Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Geliştiren Yazılar (http://www.hayatimdegisti.com/forum/gelistiren-yazilar/)
-   -   Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/gelistiren-yazilar/614182-bir-ogrencimin-bana-ogrettikleri.html)

RenaC 21-07-2010 06:40 PM

Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
BU KADAR UZUN YAZI OKUNUR MU DEMEYİN: MUTLAKA OKUYUN LÜTFEN!!!!

Yazan: Doğan Cüceloğlu

Kaliforniyada Long Beach şehrindeki Eyalet Üniversitesinde öğretim üyesi olarak ders verirken, aynı sömestrde benim iki dersimi alan bir kız öğrencim dikkatimi çekmeye başlamıştı.

Bu genç bayanın şu özelliklerinin farkına varmıştım:
Her şeyden önce çok güzel bir kızdı; gözüm gayri ihtiyari ona gidiyordu.
İkinci olarak çok iyi bir öğrenciydi; bütün sınav ve ödevlerde en yüksek notu o alıyordu.
Ayrıca, çok hanımefendi, çok nezih bir kişiliği vardı.
Bölümün bir pikniğinde kız öğrencimin nişanlısıyla tanıştım ve itiraf edeyim, ilk aklımdan geçen, Armudun iyisini ayılar yer düşüncesi oldu.
Yukarıda özelliklerini saydığım o güzel kızın bana tanıştırdığı erkek, yirmi yedi-yirmi sekiz yaşlarında, saçı biraz dökülmüş, şişman denecek kadar toplu, çirkin, kısa boylu biriydi.
Bu kişiye parası için yüz vermiş olabileceğini düşündüm.

Daha sonra öğrendim ki, bu genç adamın parasal gücü yok; başka bir üniversitenin psikolojik danışmanlık bölümünde doktora öğrencisi olarak okula devam ediyor ve ileride akademisyen olarak kariyer yapıp profesör olmak istiyor.

Acaba benim güzel öğrencim bu adamda ne bulmuştu?

Bir hafta sonra ders çıkışı koridorda öğrencimin yanına yaklaştım ve Sally adıyla anacağım öğrencimle aramızda şöyle bir konuşma geçti: Sally, nişanlınla nasıl tanıştığınızı merak ediyorum? Bir kilise faaliyetinde aynı komitede çalıştık; o zaman tanıdım kendisini Nesi seni etkiledi; hangi özelliklerini sevdin?
Sally, bir Amerikalı olarak bu soruyu hiç beklemiyordu.

Amerikan kültüründe, bu tür sorular kişinin mahremiyetine tecavüz olarak kabul edildiğinden pek sorulmaz.Amerikan kültürüne göre ben o anda
Sallynin mahremiyetine burnumu sokuyordum.

Şaşkınlığı geçince çok içten, gözlerinin içi gülerek, O şahane bir insan; o benim kahramanım!
Ben ondan çok şeyler öğrendim dedi.
O anda ilk hissettiğim şey kıskançlık duygusu oldu.

Güzel bir kadının erkeğine, Sen benim kahramanımsın duygusu içinde bakmasının erkeğe
verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim ve anladım.

Bu hediyeyi,hayatım boyunca hiç almadığımı biliyordum ve o kişiyi kıskandım.
Nasıl yani? dedim.

Frank bir yetimhanede büyümüş.
Yetim olmanın ne demek olduğunu bildiği için, üniversite öğrencisi olunca, yetimhaneden iki çocuğa ağabeylik yapma kararı almış.

Haftada on saatini onlara ayırıyor;onlarla buluşup oynuyor, kitap okuyor, onları müzeye götürüyor. Onların iyi gelişmesi için elinden geleni yapıyor.
Biri ameliyat oldu,hastanede yatıyor ve Frank şimdi akşamları hastanede kalıyor, geceleri ona bakıyor.
Yüzüme tokat yemiş gibi oldum.Utandım.Kendime kızdım.
Ben güya en yüksek eğitim düzeyine gelmiş biriydim ve karşımdakini hala dış görünüşe göre yargılıyor ve onu ayı olarak görüyordum.
İçimdekipislikten utandım.
Bir süre sonra Sallynin içinde yetiştiği aile ortamını merak etmeye başladım.
Şöyle bir mantık yürüttüm: o adama baktığım zaman ben neden, Armudun iyisini ayılar yer diye düşündüm?

Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık sık bu benzetmeyi duyarak büyümüştüm.
İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl etkilemişse, Sallynin içinde yet iştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı.
Birkaç hafta sonra Sallye, ailesinin nerede oturduğunu sordum.

Los Angelesin üç yüz elli km kuzeyindeki bir kasabada oturuyorlarmış.
Onun ailesiyle tanışmak istediğimi, bunu mümkün olup olamayacağını sordum.

Kendilerine bir sorayım, eminim sizinle tanışmak isteyeceklerdir, dedi ve iki gün sonra, Ailemle konuştum; sizinle tanışmaktan mutlu olacaklarını söylediler, dedi.
Dört-beş hafta sonra San Franciscoya gidecektim, Sallynin ailesinin yaşadığı kasaba
yolumun üstündeydi, onlara uğrayabilir, onlarla tanıştıktan sonra yoluma devam edebilirdim.

Bu planımı Sallye söylediğimde Sally, O gün ben de aileme gidecektim; isterseniz beraber gidebiliriz, dedi.
Ailesine haberverdi.

Onlar da sabah kahvaltısına gelmemizi söylemişler.
Long Beachten sabahın altısında yola çıktık ve dokuz buçuk civarında Sallynin ağabeyi Brianın evine vardık.
Sallynin babası George orada buluşmamızı uygun görmüş. Çok güleryüzlü bir aileydi.
Brianın, en ufağı dört yaş civarında dört çocuğu vardı.Ziyaret ettiğim bu güleryüzlü sıcak ailede, iki olay gerçektendikkatimi çekti.
Bunlardan ilki, Sallynin babası Georgeun
torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi.
Bunu o kadar doğal yapıyordu ki, artık farkına varılmadan yapılan bir davranış olduğu belliydi.
Sallyye, babasının torunlarıyla hep böyle mi
konuştuğunu sordum.
Evet yanıtını alınca, kendisi çocukken de babasının, onunla göz hizasına inerek mi konuştuğunu sordum.
Evet,biz böyle biliyoruz. Ağabeyim Brian da çocuklarıyla böyle konuşur; ben de kendi çocuklarımla böyle konuşacağım.
Biz böyle biliyoruz, dedi. Tüylerim diken diken oldu.
Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan
psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum.
Kendime kızdım; sonra
kendime kızmaktan da vazgeçtim, beni yetiştirenlere kızdım.
Sonra onlara kızmaktan da vazgeçtim ve bütün nesilleri yetiştiren kültür ortamına kızdım.

Daha sonra kimseye kızmayacağımı anlayarak, oradaki öğrenme fırsatından yararlanmaya karar verdim.

Torunlarının önünde diz çökerek konuşan dede Georgea Beyefendi, çocukların göz hizasına
inerek konuşuyorsunuz! dedim.

Bana biraz şaşkınlıkla gülümseyerek,
Tabii, onlar küçük insanlar! yanıtını verdi.
Öyle bir bakışı vardı ki, bu bakış sanki Bu kadar doğal bir şey ki, herhalde bunu herkes yapıyordur; sen yapmıyor musun? diyordu.

O bakışa karşı bütün yaptığım, mahcup bir gülümseme oldu.
Bu güleryüzlü sıcak ailede dikkatimi çeken ikinci olay, Sallynin ağabeyi Brianın davranışı oldu.
Brian, Pasifik ülkeleriyle ticaret yapan, oldukça varlıklı biriydi.Evlerinin
büyüklüğünden, yüzme havuzundan, çiftliklerinden, arabalarının türünden ailenin zenginliği belli oluyordu.Kahvaltıdan sonra saat on bir dolaylarında telefon çaldı ve

Brian bir süre telefonla konuştu.
Ofisten arıyorlarmış,Koreli bir işadamı
Los Anegelesta imiş, kendisiyle görüşmek için helikopterle saat 14te gelmek istiyormuş.

Başka bir randevusu olduğunu söyleyerek bu teklifi reddetmiş olan Brian, bize durumu şöyle
açıkladı: Dört çocuğum var ve her hafta biriyle dört saat başbaşa geçiririm.
Bugün dört yaşındaki kızım Maryle randevum var.

Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler
ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.

