![]() |
İki şehzâde İki şehzâde Halep’de bir zamanlar bir Padişah yaşardı, iki de oğlu vardı. Çok zengindi, büyük bir hazineye sahipti. Servetinin geleceği konusunda kuşkuluydu, çünkü oğullarına güvenemiyordu. Bir çare aramaya başladı, Halep’te yaşayan oldukça dindar bir dervişle anlaştı. Bütün hazinesini sarayda bir mahzene gömdürdüğünü söyledi, gerçekte bu doğru değildi. Çocuklarına, - İşte hazinem burada, dedi. Ben öldükten sonra gerektiğinde mahzeni açarsınız. Ülkenin paraya ihtiyacı olursa parayı buradan alırsınız. Hazineyi geceleri Derviş’in bulunduğu yere taşıdılar, derin bir kuyu kazarak, bütün parayı, mücevheri buraya gömdüler. Padişah öldükten sonra, Derviş koruyacaktı hazineyi, ileride ancak Devlet için harcanacaktı. Bir de şehzâdeler güç durumda kaldıklarında… Aradan yıllar geçti, Padişah bu dünyadan göçtü gitti. Ardından Derviş de ölmesin mi! Hazinenin yerini kimse bilmiyordu. Çok geçmeden şehzâdeler kavgaya başladılar. Birbirlerine girdiler. Şehzâdelerden biri, diğerini yendi. Tahta geçti, hazineye el sürmedi, gerektiğinde açacaktı. Tahta geçen şehzâde görkemli bir yaşayış içindeydi. Diğeri tacı, tahtı terk etti, sadece ahreti için yaşamaya başladı, aklına o dindar adamın evine gitmek geldi, orada yaşamaya başladı. Günlerden bir gün kuyunun suyu çekildi. Şehzâde su bulmak için kuyunun dibine indi. Kazması sert bir cisme takıldı, merak edip baktı ki ne görsün! Babasının hazinesi. Çok sevinmişti bu işe, durumu kimseye duyurmadı. Tahtta olan kardeşi kendisini adeta kaybetmişti, zevk içinde yaşıyordu, elindeki parayı da harcayıp tüketmişti. Ülke yönetimi başıboş kalmıştı. Bunu fırsat bilen komşu ülkenin hükümdarı saldırıya geçti. Şehzâde ordu kurmak için babasının hazinesini açmak istedi. Aradılar aradılar, babasının sözünü ettiği yerde bulamadılar. Hazırlıksız girişilen savaşta şehzâde öldürüldü. Saldıran ülkenin padişahı da bir okla öldürülmüştü. Bunun üzerine iki taraf anlaşma yoluna gittiler ve bir hükümdar seçmek istediler. Düşündüler taşındılar. Bir çok kimseye sorup danıştılar. Sonunda diğer şehzâdeyi padişah olarak seçtiler. Tüccar, oğlunun anlattığı hikayeyi dinledi. - Bu hikayede etkileyici bir düşünce yok, dedi. Tüccar’ın oğlu sustu. Babası haklıydı. “Ben de haklıyım” diye geçirdi içinden. Doğrusu baba mı haklıydı, yoksa oğlu mu, kestirmek zordu. Tüccar, bunun üzerine, Şahin ile Kuzgun arasında geçen bir hikayeyi hatırladı. Onu anlatmaya başladı… (Devam edecek…:)y789 |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:35 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.