MONTAIGNE MONTAIGNE'İN YAŞAMI 1533-Michel de Montaigne doğuyor ve Papessus köyünde bir sütnineye gönderiliyor. 1535-Michel, Fransızca bilmeyen Horstanus adlı bir Alman eğitmenine veriliyor. Bu eğitmen Michet'in babasının İtalyada gördüğü yeni bir yöntemle çocuğu hep Latince konuşarak yetiştiriyor. 1539-Michel, altı yaşında; Fransa'nın en iyi kolejlerinden birine, Guyenne Kolejine giriyor. Burada yedi yıl okuyor. Latin şiirinin tadına varıyor ve biraz da Yunanca öğreniyor. 1546-Bordeaux da; Edebiyat Fakültesinde felsefe okuyor. 1548-Bordeaux da isyan: Michel, Toulouse da hukuk okuluna gidiyor. 1554-Montaigne in babası Bordeaux Belediye Başkanı oluyor. 1555-Montaigne babasıyla Paris'e gidip geliyor. 1557-Bordeaux Belediye Meclisine giriyor. 1558-Montaigne'le La Boetie arasındaki büyük dostluk başlıyor. 1559-Bordeaux da mezhep kavgaları. Bir tüccar diri diri yakılıyor: Amyot, Plutarkhos'un Hayatlar'ını Fransızcaya çeviriyor. Montaigne'in en çok seveceği, okuyacağı kitap bu olacak. 1561-Bordeaux Belediye Medisi Montaigne'i önemli bir görevle saraya gönderiyor. La Boetie siyasal hayata giriyor: 1562-Protestanlara karşı şiddet hareketleri başlıyor. Montaigne, Rouen şehrini Protestanlardan almaya giden kral ordusuna katılıyor: 1563-Montaigne, Bordeaux'ya dönüyor: La Boetie ölüyor. 1565-9. Charles, Bordeaux'ya gelip bir süre kalıyor. Montaigne, Françoise de la Chassagne'la evleniyor. 1568-Babası ölüyor. Miras beş erkek, üç kız kardeş arasında bölünüyor. Michel, Montaigne çiftliğinin sahibi oluyor. 1569-Montaigne; babasının isteğiyle yaptığı Raimond Sebond'un thelogia üzerine bir eserinin çevirisini bastırıyor. 1570-Montaigne, Bordeaux Belediye Meclisindeki görevinden istifa ederek Paris'e gidiyor. La Boetie nin Latince şiirleriyle çevirilerini bastırıyor. Montaigne'in ilk kızı doğup iki ay sonra ölüyor. 1571-Montaigne, çiftliğine çekiliyor ve kütüphanesine şu Latince kitabeyi yazıyor: «1571 yılı: Michel de Montaigne, otuz sekiz yaşında. Doğum yıldönümünden bir gün önce; meclisteki kulluğundan ve memuriyetinden bıkmış; fakat sapasağlam olarak kitapları arasına dönüyor ve geri kalan günlerini orada, sessizlik içinde geçirmeye karar veriyor.> 1572-Saint-Barthelemy kırımı. Montaigne Denemeleri'ni yazmaya başlıyor. Plutarkhos'un Ahlaki Eserleri'nin çevirisi çıkıyor ve Montaigne in elinden düşmüyor: 1573-İç savaş. Montaigne kralın ordusuna katılıyor; görevle Bordeaux'ya gönderiliyor. 1574-Montaigne'in dördüncü kızı doğup üç ay sonra ölüyor. 1575-Montaigne Paris'e gidiyor. 1576-Montaigne, Pyrrhon felsefesiyle yakından ilgileniyor: Raimond Sebond üstüne babasına söz verdiği eseri yazmaya başlıyor. 1577-Montaigne'in beşinci kızı doğup bir ay sonra ölüyor. Henri de Navarre, Montaigne'e yüksek bir rütbe veriyor. Montaigne ilk kez kum sancılarına tutuluyor. Denemeler'ine devam ediyor. 1578-Montaigne küçük bir orman satın alıyor. 1579-Montaigne kendini en çok anlattığı Denemelerini yazıyor. 1580-Denemeler ilk kez, iki cilt halinde basılıyor. Montaigne İsviçre'ye, İtalya'ya gidiyor. Paris'e dönüp kitabını krala sunuyor. Kral beğeniyor. 1581-Montaigne evine dönüyor. 1582-Montaigne, Bordeaux Belediye Başkanı oluyor, Denemeler'i birçok eklemelerle yeniden bastırıyor... 