, dilediğin şey her neyse onu gerçekleştirdiğinde hissedeceğin o duyguyu hissetmeye çalışıyorsun. İstersen bu yöntemi bir araştır. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Evet nlp uzun süredir eğitimini almak istediğim bir yöntem çok methini duydum inşallah burada eğitimi başlayacaktı ama kişi katılımı azmış vazgeçtiler :((( sizce eğitimine katılmadan bu konuda kitaplar okuyarak falan uygulayabilirmiyim nlp tekniğini???? |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Eğer bir sorunun sözkonusu olsaydı, mutlaka eğitimine gitmen gerektiğini söylerdim. Ama mesele bir hedefe ulaşmak olduğunda, bence bu konuda sadece kitap okuyarak da oldukça olumlu sonuçlar alabilirsin. Sana öncelikle "Sınırsız Güç" adlı kitabı öneriyorum. Bu kitapta bu yöntem tüm yönleriyle anlatılıyor. Ayrıntıya inmek istersen başka kitaplar da okuyabilisin. Ama ilk olarak bu kitaptan başlamanı öneririm. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! teşekkürler mavilikler tavsiyen üzere özet buldum herkes okusun burdan :))))) A) Kesinliğin gücü “Dil, özlemle merhamet yada talih ararken; ayı oynatmak için çatlak demlikle tempo tutmaya benzer.” Sihirliymiş gibi gelen sözleri duyduğunuz bir anı düşünün. Bu bir özdeyiş yada Martin Luthar King’in “Bir rüyam var…” diye başlayan konuşması olabilir. Böyle sözler öyle kuvvetli, kesin ve rezonanslı söylemiştir ki, biz bunları her ay her yönüyle hatırlayabiliriz. Şimdi biraz da belirli özel amaçlara ihtiyacınız var. Zekice ve kesinlikle istemenin 5 temel prensibi var. 1) NE İSTEDİĞİNİZİ BİLİN Ne istediğinizi hem kendinize hem de bir başkasına tanımlamalısınız. Ne kadar yüksek, ne kadar uzak, ne kadar çok? Ne zaman, nerede nasıl, kiminle? İş hayatınızda bir krediye ihtiyacınız varsa; nasıl isteneceğini bilirseniz, bu krediyi bulursunuz. 2) SİZE YARDIM EDEBİLECEKLERDEN İSTEYİN Ne istediğinizi bilmek yetmez, aynı zamanda bilgi, sermaye, duyarlılık, iş deneyimi gibi belirli kaynaklara sahip olan kimselerden istemelisiniz. 3) İSDEDİĞİNİZ KİMSE İÇİN BİR FAYDA YARATIN Sadece istemeyin ve birbirinin size bir şeyler vereceğini beklemeyin. Önce istediğiniz kimseye nasıl yardımcı olabileceğinizi hesaplayın. İşle ilgili iyi bir fikriniz ve bunu gerçekleştirebilmek için de paraya ihtiyacınız varsa; bu parayı elde etmek için bir yolu, size hem yardım edecek, hem de sizden (yapılacak işten) yararlanabilecek kişiyi bulmaktır. 4) KARARLI BENZEŞİMLİ İNANÇLA İSTEYİN Başarısız olmanın en emin yolu, kararsız olmaktır. Siz ne istediğinizden emin değilseniz; başkaları nasıl emin olsun? Bu nedenle, isterken, kesin bir inanç içinde olun. 5) İSTEDİĞİNİ ELDE EDİNCEYE KADAR İSTE Bu aynı kişiden isteyin demek değildir. Kesin olarak aynı şekilde isteyin demek de değildir. Asıl başarı formülü, “Ne elde ettiğinizi bilinceye kadar duyuşsal kesinliğinizi ve kişisel değişme esnekliğinizi geliştirmek zorundasınız” der. Bu nedenle, istediğiniz zemin istediğinizi elde edinceye kadar, kendinizi değiştirmek ve düzenlemek zorundasınız. Başarılı kimselerin yaşamlarını incelediğinizde; onların isteklerinde çok ısrarlı olduklarını, devamlı denediklerini, devamlı değiştikleri ve er yada geç ihtiyaçlarını giderecek birisi bulduklarını görürsünüz. B) AHENGİN SIRRI “Sizi, sizi anlayan bir arkadaşınız yaratır.” Romain Roland Bir değer kişiyle bütünüyle aşanlı hareket ettiğiniz bir anı düşünün? Bu kişi bir arkadaşınız, sevgiliniz, zileden bir kişi yada tesadüfen