Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Hatalı Alanlarımız (http://www.hayatimdegisti.com/forum/hatali-alanlarimiz/)
-   -   dört anlaşma / var mısın uygulamaya ? (http://www.hayatimdegisti.com/forum/hatali-alanlarimiz/6945-dort-anlasma-var-misin-uygulamaya.html)

shamanic 14-05-2008 01:46 AM

dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
öncelikle okuduğum en keyifli kitaplardan biri olduğunu itiraf ederek başlamak istiyorum..


http://static.ideefixe.com/images/67/67165_2.jpg

kitabın arka kapak yazısı :

"don miguel ruiz'in kitabı, aydınlanmanın ve özgürlüğün bir yol haritasıdır."
deepek chopra başarının yedi ruhsal yasası kitabının yazarı

"büyük dersler içeren ilham verici bir kitap."
wyne dyer kendin olmak kitabının yazarı

castaneda geleneğinde, ruiz temel toltek bilgeliğini paylaşıyor.
modern dünyada yaşayan kadınlara ve erkeklere "dingin savaşçı" olarak yaşamanın pratik uygulamalarını sunuyor.
dan millman dingin savaşçı ve ruhun yasaları adlı kitapların yazarı

birazda toltek bilgeliği konusunda aydınlanalım:

toltek bilgiliği sadece efsanelerde ve hikayelerde varolan ölü bşr gelebek değil..
bu gün hala bir kısım meksika kızılderilileri tarafından uygulanan canlı bir öğretidir..

toltekler bir yaşam sanatı uygulayıcısıdır..

özellikle carlos castenada nın don juan ın öğretileri ile başlayan kitap kitap dizisi
toltek öğretisinin dünyada tanınmasını sağlamıştır..

bir toltek kendisini doğanın ve evrenin bir parçası olarak görür ve
doğal yasalarla uyumlu bir yaşam sürmeyi amaçlar..

anlamına gelen toltekler 16. yy dan önce kendilerine wirrarika diyorlardı..

toltek geleneğinde nagual kişinin kendi bireysel özgürlüğüne ulaşmasında rehberlik eden bir öğreticidir..

bu kitap içinizdeki toltek i harekete geçirirse ne mutlu size.. blissy

toltek öğretisi ruhu kucaklar ama onu yaşam sanatı olarak tanımlamak daha doğru olur..
çünkü; mutluluk ve sevgiyi bilmenin yolunu kolay kılan bir öğretidir..

ateş çemberine..
daha önce yaşamış olanlara..
şu anda yaşayanlara ..
gelecekte yaşayacak olanlara ..

kitaptan yaptığım bu kadar alıntıdan sonra;
sevgili füsun yürüten in çıkardığı özeti sizlerle paylaşacağım ama mutlaka kitabı alıp okumanızı öneririm..


sevgiler..

http://img113.imageshack.us/img113/6595/16my0.gif
http://img505.imageshack.us/img505/4171/6yol9.gif

shamanic 14-05-2008 01:46 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
http://img120.imageshack.us/img120/6...4459145dr5.gif
“gözler kapalı yaşamak kolaydır. görebildiğiniz tek şey yanlış yorumlardır.”
john lennon
http://img527.imageshack.us/img527/4...ower011cr0.gif
dört anlaşmahttp://img116.imageshack.us/img116/3...3o8az4mgs5.gif
http://img237.imageshack.us/img237/3...01okjbsrg7.gif
kendinizle, başka insanlarla, tanrıyla, toplumla, anne ve babanızla, eşinizle, çocuklarınızla, yaşam rüyanız ile binlerce anlaşma yaptınız.
bu hayata gelirken ve geldikten sonra.. ama bunların içindeki en önemli anlaşmalar, kendinizle yaptığınız anlaşmalardır.
bu anlaşmalarda kendinize kim olduğunuzu, ne hissettiğinizi, neye inandığınızı ve nasıl davranacağınızı belirlediniz.
sonuca kişiliğiniz diyorsunuz.

bu anlaşmalarda şunları söylüyorsunuz:
“ben buyum. bunlara inanıyorum. bazı şeyleri yapabilirim, bazı şeyleri yapamam. bu gerçek, bu fantazi. bu mümkün, bu imkansız”.