1583-Montaigne in altıncı kızı doğuyor ve birkaç gün yaşıyor. 1584-Navarre Kralı (Sonraki V. Henri) Montaigne'in çiftliğine gelip iki gün kalıyor. 1585-Montaigne Mareşal Matignon'la mektuplaşıyor. İç savaşta önemli roller oynuyor. Bordeaux'da veba çıkıyor. Montaigne görevi başına gelemiyor. Başkanlığı bitinceye kadar yakın bir kasabada kaldıktan sonra, ailesini alıp veba bölgesi dışına çıkıyor. 1586-Montaigne tarihçileri okuyor. 1587 Henri de Navarre tekrar Montaigne'in çiftliğine geliyor. 1588-Montaigne, Denemeler'in dördüncü baskısı için Paris'e gidiyor: Yolda Ligciler tarafından soyuluyor. Paris'te, Denemeler'in hayranlarından Mademoiselle de Gournay'le tanışıyor. İç savaş şiddetleniyor; Montaigne Kralla birlikte Rouen'e gidiyor. Tekrar Paris'e dönüşünde bir gün için Bastille'e atılıyor. 1589-Montaigne evine çekilip kitap okuyor. Denemeler'in yeni bir baskısını hazırlıyor: Birçok eklemeler yapıyor. Kitap en olgun şeklini buluyor. 1590-Montaigne'in kızı evleniyor: Yeni kral 4. Henri, Montaigne'e mektup yazıyor, yanına çağırıyor. Montaigne gidemiyor. 1591-Montaigne'in kızının bir kızı doğuyor. 1592-Montaigne ölüyor. (Albert Thibaudet'den özetlenmiştir.) Montaigne ülkemizde pek tanınmış olmamakla birlikte bu çevirileri uzun bir önsözle vermeye cesaret edemedim, bunu gerekli görmedim. Çünkü Montaigne eserini zaten kendisini tanıtmak için yazmış. Onunla okuyucu arasına girecek olan herkes boş sözler söylemek tehlikesine düşer. Üstelik de Montaigne'in Türk okurlarına hiç de yabancı gelmeyeceğini sanıyorum: Çünkü yeni Avrupa'nın ana kaynaklarından biri olan bu büyük düşünce kaynağının bize Avrupa'dan gelen her kitapta biraz payı vardır. Yeni düşünce, insan bilincinin insanı ve doğayı serbestçe tanımak çabası ise, Montaigne bu çabanın ilk büyük hamlesidir. Bugün bizim de kavuştuğumuz serbest düşünceye o, dört yüzyıl önce ve bizim uyanış devremize birçok bakımlardan benzeyen coşkun bir dönemde kavuşmuştur. Bugünkü Türkçe gibi değişen kıvrak ve başıboş bir dille; şimdi anlamları çok değişmiş taze Fransızca sözcüklerle, halk deyimleriyle yazılmış olan Denemeler, çeviriye en az elverişli kitaplardan biridir. Bu çevirileri iddialı birer örnek olarak değil, birer deneme olarak veriyorum. Parçaların seçilmesi de daha çok gelişigüzeldir. Montaigne'den yapılacak her seçme, ister istemez, keyfi ve eksik olacaktır. Bunlar, Denemeler'in ötesinden berisinden koparılmış düşüncelerdir. Montaigne'in bahçesinden her geçişte insan çok değişik demetler yapabilir. (1940) MONTAIGNE ÜZERİNE DÜŞÜNCELER - Denemeler'de gördüğüm her şeyi Montaigne'de değil kendimde buluyorum. (Pascal) - Bir kitap buldum burada. Montaigne'in kitabı; yanıma almadım sanıyordum. Aman ne hoş adam. Ne zevk onunla birlikte olmak. (Mme. de Sevigne) - Montaigne, o hoşsohbet insan, Bazen derin, bazen sudan Kuşku duymasını bilmiş Burnu bile kanamadan. Kerli ferli softalarla Alay etmiş sakınmadan. (Voltaire) - Eminim, alışacaksınız Montaigne'e. İsanoğlu ne düşündüyse onda var ve bu kadar güçlü biçem zor bulunur. Bir şey öğretmiyor, çünkü hiçbir şeyi kestirip atmıyor. Doğmacılığın tam tersi. Mağrur adam, ama kim mağrur değil ki? Alçakgönüllü görülenler büsbütün mağrur değiller mi? Her satırında Ben, Kendim diye