karşılaştığınız birisi olabilir. O ana geri dönün ve sizi o kişiyle bu kadar akordlu yapan etkenleri düşünün. Şans eseri benzer şekilde düşünüyor yada belirli bir deneyim, kitap ya……………………….. ………..gin bir yansımasıdır. Ahenk, bir başkasının dünyasına girme yeteneği anladığınızı hissettirmek, yani onunla kuvvetli bir bağa sahip olmaktır. Dünya haritanızdan çıkıp türüyle onun dünya haritasına gitme yeteneğidir. Temeli de başarılı iletişimdir. Ahenk, diğer kişilerle birlikte sonuç üretmenin asıl aracıdır. Bunla ilgili en önemli kaynağımız insanlarıdır. Ahenk bu kaynağa ulaşmanın yoludur. Yaşamanızdan ne isterseniz isteyin, doğru kişilerle ahengi geliştirebilirsiniz; siz onların onlar sizlerin ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Ahenk oluşturabilme yeteneği, bir insanın sahip olabileceği en önemli ustalıklardan birisidir. İyi bir yorumcu, iyi bir anne-baba iyi bir inandırıcı yada iyi birpolitikacı olabilmek için ahenk gereklitir. Duyabileceğiniz en kötü basma kalıp sözü duymak ister misiniz? “Zıt kutuplar birbirini çeker.” Yanlışların bir çoğunda olduğu gibi burada da doğru olan bir yön vardır. Kişilerin yeteri kadar ortak yönü varsa; farklı öğeler olaya bir miktar heyecan katacaktır. Fakat genel olarak sizi kim çeker, yani kim çekici gelir? Kiminle birlikte vakit geçirmek istersiniz? Farklı ilgi alanından olan, siz uyurken oynamak, oynamak isterken uyumak isteyen yani her konuda aynı fikirde buluşmadığınız birisini mi ararsınız? Şüphesiz aramazsınız. Size benzeyen birilerini ararsınız. Amerikalıların çoğu İngilizler mi yoksa İranlılar mı daha iyi şeylere sahip olma eğilimindedir? Tabii bu sorunun cevabı çok kolay. Kiminle daha çok ortak yönümüz var? Burada da cevap aynıdır. ABD’de siyahlarla beyazlar arasındaki farklar çok mudur? Olayları bu şekilde görmek isterseniz elbette çoktur. Fakat ortak çok yönümüz vardır. Hepimiz benzer korku ve özlemlere sahip insanlarız. Akordsuzluktan armoniye giden yol, farklar üzerinde yoğunlaşmaktan, benzerlikler üzerinde yoğunlaşmaya giden yoldur. Gerçek iletişimdeki ilk adım, dünya haritanızdan bir başkasının dünya haritasına çeviri yapmayı öğrenmektir. Bu bize ne sağlar? Ahenk ustalığı. “Davanıza bir adam kazandırmak istiyorsanız, önce onu samimi bir arkadaş olduğuna inandırın” Abraham Lincoln Önümüzdeki birkaç gün içinde konuştuğunuz kişileri dinleyin ve en çok kullandıkları kelime türlerini belirleyin. Sonra aynı tür kelimeleri kullanarak onlarla konuşun. Sonuç nedir? Sonra farklı temsil sistemi kullanarak konuşun. Şimdi sonuç ne olur? Yapılan araştırmalar, başarılı kişilerin ahenk yaratmada büyük becerileri olduğunu göstermiştir. Onlar ister bir öğretmen, ister bir iş adamı, isterse bir dünya lideri olsunlar çok sayıda kişiyi etkileyebilmek için her üç tarzda da etkileyici ve esnektir. Her üç tarza da çekici olmak için herhangi bir doğal hediyeye ihtiyacınız yoktur. Görebiliyor, işitebiliyor ve hissedebiliyorsanız bunlar her şey için yeterli olabilir. Tutarlı bir şekilde pratik yaparsanız: beraber olduğunuz herkesin dünyasına, onun tarzında konuşarak girebilirsiniz. Kısa bir süre sonra bu davranış şekli karakterinizin birparçası olacaktır. Bilinçsiz olarak, düşünmeden, kendiliğinizden böyle davranacaksınız. Ahenk hakkında konuşurken şöyle bir soru gündeme gelmektedir. Ahengi oluşturmanın temeli nedir? Esneklik. Ahengi oluşturmadaki en büyük engel, diğer kişilerinsizinle aynı haritaya sahip olduklarını