Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Hayat Soruları (http://www.hayatimdegisti.com/forum/hayat-sorulari/)
-   -   Fark edilmeyenlerin dünyası (http://www.hayatimdegisti.com/forum/hayat-sorulari/25409-fark-edilmeyenlerin-dunyasi.html)

bluemoon24 29-12-2008 06:07 AM

Fark edilmeyenlerin dünyası
 
FARK EDİLMEYENLERİN DÜNYASI



Hayatın anlamı… Bununla yola başlamıştım. Adımlarım, düşüncelerim buna göre şekillendi. Aradım ve bazı yönlerini keşfettim. Üç senedir elimden geldiğince her yönünü düşündüm, konuştum, denedim ve şuan da yazmaya çalışıyorum.



Varolmak ve dünyada kalmak… Her şeyimiz buna göre düzenlenmemiş mi sanki? Bazı insanlar hayvanları bitkileri aciz canlılar olarak görürler, düşüncelerim ise aynı durumların bize de uygun düştüğü. Biz insanlar da aciz yaratıklarız. Yemeye, su içmeye, nefes almaya, düşünmeye, hayattan tepki almaya ve tepki vermeye vs. hepsine muhtacız. Eminim saydıklarıma muhtaç değilim diyenimiz az. Bu da olaya farklı açıdan yaklaşmamıza sebep oluyor. Aslında çevre (doğa, canlı ve cansızlar) tarafından yönlendiriliyoruz. Önceden biz ona etki ediyoruz diye düşüncelerim vardı. Belki kiminiz hala evet doğayı biz etkileriz diyor ama düşüncelerim doğaya verdiğiniz tepki ne olursa olsun her zaman karşılığını aldığınız yönünde ve hatta fazlasıyla. Biraz daha geç tepki aldığımız için insan hükmettiğini sanıyor. Hükmetmek nedir ki, tepkilerinizin üstüne başkasının tepki koyamaması yada tepkinizi kabullenmesi şeklinde tepki vermesi olabilir, tabi bunu tepki sayarsak. Öncelikle çevre, bunu düzenlememiz gerek. Direk etki edemediğimize göre zihinsel olarak onun düşüncelerimden haberi yokken beynimde değiştirmek bir yol olabilir. Dolayısı ile somut bir etkimiz yok çevreye karşı, çevre size fazlası ile tepki veremeyecek, düşüncelerinizin ise size tepkisi olumlu olabilir. Gelişim kitapları anlam verme (anlamlandırma) diye bir terim ortaya koymuşlar. İleride yazımın devamında bunu daha iyi bir şekilde açıklayacağım.



Ölümden öncesi ile ilgileniliyor, neden? Halbuki amaç yarına kalmak, üstün hoca öyle diyor. Amaç yarına kalmaksa ölümden ötesinin üstüne odaklanmak gerek. Tabi tahminlerim eğer doğruysa ölümden öncesinin bağlarını iyi bir şekilde çözemeden, sonrasını çözmek zor olacak. Bu dünyada ki görevimiz ne olabilir ve insanlar nelerle uğraşıyor diye soruyorum. Ben okulda derse girerken uzayda güneşin 100000 katı büyüklüğünde bir gezegen patladı (süpernova) ve haberim dahi olmadı. Aslında oldu, bilim dergileri bunu yazdı. Daha onların bile bilmediği ne patlamalar oluyor. Geçmişte de kim bilir kaç tanesi oldu. Evrende işleyen var olan her şey bizi ilgilendirir mi? Bu maddelerin varoluşu bu evrenin acizliği olsa gerek. Tıpkı insan gibi, evrenin de çeşitli döngülere ihtiyacı var. Bu patlamalar da bunlardan biri olsa gerek. İnsanların ölümleri de buna örnek olabilir mi, ben ölmezsem bu evren nefes alabilir mi? Benim ölümüme aciz bir evren modeli çıktı karşımıza. Bu konuyu daha yeterince irdeleyemedim. İleriki zamanlarda daha ayrıntılı bir yazı yazmayı düşünüyorum.



Mutlu olmak. Mutluluk. İnsana özgü bir şey mi? Öğrenilmiş mi yoksa doğuştan mı geliyor? Gülmekle eşdeğer tutulmasının sebebiyle öğrenilmiştir demek istiyorum. İnsanlar eğer gülmeyi doğuştan getirselerdi tamamen herkesin aynı şeylere gülmeleri gerekirdi. İnsanlara bakınca kimi olur olmadık şeylere güler kimi kolay kolay tebessüm bile etmez.



