Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Kuantum Düşünce (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kuantum-dusunce/)
-   -   TANRILAR OKULU (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kuantum-dusunce/463033-tanrilar-okulu.html)

beyya 23-12-2009 11:10 PM

TANRILAR OKULU
 
TANRILAR OKULU
Gerçekleştirecek düşü olanlar için bir varoluş okulu kuracaksın….bu okulda düş’ün var olan en gerçek şey olduğu, insanın gerçek diye nitelediği şeyin, kendi düşünün yansımasından başka bir şey olmadığıı öğretilecek..
Stefano E. D’ Anna nın tanrılar okulu kitabını paylaşmayı düşünüyorum bende sizlerle… ilgi görürse devam ederim.

Turhan 23-12-2009 11:34 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
İlginç görünüyor devam edersen sevinirim. Ayrıca araştıracağım

sem2008 23-12-2009 11:36 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Aslında bu kitabı bende duymuştum ama henüz alıp okumadım,sanırım oda insanın kendi gücünün farkına varması ile ilgili,paylaşımın için şimdiden teşekkürler arkadaşım :)

beyya 23-12-2009 11:37 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Ancak kim olduğunu biliyorsan "BEN" diyebilirsin; yaşamının efendisiysen ve bir iraden varsa.
Kendini gözle. kim olduğunu bul!
Kalabalık içinde bir ben olmak, gerçek dışı, kaçışı olmayan, kendi kendine yarattığın sahte inançlar ve yalanlar sisteminin tuzağına düşmek demektir.
Bir bütün içinde olmamanın eksikliği, insanı cehalet, korku ve kendi kendini imha etmeye mahkum eder ve onu hastalıklara, çöküşe, saldırganlığa, acımasızlığa ve dış dünyada savaşmaya kadar götürür.
Dünya bir aynadır.
Dışarıda kendini bul. Git ve kim olduğunu gör…
Diğerlerinin, senin içinde taşıdığın yalanın, uzlaşmanın, cehaletinin yansıyan görüntüleri olduğunu göreceksin. Değişki dünya değişsin. Beter bir dünya yaratıyorsun, sonra kendi yarattığın şeyden, kendi eserinden dehşete düşüyorsun.git dünyaya gir ve bunları kabullen…. Kendi içindeki yoksullarla, zorbalarla, toplum dışına atılmışlarla tanış. Onları kabullen! Sakın onları görmezden gelme ve sakın suçlama. Dünyana teslim ol.
Bir kişini gücü, kendine sahip olmasına ve aynı zamanda kendine telsi olmasında yatar..

zynp0 24-12-2009 01:20 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Teşekkür ederim paylaşımınız için, devamını bekliyoruzz956k Kitap şu an elimde değil ama çekim yasasıyla tanıştıktan yaklaşık 1 yıl sonra okumuştum ve hayata bakışımın değişmesini sağladı, etrafıma daha farklı gözlerle bakmama yardımcı oldu. Henüz telkinlerle tanışmamışken bu kitap çok iyi gelmiştiart56art56

beyya 24-12-2009 02:16 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Yaşantın ve kendi seçimlerini yapıp, kararlarını verdiğine inandığın dünyan gerçek değil….onlar gerçek bir kabus. Evlenmen, çocuklarının olması, kariyer yapman, bir ev satın alman, başkaları tarafından takdir edilmen, bel bağladığın diğer bütün şeyler, inandığın, birer idol saydığın her şey aslında anlamsız totemlerdir.
Bir tek “düş” gerçektir. Gerçek olanın dünyasında sen hareket etmeyi öğren.
Nasıl düşüneceğini, hissedeceğini, nefes alacağını ve besleneceğini, eskisinden bütünüyle farklı bir biçimde yeni baştan öğrenmelisin…
Varlığın amaçsız… Acılarla dolu bir yaşam sürdü. Bir işin, bir maaşın yanıltıcı güvenliği arkasına saklandığından, bu dünyanın yoksulluk ve acılarının kalıcı olmasına yol açıyorsun.
Yaşam ona bağımlı olunmayacak kadar değerli, gözden kaçırılmayacak kadar zengindir! Artık değişme zamanıdır!
Yeniden doğma zamanıdır.
Kölelikten çıkışın özgürlüğe yeniden kavuşmanın zamanıdır.
Zaman, bir insanın hayal edebileceği en büyük serüveni yani öz bütünlüğünü yeniden ele geçirme zamanıdır.

derya88 24-12-2009 02:23 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
kitaptaki sözler harika müthiş oturup düşünülmesi gerekiyor işallh bende alırım bunları okurum teşekkürler önerdigin için sevgiyle kal....

Elektra 24-12-2009 02:49 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Evet ilginç görünüyor biraz da mitolojik gibi devam et bakalım...