düşünmektir. Ahengi oluşturmanın bir başka yolu daha vardır. Ayrımların kümesi insanların yapabilecekleri seçimlerin belirlenmesine yardım eder. Onlara……… denir. C) MÜKEMMELLİĞİN AYRIMLARI **** PROGRAMLAR “Doğru anahtarla her şeyi, yanlış anahtarla hiçbir şeyi söyleyemezsiniz işin tek inceliği anahtarı oluşturmaktır” George Bernard Shaw insan tepkilerinin insanı hayrete düşürecek kadar fark edebilmenin en iyi yollarından birisi de bir grup insanla konuşmaktır. Aynı şeye insanların nasıl farklı tepki gösterdiklerine dikkat etmenin bir yararı olmaz. Güdüleyici bir hikaye anlatırsınız ki birisi kendinden geçer, bir diğeri ise göz yaşları içinde boğulur. Bir fıkra anlatırsınız. Birisi gülmekden kırılır, bir diğerinin kılı bile kıpırdamaz. Her insanın farklı bir zihinsel dille dinliyor olduğunu düşüneceksiniz. Sorun, aynı mesaja insanların niçin bu kadar farklı tepki gösterdiklerinin anlaşılmasıdır. Birilerini bir seminere devam etmesi için ikna etmeye çalıştığınızı kabul edelim şöyle söyleyebilirsiniz; “Bu seminere devam etmelisin. Fevkalade güzel. Biz tüm arkadaşlarımızla birlikte katıldık. Ve sürekli olarak övgüyle o günlerden konuşuyoruz. Herkes seminerin yaşamlarını doğru yönde değiştirdiğini söylüyor” Bu yaklaşım işe yarar mı? Elbette; çünkü ona kendi diliyle hitap ediyorsunuz. Tüm bu **** programların genel durum ve gerilimle ilgili olduğuna dikkat edilmelidir. Bazı şeyleri on – onbeş yıldır yapıyorsanız, kuvvetli bir iç referans çerçeveniz vardır. Daha önce hiç yapmamışsanız; genel durumda neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin kuvvetli bir iç referans çerçevesine sahip olmayabilirsiniz. Üç şekil arasındaki ilişkileri tanımlamanızı istersem birçok şekilde cevap verebilirsiniz. Hepsinin dikdörtgen olduğunu söyleyebilirsiniz. Hepsinin dört kenarlı olduğunu söyleyebilirsiniz. İkisinin dikey birisinin yatay yada ikisinin ayakta birisinin yatık olduğunu yada hiçbir şeklin diğer ikisiyle kesin olarak aynı ilişkiye sahip olmadığını söyleyebilirsiniz. Yada birinin farklı ikisinin benzer olduğunu söyleyebilirsiniz. Eminim siz daha fazla tanım düşünebilirsiniz. Burada ne olmaktadır? Hepsi aynı resmin tanımlamasıdır; fakat yaklaşımlar bütünüyle farklıdır. Bu **** programı öğrenmek; anlamak ve sevmek için bilgiyi nasıl sıraladığınızı belirler. Bazılar dünyaya benzerlikleri bularak tepki gösterirler. Resme bakarlar ve ortak noktalarını görürler. Onlar eşleşmecidir. Bu nedenle onlar sizin şeklinize bakarak şöyle söyleyebilirler. “Onların hepsi dikdörtgendir.” Bir diğer eşleşmesi de istisnalardaki benzerliği bulur. O şekle bakarak şöyle söyleyebiliriz, “Hepsi dikdörtgen, fakat bir tanesi yatık, diğerleri dik duruyor.” Tüm bu olanlar, eşleşmez isim içine karışıncaya kadar geçerlidir. O her zaman nesneleri bizim gördüğümüzden farklı bir biçimde görür. Biz nesnelerin birbirine uygun yönlerini görürken o uymayan yönlerini görür. Golcü bir futbolcu örneğini düşündüm. Birkaç yıl önce sorma çok iyi başlamıştı. Çok güzel goller atıyordu. Fakat o bir eşleşmez olduğundan, sitilini değiştirmek zorunluluğunu hissetti ve formunu kaybetti. Her stadyumda kalenin arkasında bulunan değişik şekiller üzerinde dikkatini toplaması için inandırılmıştı. Benzeşimsiz olduğu için bu şekillerin birbirinden ne kadar farklı olduğu üzerinde durmaya başladı ve daha önce kendi için çok kolay olan hareketleri bile yapamam durumuna geldi. Herkesin bir çalışma stratejisi