![]() |
Bütün Görebildikleri Önlerindeki Duvar Merhaba arkadaşlar, Üniversite 2. sınıftayken Siyasal Düşünceler Tarihi dersi aldım. Öğrencilik hayatımın en zor derslerinden biriydi. Ancak en sevdiğim dersti. Hatta tüm dersler böyle zor olsa da bu ders gibi olsa diye dilekler tutardım. girlhaha Siyasal Düşünceler Tarihi dersinde bir çok düşünür gibi Platon'un yaşamı, eylemi ve öğretilerini de inceleme fırsatını yakalamıştık. Benim için Platon'u özel kılan şey düşünürlerin en erdemlisi olduğuna inandığım Sokrates'in öğrencisi olması ve Sokrates'in Savunması isimli minik kitabı yazmasıdır. Gerçekten çok güzel bir kitaptır. Biz bu dersi aldığımız dönemde benim kişisel gelişimle herhangi bir ilgim yoktu. Bunun dışında böyle bir derste olaylara, anlatılan öykülere bakış açımız zaten siyasal düşünceler boyutundan ibaretti. Kişisel gelişimle ilgili araştırmalar yaparken karşıma çıkabileceğini hiç düşünmemiştim. Platon'un Devlet kitabını dersle çok ilgilendiğim için okumuştum. Sanırım geçen sene ya da önceki sene... Mağara benzetmesini derste de görmüştük. Bugün Platon'un mağara benzetmesiyle tekrar karşılaştım. Ve bu sefer çok farklı bir bakış açısıyla yeniden okudum. Çok iyi bir algıda seçicilik örneği olduğuna inanıyorum bu durumun. Neye bakarsak onu görürüz. Bakış açımda yarattığı derin farklılık nedeniyle de sizlerle yazıyı paylaşmak istiyorum. Daha önceden okuyan arkadaşlarım olduysa belki ben de onların bakış açısını genişletme olanağına sahip olabilirim ümidiyle... Sevgilerimle. http://img242.imageshack.us/img242/6706/natu16em3.gifhttp://img242.imageshack.us/img242/6706/natu16em3.gifhttp://img242.imageshack.us/img242/6706/natu16em3.gifhttp://img242.imageshack.us/img242/6706/natu16em3.gif Platon’un bütün yazıları içinde en ünlüsü, Devlet’teki Mağara Söylencesi olarak bilinen bölümdür. Burada Platon, insanlık durumuyla, özellikle de insani bilgileriyle ilgili görüşünü ve bunların bir bütün olarak gerçeklikle ilişkisini sembolik bir biçimde anlatır. Güneş ışığının mağaraya sızmasını engelleyecek uzunlukta bir geçitle dış dünyaya bağlanan büyük bir mağara düşünün. Sadece kollarından ve bacaklarından değil, başlarını çevirip birbirlerini, hatta kendilerini bile göremeyecek biçimde boyunlarından da bağlanmış bir dizi mahkum, arkaları mağaranın girişine dönük olarak karşıdaki duvara bakıyor olsunlar. Bütün görebildikleri karşılarındaki duvardır ve bütün yaşamları boyunca bu durumda olsunlar, hiçbir şey bilmesinler. Mağarada, arkalarında parlak bir ateş yanıyor olsun. Ateşle kendileri arasında bir adam boyu duvar bulunsun ve bunu da bilmesinler. Bu duvarın öteki yanında başlarının üzerinde bir şeyler taşıyarak durmadan öteye beriye giden insanlar olsun. Bu nesnelerin gölgeleri ateş sayesinde mahkumların baktıkları duvarlara düşer ve onları taşıyan insanların sesleri bu duvardan yansıyarak mahkumların kulaklarına gelir. Şimdi diyor Platon mahkumların bütün algılayabildiği varlıklar, bu gölgeler ve yankılardır. Hal böyleyken, var olan bütün gerçekliğin bu gölgelerden ve yankılardan oluştuğunu varsayacaklardır. Bütün konuşmaları, bu “gerçeklik” ve onunla ilgili deneyimleri üzerine olacaktır. Eğer mahkumlardan biri zincirlerinden kurtulabilirse, yarı karanlık bu tuzakta geçirdikleri ömür yüzünden her yanı öylesine tutulmuş olacaktır ki acemi hareketlerle kafasını çevirirken bile acı duyacak, ateş gözlerini kamaştıracaktır. Kafası allak bullak olacak ve yine gölgelerin bulunduğu duvara, anladığı tek gerçekliğe dönecektir. Sürünerek mağaradan tamamen ayrılıp aydınlık gün ışığına çıkarsa, sersemleyecek ve kör olacaktır; bir şeyler görebilmesi ya da anlayabilmesi uzun zaman alacaktır. Ama sonra, yukarıdaki dünyada yaşamaya bir kere alıştığında, mağaraya dönecek olursa, yine, bu kez karanlık yüzünden geçici olarak kör olacaktır. Yaşadıklarıyla ilgili diğer mahkumlara anlattığı her şey, dillerinde yalnızca gölgeler ve yankılar bulunan insanlara anlaşılmaz gelecektir. Bu eğretilemeyi anlamanın yolu, biz insanları bedenlerine hapsolmuş, birbirimizin, hatta kendimizin bile gerçek benliğini fark edemeyen varlıklar olarak görmekten geçmektedir. Doğrudan yaşantıladığımız, gerçeklik değil, kafamızdaki şeylerdir. |
Cevap: Bütün Görebildikleri Önlerindeki Duvar Çok güzel paylaşım teşekkürler.Her insan bir dünyadır.İçindeki dünyayı nasıl görüyorsa o dünyayı yaşar... |
Cevap: Bütün Görebildikleri Önlerindeki Duvar Ben seçmeli ders olarak felsefe almıştım üniversitede. Enine boyuna işlemiştik Platon'un Devlet Kitabını. Felsefe düşünmeyi öğrenmektir, felsefe sorgulamayı bilmektir, Okuyup gelişemiyorsan, Bu nice okumaktır, değil mi efenim... Ay beynim direk zıpladı o günlere. İlahi, sen neler yazmışsın, beni alıp nerelere götürdün. Ama önemli olan paylaşımından aldığım keyif değil mi? Saolasın Zerynthia, İyi ki varsın. Gerçekten çok keyiflendim. Biraz kendim çaldım kendim söyledim ama, kusuruma bakmayın bu seferlik. |
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:08 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.