Dead_LorD 27-12-2009 03:19 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
ilgi çekici bir kitap, en kısa zamanda okuyacağım =)

beyya 28-12-2009 10:33 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
sevgili Turhan, sem2008, zynp0, derya88, maviş.cadı, Dead LorD ve diğer teşekkür edenlere ilginiz ve teşviklerinizden dolayı çok teşekkür ederim...

songulakpinar 28-12-2009 04:41 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
teşekkür benden devamını bekliyoruz...neseli56

EyşanA. 28-12-2009 05:36 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Cok guzele benziyor devamını bekliyorum teşekkürler :)

beyya 28-12-2009 11:06 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Bağımlı olmak, istem dışı bile olsa, her zaman kişisel bir seçimdir. Hiç kimse veya hiçbir şey, seni bağımlı olmaya zorlayamaz; bunu ancak sen yaparsın.
İnsan bir şirkete bağımlı değildir, onu bağımlı kılan patron yada yönetim kademesi değil, kendi korkularındır. Bağımlılık korkudur.
Bağımlılık, varlığın bir hastalığıdır…kişinin bütünlüğe erişememesinden kaynaklanır.bağımlı olmak, kişinin kendisine inanmayı bıraktığının ve düşlemekten vazgeçtiğinin bir göstergesidir.
Evren bolluk içindedir. Bir kişinin yürekten isteyeceği her şeyi fazlasıyla veren ‘bereket boynuzudur.’ Böyle bir evrende kıtlıktan korkmanın gereği yoktur. Sadece korku ve şüphe içinde olan insanlar yoksul olabilir, dünyada bağımlılığı ve yoksulluğu sürekli kalıcı kılabilir.
Yoksulluk, kişinin kendi sınırlarını görmemesi demektir. Yoksul olmak, kişinin hoşlanmadığı ve yapmayı seçmediği bir iş karşılığında kendi yaratıcılık hakkından vazgeçmesidir.

ecemre 10-05-2010 12:01 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Ben de kitap fuarında daha önce adını duyduğum ve okumaya niyetlendiğim ancak bu zamana kısmet olan Tanrılar Okulu kitabını buldum ve okumaya başladım. Çok sürükleyici bir kitap. Altını çizdiğim yerleri burda paylaşayım derken beyya'nın konuyu daha önceden açmış olduğunu gördüm. Epeydir yazmamış ben devam edeyimsmileydance Yalnız kitabın en başından başlayacağım beyya'nın yazdığı cümleleri ben de tekrar yazabilirim idare edin artıksiirokul

TANRILAR OKULU

Önsöz

Yeryüzündeki en korkunç hastalık kanser ya a Aids değil, insanın çatışmacı düşünce yapısıır. Prometheus'un ele geçiriği kutsal ateş gibi, ben de Dreamer'in dünyasından yakaladığım o eşsiz parıltıyı, bir gün sıradanlığın korkunç döngülerini benim gibi terk etmek isteyen kadın ve erkeklere ulaştırmak üzere sımsıkı kavradım. Zorbalıkla varlığımıza hükmeden zihinsel tasarılaran, eski düşünce yapılarından, önyargılardan, boş inanışlardan ve uzlaşmalardan vazgeçmek için bir Okul'a, bir sisteme, bir kaçış planına ihtiyacımız var.

Kimse bunu tek başına gerçekleştiremez.

İnsanın, bunu çoktan başarmış, hipnotik bir masalın ve dünyanın alıştığımız betimlemesinin tutsağı olduğunun farkına bizden önce varmış ve o zindanlardan kaçıp kurtulmuş birine ihtiyacı vardır. Sadece kendi korkuları ile yüzleşmeye zorlananlar, kendi acizlikleri ve eksiklikleri üzerinde düşünmeye katlanabilenler başarılı olabilirler. İnsanın yazgısını değiştirmesi mümkündür. Bunun için insan psikolojisini, düşünce ve inanış sistemlerini değiştirmemiz, hipnotik dünya hikayesinin kökünü, insan bilincinden ve böylelikle toplumsal yaşamdan kazımamız gerekmektedir.

Herkesin dreamer ile karşılaşmasını dilerim.

Dreamer'in varolduğunu ve karşılaştığım en gerçek varlık olduğunu sizlere aktarmak istiyorum. O'nun zamandan bağımsız ve kusursuz dünyası bizimkinden çok daha gerçek ve yaşam dolu.Bu yol çetin bir yol. Güzelliğe, mutluluğa ve hakikate uzanan bu dar geçit, belli bir azınlık içinden sadece bir kaç kişiye açılacaktır. Bilinenden çok daha efsanevi zenginliklere uzanan yeni ve süratlı bir rota.

Dreamer ve öğretileri ile karşılaşmamış olsaydım,
Ne bu kitap var olabilir,
Ne de ben tek bir satır yazabilirdim.

Stefano E.D'Anna

ecemre 10-05-2010 12:41 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
1.BÖLÜM

Evren bolluk içindedir. Bir kişinin içten isteyeceği her şeyi fazlasıyla veren "Bereket Boynuzu"dur. Böyle bir evrene kıtlıktan korkmanın gereği yoktur. Sadece korku ve şüphe dolu insanlar yoksul olabilir, dünyada bağımlılığı ve yoksulluğu sürekli kalıcı kılabilirler.

