Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Makaleler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/makaleler/)
-   -   Kendin Ol'manın Enerjisi (http://www.hayatimdegisti.com/forum/makaleler/616441-kendin-olmanin-enerjisi.html)

Işıldayan Safir 19-11-2010 01:35 PM

Kendin Ol'manın Enerjisi
 

Tek başımıza değilizdir bu dünyada. Alanımızı oluşturan sınırların var oluşunu belirleyen kişilerle doludur her yer. Bizden farklı, ama bizsiz olamayan, onlarsız olunamayan bir dünyadayızdır sanki.
Alanımız dışındaki herkes aradığı şeyi görmek ister bizde. Nasıl görmek isterlerse öyleyizdir onlar için. Sevgili, kendine aşık insanı, çocuk sevgi şefkat dolu annesini, eş kendine huzur veren diğer parçasını, arkadaşların dürüst ve güvendikleri kişiyi... Bizde en çok arzuladıkları olmamızı istedikleri şeyleri görürler. Çünkü biz (kendimiz) herbiri için, görmek istedikleri kişiyizdir.

Birçok kişiyizdir aslında. Ne çok kişiyi barındırırız kendimizde. Fakat sorulması gereken gerçek soru şu; Aynaya baktığımda kimi görüyorum? O gördüğün kişi gerçekte nasıl olmak istiyor? Arzuları, istekleri neler? Gerçekten baktığın kişi misin? Yoksa herkes için bir kişi-bütünü mü görüyorsun? Bu sorunun cevabını herkes kendine sormalı. Ve cevabı kendi bulmalı. Bu bir yol, bir seçenek.

Herkes kendi yolunu elbet bulacaktır. Soruların cevabı sana mutluluk ve huzur getirecek mi? Ulaşmaya çalıştığın gerçek, canını mı acıtacak? Yoksa seni derin kederlere mi itecek? Olmak istedigin gibi Ol’urken verdiğin mücadelede yalnız mı kalacaksın? Yoksa bu mücadeleyi sonsuza kadar sürdürecek misin?

Senin için yeni bir oluşum başlamıştır. Sorular sormaya başlamışsındır. Geri dönüp baktığında artık sen sen değilsindir. Birçok kişiden oluşmuş kendini, ayıklamaya ve o parçaları BİR’e indirme çabası içinde olan Ben’i.

Verdiğin mücadele kendi kişisel bütününü oluşturma çabasıdır. Sen hem bir bütünsün, hem de bütünün bir parçasısın. Hem ayrısın, hem kopmayan bağlarla bağlısın.

Hem herkessin, hem kendinsin. Hem olmak istediklerisin, hem olmayı istediğinsin. İşte en önemli sır burada başlıyor. Hem kendin, hem de parça olmanın verdiği huzura eriştiğinde, gerçek bilinmezliği elde edebileceksin.


Bütün olduğunun bilinmezliğini... Tüm zanların, tüm yalanların, tüm subjektif görüşlerin ötesinde, sen kendi varlığını keşfedeceksin.

Gerçek keşif insanın kendini keşfetmesidir. Bu yolda verdiği mücadele gerçek savaştır. Zafer ise, kavuşulması an be an beklenen sonsuzluktadır.

İnsan hep kurtarılmayı bekler. Keşfedilmeyi, alınıp götürülmeyi. Sanki bu dünyadan değildir. Başka bir gezegenden gelip alınsın ister, yaradanı tarafından korunsun, kuşatılsın, başka insanlar tarafından keşfedilsin, sevdikleri tarafından kucaklansın.

Hep bekler durur. Başkalarının beklentilerini karşılar, ama kendi beklentilerini BEKLEME’ye alır.

Onun beklentileri kendi içindedir. Kalbinde gönlünde, aklının bir köşesindedir. Onları beklemeye aldığı sürece, mutsuzdur.