tek bir anlaşma büyük bir problem yaratmaz, ama bizim acı çekmemize, yaşamda başarısız olmamıza neden olan bir çok anlaşmamız var.(binlerce)
bu anlaşmaların çoğunu büyürken farkında olmadan toplumsal ve aile içindeki şartlanmalarla yaptık.

hepsinin tek tek farkına varabilmek ve teker teker değiştirebilmek zor ve çok uzun bir süreç.
ama genel olarak bu anlaşmaları dört temelde toplayabiliriz.
ve onların yerine geçecek olan dört yeni anlaşmayı kendimizle yapabilirsek değişim başlar.

eğer olumlu ve haz dolu bir yaşam sürmek istiyorsanız, korku temelli anlaşmalarınızı feshetmek
ve sevgi temelli anlaşmaları hayatınıza yerleştirmek zorundasınız.

bireysel gücünüze sahip çıkabilmenin yolu buradan geçiyor.
korku temelli anlaşmalar sizin enerjinizi tüketmekle meşgulken, bireysel gücünüze sahip çıkabilmeniz,
hatta anlaşmaları fark edip değiştirebilmeniz bile mümkün değil.

bu dört sevgi temelli anlaşmayı yapabilirseniz bireysel gücünüze sahip çıkabilirsiniz.

http://img505.imageshack.us/img505/4171/6yol9.gif

shamanic 14-05-2008 01:47 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 


http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gif1. kullandığınız sözcükleri özenle seçin.

en temel ve en zor anlaşma budur. kullandığınız sözcüklerde kusursuz olabilmek.
sözlerimiz arı, kusursuz, eksiksiz olmalıdır.

sözler sizin yaratma gücünüzdür. sözleriniz, size doğrudan tanrıdan gelen armağanlardır.

bir tek söz ile savaşlar çıkabilir, gönüller kırılabilir veya kalpler fethedilebilir.
insan zihni sürekli tohumların ekildiği verimli topraklar gibidir. tohumlar düşünceler, fikirler ve kavramlardır.
söz tohum gibidir. bu verimli topraklara korku tohumları ekmeyin ve ekilmesine izin vermeyin!

günah, kendi doğana karşı yaptığın herşeydir.
kendi varlığına karşı hissettiğin, inandığın ya da söylediğin her şey günahtır.
herhangi birşey için kendini yargıladığında veya suçladığında kendine karşı olmuş olursun.

günahsız olmak bunun tam karşıtıdır. saflık, arılık, kendine düşmanca davranmamaktır.
günahsız olmak, davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek ama kendini yargılamamak ve suçlamamak anlamına gelir.

bu bakış açısıyla günah kavramı ahlaki ve dinsel bir şey olmaktan çıkar, sağduyunun sesine dönüşür.
günah kavramı kendini reddediş ile ortaya çıkar. bu insanı ölüme götürür ve günahsız olmak ise yaşama yöneliktir.

kendimizi sevmek, yaptığımız her şeyi kendimiz adına onaylamak,
kendimiz hakkında yargılarda bulunmamak günahsızlığı ve saflığı getirir.

başkalarına karşı onların kendilerini yargılamalarına neden olmayacak sözleri kullanmak,
kendimiz için günahsız sözler kullanmak demektir.

onlarında bana karşı sözleri aynı şekilde olacaktır.
enerjinizi sevgi dolu ve günahsız sözlerden yana kullanırsanız, çoğalır ve büyürsünüz. özgürleşirsiniz.
kendinizi yargılayacağınız sözler size gelmemeye başlar, bu günahsızlaşmaktır. bu sözler sizi arındırır ve özgürleştirir.

oysa bizler tam tersi bir davranışı alışkanlık edinmiş durumdayız.
sürekli kendimizi yargılarız, kendimize bile yalan söyleriz, duygularımızı reddederiz,
toplumun bizi yargılamasından korkar, önce kendimiz kendimizi yargılarız.

duygularımız saf bir sevgi içerikli bile olsalar bazan bizi korkutur ve biz onları yalanlamayı, reddetmeyi seçeriz.
oysa kızgınlıklarımızı, kıskançlıklarımızı, çekememezliğimizi ve nefretimizi ifade etmekten çok çekinmeyiz.

toplum bunlar nedeni ile bizi çok yargılamaz nasılsa diye, ifadelerimizdeki yönelişlerimiz daha çok bu yoldadır.
oysa bu tip ifadelerimiz ne büyük etkilere ve günahlara sahiptir, farketmeyiz.