Kendini gözle kim olduğunu bul.
Bir bütün içinde olmamanın eksikliği, insanı cehalet, korku ve kendi kendini imha etmeye mahkum eder ve onu hastalıklara, çöküşe,saldırganlığa, acımasızlığa ve dış dünyada savaşmaya kadar götürür.
Dünya senin onu düşlediğin gibidir. O bir aynadır. Dışarıda kendi dünyanı bulursun, yarattığın düşlediğin dünyayı.
Dışarıda kendini bul! Git ve kim olduğunu gör.
Diğerlerinin, senin içinde taşıdığın yalanın, uzlaşmanın, cehaletinin yansıyan görüntüleri olduğunu keşfedeceksin.
Değiş...ki dünya değişsin.
Beter bir dünya yaratıyorsun, sonra da kendi yarattığın şeyden,kendi eserinden dehşete düşüyorsun. Dünyanın nesnel olduğunu düşünüyorsun...oysa dünya senin onu düşlediğin gibidir. Git, dünyaya gir ve bunlarıkabullen... Kendi içindeki yoksullarla, zorbalarla, toplum dışına atılmışlarla tanış.Onları kabullen! Sakın onları görmezden gelme ve sakın suçlama. Dünyana teslim ol.Git ve tarattığın şeyi bilinçli olarak kabullen.

Özgür olmayı, her türlü kısıtlamadan uzak bir özgürlüğü düşle. İstediğin her şey elde edebilmekten kendini alıkoyan tek kişi sensin! Düşle...Düşle...Hiç durmadan düşle.
'Düş' var olan en gerçek şeydir.

'Ölmek'kişinin vizyonunu bütünüyle altüst etmesidir. 'Ölmek'hüzünlerin yönettiği kaba saba bir dünyadan yok olmak ve daha üst bir düzeyde ortaya çıkmaktır.

Kişi, başına gelen durumlara karşı tavrını değiştirdiğinde, başına gelecek olayların doğası da zamanla değişecektir.

ecemre 10-05-2010 01:14 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Kendini içinde bağışlamak, yaşayan bir insanın yapması gereken asıl işidir. Uzun bir süreçten geçen dikkatinin...kendini mercek altında incelemesinin sonucudur. Özündeki katmanların hala parça parça olan kısımlarına ulaşmak demektir. ..Kapanmamış yaraları temizleyip tedavi etmek...yarım kalmış hesapları ödemek demektir.
Kendini içinde bağışlamak, geçmişi, içindeki bütün safralarıyla yeni baştan değiştircek güce sahip olmak demektir.

Herşey burada ve andadır! Her insanın yaşamında geçmiş ve gelecek birlikte hareket etmektedir.

Yaşamda boşluklar yoktur. Eğer sen kendini yeni bir biçimde düşünmeye ve davranmaya zorlayarak bunları doldurmazsan, bunu senin adına tüm zalimliğiyle o yapacaktır.

Geçmişin kutsanması ve iyileştirilmesi gerekir. Her katmanına gir! Her köşesini aydınlat! Yeni bir anlayışla onu değiştir!
Endişelere, şüphelere ve korkulara kapılmayı bıraktığında geçmişin iyileşecektir. 'Kendini içte bağışlamanın' asıl anlamı budur.

sena2 10-05-2010 01:18 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
bu kitabı bende epey oldu okuyalı tekrar hatırlattığın için teşekkürler. hatta tekrar okuyabilirim.

SeLeNaS 10-05-2010 09:02 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Alıntı:

beyya Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 576867)
Bağımlı olmak, istem dışı bile olsa, her zaman kişisel bir seçimdir. Hiç kimse veya hiçbir şey, seni bağımlı olmaya zorlayamaz; bunu ancak sen yaparsın.
İnsan bir şirkete bağımlı değildir, onu bağımlı kılan patron yada yönetim kademesi değil, kendi korkularındır. Bağımlılık korkudur.
Bağımlılık, varlığın bir hastalığıdır…kişinin bütünlüğe erişememesinden kaynaklanır.bağımlı olmak, kişinin kendisine inanmayı bıraktığının ve düşlemekten vazgeçtiğinin bir göstergesidir.
Evren bolluk içindedir. Bir kişinin yürekten isteyeceği her şeyi fazlasıyla veren ‘bereket boynuzudur.’ Böyle bir evrende kıtlıktan korkmanın gereği yoktur. Sadece korku ve şüphe içinde olan insanlar yoksul olabilir, dünyada bağımlılığı ve yoksulluğu sürekli kalıcı kılabilir.
Yoksulluk, kişinin kendi sınırlarını görmemesi demektir. Yoksul olmak, kişinin hoşlanmadığı ve yapmayı seçmediği bir iş karşılığında kendi yaratıcılık hakkından vazgeçmesidir.

Bir şeylere bağlanmak konusuna en güzel çözümü sanırım Can Yücel bulmuş ki çokkk haklıııı :)

Bağlanmayacaksın

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL

ecemre 12-05-2010 10:17 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
2.BÖLÜM

Bir kişi yaşantısında, içinden çıkamayacağı kadar hayal kırıklığına uğradığında...kendi eksikliğini ve güçsüzlüğünü fark ettiğinde, varoluş onu bir mengenede soluğu kesilinceye kadar sıktığında...Okul,ancak o zaman...ortaya çıkacaktır.

Uyum içindeki bir görüşe, bir bütünleşme haline, bir gün ancak 'kendi üzerinde çalışan kişi' erişebilecektir. Ve dünyayı yine uyum ve bütünlük içindeki bu görüş iyileştirecektir.

Henüz başkalarına egemen olmadan önce, kendilerine egemen olmayı öğrenecekleri...Tanrılar Okulu...
Fikirlerin,inanışların ve en önemlisi, ölümün kaçınılmaz olduğu düşüncesinin altüst edileceği yer.Ölüm gerçeğe, uyuma, güzelliğe karşı dirençtir. Ölüm, gerçeğin içinden geçemeyen her şeyi yıkıp döker. Eğer vücudumuzun her bir hücresinde biz gerçeksek, o halde asla ölmeyeceğiz.

