![]() |
Zenon Zenon (İ.Ö. 336-254) Fenike kökenli ve Kıbrıslı bir Yahudi olan Stoacı Zenon, bir binada ders verecek gücü olmadığı için, derslerini bir çatı ya da sundurma gölgesi altında veriyordu, okulunun adı olan Stoacılık da, Yunanca çatı anlamına gelen “Stoa” sözcüğünden türetilmişti. Felsefe-bilgeliğin peşinden gitme- sıkı bir ahlaki eğitimdi. Zenon, Sokrates’in üç dala ayırdığı öğretiyi tek bir sistemde birleştirerek, öğrencilerinin kendi kişisel karekterlerini mükemmelleştirmek için günlük yaşamlarında bir araç olarak kullanabilecekleri bir metodoloji tasarladı. Örnek alınan karekter Sokrates gibi bilge bir insan ya da imparator Vespasian karşısında üstün bir sağlam karekterlilik örneği sergileyen romalı senatör Helvidius idi. Bir keresinde Vespasian, Senato’daki ateşli bir tartışmaya katılmaması konusunda Helvidius’a baskı yapıyordu. Helvidius imparatora şöyle dedi: “Beni Senato üyeliğinden almak sizin yetkinizde olan bir şey, ama senatör olduğum sürece, oturuma girmek zorundayım”. İmparator şöyle karşılık verdi: “Pekala, katıl ama hiçbir şey söyleme o halde.” Helvidius: Düşüncemi sormazsanız, sessizce otururum. İmparator:” Ama sana düşünceni sormak zorundayım.” Helvidius: “ Öyleyse ben de doğru bildiğimi söylemek zorundayım.” Zenon izleyicilerine, yaşamda peşinden koşmaya değecek tek şeyin, mutlak bir değer olan ahlaki iyilik ya da erdem olduğunu öğretiyordu. Ahlaki bozukluğun tek gerçek kötülük olduğunu öğretiyordu. Zenon mutluluğun, eylemlerin ve ruhun özgürlüğünde aranması, gerçek kişiliklerimiz için yalnızca zaruri olanı istemenin gerektiğini hissediyordu. Sokrates’in dediği gibi, “Neye sahip olduğundan çok, ne olduğuna bakarak kendini değerlendir, ancak bu biçimde olabildiğince mükemmel olabilirsin”. Zenon, geminin battığını ve bütün eşyalarının suya gömüldüğünü öğrendiğinde şöyle der; "Demek kader benim sırtımda daha az yükü olan bir filozof olmamı istiyor." Zenon’dan sonra önde gelen Stoacı filozoflar Poseidonios, Çiçero, Seneca, Epiktetus ve Marcus Aurelius’ dur. Stoacılık İ.Ö 2. yüzyıla kadar varlığını sürdürdü. İÖ 2. yüzyılda Yunanistan'ı ele geçiren Romalılar, Stoacı düşünceyle karşılaştılar. Yunanlı ve Romalılar'ın genellikle çok sayıda tanrıya taptıkları o dönemde, Stoacılar tek tanrı ya da tek ruh olduğuna ve bu ruhun her şeyin içinde var olduğuna inanıyorlardı. Ayrıca tüm nesneler bu ruhtan bir parça taşıdığına göre, doğadaki her şeyin de birbiriyle bağlantılı olduğunu düşünüyorlardı. Buna göre, insanlar da birbirleriyle ve başka şeylerle ilişki içindeydi. Stoacı düşünceye göre hangi ülkeden olursa olsun herkes kardeşti. Hatta köleler bile öbür insanlarla eşitti. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:36 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.