çocuklarımıza bile farkında olmadan olumsuz ifadeler kullanır ve genellikle,
bu yaptığımızla onların hayatları boyunca etki altında kalacakları, yaptığımız neredeyse kara büyünün farkında bile olmayız.

örneğin çocuğumuzun bir şarkıyı söylerken, şaka yollu ne çirkin sesin var, ya da aman hiç beceremiyorsun tipli takılmalarımız
onun hayatı boyunca kendi sesine olan güvensizliğine, toplum önünde konuşmaktan çekinmesine, kendine güvenmemesine neden olacak
bir anlaşmayı kendiyle yapmasına neden olur.

bu anlaşmayı çocuklarına aktaracak, toplum içinde pek çok kişinin konuşmalarını, şarkılarını beğenmeyerek
hayatı da zevk alınır bir şekilde yaşamaktan uzaklaşacaktır.

siz etrafınıza bu tip olumsuz ifadeleri yaydığınızda, etrafınızında yaratımları hep bu şekilde olumsuz olacağından,
dönüp size ulaşan gene sizin yaydığınız benzerleridir.

yıllar boyu hem başkalarının sözleri aracılığı ile dedikodu ve kara büyünün etkisine gireriz,
hemde kendimizle ilgili kendimizin söylediği sözlerle aynı olumsuz etkiyi yaratırız.

kendi sözlerimizle kendimizi esir eder, kendimizi yargılar, mutsuzluğumuzu yarattığımız gibi günahkarlığımızı ilan eder
ve kendi cehennemimizi yaratırız.

birinci anlaşmaya uyar ve sözlerimizi özenle seçersek, bir süre sonra zihnimiz ve bireysel ilişkilerimizdeki iletişimimiz
duygusal zehirden arınacaktır.

mutluluk, özgürlük, başarı ve bolluk bilincine doğru ilerleyiş sadece sözlerimizi özenle seçmeyle bize gelir.
http://img246.imageshack.us/img246/7329/63618258kc3.gif

http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gif2. hiç bir şeyi kişisel algılamayın

etrafınızda olan biten hiç bir şeyi kişisel algılamayın.

örneğin biri size aptal demiş olsa bile, bu sizi değil karşınızdakini ilgilendirir.
çünkü herhangibiri sizin aptal olduğunuz yargısını ortaya koyacak bir güce ve yetkiye sahip değildir.
bu ancak kendi karşılaştırmaları, kendi hayat algılayışı, kendi bilgi, duygu düşünce düzeyi ile yaptığı bir yargılamadır.

genel olarakda kendi yetersizliğini görerek sizi yargılamıştır. bu nedenle size söylenen bu sözü bile kişisel algılamayın!
size söylenen şeye katılırsanız, kişisel olarak algılamış olursunuz ve bu sözle anlaşma yapmış olursunuz.

zaten bu güne kadar hep böyle olumsuz anlaşmalar yapmıştınız! bundan sonra yapmayın!! hiç bir şeyi kişisel algılamayın!!

oysa bizler tüm eğitim sürecimiz boyunca her şeyin merkezine kendimizi koyarak (bencilliği öğrendik, egomuzu yükselttik daima),
etrafımızda olan her şeyi de kişisel algılamayı öğrendik.

oysa diğer insanlar merkeze sizi koyarak hiç bir şey yapmaz (sizin başkasını merkezinize koyarak bir şey yapmadığınız gibi).
yaptıkları her şey kendileriyle ilgilidir.

yani herkes kendi rüyasını yaşar.
o zaman etrafınazda olan biteni, size doğru bile olsa söylenenleri nasıl kişisel algılayabiliyorsunuz ki?
bunun kadar büyük bir çelişki daha var mı?

durumun son derece kişiselmiş gibi göründüğü anlarda bile, başkaları size direkt olarak hakaret ediyor olsa bile, ,
yinede sizinle ilgisi yoktur. söyledikleri ve yaptıkları şeyler, dile getirdikleri fikirler kendi zihinlerinde yaptıkları anlaşmalar doğrultusundadır.
kişilerin bakış açıları, ehlileştirme sürecindeki programlamalarından oluşur.