Brianın yaşam vizyonunu sormadım, ama davranışından nelere öncelik verdiği belli oluyordu.
Brian için çocukları şüphesiz en az işi kadar
önemliydi.

Brianın yaşamında bununla ilgili bir pişmanlık duygusu, bir keşke olmayacak.
Sallye sordum: Baban seninle randevulaşır mıydı?
Evet, dedi, yalnız benimle değil, her çocuğuyla sırasıyla başbaşa zaman geçirirdi.
Ve ilave etti,Biz böyle gördük, böyle biliyoruz.Benim çocuğumun da babası böyle yapacak!.ülümseyerek, Nereden biliyorsun? diye sordum.

Biz Frankle konuştuk diye cevap verdi.
Yine içim cız etti. Daha doğmadan çocuğun gelişme ortamıyla ilgili bir bilinç oluşmuştu.
Kendi çocuklarıma içim yandı.Evlenmeden önceki bilincimi, kafamın karmaşıklığını, evlendiğim kıza ettiğim eziyetleri ve ondan da acısı,
kendi yavrularıma çektirdiğim acıları düşündüm.

Biraz daha düşününce kendimin de acı çektiğini anladım ve bu sefer kendi çocukluğuma içim yandı.
Daha sonra babamın, anamın çocukluğuna içim yandı.

Ve son durak olarak ülkemin tüm çocuklarına içim yandı.
Yine kimseye kızamayacağımı anlayınca, bundan sonra ne yapabilirimle ilgili düşünmeye karar verdim.

İşte değerli okurum; yazdığım kitaplar,verdiğim seminerler, hazırladığım televizyon programları, Ne yapabilirim? sorusuna verdiğim yanıtların öğeleridir.
Sallynin içinde yetiştiği ortamı görmüş ve anlamış biri olarak onun davranışlarına şimdi daha iyi anlam verebiliyorum.

Sally, içinde yetiştiği ailede, varoluşun beş boyutunu da doya doya yaşayabilmişti.
Çocuğun hizasına inerek onunla göz göze konuştuğunuz zaman çocuk, Sen varsın, sen doğalsın, sen değerlisin, sen güçlüsün ve sen sevilmeye layıksın, mesajı alır ve çocuğun CAN ı beslenir.

Çocuğuyla randevusuna sadık kalan baba, Seninle zaman geçirmek istiyorum, seni özledim, mesajını güçlü olarak verir.

Çocuk bu mesajı zihinsel olarak değil, sezgisel olarak alır ve aldığı bu sezgisel mesajlar sayesinde çocuğun hamuru, Ben sevilmeye layık biriyim! diye yoğrulur.
Bir ana babanın çocuklarına verebileceği en büyük miras, varoluşun beş boyutunda beslenmiş ve buna inanmış güçlü bir CAN dır.

Doğan Cüceloğlu













ayay 21-07-2010 08:10 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
"var oluşun beş boyutu"...babacım bunu bilinçli olarak mı yapıyordu bilemem ama yazı sanki babamı anlatıyodu! çocukluğuma döndüm bian için.....seni seviyorum babam...paylaşım için teşekkürler Renac...

derya88 22-07-2010 10:50 AM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
çook güzelmişş teşekkürler:)

bigokyanus 22-07-2010 11:01 AM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Doğan Cüceloğlu'nun nerdeyse tüm kitaplarını okudum ve hepsinden ders almaya çalıştım , hepsi birbirinden güzel çok hikayesi ve alınması gereken çok büyük dersleri var. Teşekkürler yeniden hatırlattığın için , dilerim ben de böyle bir anne olurum. Oğlum benim için çok değerli çünkü.

gülsevgi 22-07-2010 11:24 AM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Bizim ailelerimizden aldığımız mesaj sen değersizsin...sana ayıracak zamanım yok...hayatımdaki herkesve herşey senden daha önemli...umarım biz çocuklarımızı bu mesajlarla büyütmeyiz...bu yazıyı okurken içim yandı.çocukluğum geldi gözlerimin önüne...

RenaC 22-07-2010 12:11 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Alıntı:

gülsevgi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 758597)
Bizim ailelerimizden aldığımız mesaj sen değersizsin...sana ayıracak zamanım yok...hayatımdaki herkesve herşey senden daha önemli...umarım biz çocuklarımızı bu mesajlarla büyütmeyiz...bu yazıyı okurken içim yandı.çocukluğum geldi gözlerimin önüne...