Dünya geçmiştir. Her kimle ve neyle karşılaşırsan karşılaş, o hep geçmiştir.Şimdi gözünün önünde bile olsa , gördüğün ve dokunduğun her ne varsa durumların elle tutulur, gözle görülür halidir. Şimdi şu anda gördüğün ve dokunduğun dünya, sen olan herşeyin maddeye dönüşmüş halidir. Düşüncelerinin daha önceden onaylamadığı hiçbir şey yaşamında karşına çıkamaz.
Dünya tozdur üfle gitsin.

Bilgi, insanın devretmesi mümkün olmayan, vazgeçilmez malıdır. En az insan kadar eskidir. Ekleyecek hiçbir şey yoktur, ama bilebilmek için elenecek çok, çok fazla şey vardır.

Uyku, sizi hem akılca hem de bedence güçsüzleştirir. Uyku yalnızca kötü bir alışkanlıktır.




arca 13-05-2010 01:15 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
ben bu okula kaydımı yaptırmıştım bir zamanlar. sonra devamsızlıktan atıldım. Şimdi aftan yararlanabilir miyim ecemre?
emeğin için teşekkürler

sudem8 13-05-2010 04:19 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
arkadaşlar emeğinize sağlık oğlum bahsetmişti bu kitabı okumak nasip olmadı.teşekkürler.tekrar tekrar okunması gerekiyor bence...krzm67

ecemre 19-05-2010 08:38 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Alıntı:

arca Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 746652)
ben bu okula kaydımı yaptırmıştım bir zamanlar. sonra devamsızlıktan atıldım. Şimdi aftan yararlanabilir miyim ecemre?
emeğin için teşekkürler

Tabi ki sung66 Okuyup paylaşımlarınızı yazdığınız için ben teşekkür ederimactionsmile

ecemre 20-05-2010 02:10 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Yaşantımızda kısaca ‘dünya’ olarak nitelendirdiğimiz, yaşamımızı ilgilendiren tüm olaylar ve durumlar kendi yansıttığımız görüntülerdir. Bunun bilincindeysek, sadece yaşam,refah,zafer ve güzellik yansıtabiliriz. Eğer her an uyanık ve dikkatliysek, özgürlüğü yani engelleri olmayan, sınırsız, yaşlılığın,hastalığın ve ölümün yer almadığı bir dünyayı yansıtabiliriz.

Bildiklerine ekleyebileceğin hiçbir şey yok. Gerçek bilgi sonradan edinilemez,o yalnızca ‘hatırlanabilir’.
Dünyanın bütün kitapları varlığın tek bir atomunda saklıdır.
Kitaplar sendeki bilgiye hiçbir şey ekleyemezler; sen onlardan hayata ulaşamazsın. Bilgi senin varlığından gelir.Varoldukça bilirsin.

Herkes insan zekasında bir aşamayı doldurur. Ve aha üstteki aşamaların önüneki bekçidir. Olduğun gibi kalırsan, her karşılaşma senin için bir fırsat, bir adım daha ileriye gidebilmek için ayağını basabileceğin bir basamak olacaktır.
Unutursan,kendini yaşamının korkunç karmaşasının içine seni gerisingeri fırlatacak senin dışındaki sanal bir oyunun kapanına sıkışmış bulursun.

Beden, ruhun ete bürünmüş halidir. Ruh ne kadar ölümsüzse, beden de o kadar ölümsüzdür.

Ölümün yenilmez olduğu inancı, insanlar için zararlıdır. Ne kadar uzun yaşayacağınız, içinde bulunduğunuz zihinsel durum ve yaşama isteğinizle belirlenir.

Yalan söylemek, gizlenmek,şikayet etmek ve kendi sorumluluklarından kaçmaya yeltenmek, hataya ve bölünmeye düşmüş kişilerin, varoluş nedenini unutan insanların taşıdıkları yara izleridir.

İnsanlık, doğuştan kendinin olan haktan bir kez vazgeçince ve bütünlüğünü unutunca, sefaletine bir son verebilmek için, bir çare olarak ölümü icat etti. İnsan zor bir iş olan, kendisini, kendi eksikliklerini yenmek yerine, ölmeyi yeğliyor. Oysa ölüm bir çözüm değildir. İnsan, daima bıraktığı yerden yeniden başlar.

Kötülük iyiliğe hizmet eder.Her zaman!..Herşey bizi iyileştirmek için gelir. Aslında fiziksel ölüm bile bir iyileştirmedir. SON FIRSAT!

Bizi iyileştirmek ve kucaklamak için tüm girişimler boşa çıktığında, varoluşun önüp gireceği son sığınak ölümdür. Sokrates, anlamak için ölümü kullanmıştır! O fevkalade anda, ölümün, iyileştirme yolunda atılan bir adımdan, bütünlük merdivenindeki uzun basamaktan başka bir şey olmadığının farkına varmıştı.Bu onun son ve en büyük öğretisidir.

arca 02-06-2010 11:29 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
harika lütfen devam et

ecemre 12-06-2010 08:49 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
devamsmileydance

Hastalandığınızda, acı çektiğinizde ve yoksulluk içine düştüğünüzde Tanrı'dan nefret edebilirsiniz, ama sizi temin ederim ki, hastalığınızın, acılarınızın ve yoksulluğunuzun nedeni Tanrı'dan kopmuş olmanızdır.