(aynı görüş felsefede, tasavvufta da kendini bulur. hakiki insan boyutuna kadar yükselenler – ki hatırladığım kadarıyla arada cehalet, şeriat boyutu, tarikat boyutu gibi boyutlar vardır aşılması gereken- kendilerine gelen hiçbir şeyi kimden, nasıl, ne anlamla geldiğine bakmazlar. kişisel algılamazlar. bu nedenle tepkileri hiç olmaz. kendilerine yönelik bir şey olduğunda dönüp bakmazlar bile, yargıda bulunmazlar, ne karşılarındakini yargılarlar nede kendilerini.......füsun yürüten notu.:))

aynı şekilde, sizin hissettikleriniz ve yaptıklarınızda kendi bireysel rüyanızın, kendi anlaşmalarınızın bir yansımasıdır.
sizin söyledikleriniz, yaptıklarınız ve sizin fikirleriniz sizin anlaşmalarınız doğrultusundadır.
fikirlerinizin başkalarıyla ilgisi yoktur.

sizin kim ve ne olduğunuzu bilmeniz yeterlidir. kabul görmek, onaylanmak gibi bir ihtiyacınız yoktur.
başkalarının size kim olduğunuzu söylemesi imkansızdır. siz ancak kendiniz kendinizi bilebilirsiniz.

filminizi, yaşamla yaptığınız anlaşmalara uygun olarak yaratırsınız. sizin bakış açınız sizin için kişiseldir, sizin gerçeğinizdir,
başka hiç kimsenin değil. bu yüzden birisine kızarsanız aslında kendinizle uğraşıyorsunuz demektir. kendi korkularınız var demektir.
karşınızdaki kişi bu kızgınlığın oluşması için sadece bir mazeret yaratmıştır. korkularınız yoksa, kızmanızda mümkün değildir.

sevgiyle yaşadığınızda, sevgi olduğunuzda, korkularınız silinir ve asla kızmazsınız!
sevgi olduğunuzda mutlu ve huzurluda olursunuz.
bu yaşamla yaptığınız anlaşmalardan mutlu olduğunuz anlamına gelir!

biri size harika olduğunuzu söylerse kişisel algılamayın, bu o kişinin harika olduğu ya da o anda harika hissettiği anlamına gelir !.
sizin kendinizi harika hissetmeniz için başkasının yapacağı onaylamalara ihtiyacınız yok ki...

siz kendinizle konuşun, zihninizle konuşun ve kendinizin harika olduğunu kendiniz görün!!
zihnimiz, tanrı boyutunda varlığını sürdürür. bu realiteyi yaşar ve bu realiteyi algılar.
zihin uyanık realiteyide gözlerle görür ve algılar. aynı zamanda gözle görünmeyenide görür ve algılar.
mantık, bu ikinci algılamanın pek farkında olmaz.

zihnin programlanmasında yapılan her bir anlaşma ayrı bir varlık gibidir. çoğu kezde bu anlaşmalar birbiri ile uyum içinde olmaz.
her bir varlığın kendi sesi vardır. birbiri ile çelişenler çoğaldıkça zihinin içinde büyük bir savaşa dönüşür.

her bir varlık bir ağızdan konuşmaya başlar ve büyük bir problem yaşanır (mitote).
insanın ne istediğini, nasıl istediğini ve ne zaman istediğini bilmekte zorlanmasının nedeni budur.
zihnin çelişkilerinin üstesinden gelebilmenin tek yolu, tüm anlaşmalarımızın dökümünü yapmak ve
çelişkileri bulup ortaya çıkarmaktan geçer.

hiç bir şeyi kişisel algılamayın. alay edilme ve reddedilme korkusu olmadan istediğiniz kişiye seni seviyorum diyebilirsiniz.
ihtiyacınız olan şeyi rahatlıkla isteyebilirsiniz. suçluluk duygusu ya da öz-yargılama olmaksızın evet ya da hayır diyebilirsiniz.
daima yüreğinizin götürdüğü yere gitmeyi seçebilirsiniz.
http://img505.imageshack.us/img505/4171/6yol9.gif



shamanic 14-05-2008 01:54 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
http://img246.imageshack.us/img246/7329/63618258kc3.gif
http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gif3. varsayımda bulunmayın

varsayımlarda bulunmanın problemi, varsayımlarımızın gerçek olduğuna inanmamızdır.
varsayımda bulunursunuz ve kişisel algılarsınız. ve sonuçta kocaman bir dram yaşamaya başlarsınız.

