Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Kadınlarla ilgili haberler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kadinlarla-ilgili-haberler/)
-   -   Beynelmilel (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kadinlarla-ilgili-haberler/486023-beynelmilel.html)

Bluesky24 10-04-2010 12:06 AM

Beynelmilel
 




BeynelmilelÇağan Irmakın Babam ve Oğlumu ve Ömer Uğurun Eve Dönüşünden sonra Muharrem Gülmez ve Sırrı Süreyya Önder de 12 Eylül dönemini konu alan Beynelmilel ile vizyonda. Beynelmilel, başkaldırı dürtüleri köreltilmiş saf ve cahil Adıyaman halkının farkında olmadan sosyalist ideolojiyle yollarının kesişmesini işliyor. Kasabanın çalgıcılarının, yasak olmasına karşın halkı eğlendirmeye yönelik ‘eylemleri ve pavyonlarına yeniden kavuşma hayalleri, İstanbulda okuyan solcu Haydarın (Umut Kurt) devrimci idealleriyle buluşunca ortaya ironik, absürd ve dokunaklı bir film çıkıyor.



Beynelmilelin trajik sonuna doğru hareket eden olaylar zincirinin çelişkili kahramanları, öykünün çatışma noktalarını oluşturuyor: Abuzer (Cezmi Baskın) ve başını çektiği çalgıcıların (gevendeler) tek amaçları, varolan işleyişi bozmadan, pavyonlarında gırgır şamatayla geçen eğlencelerde çalmak, eski neşeli günleri geri getirmektir; sosyalist devrim düşüncesini benimsemiş eylemci öğrenci Haydar, devletin yönetilmesinde sesini duyurarak halkının yaşam koşullarını geliştirmek için her türlü riski almaya hazırdır; Abuzerin kızı Gülendam (Özgü Namal) ise Haydara aşıktır ve okuyup kaymakam olmak istemesine rağmen yetiştirildiği üzere Haydarla evlenip bir aile kurmak sevdasındadır.



Olaylar öyle gelişir ki, kenti ziyarete gelecek konseyi karşılamak üzere gevendelerden bir orkestra kurulur; dünya işçi sınıfı hareketinin marşı Enternasyonal, bu çağdaş müzisyenlerin repertuarına girecek, işler karışacaktır. ‘Beynelmilel bir şarkının suya sabuna dokunmayan bir kente sızması, insanları bir araya getirmek üzere yazılmış marşın ne ayrılıklara gebe olabileceği filmin beslendiği ironinin temel taşları. Filmde Gülendamın kulaktan dolma sosyalist düşüncelerinin görmüş geçirmiş pavyon kadınları tarafından savuşturulmasından, tüm askeriyenin Enternasyonal marşını tanımamasına kadar hikayenin birçok uzantısı ve diyaloğu dönem insanının siyasetten uzaklığını ve derin cehaletini gözler önüne sermek için mizahla yoğrulmuş.



Böylesine ironik ve bol göndermeli bir tablo çizen bir filmin trajik bir sonla bitmesi ise tartışmaya son derece açık. Roberto Benigninin Hayat Güzeldirinde de büyük bir trajedinin gizli olduğunu her an hissediyorduk ama bunu görmemiz gerekmiyordu. Çünkü yaşanan olaylar bildiğimiz trajediler, görmek istediğimizse bunların farklı insanların gözünden bambaşka yöntemlerle gösterilmesiydi. Beynelmilelin hüzün dozu düşük, mizah ve hoşluklarla dolu yapısının böyle sosyal gerçekçi bir sona ihtiyacı var mıydı? Finalde de filmin genel karakteriyle tutarlı bir ironiyi beklemek hayatın gerçeklerinden kaçtığımızı göstermez. Bu, realitelerle tokatlanmanın seyrin bütünlüğüne zarar vereceği, izleyicinin öznel algısına saygısızlık olacağı içindir.



Bu final sahnesine dek film anlamsız kaygılardan uzak ilerliyor ve senaryo doğru bir matematikte seyrediyor. Kimi duygusal sahnelerin dozu kaçmış olsa da küçük anlatılar ve kimi uzun diyaloglar rahatsızlık vermeden takip edilebiliyor. Mekanlar, dekorlar ve kostümler ise filmin dokusuyla uyumlu, aşırılıklardan uzak ve özenli.

Ne yazık ki çoğu Türk filminin hala müzdarip olduğu amatör ışık ve görüntü yönetmenliği bu filmde de kendini gösteriyor. Türk sinemasında hala ışık kurma sanatı karelerin her köşesini aydınlatmak gibi algılanıyor olsa gerek. Karanlık ve gölgenin de kompozisyona can veren değerler olduğunu unutmamak gerekir. Ayrıca Beynelmilel solgun ve buğulu eski Türk filmi karelerine de bolca sahip. Renklendirme işlemi sadece reklam, video ve film dünyamızı esir alan sapsarı, yemyeşil ya da masmavi görüntüler elde etmek için değil, 35 milimetrenin renklerinin ve derinliğinin altını çizmek, filme kendine has bir karakter ve duygu vermek için de kullanılmalı.



Filmin oyuncu kadrosuna da değinmek istiyorum elbette. Cezmi Baskın her zamanki gibi rolünün üstesinden geliyor. Ama Önder-Gülmez yönetiminin teatral bir oyunculuğa ve diksiyona kayma riski olan bu oyuncuyu biraz daha törpülemesi yer yer gerekiyormuş.



Özgü Namalın ise gidip gelen aksanı, yerinde durmak bilmeyen mimikleri ve abartılı duygu boşalımları çoğu kez rahatsız edici ve ne yazık ki filme acemi bir hava veriyor. Bu da Namalın kendisi ve yönetmenler tarafından üzerinde çalışılması gereken faktörlerden bir diğeri.



Umut Kurt ise devrimci genç rolünde daha çok bir kukla gibi. Ne saçı ve bıyığı, ne de kıyafetleri üstüne oturmuş gibi görünüyor. Burada sanat yönetiminin biraz karikatür kaldığını düşünmekten alıkoyamadım kendimi.



Filmin bunlara rağmen en zayıf halkası olmayı Oktay Kaynarca başarıyor. Kaynarca hem fiziksel olarak hem de gerek aksanı gerek tavırlarıyla rol değil taklit yapıyor adeta. Hem de ciddiyetsiz ve karakteriyle örtüşmeyen bir taklit. Yan roller ve figürasyon konusunda gayet yerinde kararlar almış olan yönetmenler umarım gelecekte böyle vahim bir oyuncu seçimini tekrarlamazlar.



Türk sinemasının canlandığı ve özgür düşüncenin giderek daha çok değer bulduğu şu dönemde 12 Eylülü konu alan bir film daha sinemamızın değişen yüzünü temsil ediyor. Beynelmilelin sinema olarak da keyifli bir seyirlik sunarken kendine has bir söylemi olması, Türk sinemasında çeşitlilik yaratan bu yapıtlara iyi bir örnek olmasını sağlıyor. Özellikle oyunculuk, teknik ve sanat departmanlarında filmin öyküsüne eşlik etmek üzere ek bir çalışma ve daha fazla kafa yormayla sadece Türk sinemasına değil, dünya sinemasına da değerli yapıtlar kazandırmaya yakın durduğumuzu düşünüyorum. Önder ve Gülmeze başarılar ve nice filmlere...



Selin Sevinç

selinlesinema@gmail.com


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:58 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.