Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Kanser Serbest Kürsü (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kanser-serbest-kursu/)
-   -   Kanserle hayat arasında müzakereci (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kanser-serbest-kursu/428-kanserle-hayat-arasinda-muzakereci.html)

manta 20-11-2006 10:52 PM

Kanserle hayat arasında müzakereci
 
Kanserle hayat arasında müzakereci
SEVİNÇ ÖZARSLAN
Hepimiz, kendimizi bu dünyada özel olarak gördüğümüz için kanser ya da ölüm kavramını aynen trafik canavarı gibi bizim dışımızda gelişen bir olay olarak algılıyoruz. Zaten önceki yıllarda yapılan trafik canavarıyla ilgili reklamlar da bu nedenle etkili olmamıştı. Çünkü trafik canavarı hep başkasıydı ve kimse sorumluluk almayı düşünmedi. Kanser hastalığı da bir insanın değil, bir organın ya da organlar sisteminin hastalığı olmasına rağmen herkes kendisinin dışındaymış görüyor, “bana olmaz” düşüncesiyle içsel süreçlerinde bunu bastırıyor. Ama bugün geldiğimiz noktada, bu kelimeyi tabu olmaktan çıkarmak zorundayız. Dünyada her üç insandan biri kanserle tanışık yaşıyorsa, biz bu hastalıktan kaçarak yaşayamayız. Paylaşmak, bilgilendirmek, sorumluluk kazandırmak, farkındalık sağlamak gibi konularda sadece doktorlara değil hepimize düşen görevler var.
Son yıllarda, hasta ve hasta yakınlarının beklentileri, kanserin tanı ve tedavisindeki gelişmeler, kanserli hasta ve yakınlarına psikososyal desteği ön plana çıkarttı. İşte bu amaçla Psikolog Melek Yılmazer, Ankara Numune Hastanesi’nde sadece kanser hastalarına ruhsal destek vermek için çabalıyor. Hastanın, hastalığını saklaması ve kendine acıması yerine yaşamsal sorumluluk almasına yardımcı oluyor. Kanser, insanın yaşam dengelerini psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve biyolojik anlamda altüst eden bir hastalık. Böyle olunca sadece bu süreçte hastaya odaklanmak yetmiyor. Hastayla birlikte, hasta yakınları ve tedavi ekibi bir bütün olarak ele alınmalı. Artık web sitelerinde bile, “Eğer kanserseniz?” linkinin yanında “Eğer eşiniz kanserse, eğer çocuğunuz kanserse, eğer kardeşiniz kanserse” gibi alt linkleri görmek mümkün. Çünkü her durumda yaşanan duygular ve baş etme yöntemleri çok farklı. Tedavi ekibi de çok önemli. Mesela onkoloji alanında görev yapan sağlık çalışanlarının tükenmişlik, depresyon gibi ruhsal sıkıntıları olabiliyor.

Özellikle son yıllarda ileri devre kanser hastalarıyla çalışmalarını yoğunlaştıran Yılmazer, bu hastalarına yaklaşımında yapılandırma, imgeleme ve stres defteri olmak üzere üç yöntem kullanıyor. “Şu kanser hastasının yakınıyım, hastamıza nasıl davranmalıyız?” gibi sorularla her gün biraz daha sık karşılaştığını söyleyen Yılmazer, tedavi sürecinde hasta yakınlarıyla eşzamanlı olarak görüşmeyi önemsiyor.

Melek Yılmazer, bugüne kadar yaptığı çalışmalar sonucunda kanser tanısı alan hastaların veya hasta yakınlarının sadece ölüm korkusu yaşayan çaresiz insanlar olmadığını görmüş. “Kanserin günümüzdeki tanımı=Ölümle yüzleşme. Çincede “kriz” kelimesini, “tehlike ve fırsat” anlamlarına gelen iki sembol ifade ediyor. Kanserli hastalarla çalışmaya başladığımdan itibaren kriz ve tehlikeyi değişim için bir fırsat olarak kullanan pek çok hastayla karşılaştım. Bu, aynı duyguları bende de oluşturdu.” diyen Yılmazer, bu değişimleri üç maddede özetliyor:

* Hayat öncelikleri yeniden belirlenir, önemli olanla önemli olmayan ayırt edilir.

* Hayatı ertelemek yerine güçlü bir “o anda yaşama isteği” duyulur.

* Sevilen kişilerle daha çok ve sık bir arada olmak istenir.

Kanser olan bireyler öncelikle inkar, öfke, pazarlık, depresyon, kabullenme gibi aşamalardan geçiyorlar. Yani varoluşlarının farkında olmak için belli bir süreye ihtiyaç duyuyorlar. Ne yazık ki insanoğlu, var olduğunun farkına varmak için bir yaşamsal kriz bekliyor. Olumlu bir kişisel değişimin ölümle yüzleşmenin ardından gelmesi ne kadar yaygın bir şeydir ki? Hastalarına psikososyal destek vermenin dışında pek çok şey öğrendiğini ifade eden Yılmazer, kanserin bilinmeyen bu yönünü gördüğünden beri pek çok insanın tercih etmeyeceği onkoloji alanında çalışmaya karar vermiş. Çünkü Yılmazer’e göre, “Beynimiz vazgeçmedikçe bedenimiz vazgeçmez.”

Kanserli hastaya ailesinin yaklaşımı nasıl olmalı?

Kanser etiğine göre, hastaya gerçeği söylemek, hastanın mahremiyetine saygı göstermek, hastaya güven vermek ve hastanın menfaatini korumak esas. Bu nedenle hasta yakınlarının, hastayı tanı ve tedavi sürecinin dışında tutmaması gerekiyor. Eğer hasta durumundan haberdar olmazsa tedaviye, hastalığa, yattığı kliniğe uyum sorunları yaşıyor. Anlamaya ve paylaşmaya yönelik bir tutum içinde davranıldığında oluşabilecek psikososyal sorunları azaltmak mümkün. Hatta bu, ağrının azalmasına bile destek sağlıyor.

Hasta yakınları, hastayla sağlıklı bir iletişim kurma konusunda bir uzman ya da psikologdan yardım almalı. Çünkü, hasta, yakınlarını yaşadığı korkularıyla üzmek istemiyor, hasta yakını ise önemli bir şey yokmuş gibi yaparak hastayı rahatlatmaya çalışıyor. Sonuçta iki taraf da huzursuz. Bu, ancak bir yardımla önlenebilir.

Korunmaya, desteğe daha çok ihtiyacı olan hasta yeterli destek olmayınca ruhsal dengesi bozulabiliyor. Bu nedenle hastanın sorumluluklarına devam etmesi sağlanmalı. Eğer toplumsal rollerini yeniden yerine getirebilirse hastalıkla baş etme süreci daha kolay olur. Aile üyeleri hastanın toplumsal izolasyon yaşamamasına ve işe yaramadığı duygusuna kapılmasına engel olmalı.
Sayı: 197
Bölüm: Haberler




WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:34 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.