Sizler unutmuş olan Tanrılarsınız. ..belleğini yitirmiş Tanrılarsınız.

Yaşamı seçebilmek için ölümün yenilmez olmadığı fikrini seçmemiz gerekir. Ve bu yolla kendi varoluşumuzda, canlılığın, uzun ömürlü olmanın ve sonsuzluğun ilkelerini bulmak zorundayız.

Bir girişim ancak kurucusunun görüş ve ilkeleri kadar canlı, zengin ve uzun ömürlü olabilir.

Hep aynı olaylarla karşılaşıyorsun çünkü sende hiçbir şey değişmiyor. Benzer benzeri çeker. Cennetİ yaşayan cennete, cehennemi yaşayan cehenneme doğru yol alır.

Düşüncelerimiz kaderimizdir. Düşüncelerimizin kalitesi yükseldikçe yaşam kalitemiz de yükselir.

Dünyadaki yaşam,bir Tanrılar Okuludur. Karışıklık, şüphe, kargaşa, kriz, kızgınlık, umutsuzluk ve acı, tümü büyümek için yararlanılması gereken mükemmel fırsatlardır.

"Kendini bil." Geleceğini bilmek istiyor musun? O halde kendini bil!

Kendisini, varlığını kendi düşüncelerini, önyargılarını ve duygularını bilen kişi, geleceğini de bilmektedir. Çünkü düşündüğümüz her şey yaşadığımız dünyayla bağlantılıdır; ruh durumumuz kendi kaderimizdir.

Kişinin kendi içine baqkması, dünyayı tanımasının anahtarıdır., bu durum aynı zamanda onu olayları anlamaya ve öngörüye götüren yoldur.

İçsel durumlarımızla, buna karşılık bizim dışımızda oluşan olaylar arasında belli bir zaman geçmektedir ve Oluş'umuzdaki durumlar zaman boşluğunda dışımızdaki olaylara dönüşerek karşımıza çıkmaktadırlar. Ne var ki bir sis perdesi gibi araya giren zaman, bu gerçeği anlamamızı engellemektedir.

Kişinin duygusal durumları, aslında görünür hale geçmek ve kişinin başına gelmek için fırsat kollayan olaylardır.

Zaman olayları durumlardan ayırır ve onların kimliğini gizler. Bizi şaşırtarak, tam da unuttuğumuz, daha doğrusu onları üretmiş olduğumuzu anımsamadığımız bir anda, kara bir ekranın ardında pusuya yatmış olayları görünür hale getirmek üzere fişi pirize takar.

Hiç bir şey birdenbire olmaz.

Bir kişinin varlığından ve psikolojisinden bilinçli veya bilinçsiz olarak geçmeden karşılaşabileceği hiçbir şey, başına gelebilecek hiçbir olay yoktur. Dünya heyecanlarımızla, tutkularımızla ve düşüncelerimizle yakından alakalıdır. Bunlar iç dünyamız ile dış dünyamız arasındaki aktarımı sağlayanbir hareket kayışıdır. Duygularımızla düşüncelerimizi, ayrıca belirli bir anda hissettiklerimizle yaşadıklarımızı denetleyebilirsek, yani duygularımıza hâkim olursak, yaşamımızın kontrolünü ele geçirmiş, kaderimize yön vermiş oluruz.

İnsanın en büyük yanılgısı, dış koşulları değiştirebileceğine ve dünyayı düzeltebileceğine inanmaktır. Halbuki ancak kendimizi değiştirebilir, tutumlarımızı farklılaştırabilir, tepkilerimizi düzeltebilir ve hissettiğimiz olumsuz duyguları ifade etmemeye çalışabiliriz.

Evren olduğu haliyle mükemmeldir. Değişmesi gereken yalnızca sensin!


Kişi kendisi için açık seçik olarak sadece sağlık, zenginlik ve esenlik diler. Kendisini gözleyebilseydi ve yüreğini duyabilseydi, aslında hiç durmaksızın bir olumsuzluk ezgisi söylediğini, yani endişelerden, sağlıksız imgelerden ve başına gelebilecek, belki de hiç gelmeyecek korkunç olayları beklemekten ibaret bir felaket duasıyla yakardığını işitebilecekti.

Her şeyde kendinizi suçlayın, başınıza her ne gelirse gelsin kendinizi sorumlu tutun.

MEA CULPA (SUÇ BENİM) devamlı söyleyin.

Kendini gözlemlemek, kendini düzeltmektir.

Tanrı her istediğini yerine getirecektir, sınırsızca...Tanrı iyi bir hizmetkârdır., ama iyi bir efendi değildir. ..Tanrı hizmet etmeyi sever,sevmeyi sever...Tanrı tüm teslimiyetiyle senin hizmetindedir...Tanrı vardır çünkü sen varsın. Sen var olmasaydın,O'nun var olmasının bir nedeni olmayacaktı.

Beden savaş alanıdır. Zafer bütünlüktür.

Her bir organın, kasların, dokuların ve hücrelerinle tüm bedenin en son atom parçacığına dek düşlerinin ışığıyla yıkanıncaya kadar, düşlerini genişlet. Düşlerin harekete geçtiğinde her şey mümkün olacaktır.