vardır. Bazıları bağımsız olmadıkça mutlu olamamışlar. Başkalarıyla birlikte çalışmakta güçlük çekerler ve çok fazla denetim altında çalışamazlar. Kendi gösterimlerini kendileri yapmak zorundadırlar. Davranışlarında kendi kendini yanıltma hatasına düşmeyin ve aynı şeyi başkaları içinde yapmayın. Bir insanı davranışları aracılığıyla biliyorsunuz, fakat bunlar daha çok sizin davranışlarınızdır. Her şeyden uzaklaşma eğiliminde olan bir kişiyseniz; bu sizin davranış patorniniz olabilir. Ondan hoşlanmazsanız değiştirebilirsiniz. Gerçekte de değiştirmenin hiçbir özrü yoktur. Şimdi bu güce sahipsiniz. Tek sorun bitkilerinizi kullanmak için yeterli nedenlere sahip olup olmamanız. Bu kitaptaki her şeyi gibi **** programlarda iki düzeyde kullanılmalıdır. Birisi diğerleriyle iletişimimize rehberlik edecek ve düzenleyecek bir araç olarak kullanmaktır. Fizyolojinin kişi hakkında soysuz hikaye anlatması gibi, **** programlarda onu nelerin güdülediği, nelerin korkuttuğu hakkında kusursuz bir şekilde konuşurlar. İkincisi düzey ise,kişisel değişim aracı olarak kullanılmasıdır. Davranışlarınızın, siz olmadığınız söylemeyin. Size karşı olan herhangi bir paterni çalıştırma eğilimindeyseniz, onu değiştirmek zorundasınız. **** programlar kişisel değişim ve düzenlere için en güçlü araçlardandır. Mevcut bazı en yararlı iletişim araçlarının anahtarlarını sağlarlar. Gelecek bölümde bir diğer değerli iletişim aracını tartışacağız. Bu araçlar size…… gösterecek. D) DİRENÇLE BAŞA ÇIKMANIN VE PROBLEMLERİ GÖRMENİN YOLLARI “Dünyanın gidişi hariç, her türlü akıntıya karşı durabilirsiniz.” Jopen Atasörü Başkalarıyla ilgilenirken, belirli bir miktarda deneme yanılmanın olması kaçınılmazdır. Kontrol edebildiğiniz sonuçların etkinliği, kesinliği ve hızı aracılığıyla, diğerlerin davranışları yönetemezseniz. Fakat bu sürecin nasıl hızlandırılacağını öğrenmek, kişisel başarınız için bir anahtardır. Bu bölüm, insanın doğasında bulunan etkileşimiyle yeni deneme yanılgı ve dirençle başa çıkmanın ve problemlerin nasıl çözüleceğinin öğrenilerek, keşfetme hızının nasıl artırılacağıyla ilgilidir. Çoğumuz, bir tartışmanın çözüme kavuşturulmasını sözel bir boks maçı olarak düşünürüz. İstediğinizi elde edinceye kadar katışmaya vurmaya devam edersiniz. Daha etkin ve güzel modeller, aikido ve tai gibi doğu sanatları askeri sanatlarıdır, orada kuvvet karşılanmaz; fakat size karşı olan kuvvet, yeniden düzenlenerek yeni bir yöne yönlendirilir. En iyi iletişimcilerin yaptığı da budur. Size bir örnek vereyim. Birisi bir konuda; “Kesinlikle haklısın”. Diyor. Siz de aynı şiddetle “Hatalı değilim.” Derseniz: aranızdaki ahengi koruyabilir misiniz? Hayır. Bir çatışma ve direnç olacaktır. Şöyle konuşursanız, “Bu konudaki hislerinin yoğunluğunu saygı duyuorum ve soruyorum bir de benim tarafımdam dinlesen, farklı hissedebilirsin” ne olur? Burada, kişinin iletişiminin kapsamıyla anlaşmak zorunda olmadığınıza dikkat edin. “Görüşlerinde çok fazla ısrar edenler, anlaşabilecek, çok az kişi bulurlar.” Lao-Tsu, Lao Telp King En iyi satıcılar ve en iyi ileşitimciler yapmak istemediği bir konuda kişiyi ikna etmenin çok zor olduğunu bilirler. Yapmak istediği konuda işe inandırmak çok kolaydır. Çatışmadan çok, doğal olarak yönlendirerek bir anlaşma çerçevesi oluşturmalısınız. Etkin iletişimde anahtar; kişiyi sizin yaptırmak istediğiniz yönde değil, yapmak istediği yönde çerçevelemektir. “Anlayışsız davranılsa bile, anlayışla cevap