konuşuyor, ama Ben, Kendim demeden hangi bilgiye varılabilir? Haydi, bırakın Allah aşkına hocam, filozofun, metafizikçinin bundan iyisi görülmemiş. (Mme. du Deffand) - Montaigne, o tanrı gibi adam, 16. yüzyılın karanlıktan içinde tek başına diri ve tertemiz bir ışık saçmış; dehası ancak zamanımızda, gerçek ve felsefi düşünce boşinançların, geriliklerin yerini alınca anlaşıldı. (Grimm) - Montaine'in düşünceleri yanlış, ama güzel. (Malebranche) - Yazarların çoğunda, yazan adamı görüyorum, Montaigne'de ise düşünen adamı. (Montesquku) - Çocukken babamın kitaplığından bana Dememeler çevirisinin perişan bir cildi kalmıştı. Yıllar sonra, kolejden çıkışımda bir cildi okudum ve ötekilerini arayıp buldum. Bu kitapla ne büyük haz ve hayranlık saatleri geçirdiğimi hatırlıyorum. Bu kitabı, yaşadığım başka bir hayatta yazmışım gibi geliyor o kadar candan bana, benim düşüncemi, benim hayat deneyimimi söylüyordu. (Emerson) - Montaigne amma da düşünce çalmış benden! (Beranger) - Montaigne ölüyor: Kitabını tabutunun üstüne koyuyorlar; cenazesinde yakını olarak din bilgini Charron ve manevi kızı Mademoiselle de Goumay var Resmen septik olarak Bayle ve Naude onlara katılıyor. Sonra Montaigne'e az çok bağlananlar, bir an için ondan zevk almış olanlar, bir an için yalnızlık sıkıntısından kurtardığı, kuşku duydurmak sayesinde düşündürdüğü kimseler; akraba ve komşu olarak Madame de Sevigne, La Fontaine; onun yaptığını yapmaya özenip onu taklit etmeyi onur bilenler: La Bruyere, Montesquieu, Jean-Jacques Rousseau; ortada tek başına Voltaire; daha az önemli kimseler, karmakarışık: Saint-Evremond, Chaulieu, Garat... Daha arkada çağdaşlarımız ve belki hepimiz. Ne büyük bir cenaze alayı. Bir insanın Ben'i için bundan daha fazla umulabilir mi? Peki ama, ne yapıyorlar bu cenaze alayında? Tören gereğince hüngür hüngür ağlayan Mademoiselle de Gournay den başka herkes konuşuyor: Ölenden, onun sevimli taraflarından, hayata bu kadar karışan felsefesinden sözediyorlar. Herkes kendi kendinden sözediyor. Onunla herkesin ortak olduğu taraflar ortaya konuyor. Kimse ona olan borcunu unutmuyor; her düşünce onun bir yankısı gibi... Korkarım bu alayda dua eden tek adam Pascaldır. (Sainte-Beuve) - Montaigne'i sevmek kendini sevmek, kendini her şeye tercih etmektir. Montaigne'i sevmek yalnız gerçeği değil, doğruluğu ve ödev duygusunu da yalnız kendinden yana çekmektir. Montaigne'i sevmek, hayatımızda hazlara, zavallı yaradılışımızın kaldıramayacağı kadar yer vermektir... (Brunetiere) - Montaigne Fransız Rönesansını bitirip Klasik çağı haber veriyor. (Lanson) - Pilatus'un, devirler boyunca yankısı çınlayan korkunç sorusu karşısında Montaigne, daha insanca, daha din dışı, başka bir anlamda İsa'nın tanrıca cevabını vermiş oluyor: «Gerçek nedir?» «Gerçek benim!,» Yani Montaigne gerçek olarak sahiden tanıyabileceği tek şeyin kendisi olduğuna inanıyor. Onu kendinden sözetmeye götüren budur çünkü kendini bilmeyi ayrıca her şeyden daha önemli sayıyor. İnsanların ve her şeyin yüzünden maskeyi kaldırmalı, diyor. Maskesini atmak için kendini anlatıyor. Maske insanın kendinden çok ülkesine ve devrine ait olduğu için de insanlar maske yüzünden birbirinden ayrılıyor. Böylece, maskesini gerçekten atan insanda