'Kendini yenmek' kadar kutsal bir savaş yoktur. Kendi sınırlarını aşmak kadar büyük bir zafer yoktur.

Bütünlük, varoluşun bir iyileştirme sürecidir. Bin yıllık inanışları yıkmayı, olumsuz duyguların ve yıkıcı düşüncelerin dönüşümünü; kendi ustalığına ulaşmayı; yiyecekler, uyku ve nefes alma üstüne hakimiyet kurmayı gerektirir.

Bir insanın nefesi genişledikçe kendi gerçekliği de zenginleşir. Amacın kişisel yazgını değiştirmekse, nefesin üstünde çalış, solunuma yeterince zaman ayır.

Enerjilerini yönetmesini bilmeyenler içingünün sonunda tükenmiş olarak uykuya dalmak, canlı olmaktan çok ölü olmaktır. Yine de birkaç dakika bile uyumak gerekiyorsa, ayık olarak uykuya geçmeye çalış. Bu cehennemin derinliklerine düşmemene yardım edecektir.

Uykunun ölümün bir temsil edilişi olduğunu kavradığında, ona artık asla eskisi gibi yaklaşamazsın.

Uyanık durma sanatında kendini geliştir.

ecemre 13-06-2010 10:36 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Azla yetinmeye doğru yaptığımız her diyet ve her çaba, yıllardır birikmiş duygusal kabuklarımızı soyarak bizi hafifleteceği için, sıradanlığımızın cehennemlerinden kaçışımıza bir hazırlık olacaktır.

Lupelius'a göre Bir gram yiyeceğin bile bilinçli olarak tüketilmesi ve bir dakikalık da olsa uykudan kaçınmak öylesine güçlü bir etkiye sahipti ki, kişinin bütün inanç sistemini yerinden oynatabilir ve yanlış kurulmuş dengelerini altüst edebilirdi.

Daha az ye, daha çok düşle. Daha az uyu, daha çoknefes al. Daha az öl ve ebediyyen yaşa.

Bir insanın düşüncesi, duyguları ve bedeni iç içe geçmiş eş merkezli evrenlerdir, hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Kişinin bilerek ses tonunu veya tınısını değiştirmesi, sırtını bir milim dikleştirmesi veya açıkça görünen önemsiz alışkanlığını düzeltmesi bütün yaşamını değiştirmesi demektir. Bu, neredeyse olanaksızdır.

Herkes kararlılıkla inandığı şeyin, noktasına virgülüne kadar gerçekleştiğini görmüştür. İnsan daima yaratır. Karşısına çıkan engeller ise insanın kendi sınırlarının, çelişen fikirlerinin ve zayıflığının maddeye dönüşmesidir.

İnsanoğlu imanının yönünü bir milim dahi oynatacak kapasiteye sahip olabilseydi; inançlarının gücünü ölüm yerine yaşama yönlendirebilseydi, yaşadığı dünyadaki tüm dağları yerinden oynatabilirdi.

Düş var olan en gerçek şeydir.

Senin en sarsılmaz inancın, en zararlı inanışın, kendin dışında bir dünyanın varlığına, bağımlı olduğun bir şeye veya birisine, sana bir şeyler veren veya senden alan, seni seçen veya suçlayan bir şeye veya birisine inanmandır.

Bir savaşçı, bir anlığına bile olsa kendisine dışarıdan gelecek bir yardıma inanacak olsa, o anda kendine olan yıkılmaz inancını yitiriverir.

Dışarıda hiç bir şey yok...Hiçbir yerden gelecek bir yardım yok.

İnsanın en kötü hastalığı bağımlılıktır.

Dünyanın kendi yansıman olduğunun farkına vardığında, ondan özgür olursun.

Kendimizin dışındaki bir şeye aşık olup kendi varlığımıza olan inancı unutmak, bağımlı olan bir dünyanın karmaşası içinde kendimizi yitirmek, kişisel gerçekliğimizin tek yaratıcısının kendimiz olduğunu unutmak demektir.

Bizim dışımızda başka bir dünya yoktur, her karşılaştığımız, her gördüğümüz ve her dokunduğumuz şey aslında sadece bizi yansıtmaktadır. İnsanın yaşantısındaki diğer kişiler , olaylar ve durumlar, onun koşullarını açığa çıkarır.

İster iyi, ister kötü olsun, güzel veya çirkin, doğru veya yanlış, kişinin karşılaştıklarının hiçbiri, gerçeklik değil, kendi yansımasıdır.

Herkes kendinde neyi ekerse daima ve yalnızca onu biçer. Tohum da, harman da sensin.

Bundan böyle yardım almak miçin dünyaya bel bağlama. Sen onun ötesine geç! Dünyayı geliştirenler, ancak dünyanın ötesine geçenlerdir.

Sen bu delilikten vazgeç! Savaşları, devrimleri,ekonomik, politik ve sosyal reformları unut. Her olanın ardındaki gerçek nedenle ilgilen.Düşlenenle değil, içindeki düşleyenle ilgilen.
En büyük devrim, tüm girişimlerin en büyüğü, hatta tek ve en anlamlı olanı, kendini değiştirmektir.

