![]() |
Cevap: bizim hikayemiz _dağ başımı kardeşim burası,elde balta falan ,nooloyoruz kuzum? ... |
Cevap: bizim hikayemiz meğersem adamcağız bahçedeki ağaçları kesecekmiş:))--baltayla hemde:D-----kıvırdımmı gülporr:D---- |
Cevap: bizim hikayemiz Sonra bir ses daha duyuldu bu ses,bu vuruş aman allahım nolamaz bu sevdiğim adamın kapıya vuruşu :DDD |
Cevap: bizim hikayemiz eskiden sevdiğim adamdı artık umrumda değildi...o yuzden kapayı acmamam lazımdı.ve acmadım..ne halı varsa görsündü..olee kalbımı kırdı oda şimdi çeksindi:P |
Cevap: bizim hikayemiz onu ve bana onu hatırlatan herşeyı,geçmişin mezarına gömmüştüm!!! ve şimdi kapıyı açarak mezarı deşmeye hiç niyetim yoktu!!! GİTMİŞ,BİTMİŞ,GEÇMİŞTİ!!! |
Cevap: bizim hikayemiz kapının ardında geçmişim, diğer tarafında ise şimdi'm vardı. ve ben ikisini de seviyordum, severek yaşamıştım geçmişimi de, çok şeyler öğrenmiştim. içimdeki ses beni uyandırdı birden; ' Kapıyı o adama mı açmıyorsun, yoksa geçmişine mi?' bunun cevabını bir şekilde verebilmeliydim kendime... |
Cevap: bizim hikayemiz o adama açmıyordum geçmişimi seviyordum ben..o adama uyus oluorum ama napimm.yemek yerken ağzını şapırdatırdı cunküüüüy7898977sevincli ----ne alaka dimi:D ama bu aklıma geldi arkadaşlar:d-------- |
Cevap: bizim hikayemiz Geçmişi kapatmıştım artık o yara kapanmıştı...Yaşanmış ve bitmişti.Tüm güzelliklerin bir sonu vardı.Birden onla yaşadığım fgüzel anılar bir film şeridi önümden geçti.herşey saniyelikti.Ama sanki bir ömre bedelidi.Onlayken bir büyüdeydim.Benim için dünyadaki en özel insandı.Ama şimdi sadece sıradan biriydi.Onu görünce kalbim küt küt atacağına daha da yavaş atmaya başladı :)) açmayacaktım bu defter kapanmıştı rafda tozlanmıştı bileee...Kapıya vurdu vurdu bi ses yok ve geldiği gibi sessizce gözden kayboldu.Ben ise gidişiyle beraber düşünceelre daldımm |
Cevap: bizim hikayemiz Gururluydum ilk saniyeler, ohh canıma değsin iyi ki de açmadım dedim y789 Ama gerçek başkaydı ben kabullenmek istemesemde. Hayat böyle sürmezdi, her sevmediğime hayatımda her istemediğime bunu yapamazdım yoksa ileride bende aynı şeyi yaşardım. Kapılar bir bir kapanırdı yüzüme ve bu sefer suçlu arardım ben olduğumu bile bile. Cesaretim var mı diye bir yokladım, vardı. Onu hayatımda istemediğimi, yeni bir hayat kuracağımı söyleyecek kadar vardı cesaretim ve kalkıp telefona sarıldım. (inat etmeyin ya halledelim şu işi arkadaşlar, içimizde kalmasın :) ) |
Cevap: bizim hikayemiz giden kimdi? ya kalan? Kapıda beklemek, umutlarımı boğazlarken çırpınışlarını izlemek, gözyaşları içerisinde, sonsuzluğa tertemiz yollamak. Bitkinleşmiştim, dizlerim bu günahkar bedeni taşıyamaz olmuştu, oysa hani taşıyamayacağı yük vermezdi Tanrı kullarına? Bu bir oyun, bir parodi, bir trajedi... "Sonsuza kadar"ın zıtlığı sardı aklımın her köşesini. Sonsuzluk ve 'kadar'. Bir birine zıt iki kavram, kucaklaşmıştı