![]() |
Savaşta kadın ve çocuk olmak... Yazı Serena Ölmezoğlu Erkek egemen bir toplumda kadın olmak üstelik de anne olmak bir kadın için yeterince ağır bir yükü beraberinde getirir. Tüm bunların üzerine bir de savaş sırasında kadın olma güçlüğü eklenince kadın için ayakta durabilmek oldukça güçleşir. Savaşın içinde salt hayatta kalma savaşı bile birey için yeterince ağır bir yükken o ana dek ikinci sınıf insan muamelesi gören, kimliğini henüz bulamamış ve sorumluluk alması engellenmiş kadın, bir anda koruyucu anne, şefkatli bir eş ve güçlü bir birey olmaya zorlanır. Bu da, savaşın direk ölümcül etkisinden kurtulsa da kendi içinde başlayacak ve hayatı boyunca taşıyamayacağı kadar ağır bir başka savaşın varolduğu anlamına gelir. Üzerinden atamayacağı psikolojik buhranı bir yana, savaşa rağmen ve savaşa karşın yetiştirmek zorunda kaldığı çocuklarının ruhsal, kültürel ve fiziksel gelişimini ayakta durmakta çabaladığı bir dönemde bile tamamlamak zorundadır. Bu perspektiften bakıldığında, savaşın kadın ve çocuklar üzerindeki etkisinin patlayan bombalar, sıkılan kurşunlar ve bu kurşunlara verilen kayıplarla sınırlı olmadığı kavranabilir. Çünkü savaş, üzerinden yıllar geçse bile göçün getirdiği psikolojik ve fiziksel baskısı, toplumsal yaşamdaki etkileri, nesiller boyu sürecek hastalıkları ve travmaları ile toplumda yaşamaya devam edecek. Göç ve cinsel şiddetSavaş ve insan sağlığıSavaşın psikolojik boyutuSavaşın toplumsal yaşamdaki etkileri |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:32 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.