Sana bunu tekrarlamaktan asla vazgeçmeyeceğim. Senin dışında olan hiçbir şey yok. ..dışarıdan gelecek hiçbir yardım yok...senin adına 'dünya' dediğin yer, bir görüntüden ibaret...Gerçek dediğin şey ise düşlerinin ya da kabuslarının pürüzsüz bir aynaya yansıması, maddeye dönüşmesidir...

Vizyonunu genişlettiğinde dünyanın küçüldüğünü göreceksin. Vizyon ve gerçeklik bir ve özdeştir. Bütünlüğü ara. Başkalarına aşılmaz görünen sıradağlar senin gözünde küçük tümsek yığınlarından farksız olacaktır.

İnsan saklanamaz! En küçük hareketimiz, her görüşümüz, her düşüncemiz ve yüzümüzün aldığı her şekil ve her ifademiz sonsuzlukta kaydedilir.

Hiç duurmaksızın çalışır ve kendini yıpratmak için harcadığın yılların kadar zamanı bu işe adarsan, bir gün zamanın çökeceğini ve içinde açılacak bir tünelin seni en gerçek ve en doğru parçana, herkesin birgün yeniden birleşmesi gereken parçasına, kendi düşüne yönelteceğini göreceksin.

arca 14-06-2010 09:16 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
"Bundan böyle yardım almak miçin dünyaya bel bağlama. Sen onun ötesine geç! Dünyayı geliştirenler, ancak dünyanın ötesine geçenlerdir."
Dünyayı değiştirmek dileğiyle... Eline emeğine sağlık ecemreciğim

arca 27-07-2010 11:55 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Nerdesin ecemre ya....

ziko 28-07-2010 12:56 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
çok ama çok süper,emeğine sağlık, devamını beklıyoruz(:

elccy 14-09-2010 05:07 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
İnanmayacaksınız ama,dün kitap aldım ve bu kitabı aldım.. aslında kitap almak için çıkmamaıştım.ama gözüme takıldı,aldım,özetini okudum,yerine geri koydum.Sonra tekrara tam gidecekken sanki parladı ve beni al dedi.. aldım bende... başucumnda duruyor ve başlayacağım bugün okumaya... tesadüfe bakın... bende okudukça sizlerle paylaşırım inşallah...

bigokyanus 14-09-2010 05:11 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Ben şu an bu kitabı okuyorum 150. sayfadayım , başlarda biraz daha hızlı gidiyordu şu an çokkk yavaş gidiyor... Ama öğrendiğim çok şey oldu...

ecemre 13-11-2010 11:18 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Devam:)
Dünyayı yaratanın sen olduğunu ve dışındakilerin seni değil, senin onları memnun ettiğini anladığında...gördüğün,işittiğin ve dokunduğun herşeyin senin yarattığın şeylerin sonucu olduğunu anımsadığında, korkuların da son bulacak...

Dünya çiğnediğin bir sakız parçasıdır, dişlerinin biçimini alır.

Unutmaki, dünya ve diğer insanlar, bizim gerçekte ne olduğumuzunen yalın, en samimi ve en dürüst ifadesidir. Dünya böyledir, çünkü sen böylesin.

Bir gün bir cennet edinmek ve elinde tutmak istersen, ona bayağılıklar, dikkatsizlikler ve kendi iç ölümlerinin karşısında nasıl siper alacağını öğrenmen gerekir. Bir ışık işçisi kendi ışıltısını, kendi mutlu ve tam olan dünyasını yansıtır ve hiçbir şeyin onu gölgelemesine izin vermez.

İnsanın kensini öldürmesi için, silah ile yiyecek arasındaki tek fark, seçilen yöntemin çabukluğudur.

Kendinizi gözlemleyin! Kendinizi titizlikle irdeleyin! Varlığınızın e karanlık köşelerine kadar girin! Her türlü şüphe ve korkunuzu, daha yüreğinizde filizlenmeye başladığı o ilk anda kendi ellerinizle boğun. Gerekirse kendinize karşı zor kullanın. Kendinize mutluluk, huzur ve netlik yükleyin. Dışınızdaki dünyanın koşulları sizi mutsuz edemez, ama sizin mutsuzluğunuz dünyadaki tüm sefaletlerin kaynağını yaratır.

Beden, oluşu sergiler. O hep çocuksu bir neşe ve zevkle uyum halinde titreşmelidir....ama sen unuttun... Beden asla yalan söyleyemez!

strongman 14-11-2010 01:53 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
paylaşım için teşekürler çoktandır aradığım bir kitap ama bi türlü almaya fırsatım olmadı:)

Neptün 14-11-2010 09:51 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Bu benim en sevdiğim kitaplardan bir tanesi. Paylaşımlar için teşekkür ederim. Herkes faydalansın.

arca 28-11-2010 12:02 AM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Ellerine sağlık ecemre. Bir görünüp bir kayboluyorsun derin çalışıyorsun sanırım...y789

Roader 28-11-2010 04:47 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Bu kitabı duymuştum ama alıp okuma fırsatı olmadı henüz. İçeriginden kesitler paylaşılması güzel olmuş,teşekkürler..

ecemre 05-12-2010 08:26 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Gördüğün ve dokunduğun ne varsa, hepsi katılaşmış ışıktır, algıladığın her şey ise organlarının yansıttığı görüntüden başka bir şey değildir. Organların sadece senin dünyaya en yakın kısımların değildir, onlar dünyanın gerçek kurucuları, yapıcıları ve yaratıcılarıdır.

