![]() |
Yavru Kaplan Padişah, yavru Şahin’e aşağıdaki öyküyü anlatmaya başladı. Yavru Kaplan Ateş sıcağında dürüstlük sınavı Bir zaman Basra’da ormanla kuşatılmış bir ada vardı. Ada değil sanki bir cennetti burası. Yemyeşil ağaçlar… Berrak sular, kuşlar, çiçekler, birbirinden güzel canlılar yaşardı ormanda. İçlerinde birisi vardı ki, oldukça değişikti. Keskin dişleri, güçlü pençesi vardı… Çok çevikti, Kaplandı bu. Gücü sayesinde ormanın kralı olmuştu. Suçluları hemen cezalandırırdı. Haksızlığı önlerdi. Yoksullara yardım ederdi. Hayvanlar onu hem seviyor hem de korkuyorlardı. Kaplanın miniminnacık bir yavrusu vardı, gözü gibi koruyordu onu. Ormanın yönetimini ölünce ona bırakacaktı. Bilgilerle donatmıştı yavrusunu, haklı ile haksızı nasıl ayırt edeceğini öğretmişti. Suçlunun nasıl belirleneceğini, nasıl cezalandırılacağını, haklıya hakkının nasıl verileceğini… Her ölümlü gibi Kaplan da göçüp gitti dünyadan. Yavru henüz büyümemişti. Babası sağlığında onu ormanın yönetimine getirmemişti. Bu durum ormanda karışıklığa yol açtı. Vahşi hayvanlar birbirine girdi, herkes liderlik peşindeydi. Büyük kavgalar oldu. Sonuçta galip çıkan Aslan oldu. Dev pençeleriyle herkese korku verdi. Hiç kimse karşısına çıkamadı. Yavru kaplan çaresizdi, bir süre ortalıkta görünmedi. Issız yerlerde gezindi. Epeyi bir zaman başıboş dolaştı, sonunda pençesi kuvvetlenmişti. Oldukça güçlendi. Gitti yaşlı kaplanlara danıştı. Yaşlılar deneyimlerini anlattılar, onu yüreklendirdiler, fakat herhangi bir eyleme giriştiğinde onu desteklemeyeceklerini bildirdiler. Yavru kaplan Aslan’a gitti, aslan iyi kalpliydi, kaplan’ı saraya aldı, günler geçip gitmeye başladı, ilginç bir olay oldu. Hava sıcak mı sıcaktı, bunalmıştı herkes. Uzak bir yerde görülmesi gereken bir iş çıktı. Aslan, “Bu görevi kime verebilirim? Kim bunun üstesinden gelebilir diye düşünüyordu. Kaplan içeri girdi. - Sizi bu kadar düşündüren nedir? diye sordu. Aslan - Hava sıcak olduğu için kimse görev istemiyor, dedi. Kaplan - Havanın sıcak olması göreve gitmeye engel değildir dedi, izninizle ben gitmek istiyorum, dedi. Aslan çok şaşırdı. - Nasıl olur? Diye düşündü, kimse gitmek istemezken… Gerçi Kaplan’a güveniyordu. Onun bu işi başaracağına inanıyordu. - Beni çok sevindirdin, dedi. Kaplan hemen davrandı, yanına birkaç asker alarak yola çıktı. Havada ateş sıcaklığı vardı, Güneş yeryüzünü ateş yalımı gibi yakıyordu. Epeyi yol aldılar. Artık yürümek imkansızlaşmıştı. Kaplanın yanındakiler daha fazla dayanamayacaklarını söylediler. Biri atıldı. - Şurada, serin bir yerde dinlensek, dönüp gitsek, Aslan’ın ne haberi olacak, diyecek oldu. Kaplan kestirip attı, - Sizler dayanamıyorsanız geri dönün. Ben tek başıma devam ederim. Padişahımızın bize güvendiğini biliyoruz. Bu güvene layık olmalıyım. Kaplan’ın bu sözleri, Aslan’ın kulağına gitti. Sevincine diyecek yoktu. Kaplan’a o olaydan sonra önemli görevler verdi. En yakınına aldı, hayatı boyunca çok güvendi ve ona Aslan, Öküz ve Çakal’ın hikayesini anlattı… yarın devam edecek…J:) |
Cevap: Yavru Kaplan Çok teşekkürler canım arkadaşım , sayende günüme renk geliyor , merakla hikayelerin devamını bekliyorum :) |
Cevap: Yavru Kaplan Ben teşekkür ederim, sende benim ışığımsın. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:54 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.