sende... En büyük ironim... Kapına bıraktığım not aklıma geliyor, ağlıyorum sensizliğime, sessizliğime sarılarak... "Gitmek var içimde her şeyimden, Bilmediğim, ağladığım yere, Beni sıkan, tutan yere, Hissettiğim ve nefes aldığım yere Geride kalan her nefes unutur beni, Tanımadıklarımsa dolar içime, Karışır kanıma, gider beynimin içine, Başkası düşünür o an, Ben o değilim, ya sen? İnkârında çırpınırken doğruların, Yalanlar boğazımı sıkar, Anlarsın yalnız olduğunu, Ölüm refleksiyle sıçrarsın, Bitmeyen filmin sonuna gelmişsindir, Figüranların leş kokulu gülüşleriyle, Biter, bitirirsin tüm oyunları, Son perde inmiştir artık, Alkışlar koparken göremediğin yerde, Yangınlar vardır yüreğinde, Bir damla gözyaşı konar ellerine, Mutsuzluğun mutluluğu vardır içinde, Alışılamayanın alışılmışlığı… Güneş savaşırken karanlıkla, Kanlar içindeymişçesine kızıllıklar arasında, Koyu sarı ışıklarını uzatır sana son defa, Hatırlatır sana kızıl güneş eskiyi, Baba elinin sıcaklığını, annenin gülüşünü, Senin minik ellerini, kırık oyuncağını, Oysa ne kadar da sakin her şey, Tanrının verdiği mucize bu olsa gerek, Rüzgâr vardır saçlarının arasında, İçine çekersin, nefesine karışır, Ben o rüzgârdayım, Güneşin yanında en yaralı olanım, Yüreğimi söktüğün günden beri, Güneşle ağlarım her gün batımında, Olmadığın o yerde, ağlarım yalnızlığımla, Gözyaşlarım yağmur olup, tutar ellerini, Süzülür yanaklarından, düşer ellerine, Açmadığın kalbine akar belki de... Parmaklarının sıcaklığını duyuyorum, her akorda, Biliyorum döneceksin, gittiğin bilinmeyenden, Sensiz bu ev renksiz, sessiz, soğuk, Hadi gel, ısıt kalbimi, döndür beni renklere, Uçurumun kenarında son şarkımı çalarken, Son uykuma dalacakken “uyandır beni”. Hayata döndürsün beni gözlerinin ışıltısı, Kovsun şeytanlarımı, bitirsin kâbuslarımı, Ama yoksun… Her şey seninle başlamıştı, Şimdi senin için bitecek, Rüyalarımda görmek umuduyla, Dalıyorum sonsuz uykuya…" Yoo, hayır! Bu olmamalıydı. Bitmemeliydi... Tanrım! Yürüyorum sadece, aklımda biz. Oysa benim olmanı değil, "benimle olmanı" dilemiştim hep. Yolda bir tabela, aklın sınırlarından çıkmama sen kalmış. Zaman akmıyor, hatta geri sarıyordu herşeyi, her adımda geçmişimiz, biz... Ve o an... "Geçmişin gölgesinde, yarının gizeminde yaşayan sonsuzluksun... Ve artık gökkuşağının doğduğu yerdeyiz, ardımızda sessizliğimiz, karşımızda boyanmayı bekleyen bir tual gibi duran yarın." dediğim an gelir aklıma, gözlerinin ışıltısı, dünyanın en yalnız yerine çığ gibi düşen biz. Bitmesi gereken biz değildik, gururumuzdu. Bu tabloya siyah hiç yakışmadı, renkler ağladı sessizliğimize, hiçliğimize. Anladım her şey sensin... Herşey senmişsin... [konuyu baştan okumaya çalıştım ama bi yere kadar=), umarım konsepte uygun olmuştur] |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:51 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.