Beden gerçek düşleyendir. Beden senin kişisel dünyanın gerçek yapıcısıdır.

Dışımızdaki bir tanrısallığa iman etmek, bedenimizin ötesinde bir varlık olduğu düşüncesi, dünyadaki en yaygın boş inanıştır ve insanlığın en büyük katillerinden biridir. Birçok dini gelenekte, insanın dışındaki tanrı, bir ruhsal rehbere, bir ruha, insanın içindeki görünmez bir varlığa olan inancın yerini tutar. Dreamer'a göre bu inanç şekli de bir katildir. Öyle ya da böyle, bedenlerimizi reddetmeye, yaşam kalitemizi düşürmeye ve bedenlerimizi öldürmek için sürekli ve farklı girişimlerde bulunmaya yönlendirildik. İşte, insanın ölümün pençesine düşmesi ve bayağılığına kapılması böyle oldu.

Beden yalan söyleyemez. Beden, Oluş'un en samimi, en dürüst kısmıdır. Bedenimiz bizi ele verir. İçinde bulunduğumuz durumda, bizim bir bütün olmadığımızı ve çatışmacılığımızı sergilemektedir.

Bir gün buna hazır olduğunda, tek bir öğün yemeğin bile aşırı olduğunu anlayacaksın. İnsanın iç organları yemekleri sindirip atmak için yaratılmadı...

İnsanın organları...bütün organları...düşlemek üzere oluştu! Bu onların doğal işlevidir. Beden besinlerden arındığında, yüz daha zarifleşir, zihin açık, hazır ve hızlıdır. Hücreler bile minnettar kalırlar, kendilerini yenilerler; bir iyileşme süreci, bir yeniden doğuş, yani öncelikle bedende sonra olaylar dünyasında kendini gösteren varoluşun yenilenmesi işte böyle başlar.

Organlar nyiyecekten arındığında, kendi gerçek ve doğal işlevlerine, düşlemeye yeniden dönerler. Düşleme gücüyle, günlük yaşamında bir insan neyi isterse, onu maddeye dönüştürür.

Dikkat et! Yiyecekten sakınmak, oruç tutmak demek değildir. Benim sözünü ettiğim şey , yerine başka bir şeyi koymaktır..

NotFound 05-12-2010 08:34 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Ben bu kitabı okumuştum.. Harika bir kitaptır. Burada görmek hoşuma gitti:)

ecemre 05-12-2010 08:49 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Yaşam kaynağı olarak dış dünyaya inanmaktan vazgeçtiğinde, artık olur olmaz yiyecekleri yiyemez, kaba saba şeylerle beslenemezsin. Yüksek sorumluluğunun bilincine varmış bir insanlık, hem varoluşun niteliklerini yükseltmek yoluyla, hem de yeni bir düşünce, hissetme, nefes alma ve hareket etme biçimiyle, alternatif bir besin kaynağını keşfedecektir. Gerçek besinimiz olan bu yiyeceğin menşei bizdendir ve sadece tanımlanmış dünya yerine kendi irademiz hayatlarımızı yönetmeye başladığında yeniden erişilebilir olacaktır.

Ecemre'den Not:
kanal mesajlarıyla ilgilenenlere Arkturus'luların sıvı ışık ile ilgili mesajına bakmalarını öneririm. Bahsedilen bu gibi geldi bana.

Vizyonunu alt üst et, bakış açını değiştir. Güzelliklere, sanata, müziğe, eğlenceye, gerçeği aramaya ve kendini bilmeye ne kadar çok kaynak ayrılabileceğini bir düşün. Yiyecekten arınmış bir toplum, hastalıktan, yaşlılıktan ve ölümden kurtulmuş bir toplum olacaktır. Kesimevlerinin ve çiftliklerin olmadığı bir dünyada suç örgütleri ve yoksulluk olmayacak, fakir mahalleler, savaşlar ve çekişmeler yaşanmayacaktır. Hatta sosyal hizmet çalışanları bile olmayacaktır. Yiyecekten arınmış bir dünya, ideolojik bölünmelerin, boş inanışların ve dinlerin bulunmadığı bir dünya olacaktır. Açlık çeken çocuklar veya bakım evleri olmayacaktır. Mahkemesiz, hastanesiz,mezarlıksız bir dünya olurdu şüphesiz... Kaynakların, insanlığın en büyük düşünü gerçekleştirmeye ayrıldığı bir dünya...
İnsanlık kendi korkularının gerçeğe dönüşmesi olan ölümü ve felaket düzenini yenmeyi başardığında, insanlar doğuştan hakları olanı ele geçirip, varoluşlarının üstün amacı olan fiziksel ölümsüzlüğe erişebilirler.

Ecemre 'den tekrar bir not:) :
Artık yemek olmadığını bir düşünsenize. Ne yiyeceğim derdi yok, özellikle biz bayanlar için bugün ne pişireyim derdi yok. Ne güzel olur vallay789


arca 06-12-2010 04:18 PM

Cevap: TANRILAR OKULU
 
Yerleşik hayata da sırf bu yüzden geçilmedi mi? Alır çantamızı dünyayı seyre çıkardık. Ekip biçme derdi yok daha çok yaşanacak güzel yerler.......


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:30 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.