verin.” Lao-Tsu, Lao Telp King Bu bölümde iki temel fikir vardır. Ve bunların ikisinde birçoğumuzun düşündüklerinin tersine bir etkiye sahiptir. Birincisi, daha iyi ikna etmenin yolu, fethetmekten çok anlaşmadan geçer: Biz sanki her ilişkide bulunması gerekliymiş gibi, kazananla kaybeden tarafın kesin olarak ayrılmasından hoşlanan, ***** bir toplumda yaşıyoruz. Hem iki durumunda dayandığı temel esneklik fikridir. Bir parçaları yerine koyma bulmacasını çözemiyorsanız, tekrar tekrar aynı çözümü eleyerek, bir yere ulaşamazsınız. Değişmek adapte olmak, *** ve yeni şeyler yapmak için esnek olursanız, çözersiniz. Ne kadar esnek olursanız o kadar seçerek yaratırsınız. O kadar çok kapı açabilirsiniz ve daha çok başarılı olursunuz. ***** bölümde kişisel ****** bir diğer önemli ****** inceleyeceğiz. Ona………. denir. E) YENİDEN ÇERÇEVELEME: PERSPEKTİFİN GÜCÜ “Yaşam durağan değildir. Zihinlerini değiştirmeyenler; düşkünler evindeki zavallılarla mezarlıktakilerdir.” Everett Durksen Ayak sesini düşünün. Ayak sesinin ne anlama geldiğini sorsam; muhtemelen “benim için bir anlam taşıyor” dersiniz. İsterseniz üzerine biraz daha gidelim. Kalabalık bir caddede yürüyorsunuz, o kadar çok ayak sesi vardır ki, sanki duyamayabilirsiniz bile. Bu durumda onlar etkili bir anlama sahip değildir. Fakat gece yarısı evde yalnız otururken; dışarıda ayak sesleri duyarsanız ne olur? Az sonra ayak seslerinin size doğru yaklaştığını duyarsınız. Bu durumda ayak seslerinin bir anlamı var mıdır? Kesinlikle evet. Aynı sinyal (ayak sesleri), benzer durumların geçmişte size ne anlamlar ifade ettiğine bağlı olarak, çok değişik anlamlara gelebilir. Dünyayı olduğu gibi görmediğimizi; çünkü nesnelerin birçok bakış açısından yorumlanabileceğini hatırlayın. Kısa bir süre önce Bedltimore Sun’da dokunaklı e güçlü bir sözü yayınlandı; “Alışılmışın dışında dönen çocuk” başlıklı bu yazıyı Reoder’s Digest tekrar yayınladı. Yazı, Calvin Stanley isimli genç bir erkekle ilgiliydi. Görme dışında, her on bir yaşındaki çocuk gibi Calvin’de, bisiklete biniyor, beyzbol oynuyor okula gidiyordu. Benzer durumda birçok kimse yaşamaktan vazgeçerken ya da aile içinde yaşarken, bu küçük çocuk tüm bunları nasıl yapabilir? Makaleden anladığım kadarıyla annesinin çok usta bir ******** olduğu açıktı. Başkalarının sınırlamalar olarak sınıflandırabileceği Calvin’in her deneyimi, Calvin’in zihninde bir avantaja dönüştü. Çünkü Calvin’in kendi kendine temsil ettikleri, Calvin’in deneyimleridir. Geçen yıl yaptığınız büyük bir hatayı düşünün. Anında kendinizi kasvetli hissetmeye başlayabilirsiniz. Fakat hataların aşarısızlıktan çok, başarı deneyiminin bir parçası olma ihtimali daha yüksektir. Politikayı göz önüne alalım. Pazarlama elemanları ve davranışları, bu sürecin her geçen gün daha büyük bir parçası haline gelmektedirler. Çerçeveyi düzenleme savaşı, amerikan politikasının en önemli kısmı haline gelmiştir. Bir zamanlar bu olay çok önemli değildi. Reagan-Nodale tartışmasından sonra her iki tarafın seçimle ilgili görevlileri, röpürtajcıları; en iyi havayı, en iyi çerçeveyi oluşturabilmek için söylenen her kelimenin üzerinde durarak kuşatma altına aldılar. Neden? Burada sorun kapsam değildi, sorun çerçevelemeydi de ondan. Bir dakikanızı ayırarak, yaşamınızda sizi zorlayan üç durumu düşünün. Her durumu kaç değişik şekilde görebilirsiniz? Onları farklı görmekle ne öğrenirsiniz? Bu serbestlik farklı davranışınızı nasıl etkiledi. Sizin “O kadar kolay değil. Bazen onu yapmayacak kadar çöküntü içinde oluyorum”. Dediğinizi duyar gibiyim. Onlar size vız gelir sakın endişeye kapılmayın. Bu inanılmaz derecede güçlü bir deneyim olabilir. Ben yaşamları boyunca kötü korkulara sahip olan kişilerin bu korkularını genellikle birkaç dakika içinde yenmelerini sağlama yeteneğine sahibim. Bu yönetim niçin eşe yarar? Çünkü korku durumuna girmek için belirli deneyimi düşündüğünde, yaratıldığı durumu değiştirirsiniz. YENİDEN ÇERÇEVELEMENİN ALTI ADIMI 6- Davranıştan sorumlu alternatif davranışları gerçekleştirmek için sorumluluk yüklenmesini sağlayın. 5- Benzeşmenin kontrolü itirazı olan bir kısmı var mı? 4- Davranışta sorumlu olan kısımda bağlantılı olarak yaratma kısma faydaları elde etmenin başka üç yolunu yaptırın. 3- Faydaları keşfedin 2- Bir sinyal sistemi düzenleyin 1- Kişinin davranışta sorumlu olan kısmına erişin. Negatif görünüşlü hemen her deneyim, yeniden çerçevelenerek pozitife dönüştürülebilir. “Muhtemelen bir gün geriye baktığımda bana güleceğim.” Deyiniz. Niçin şimdi geriye bakıp gülmüyorsunuz? Bu sadece bir perspektif sorunudur. Şimdiye kadar yeniden çerçevelemeye, negatif algılamaları pozitife dönüştürebileceğimiz yollar üzerinde durduk. Fakat ben sizin yeniden çerçelemeleri bir terapi, kötü olduğunu düşündüğümüz yollardan iyi olduğunu düşündüklerinize giden bir yol olarak düşünmenizi istemiyorum. Yeniden çerçeveleme, gerçekte üç aşağı beş yukarı potansiyel ve olabilirlilik için mecazlardan başka bir şey değildir. Yaşamınızda daha iyi bir şekilde yeniden çerçeveleyemeyecek çok az şey vardır. Liderler ve tüm diğer büyük iletişimciler, yeniden çerçevelenme sanatının ustasıdırlar. Meydana gelen herhangi bir şeyi alıp, onun olabilirlik modelini kurarak, kişilerin nasıl güdüleneceğini ve güçlendirileceğini bilirler. Tüm dünya sana karşı değildir… senin nasıl davrandığına aldırış etmeyen milyarlarca insan var. Alıntıdır. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Rica ederim. Yardımcı olabildiysem sevinirim. |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Olmak ya da Olmamak derken, aslında ikisinin arasında hiç bir fark olmadığının ince nüansı belirtiliyor. Bu kuantum fiziğinde de yokmu? Yani zaten çoklu bir evrende her türlü dileğimize, isteğimize zaten kavuşmuş durumdayız, bütün olasılıklar anda mevcut, böyle söylüyor, Newton fiziği de bir çok şeyi açıklayamadığına göre... Biz hiç bir şeyimiz olmasa da, biz mutlu olabilmeliyiz... Çünkü elde etmeyi istediğimiz şeylerde bir gün değişcek... Giymeyi çok istediğimiz gelinlik etekleri çamurlu bir şekilde asılı kalacak, sonra sararacak, sonra eskiyecek... Eşimiz yaşlanacak, işimizden emekli olacağız, çocuklar yuvadan uçacak, yaşlanacağız, Sevgili Arsız Ölümle karşılasacağız sonra... Çok kendimizi tüketmeyelim, an'da an'da an'da kalalım... |
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Alıntı:
|
Cevap: Olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu! Aslında tek öğrenmek istediğim hedefimizi dileyip unutalımmı yoksa her gün imgeleme-olumlama yapıp aklımızda canlı mı tutalım sorusunun cevabı idi, çünkü iste ve alacağından emin olarak unut diyede bir teknik var benim kafam bundan karışmıştı ama iyki açılmış bu konu herkes çok farklı açılardan bakmış çok hoş yorumlar gelmiş teşekkür ederim herkese :)))) |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:45 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.