Evet bazen gerçekten aileler çocuklara değersiz olduklarını hissettiriyorlar.Bu tamamen bilinçsizlik.alilerimizinde aileleri bilinçsizdi.Kökten gelen bişey ama biz kendimizi eğitelim sonraki nesillere depresyonlu,sıkıntılı çocuklar yetiştirmeyelim.Ben bu yazıyı okuduktan sonra 5 yaşında ki kardeşimle göz seviyesine inerek konuşmaya başladım.Onunla bugün özel vakit geçireceğim alıp dışarıya parka götürüp onunla eğleneceğim.

Arkadaşlar Sadece okumakta kalmayalım lütfen.Uygulayalım ve hemen şimdi başlayalım uygulamaya.

AZARRATH 22-07-2010 12:22 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Alıntı:

gülsevgi Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 758597)
Bizim ailelerimizden aldığımız mesaj sen değersizsin...sana ayıracak zamanım yok...hayatımdaki herkesve herşey senden daha önemli...umarım biz çocuklarımızı bu mesajlarla büyütmeyiz...bu yazıyı okurken içim yandı.çocukluğum geldi gözlerimin önüne...

Bizde çocuklar ya yaşlılık sigortası olarak yada kazanç kapısı olarak görülür. Hatta biri bakmazsa öbürü veya öbürleri bakar diye şöyle 3-4 tane yapılır. Çocuğuna böyle mal gözüyle bakan bir kişinin de onu sevmesi, ona değer vermesi beklenemez. Onu değerli hissettirmek mi haha ... BİZ DÜŞTÜ DİYE ÇOCUĞU DÖVEN BİR MİLLETİZ. İşte Doğan Cücenoğlu gibi insanların sayesinde yapılan yanlışların farkına varıldı ve özellikle şimdinin genç anne babaları bu uzmanlar sayesinde kendi çocukluklarına, anne babalarına bakıp ne kadar yanlış yaptıklarını anladı.Şimdiki genç anne babalar çok daha bilinçli ve aynı hataları yapmamaya da yeminli..

yanıkatak 22-07-2010 01:25 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Gençliğimin en verimli günlerinde yaşadığım bu depresyonlu,mutsuz günler küçüklüğümden beri kendimi hep değersiz hissettiğim için.. Hayatım şu an çok farklı olabilirdi, Sally'nin yetiştiği bir ortamda büyüseydim... Şimdi kendimi değerli hissedebilmek için onlarca kitap okuyor, telkinler dinliyor, terapilere ihtiyaç duyuyorum. Umarım bi yol katedebilirim...

bigokyanus 22-07-2010 01:30 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Alıntı:

yanıkatak Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 758632)
Gençliğimin en verimli günlerinde yaşadığım bu depresyonlu,mutsuz günler küçüklüğümden beri kendimi hep değersiz hissettiğim için.. Hayatım şu an çok farklı olabilirdi, Sally'nin yetiştiği bir ortamda büyüseydim... Şimdi kendimi değerli hissedebilmek için onlarca kitap okuyor, telkinler dinliyor, terapilere ihtiyaç duyuyorum. Umarım bi yol katedebilirim...

Katedebilirsin yeter ki sen kendini sev... Ve başkalrından bekleme...

ayay 22-07-2010 02:32 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
"yeter ki sen kendini sev... Ve başkalrından bekleme"..çok güzel bi söz oldu bence..teşekkürler bigokyanus muhteşemsin...sapkal89

sweeet 15-12-2011 10:55 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Bu yazı öyle bir yazı ki o kadar çok noktada kadın, erkek farketmeden insanın yüreğine dokunabiliyor. Belki anlatılanların farkındayız ama ne kadarını uyguluyoruz? Yetiştiriliş tarzımızda iyi, kötü ne varsa aynen taklit mi ediyoruz yoksa farklı davranmayı seçebiliyor muyuz?

Alıntı:

Güzel bir kadının erkeğine, Sen benim kahramanımsın duygusu içinde bakmasının erkeğe
verilmiş en büyük hediye olduğunu hissettim

Ne mutlu böyle bir hediye verebildiğini söyleyen kadına ve ne mutlu böyle bir hediyeyi hak eden erkeğe...