Mutluluk veya gülmek birbirini tetikliyor olabilir. İnsan mutlu olduğunda daha çok güler. Mutlulukta gülmeye benzer, kimi olur olmadık şeylerden mutlu olur kimi ise kolay kolay mutlu olmaz bunu az tadar. İkinci paragrafta bahsettiğim anlamlandırma burada işin içine giriyor. Yakın zamanda fark ettim, yürürken bir adım atmaktan hiç mutlu olmadım bugüne kadar. Bir eylem yaptım devamlı da yapıyorum fakat hiç mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Bebekken acaba mutlu oldum mu? Ama o zamanlar bunu fark edecek düzeyde olduğumu düşünmüyorum. Bu konuya şu insanın gözüyle bakalım, belden aşağısı felç hele hele bir de doğuştan olsun. Bir adım atsa o kadar mutlu olur ki, hele bir erkek çocuk ise bu insan, futbol oynamanın hayali bile mutlu olmaya yeter… Rahmetli sabancının sözü Çocuğumu beş metre yürütene servetimi bağışlarım onunda durumu farksız. Ama ben her gün defalarca beş metre yol kat ediyorum ve hiç bundan dolayı mutlu olmamıştım. Neye anlam yüklerseniz bu sizde mutluluk sebebi olabilir. Üzüntü de aynı. Her şey zihinde bitiyor. Yaşamda ki olayları, eylemleri, vs hepsini fark ettikten sonra onlar hakkında mutlu olup olmayacağımızın yargılamasını yapıyoruz. Örneğin kaz dağlarının tenha yerlerinde bir yerde bir ağaç rüzgardan devrildi veya bir böcek kendiliğinden öldü. Bunu dünyada ki hiçbir insan görmedi ve bilmiyor da. (Örnek kitaptan alıntı) Peki bu ağaç şimdi devrildi mi? Böcek öldü mü? Üzüldünüz yada mutlu oldunuz mu? Niye? Anlam yükleyemediniz çünkü. Sizin için bir şey değişmedi. Demek ki mutlu olmak için size ucunun dokunması gerekiyor. Ve sizin avantajınıza dokunuyorsa mutlu oluyorsunuz. Şunu söyleyenler çıkıyordur eminim, yürümekte avantajıma ve mutlu olmuyorum. Cevabım şu olur, yürüdüğünüzü ne zaman fark ederseniz o zaman mutlu olursunuz. Günlük hayatta otomatiğe aldığımız her şey için bu geçerli. Bir an şunu fark edersiniz elinizde olanlardan mutlu olmazsınız ama onu elde edinceye kadar ne kadar çok çaba sarf ettiniz, elde edince ne kadar çok mutlu olacağınızı düşünmüştünüz. Şuan elinizde ve mutlu değilsiniz, mutsuz da değilsiniz. Sizin için bir anlamı yok. Tıpkı devrilen ağaç gibi. Artık onun farkında değilsiniz.



Mutlu olmak için kendinizden kötü durumda olanlara bak derler. Bunun sebebini daha önceden bulamazdım. Şimdi ise biliyorum. Tamamı ile sahip olduğum ama otomatiğe alıp fark etmediğim şeyleri fark ettiriyor ve mutlu oluyorum. Aslında insanın sahip olduğu ve farkında olmadığı o kadar çok şey var ki, sadece bunları fark etmek için kendine baksa hayatta çok mutlu olur. Bu yüzden kendi durumundan kötü durumda olanlara bak derler. Eğer insan isterse şu yer çekimi bile mutluluk sebebi olabilir. Demiştim başta da doğayı siz kullanın ve o sizin kendisini kullandığınızın hiç farkına varmasın. Bunu yapabilmenin tek yolu beyniniz, daha doğrusu düşünceleriniz.



Kendime ait güzel bir sözle de bu yazıyı burada sonlandırmak istiyorum, Yalnız kaldığınızda, kimse düşüncelerinize etki edemez.. Anlam yüklemek, tamamı ile kendi düşüncelerinize sahip olmak için yalnız kalmayı denemelisiniz. Mutluluk bununla geliyor olsa gerek.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:20 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.