Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Mizah Bölümü (http://www.hayatimdegisti.com/forum/mizah-bolumu/)
-   -   İki Arkadaş (http://www.hayatimdegisti.com/forum/mizah-bolumu/619264-iki-arkadas.html)

Berilce 12-07-2011 11:01 AM

İki Arkadaş
 
İki Arkadaş

Dorukta uyanır insan gün ışığına
Vaktiyle ülkelerin birinde Salim ve Ganim adlı iki arkadaşa yaşardı. Bir gün birlikte geziye çıktılar.
Az gittiler, uz gittiler.
Dere tepe düz gittiler.
Gide gide bir çöle vardılar, geniş, engin bir çöldü burası. Aç kaldılar,susuz kaldılar, güç bela çölü geçtiler. Tekrar düştüler yola, Sonunda yüce bir dağa ulaştılar. Eteğinde büyük bir havuz vardı.
Çevresi rengârenk çiçeklerle donanmıştı, ağaçlar yeşilliklerini havuza taşırmışlardı, cennet gibiydi sanki. İki arkadaş nasıl da yorulmuştu, havuzda bir süre dinlenmek istediler. Kenara oturdular, yanlarında getirdikleri azıktan biraz yediler. Havuzun suyu oldukça serindi. Ellerini yüzlerini yıkadılar. Çevreyi seyrederken gözlerine bir şey ilişti, gidip baktılar, mermer bir levha, üzerinde ilginç bir yazı… Okudular, çok şaşırdılar. Şöyle diyordu yazıda:
“Ey yolcu! Bir yolculuğa çıkmak ister misin? Sonuçta seni sonsuz bir mutluluk bekliyor. Atılmak istersen eğer bu maceraya, önce havuzu, yüzerek karşıya geç, orada taştan bir arslan heykeli göreceksin. Şayet onu omuzlayıp bir çırpıda şu dağa çıkarabilirsen, sınırsız bir mutluluğa erişeceksin. Fakat çıkacağın yol çok sıkıntılı, yorucudur. Yolda yırtıcı hayvanlarla karşılaşacaksın, onlardan kurtulmak güçtür, bütün bunları yenersen sonunda mutlu olacaksın”.
İki arkadaş donup kaldılar.
Bir süre sessizce durdular. Sessizliği önce Salim bozdu:
- Ben, dedi, böyle sonu belirsiz bir maceraya atılamam.
Ganim itiraz etti:
- Zahmetsiz bir şeye ulaşılamaz, sıkıntı çekmeden insan mutlu olamaz.
Salim, düşüncesinde kararlıydı:
- Hayır, dedi, ben onca tehlikeyi göze alamam.
Ganim:
- Sen kabul etmezsen etme, dedi, ben şansımı deneyeceğim.
Salim korkmuştu, arkadaşına acıyordu.
- Bari, dedi, senin karşılaşacağın tehlikeyi görmeyeyim.
Uzaklaştı oradan.
Ganim korkusuzdu, fakat yinede bir ürperti vardı yüreğinde. Bildiği tüm duaları okuyup, atladı havuza, yüzmeye başladı. Havuzun diğer ucuna varınca derin bir nefes aldı, rahatlamıştı, bir süre dinlendi. Taştan yapılmış arslan heykeli karşısındaydı, kuşku duyarak yaklaştı, heykeli sırtladı, yine bildiği duaları okuyarak, dağa yükselen dik yokuşa doğru tırmanmaya başladı. Yokuş oldukça dikti, omzundaki heykelde giderek ağırlaşıyordu sanki. Sonunda dağın doruğuna ulaştı. Oflaya puflaya heykeli doruğa taşıdı, yere koyar koymaz arslan kükredi, dağın arkasında büyük şehrler vardı. Arslanın kükreyişi buralara kadar ulaştı, sesi duyan bir grup insan onun yanına akın akın gelmeye başladı. Ganim şaşkınlık içindeydi, kalabalıktan korkmuştu. Fakat korkusu boşunaydı, kalabalıktan birkaç kişi öne çıktı, ellerinde süslü Padişah giysileri vardı, Kaftan’ı Ganim’e giydirdiler, başına da büyük bir kavuk oturttular. Onu güzel bir küheylan’a bindirdiler, şehre doğru yola koyuldular.
Ganim, şimdi çok sevinçliydi.
- “Başıma devlet kuşu kondu galiba” diyordu. Yinede hayretler içindeydi, kalabalıktan birisine sordu.
- O gördüğünüz arslan ve havuz tılsımlı şeylerdir, cevabını aldı.
Bir başkası:
- Bizim padişahımız ölünce, dağdan arslanın kükremesini bekleriz. Arslan kükreyince, yeni hükümdarımızın geldiğini anlarız, dedi.
Bu hikaye Marangozu çok etkilemişti.
- Tamam, dedi, kabul ediyorum. Bir ülkeyi yönetmek için soylu olmak zorunlu değil, yetenekli ve akıllı bir kişi bu makama erişebilir, fakat sonuçta bunu başkaları yadırgamaz mı?
- Sanmıyorum, dedi, Maymun… Belki başlangıçta garip bulan olabilir, ama sen eriştiğin makamın gereğini yaparsan, bir sorun çıkmaz.
- Marangoz hala kuşkuluydu:
- Diyelim ki padişah’a yakın bir konuma geldin, seni kıskananlar olacaktır. Onların kötülüklerinden nasıl emin olabilirsin?
- Kolay, dedi, Maymun. Bazı kurallara uymalısın, kızgın olmamalı, sinirlenmemelisin. Nefsinin istediğine karşı gelmeli, görevini düşünmelisin. Halkın da hükümdarına bağlı olmalı, sevmelidir.
Marangoz:
- Bari, dedi, padişahın yanında bulunmanın ateşten gömlek giymek kadar tehlikeli olduğunu aklından çıkarma.
- Dediklerin doğru, dedi Maymun.

Bu arada hikaye bu ya, vaktinde padişah’a hizmet etmiş olan çakalın torunu, arslan’ın yanına gitmiş.
- Ben size vakti zamanında hizmet etmiş filan çakalın torunuyum.
Arslan birden çakalın dedesini hatırlamış, aradan günler, haftalar geçmiş. Çakal gün geçtikçe kendini arslana sevdirmiş, gözüne girmiş, artık en küçük kararında bile çakal’a danışır olmuş. Bir gün arslan’ın huzurundayken;
- Efendimiz, dedi, çakal, sizi uzun zamandır durgun görüyorum, avlanmak, uzak diyarlara gitmek çok yararlıdır. Sizde böyle bir istek göremiyorum. Eğer benim bilmediğim bir neden varsa söyleyin.
Arslan korkuyordu, gerçek nedeni buydu, acaba bundan söz etse miydi? Sonunda anlatmaya karar verdi. Tam o sırada öküz Şetrebe’nin o korkunç böğürtüsü duyulmaz mı! Kral nasıl da korkmuştu. Beti benzi atmıştı.
- İşte, dedi, beni korkutan şey bu.
Sesi bu kadar korkunç olan kimbilir kendisi nasıldır?
Çakal kurnaz kurnaz gülümsedi.
- Korktuğunuz şeye bakın! Doğrusu belki de en korkulmayacak şey bu olmalı, diyerek padişah’ı yatıştırmaya çalıştı. Fakat bir anda korkuyu yenmek kolay değildi.
- Kurnaz çakal, Arslan’a bir tilkinin hikayesini anlatmaya başladı…

( Hikayemiz Şaşkın Tilki ile devam edecek…)ttli3


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:09 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.