Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Korkusuz Uçuş (http://www.hayatimdegisti.com/forum/korkusuz-ucus/)
-   -   Uçuş Korkusu (http://www.hayatimdegisti.com/forum/korkusuz-ucus/474-ucus-korkusu.html)

hayatimdegisti 11-12-2006 03:53 PM

Uçuş Korkusu
 


Uçuş korkusunun kökeni tartışmalı. Çok yaygın ve köklü olması insanın bilinç dışında yer alan ölüm korkusu, yalnızlık korkusu, umarsız kalma korkusu gibi evrensel korkulardan biri olduğunu akla
getiriyor aslında.

Eski çağlarda uçuş insan için imkansız, olağanüstü ve büyülü bir şeydi. Uçmanın asla insanlara göre olmadığı düşünülürdü. Tüm toplumlarda yaygın dinsel ya da büyüsel inanışlar insanın olanakların dışına çıkmasının felaketlerle sonuçlanacağını söylerdi. Uçuş da böyleydi, bir tür tanrılara meydan okuma olarak algılanırdı. Tüm bu korkular ve tepkiler zamanla insanın bilinç altına yerleştiler belli ki.
Uçuş korkusunun kökeni ne olursa olsun bu korkuyu pekiştiren uçak ve uçuşlarla ilgili negatif söylemler doğrusu. Uçak düşmeleri, kaçırılma ve atlatılan kazalar yüksek tonda vurgulanmakta.

Buna karşın binlerce uçuşun ne kadar rahat ve güvenli geçtiğinden bahseden olmamakta. Sonuçta tüm bu yayınlar ve söylemler uçuşun tehlikeli olduğu konusunda negatif bir koşullanma yaratmakta
Gerçi o kadar havacılık köşesi var bize düşmez ama uçuşların güvenliği hakkında da azıcık ukalalık yapalım yeri gelmişken.

İster inanın ister inanmayın uçmak; otoyoldan, trenden, gemiden, köpekli kızaklardan hatta köpeğini parkta gezdirmekten bile daha güvenli. Uçağın düşme olasılığı 4.500.000 da 1, tren kazsı 80.000 de1, trafik kazası 14.000 de 1, yürürken başınıza iş gelme ihtimali de 2.500.000 da 1.

“Ama uçak düştü mü kurtuluş olmuyor” sorusu için de birkaç lafımız var. %25 kazada hiç can kaybı yok. %60 kaza ise yüksek oranda hayatta kalma ile sonuçlanmış.

Uçuş fobisi nasıl gelişiyor derseniz…Aslında uçuş korkusu normal kabul edilebilecek bir korku. İnsanların %85'inde şu ya da bu derecede uçuştan korku ya da tercih etmeme var. Tıpkı sudan ve denizden korku gibi. Çok az çocuk ilk yıkanışında olumlu tepki verir. Sonra yavaş yavaş suya alışır. Sonra denize. Ancak uçuş korkusunun bu kadar kolay yenilmesi için günlük hayat içinde o kadar olanak yoktur. Bu yüzden ilk uçuşta herkes şu ya da bu şekilde heyecanlanır. Sonuçta sıkça varolan bu korku ile olumlu destekleyici ortamlarda karşılaşıp yenebilmiş olanlar şanslıdır. Tersine olumsuz şartlarda ve sıkça negatif koşullanmış olarak karşılaşırsa bu korkunun fobiye dönüşmesi kolay olmaktadır.

Yapılan birçok çalışma uçuş korkusu ile stres arasındaki bağı göstermektedir. Birçok kişi, ilk uçağa binişte yüksek korku yaşamaları ile o sıralarda başka bir nedenle yaşadıkları akut ya da kronik stres yaşıyor içinde olmaları arasındaki yüksek rastlantıyı tanımlamaktadır. Hatta birçok kez korkusuzca uçağa binmiş insanlarda da uçuş korkusu oluşmasına yol açan başka bir nedenli yoğun stres görülebilir. Kapanışa doğru giderken fobilerin tedavisinden de bahsetmeli…

Prensip olarak korkuların üstüne gidilmesi gerekir. Bu tıpkı karanlıkta bir kedinin gölgesini, aslan olarak büyük bir şekilde görmek şeklindedir. Ancak sorunun üzerine belli bir düzen içinde gidilmeli,
korkulan nesne ya da durumdan uzak durma durumundan kaçınılmalıdır.

Tedavi edilmediği takdirde ömür boyu sürebilen fobilerin tedavisi ilaç, bilişsel-davranışçı tedaviler ve gerekirse hipnoz ile yapılabilmekte ve kolay olmamaktadır.

Tedavinin temeli aslında tarifte yatar. Dedik ya fobi bireyin bir şeyden korkusu ona saçma ve mantıksız gelmesine ve bundan korkmamalıyım demesine rağmen bu korku ve kaçınmadan kendini alıkoyamamasıdır diye. İşte tedavi gerektirecek hale geldiği noktada, bu durumu saçma bulduğu için başkalarına anlatamaması yaşamını bir sıkıntı, ıstırap ve engelleme yumağı haline dönüştürür.

Gerginlikle baş etmede tedavinin temel noktası, fizyolojik değişimleri kontrol etme ve paniğe dönüşümünü engellemeye dayanır. Hastanın negatif bilişi değiştirilir ve pozitif koşullanma, sistematik duyarsızlaştırma, adım adım gevşeme, benlik gücü kazanma ve üstüne gitme ile fobi yenilmeye çalışılır. Bunların yanısıra başka psikoterapi teknikleri de kombine edilebilir (Self imagination, self instruction, Gestald vb). Analitik yöntemlerin tedavi ediciliği bu kadar yüksek olmasa da çok dirençli vakalarda eklenebilir.

Velhasıl tedavi karmaşık ve zahmetlidir. Deneyimli ve bu konuda uzmanlaşmış bir psikiyatr ile iletişim kurulmalıdır. Şimdi en başa dönerek gazete haberine atıf yapıyoruz yine. Böyle komplike bir konunun tedavisi tek bir ilaçla pat diye olur mu Allah aşkına…eymiş tüberkülozu tedavi etmekte kullanılan D-Sikloserin isimli ilacın fobi tedavisinde sonuç verdiği görülmüş. “Hadi canım sen de” yorumu uygun olacaktır sanırım.

Fobik açıdan dünyanın en riskli coğrafyasında yaşayan siz sevgili okuyucularımıza sağlıklı haftalar dileklerimizle….


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:00 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.