hemen kendi benzerimizi buluyoruz. (Andre Gide) KENDİSİ ... Boyum ortanın biraz altında, bedenim sağlam yapılı ve toplucadır yüzüm şişman değil, dolgundur; tabiatım, neşe ile hüzün arasında, oldukça ateşli ve sıcakkanlıdır... Sağlığım, ta genç yaşımdan beri düzgündür: Hastalığa tutulduğum azdır. İşte ben böyle idim; kendimi, kırk yaşımı aşıp ihtiyarlığın yolunu tuttuğum şu andaki halimle anlatmıyorum: Minutatim vires et robur adultum Frangit et in partem pejorem liquitur oetas (Lucretius) Yıllar için için aşındırır Olgunluk çağına varmış güçleri Bundan sonraki halim ancak yarım bir varlık olacak; ben artık o ben olmayacağım. Gün geçtikçe kendimden ayrılıyor, uzaklaşıyorum. Singula de nobis anni proedandur euntes (Horatius) Bir şey koparır bizden, yıllar, akıp giderken. (Kitap 2, bölüm 17) DENEMELERİN KONUSU Başkaları insanoğlunu yetiştiredursun ben onu anlatıyorum ve kendimde, pek kötü yetişmiş bir örneğine gösteriyorum. Bu örneği yeniden biçim vermek elimde olsaydı onu elbet olduğundan çok başka türlü yapardım. Bir kez yapılmış artık. Şunu söyleyeyim ki, kendimi anlatırken söylediklerim değişik ve değişken olmakla beraber hiç gerçeğe aykırı değildir. Dünya durmayan bir salıncaktır: Orada her şey toprak, Kafkas'ın kayalıkları, Mısır'ın piramitleri, hem çevresiyle birlikte, hem de kendi kendine sallanır. Durmanın kendisi bile daha ağır bir sallantıdan başka bir şey değildir. Konumu (kendimi) hep aynı halde bulundurmak elimde değil. Doğal bir sarhoşlukla, salına serpile yürüyüp gidiyor. Onu belli bir noktada, canımın istediği bir andaki haliyle alıyorum. Duruşu değil, geçişi anlatıyorum: Fakat yaştan yaşa, yahut halkın dediği gibi «yedi yıldan yedi yıla» geçişi değil, günden güne, dakikadan dakikaya geçişi. Hikayemi saati saatine yazmam gerekiyor. Az sonra değişebilirim. Yalnız halim değil, amacım da değişebilir. Benim yaptığım, değişen ve birbirine benzemeyen olaylar, kararsız ve bazen çelişmeli düşünceleri yazıya dökmektir. Acaba benliğim mi değişiyor, yoksa aynı konulan ayrı koşullara ve ayrı bakımlara göre mi ele alıyorum? Her ne hal ise, kendi kendimden ayrıldığım oluyor. Fakat Demades'in dediği gibi, doğrudan hiç ayrılmıyorum. Ruhum bir yerde durabilseydi, kendimi denemekle kalmaz, bir karara varırdım: Ruhum sürekli bir arayış ve oluş içinde. Anlattığım hayat basit ve gösterişsiz; zararı yok. Bütün ahlak felsefesi sıradan ve kendi halinde bir hayata da girebilir, daha zengin, gösterişli bir hayata da: Her insanda, insanlığın bütün halleri vardır. (Kitap 3, bölüm 2) Olgun bir okuyucu çok kez başkasının yazdıklarında yazarın düşünmediği güzellikler bulur, okuduklarına daha zengin anlamlar ve renkler kazandırır. (Kitap 1, bölüm 26) Başkalarının bilgisiyle bilgin olabilsek bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. (Kitap 1, bölüm 24) |
Ynt: MONTAIGNE Ben bu kitabi Sabahattin Eyüboğlu çevirisinden okudum gerçekten önemli bir kitap.Benim baş ucu kitabımdır .Herkese tavsiye olunur. smiliyface |
Ynt: MONTAIGNE teeee lisedeyken okumuştum bende denemeleri... hala kitapdan yaptığım alıntıları kullanırım hatta. tavsie ederim bende. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 08:48 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.