Alıntı:

Armudun iyisini ayılar yer diye düşündüm?
Çünkü ben, içinde yetiştiğim ortamda sık sık bu benzetmeyi duyarak büyümüştüm.
İçinde yetiştiğim ortam beni nasıl etkilemişse, Sallynin içinde yetiştiği ortam da onu öyle etkilemiş olmalıydı.

Toplumun dayattığı bir inanç. Neden bu kadar dış görünüşe önem veriyoruz? Kız güzel oğlan çirkinmiş ya da oğlan yakışıklı kız güzel değil. Eee kime ne?

Bazen sıkı sıkıya bağlı olduğumuz inançlar nasıl da yanıltabiliyor bizi.

Alıntı:

torunlarıyla konuşurken onların göz hizalarına inmesiydi.
Alıntı:

Ben üniversite öğretim üyesiydim ve insan
psikolojisi benim uzmanlık alanımdı ama üç çocuğumdan hiçbiriyle göz hizasına inerek konuştuğumu hatırlamıyordum.

Hangisi olmak istiyorum? Bunu uyguluyorum. Çocuklarla konuşurken göz kontağı kurmaya çok dikkat ediyorum. Yine de bu yazıyı bugün yeniden okumam harika oldu. Hala eksik kalan birşeyler olduğunu düşünüyordum. Eksik kalan nitelikli zaman geçirmekmiş. En azından kardeşimin böyle bir talebi olduğunu ve bundan şikayetçii olduğunu biliyorum. Sanırım onunla düzenli bir şekilde randevulaşmalıyım. :)

Alıntı:

Çocuklar çok çabuk büyüyorlar, eğer dikkat etmezsen, bir bakıyorsun, büyümüşler
ve onlarla beraber zaman geçirme olanağı kaybolmuş.

Bizim aramızda çok yaş farkı var o büyümeden onunla gerektiğinde çocuk olabilmeliyim ve gerektiğinde onunla arkadaş gibi olmalıyım. Araya duvar örmeden bir ilişki kurmalıyım. Öyle yapmalıyım ki sorunu olduğunda çözümü uzakta ya da dışarda aramasın bu kadar yakınındayken ben. Yakın uzaklardan olmayayım ben ona. "Haftanın belli bir zaman dilimini ona ayırmak bölük pörçük paylaşımlardan çok daha etkili olacak" inancındayım.

Varoluşun beş boyutu:

Alıntı:


Alıntı:

Sen varsın
Sen doğalsın
Sen değerlisin
Sen güçlüsün
Sen sevilmeye layıksın



Büyükler aramızda çocukları yok etmeyelim, onlara doğru mesajlar vererek onlara var olduklarını hissettirelim.

acemisirine 01-02-2012 09:09 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
sevgili annecigim ve sevgili babacigim, iyiki sizler benim ailemsiniz..

önemli olan egitimde okumus olmak degil gercekten yürekten ve samimiyetten dogan sevgi ile egitmeye önem

göstermekmis.. Sayenizde cok rahatim, cok huzurluyum ve cok mutluyum.. Iyiki varsiniz.. Iyiki varsiniz..

Iyiki sizin evladinizim..

kutayhun 01-02-2012 10:26 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
cansın acemişirine, hep tatlı kal... yazmaya devam et.. aklına ne geliyorsa.. yaz...yaz... yaz....

azraist_24 01-02-2012 10:28 PM

Cevap: Bir Öğrencimin Bana Öğrettikleri
 
Alıntı:

acemisirine Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 819277)
sevgili annecigim ve sevgili babacigim, iyiki sizler benim ailemsiniz..

önemli olan egitimde okumus olmak degil gercekten yürekten ve samimiyetten dogan sevgi ile egitmeye önem

göstermekmis.. Sayenizde cok rahatim, cok huzurluyum ve cok mutluyum.. Iyiki varsiniz.. Iyiki varsiniz..

Iyiki sizin evladinizim..

Canim benim,

Eminim ki onlarda senin gibi caliskan, durust ve duyarli bir evlat yetistirdikleri icin sukrediyorlardir, dusunuyorum da ne kadar sanslilar...Tabi biz de seni tanidigimiz icin sansliyiz...

Haydi hem babanin hem annenin yanagina birer opucuk kondur tatli sirinem benim....u859


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:09 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.