Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Kadınlarla ilgili haberler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kadinlarla-ilgili-haberler/)
-   -   Doç.Dr.Ayşen Gürcan : Herşey Bir Flim Karesiymiş Gibi 'Gelecek ve Geçecek' Gibi Algılayan Bir Nesil Geliyor - 3 (http://www.hayatimdegisti.com/forum/kadinlarla-ilgili-haberler/479233-docdraysen-gurcan-hersey-bir-flim-karesiymis-gibi-gelecek-ve-gececek-gibi-algilayan-bir-nesil-geliyor-3-a.html)

Bluesky24 08-04-2010 10:28 PM

Doç.Dr.Ayşen Gürcan : Herşey Bir Flim Karesiymiş Gibi 'Gelecek ve Geçecek' Gibi Algılayan Bir Nesil Geliyor - 3
 




Röportajınilk



bölümünüburayı tıklayarak ve ikinci bölümünburayı



tıklayarakokuyabilirsiniz.







Kadinvizyon.com; Geçtiğimiz



haftalarda bir genç internette annemi nasıl öldüreyim şeklinde bir anket



düzenledi ve gerçekten de annesini öldürdü. Sizce, Türkiye bu noktaya nasıl



geldi? Neler bu oluşuma zemin hazırladı?







Ayşen Gürcan;
Toplumun birimi



ailedir, bu tüm sosyolojik teorilerde böyle anılır. Toplumda olagelen ama olağan



olmayan olaylar da bir aile üzerinden gerçekleşir. Ancak bir olayın aile içinde



oluyor olması müsebbininin aile olmasını gerekli kılmaz.







Şunu demek istiyorum; efendim, bir



gencin annesini katletmesinin arka planında ailenin oynadığı rol ne kadar etkili



olabilir? Bir anne veya baba yavrularının sonrasında onları katletmesi için ne



yapmış olabilir ki? Ya da bir evlat, bir anneye onu yoketmek adına kin taşıması



için ne yaşamış olabilir ki?







Mutlaka arka planında bir şeyler



arıyorsak, bunu aile içinde değil, aileyi aile olmaktan çıkartan başka unsurlara



bakmak gerekir diye düşünüyorum. Bunlardan birincisi; sanallaşan hayatlar, yani



bir tür yabancılaşma, hayata, değerlere, hatta en yakınlarına bile. Çocuk



yetiştirmede birinci mesuliyet ailede olsa bile, günümüz koşullarında sadece



aile değil ne yazık ki çocuğun kendini biçimlendirmesinde. Arkadaş, okul



çevresi, tv ekranı ve tabii internet ortamı.







Dışardan etkiymiş gibi görünen bu



unsurlar gencin hayatı algılaması ve davranışlarına yön çizmede en az aile hatta



bazı aile düzenlerinde çok daha üzerinde bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir.



Bir gencin en yakınlarına bir öfke nöbeti ile akıl dışı bir saldırıda bulunması,



hatta bunun için soğukkanlı olmasını açıklamak için sadece arka plandaki aile



ilişkilerinin çok ötesinde unsurların etkisini dikkatten kaçırmamalıyız.

Özellikle kitle iletişim araçları ve



son günlerde yaygınlaşan internet ortamının sağladığı "sanki varmış" gibi



görünen sanal rollerin yaşama yansıması ile, gençlerimizin hayatı bir sanal



dünya olarak algılayıp, davranışlarının sonuçlarını dikkate almaksızın



oynadıkları bir arena haline gelmiş olmasından endişe duyuyorum. Çünkhayattan



uzak, davranışlarını kontrol etmeye dahi gerek görmeyen, sonuçlarını sanki bir



sahne ortamında yaşayıp geçecekmiş gibi düşünen, her şey bir film karesiymiş



gibi "gelecek ve geçecek" şekilde algılayan bir nesil geliyor. "Vur patlasın çal



oynasın", "benden bir şey isteme zaten çok yorgunum", sorumluluklarını



isteklerinin yerine gelmesi olarak algılayıp "ama benim ihtiyaçlarımı gidermek



senin görevin" diyen bir anlayışı çocuklarımız kendi kendilerine keşfetmediler.



80 li yıllardan bu yana bu ortamı sağlayan- besleyen değişimler geçiriyoruz.

Özellikle çocuklarımıza rol model



sunmada eğer yetersiz kalıyorsak, onun kendi rol modellerini internetten veya tv



ekranından bulması hiç de zor olmayacaktır. Sadece rol model bulmak değil,



bulduğu rol modelin öngördüğdavranışları da tıpkı izlediği gibi izlenecek



hayatları yaşıyor saymak, belki de en tehlikelisi bu.







Çocuklarımıza bir aile ağı içinden



çıkartıp, hatta onları baş köşeye koyup, onlara bir mülkiyet alanı açıp,



üzerimizdeki "YÜK"lerinden kurtulmak adına, yapayalnız odalarında bırakmak,



onları sözüedilen dış unsurların etkisine bırakıvermek, sonrasında oluşacak



risklere de göğüs germek anlamı taşıyacaktır. Oysa ailede "yük olmak" değil,



"yükalmak" esastır, bu ebeveyn için de, evlat içinde karşılıklı olacak bir



unsurdur. Yük almak demek, onun her istediğini yapmak değil,



birlikte yaşam alanını "kolaylaştırıcı ve paylaştırıcı" olmak anlamı taşır. Birlikteysek, BİR YAŞARIZ düşüncesi ile



kişilerin bireysel hayatlarından önce beraber hayatlarının önceliği gelir. Bunu



yaşamakla birliktelik içinde aile olmak anlam kazanacaktır. Anneliğin veya



babalığın sınırlarını daha öncesinde düşünmemiş olmak, evladın davranışlarının



da sonucunu kestirememeye gidecektir. Sınır eylemi daraltmayacağı gibi aynı



zamanda eyleme katbekat anlam da katacaktır. Ailede yükalmak esasının



başlangıcını ana-baba ailesinin tüm fertlerinin yükünalarak evladına örnek



olmakla başlar, bu sevginin de temelidir. Çocuğun veya gencin her istediğini



almak, madden ihtiyacını gidermek,



onun iyi okullarda okutmayı yeterli saymak yük almak değil kısa yoldan "yük



def"etmektir aslında. Her şey gibi çocuk da emek isteyen, ter isteyen ve



sonucunu da KDV li olarak ödeyecek bir sistemdir. Elbette yarınlar adına çocuk



bakılmaz, ama ne ekersen onu biçersin düsturu ne yazık ki, en çok nesiller arası



ilişkilerde gündeme getirilmiştir, bu boşuna bir getiriliş de



değildir.







Röportajındevamını burayı



tıklayarakokuyabilirsiniz.







Kaynak:Kadınvizyon


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:36 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.