Çünkü kimse onu gelip kurtarmayacaktır. Kimse keşfetmeyecektir. O ancak kendini keşfedebilir. Kendini kucaklayabilir.

Kendini sevdiği, kucakladığı sürece de kendi olmaya başlar.

Her gün kendisini ziyarete gelen dervişe şeyhi der ki:

“Her gün bana geleceğine bir gün kendine gel…

Kendimiz evet. İçinde tüm kainatin sırrını taşıyan, bizler...

Düşüncelerimiz, duygularımız, fikirlerimiz, doğru ve yanlış bildiklerimizle, ne kadar kendimiz olabiliyoruz?

Hep nasihatlar veriyoruz, ama ne kadarı kendimize uygun ya da verdiğimiz nasihatları kendimiz uygulayabiliyor muyuz?

İnsan başkasına akıl verirken ne kadar da cömert, akılcı. Oysa kendi kararlarını alırken de bir o kadar çaresiz ve yalnız.

Kendi kararlarımızı alırken hangi yolları izliyoruz? Duygularımıza mı, kalbimize mi, mantığımıza mı yöneliyoruz?

Çaresiz kaldığımız zamanlarda en yakınımızdan başlayarak, tüm tanıdıklarımızdan destek bekliyoruz. En çok ihtiyacını hissettiğimiz de manevi fikirleri.

Aldığımız kararların peşinden ne kadar gidebiliyoruz? Nerede vazgeçiyoruz ve kendimizi yarı yolda bırakıyoruz.

Eğer aldığımız kararı tüm detayları ile düşündüysek, başlangıcından sonuna kadar olacak tüm yaşananlara göğüs gerebilecek isek, o kararın peşinden gitmek gerekir.

İş değiştirirken, ev kurarken, çocuk yetiştirirken, bir evliliği başlatırken ya da sonlandırırken de aynı mantıkla hareket etmek gerek.

Kararlarımızdaki ani ve farklı sapmalar da başkalarının üzerinde olumsuzluk yaratacağından dolayı, mücadelemizde çevremizden tepki çekmemiz doğal oluyor.

İnsan, önce kendi fikirlerini ve düşüncelerini tahlil etmeli. Ne istediğine, ne istemediğine karar vermeli.

Yaşanacak herşeyi, başına gelebilecek her türlü olayı, kararlı bir şekilde kabullenmeli ve bu doğrultuda hareket etmeli. O zaman aldığımız kararın da enerjisi, bizim hayat planımızı ve dolayısıyla da kaderimizi belirleyecektir.

O ne der, bu ne der, ona danışalım buna danışalım derken, hayatımız hep başkaları tarafından yönetilmekte ve belli bir yaşa geldiğimizde ise, danıştığımız kimseler artık yok ise, kendimizi yapayalnız ve çaresiz hissetmeye başlarız
Başkalarının yönlendirmesiyle hayatını yaşayan insanlar bir gün istemedikleri bir hayatın içinde olduklarını göreceklerdir.

Bu yüzden kendi hayatımızı olabildiğince, kendi kararlarımız doğrultusunda yaşayabilelim.

Tabii ki, ortak kararların da önemsiz olduğunu, başıboş ve vurdumduymaz bir hayattan bahsetmiyorum.

Kimseyi üzmeden, kimsenin hayatına müdahale etmeden, kimsenin hayatını mahvetmeden, kendi hayatımızı kendi kararlarımız doğrultusunda yürütebilme yetimiz olmalı.

Önemli işlerde verilecek kararların arkasında ne kadar durursak ve kararlı olduğumuzu gösterirsek, o oranda başarılı olabiliriz.

Başarıya ulaşmanın en önemli faktörlerinden biri de kararlı olmaktır. Kararlı olmak kendimize verdigimiz bir söz’dür. Yani kendimizle yaptığımız bir anlaşma (akit) tir.

Kevser Yalçın

http://img404.imageshack.us/img404/4...1378211123.jpg


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:24 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.