çünkü doğrunun ne olduğunu bilmemekten, karşımızdaki kişiyi açıklığa davet etmekten korkuyoruz.
gerçeği duymaya cesaret edemediğimizde ya da açıklama istemekten korktuğumuzda varsayımlarda bulunuyoruz.
sonrada varsayımlarımızın doğru olduğuna inanıyoruz.

bu inançlarımızla varsayımlarımızı savunarak, başkalarını yanlış yada haksız kılmaya çalışıyoruz.
ama zihnimizin içindeki, çelişen anlaşmalarımızdan doğan kaos, her şeyi yanlış yorumlamamıza ve yanlış anlamamıza yol açar.

konuşarak sormak ve gerçeği öğrenmek, varsayımda bulunmaktan çok daha iyidir.
böylelikle gerçeğin yakınından teğet bile geçmeyen rüyalar görmekten kurtuluruz.

ilişkide varsayımlar kavgalarımızın, zorluklarımızın, sevdiğimizi iddia ettiğimiz kişileri yanlış anlamamızın nedenidir.

çocukluğumuzda yaptığımız anlaşmalar genel olrak şöyle der:
“soru sormak güvenli değildir”. “eğer birisi beni seviyorsa, ne istediğimi, neler düşündüğümü ve hissettiğimi bilmelidir.”.

bu anlaşmaları kabul etmişizdir ama yanlış anlaşmalardır. herkes hayatı bizim algıladığımız gibi algılamaz.
herkesi rüyası ve gerçeği farklıdır.
sizin onun gerçeğini görebilmek için sormaya, başkalarının sizin gerçeğinizi görmelerini sağlamak için ise anlatmaya ihtiyacınız vardır.

http://img246.imageshack.us/img246/7329/63618258kc3.gif

http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gif4. daima yapabildiğinin en iyisini yap

bu anlaşma, diğer üç anlaşmanın kalıcı alışkanlığa dönüşmesini sağlar.
her koşul altında daima yapabileceğinizin en iyisini yapın.
şunuda daima hatırlayın: an, her an değiştiği için asla “en iyiniz” olmayacaktır. hep daha iyisi olacaktır b456

yapabildiğinizin en iyisini yaptığınızda, harekete geçersiniz.
her eylemi, her hareketi, her çabayı zevk aldığınız için yaparsınız, bir ödül beklediğiniz için değil.

“seni seviyorum tanrım” demenin en iyi yolu, yaşamınızı en iyisini yaparak yaşamanızdır.

“teşekkür ederim tanrım” deminin en iyi yolu, geçmişi özgür bırakarak, anda yaşayabilmek, şimdi ve burada olabilmektir.

http://img505.imageshack.us/img505/4171/6yol9.gif

shamanic 14-05-2008 02:01 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
http://img246.imageshack.us/img246/7329/63618258kc3.gif

http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gifsonuç:

yaşam sizden neyi alıyorsa, bırakın gitsin. wave
aktif bir teslimiyet duygusu içinde geçmişi bıraktığınızda, anda dolu dolu, canlı olmanıza izin verirsiniz.
geçmişi bırakmak demek, şu anki rüyanızdan haz alabilmeniz demektir.

siz bu dünyaya mutlu olmak için geldiniz. sevmek için, haz almak için, sevginizi paylaşmak için geldiniz.
bunlar sizin yaşam hakkınız. şu anda yaşıyorsunuz. bu haklarınızı kullanın ve yaşamdan zevk alın.

içinizden akıp geçen yaşama tepki duymayın. çünkü içinizden akıp geçen yaşam tanrıdır.
sizin varlığınız, tanrının varlığının kanıtıdır. sizin varlığınız yaşamın ve enerjinin kanıtıdır.

yaşamınızdaki canlılık, üretkenlik, sevecenlik tanrının size “hey, seni seviyorum” demesidir.

