Cumartesi-Pazar, Tatil Uzaktan El Sallar...
 

Cumartesi-Pazar, Tatil Uzaktan El Sallar...Yaz gelince hafta sonu program sıkıntısı da başlıyor. Herkeste Çarşambadan bir kıpırtı. Mailler, telefonlar bir yana, msnde uykuda olanlar ateş böceği gibi yanıp sönmeye başlıyor. Ama program denince de benim tüylerim diken diken oluyor. Ne demişler "yarın gelmeyecekmiş gibi yaşarsan hep aynı yaşta kalırsın." Doğrusu böyle olmayabilir ama iyi hissettirmiyor mu?

Amaaa zamanınız kısıtlı ise ve rüzgar sizi uzaklardan çağırıyorda hava yollarına mahkum ediyorsa işte o zaman mecbursunuz önceden program yapmaya. Yoksa önünüzde internet, elinizde telefon zamanınızı havayolu şirketlerine yalvararak harcarsınız ve o hafta sonunu da yine yakın çevreyi ziyaret ederek geçirirsiniz.

Geçen hafta sonu da işte o sözünü ettiğim rüzgarın esintisi bana haylice uzaklardan geldi. Son dakika THYdan biletler alındı (normalde öyle son dakika bilet bulamazsınız tabii ben biraz şanslıydım bu sefer) alelacele online check-in yapıldı ve uçağa yetişildi. Alanda ortam oldukça ürkütücüydü. Kontuarların önünde kuyruk sonu görünmez şekilde devam ediyordu. Bu arada anlayamadığım etrafta THY t-shirtleri giymiş bir sürü gencin bir o yana bir bu yana koşturup yolculara uçuşlarıyla ilgili bilgi vermeye ve yardım etmeye çalışmalarıydı. Hatta uçuş kartımı almak için kontuarda beklerken birden önümde elinde Coca Colalar ve kurabiyelerle dolu bir tepsi olan genç THY mensubu belirerek etraftakilere ikram etmeye başladı. Önce çalışanların çay saati sandım ama bu yolculara hizmet varsayımından daha ütopik geldi açıkçası. Özellikle THYnın son dönemlerde yaptığı gaflardan sonra. Tabii bu gafların affettirilmesi için Cola-kurabiye servisi ne kadar yeterli tartışma konusu. Önce uçuşlardaki rötarları düzeltmeye başlasalar çok daha iyi olacak diye düşünüyorum. Zira gene uçak yarım saat rötarla kalktı. Neyse en azından bir kıpırdanma, gayret var gibi gözüküyor ve o bile çok önemli. Devamını merakla izleyeceğiz.

Bu arada alana gitmeden on-line check-in yaptırmanızı şiddetle tavsiye ederim zira yaptırmazsanız alanda check-in kontuarında numara alıp onlarca kişinin arkasından sıraya girer uçağı kaçırma korkusuyla da tir tir titrersiniz. "Geçirilen en kötü tecrübeler, en faydalı olanlardır. (Thomas Wilder)"

Dalamana indiğimde saat 19:00du ve içinizi ısıtan pırıl pırıl Akdeniz güneşi, çiçekleri dallarının her santimetrekaresinden fışkırmış Zakkumların kokusu "Evvet işte bu! diye küçük bir çığlık atmama sebep oldu doğrusu. Arabaya binip Göceke doğru giderken lavantaların ve kekiklerin birbirine karışmış kokuları baş döndürüyordu. Port Göceke geldiğimizde standart mola noktamız North Shields de durarak vakit kaybetmeden bahçeden yeni toplanmış mis gibi kokan limela özel hazırlanmış Cin Toniklerimizle etrafımızdaki dostalara "merhaba" diyorduk. Marina önceleri sakin görünüyordu ama güneş batmaya yakın yavaş yavaş gün boyu o koy senin bu koy benim gezen teknelerin dönüşüyle hareketlenmeye başladı. Müziğin sesi yükseldi, kahkahalar arttı, gökyüzü ebruli renge büründü ve tüm şehir stresi, iş yorgunluğu geride kalıverdi. Tabii North Shieldsin güler yüzlü elemanları ve hoş sohbet yöneticisi Fatih beyin de bu ambiyansda çok etkili olduklarını söylemeliyim. Yer ne kadar güzel olursa olsun çalışanlarda iş yoksa gözünüz hiçbirşeyi görmez.

O kadar keyif aldık ki başka yerde yemek planları yaparken yemeğe de kaldık ve Fatih beyin tavsiyesi leziz Steak Taglietelleyi bir şişe Sarafin Merlot eşliğinde afiyetle midelerimize indirdik. Bu arada genelde pasta yerken tercihim deniz ürünleri ile yapılandır ama malesef içinde bir malzeme bile donmuş olsa tüm tat değişiyor. O yüzden bana kalırsa donmuş malzeme kullanmaktansa, karışık deniz ürünleri pasta ya da salata demek yerine o gün taze ne varsa o kullanılmalı ve öyle sunulmalı. Böylece bu seçicilik yere farklı bir özellik kazandıracaktır ve daima tercih sebebi olacaktır diye düşünüyorum.

Kalkana vardığımızda gece yarısını geçiyordu. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi yıldızlara en yakın yer olan Kalkan o gece gene düşman çatlatıyordu. Ay elinizle tutacakmışsınız gibi yakın ve denizde yakamozlardan yol yapmış sanki bizi bir içkiye daha davet ediyordu. E ev sahibini kırmak olur mu?