ayağa kalkın ve insan olun. kadın ya da erkek olmanın onurunu hissedin ve cinsiyetinize saygı duyun.
bedeninize saygı duyun, bedeninizden haz alın, bedeninizi sevin, besleyin, temizleyin ve iyileştirin.
egzersiz yapın ve bedeninizin kendisini iyi hissetmesini sağlayın. bu siz ve tanrı arasında bir iletişimdir.

bedeninizin her parçasına sevgi gösterdiğinizde, zihninize sevgi tohumları ektiğinizde,
bu tohumlar büyüdüğünde tüm varlığınıza sevgi ve saygı duyacak, yoğun bir onurluluk duygusunu ruhunuz,
bedeniniz ve zihninizde hissedeceksiniz.

her an sevecen olabilirsiniz. bu bir seçimdir. sevmek için bir neden olması gerekmiyor.
sevmek sizi mutlu kılar. ifade edilen sevgi mutluluk verir. size dinginlik ve iç barış getirir.
her şeyi sevginin gözleriyle görebilirsiniz. sevgiyle yaşadığınızda zihninizdeki sis, kaos yok olur.

aşağıdaki duayı okuyup içselleştirmenizi öneriyorum. bunun için önce gözlerinizi kapatın ve dinginleşin.
bir kaç derin karın nefesi ile evrenin tüm enerjisinin içinize aktığını ve sizi sardığını hayal edin.
doğanın en güzel köşelerini düşünün, kendiniz için çok hoş bir mekan yaratın hayalinizde.
bir deniz kenarı, bir nehir kenarı yada bir ağaç altı, dilediğiniz her şey olsun orada.
böylesi güzel bir yerde olmanın huzuru ile açın gözlerinizi ve aşağıdaki duayı okuyun. hissedin...
(bu meditasyonu canlandıran füsun y.)

http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gif“evrenin yaratıcısı. bana yaşam dediğin armağanı verdiğin için teşekkür ediyorum.
gerçekten ihtiyacım olan her şeyi bana verdiğin için teşekkür ederim.
bu güzel bedeni ve zihni deneyimleme imkanı verdiğin için teşekkür ederim.
tüm sevgin, saf ve sınırsız ruhunla, sıcak ve parlak ışığınla içimde yaşadığın için teşekkür ederim.
gittiğim her yerde sevgini paylaşmak için, sözlerimi, gözlerimi, yüreğimi kullandığın için teşekkür ederim.
seni olduğum gibi seviyorum çünkü ben senin yarattığınım.
kendimi olduğum gibi seviyorum.
yüreğimdeki sevgiyi ve huzuru korumama hep yardım et.
bu sevgiyle yeni bir yaşam yaratmaya ve hayatımın geri kalan döneminde sevgiyle yaşamama yardım et. “


http://img253.imageshack.us/img253/6...zyildiznv3.gifdört anlaşma
toltek bilgelik kitabı
don miguel ruiz
.....ötesi yayınları
http://img527.imageshack.us/img527/4...ower011cr0.gif
http://img374.imageshack.us/img374/2...terjeanjc4.gifyüreğinizin ışığı hayatınızı sevgiyle aydınlatsın..


sonbahar 14-05-2008 03:21 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 

cok güzel sevgili **shamanic** tesekkürler ellerine emegine yüregine saglik kiss3 kiss3 kiss3

gunesim 14-05-2008 09:54 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
shamanic paylaşımın için çok teşekkür ederim. hepsinide okuyunca bi çok şeyin daha farkında oldum. gerçekten harika bir kitapmış tekrar teşekkürler.

heal 14-05-2008 02:47 PM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
Kitap listeye alınmıştır, bu kadarını okumak bile çok verimli oldu. Teşekkürler. sapkal89

esmir 15-09-2008 11:08 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
elinize sağlık

çok kıymetli bir paylaşım

sayfayı olduğu gibi kaydedip müsait zamanlarda okuyacağım.

devamını da merakla bekliyorum

empati72 26-09-2008 09:49 AM

Ynt: dört anlaşma / var mısın uygulamaya ?
 
"İnsan gün boyunca düşündüğü şeydir" demiş Ralph Waldo Emerson

Pozitif düşünürsek pozitif şeyler, negatif düşünürsek negatif şeyler bizi bekler hayatta...



WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:00 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.