|
Misafir Sabahın 6 sında evin kapısı çaldı uyku mahmuru gözlerimi ovuştururken kapıda teyzemi gördüm ve boynuna atladım ,herkes kalkmıştı evde artık teyzemler gelmişti ankaradan ,ozamnalar yoktu öyle cep telefonu mail yada ev telefonu sene 978 tahmini ozamnalar telefon etmek için postahaneye gidilir numara yazdırma sırasına girilir numara yazdırıldıktan sonra beklenirdi yaklaşık 3 saat civarı şanşlıysan bağlanırdı telefonunuz kabine girersiniz konuşurdunuz pahalıydıda konuşmak o yüzden kısa kesilirdi konuşmalar hattaaa araya başka konuşmalar girerdi adana çık aradan denirdi . Neyse efendim dönelim bizim eve yine teyzem eşi ve kızı ile oğlu yani 4 kişi gelmişlerdi eh bizde evde 7 kişiyiz oldukmu sana 11 kişi ayşe teyzem hemen mutfağa girmiş olurdu çoktan çaydanlık tüpün üstüne konmuş olurdu yol yorgunları ellerini yüzlerini yıkarken sofra hazırlanırdı Allah ne verdiyse zeytin peynir reçel ben ekmek yetmez diye bir koşu fırına yollanırdım hemen ,yolda fırından yeni çıkmış ekmeğin kıyısını kemire kemire eve dönerdim . Teyzemlerinin gelmesi benim için çok güzeldi çünkü yüklükten yer yatakları inerdi gece yatacağımız zaman .sümerbanktan alınıp misafir için saklanan çarşaflar sandıktan çıkarken ortalığı mis gibi karanfil kokusu sarardı .saklanırken çarşaflar arasına karanfil keseleri saklanırdı çünki. Ben kendi yatağımın üzerinde zıpzıp zıplarken odaya serilen yer yatağını düzelten ayşe teyzem tam sermişken çarşaflarını ben hop atlardım alt üst ederdim tüm yatağı ben burada yatıcam ben burada yatıcam diye delirtirdim herkesi ve ben kazanır yer yatağında yatardım .oysa daha sert ve rahasız olmasına karşı ne çok severdim o karanfil kokulu yer yataklarını sabah odlumu yataklar toplanır denk edilir sandığın üstüne kaldırılırdı.yemeklerimiz daha bir güzel ve tatlı geçerdi onlar bizdeyken . Ahh ahhh hele birde enişte hadi yarın denize yüzmeye gidelim dedimiydi uyku girmezdi gözüme. Akşamdan yaprak sarması yapılır köfteler yoğrulur börek pişirişir ,sabah olunca patatesler haşlanır yumurtalarla birlikte köfteler kızartılır domates biber hele hele birde karpuz alındımı elimizde sepetler torbalar ıngın çıngıl 11 kişi yarımız arabaya doluşarak diğerleri yoldan minübüse binerke yola koyulurduk. Öyle uzak değildi gittiğimiz yer yaklaşık 15 km ama o yaz sıcağında siz düşünün artık bizi. Ben genelde minübüsle gitmeyi tercih ederdim inerinmez bayır aşağı denize doğru koşardım arabayla giden ilk posta ahali çoktan bir ağaç gölgesi bulmuş olurdu ,yer seçimi önemliydi ağaç altı olacak yakında çeşme olacak pek kalabalık olmayacak kumsala yakın mesafe olacaktı zor işti vesselam . Eskiden böyle hazır yiyecek çok bulunur bişi değildi her şeyi evinizden getirmezseniz olmazdı inanın. Bizimkiler sofrayı kurarlarken ben bir çırpıda mayomu içime giymiş olmamdan dolayı denizde yüzmeye başlamış olurdum.kızım fazla açılma dikkat et üşüme diye binbir tembihle yüzerdim gidenler arasında ben ve kuzenlerim yüzerdik bizim evdeki hanımlar belki fırsat bulurlarsa ayaklarını sokarlardı denize .hepiniz bilirsiniz ki denize girince insan çok çabuk acıkır ekmeğin arasına köfteleri tıkıştırıp bir koca dilimde karpuzu kaptımmı sofradan yoktu benden keyiflisi. Akşamüstüne doğru yanımıza adlımız piknik tüple çay demlenir keyif yapılırdı güneş batarken bizimkiler toparlanmaya başlardı ben hala denizdeyim tabiî ki ellerim ayakalarım mosmor olsada hiç çıkmaz istemezdim halada öleyim yahu. Geri dönüşümüz aynı şekilde 2 posta halinde olurdu eve dönüşte banyonun sobası yakılırdı sırayla herkes girer yıkanırdı ben hiç istemezdim ama üstümden o denizin kokusu tuzu silinmesin isterdim en son ben girerdim bu yüzden yıkanmaya. Ailecek tv de haberler izlenirdi yemekler yenirdi hep elektirik kesilirdi hele birde davul fırında börek varken kesilirse hemen benim elime börek tepsisi verilir üstü gazete kağıdıyla kapanır 300 metre ötedeki fırına yetiştirildi börek fırıncı 30 dk sonra gel al derdi . Akşamları bazen açık hava sinemasına giderdik ellerimizde kocaman kese kağıdında ayçekirdekleri çıt çıt sesleri arasında beyazperdeye dalar giderdik dedem ara olduğunda bize gazoz alırdı ozaman daha keyifli olurdu.alaska firigo satılırdı ahh hele eniştem bize kıyak yapıp alınca firigo tam olurdu her şey. Günlerimiz bu temaşa içinde geçerdi hep teyzemler geldikleri gibi yine bir yaz günü sabahın 6 gibi yola çıkarlardı ayşe teyzem elinde bir maştapa su ile balkondan arkalarından dua eder ve su dökerdi su gibi gidin Allah emanet olun derdi. Yer yatakları denklere kaldırılır çarşaflar yıkanıp sandığa karanfil keseleri ile yeniden yerleştirilirdi teyzemler geldiğinde yine mis koksun diye. Güzeldi benim çoçukluğum postacı beklerdim mesela ankaradan haber varmı diye 88 de falan eve telefon bağlatınca rahatça konuşur olduk teyzemlerle bu bizim için büyük lükstü.kocaman bir ailede büyüdüm ama maalesef şimdi çoğu bizi terk edip öksüz bıraktı .her gidenin ardından o güzel günlerde hatıralar olarak kaldı kalbimde. Ben o güzel anılarla yaşıyorum bazen buruk bir tebessüm oluyor yüzümde bazense usulca dökülen yaş ama hep içimde herkes yüreğimde benimle. Ozamanlar bencil değildi insanlar yokluklarla çevrili olsada hayatımız paylaştığımız bir lokma ekmek bile en güzel yemekten leziz gelirdi bize içinde sevgi ve hasret olduğu için .ne maillerle ne smslere sığdırılmamış, uzun uzun yazılan mektuplar beklenen postacılar kalmadı artık ama artık hiçbirşeyinde tadı kalmadı sanırsam .yu89 |
Cevap: Misafir Yüreğine sağlık pisim. Yüreğinin zenginliğinden dökülen satırları keyifle okudum gözümde canlandırarak.. Annemin genç kızlığında dedeme yazdığı mektupları anımsadım..Birkaç tanesi bende durur ve arada açar okurum o zamanlarki yaşanmışlıkları..Acıymış yaşadıkları..Duygu dolu, yakarış dolu..Annem köydeki akrabalarıyla büyümüş babasından uzakta..Dedem annemi köyde bırakıp İstanbul'a gitmiş çalışmak için çünkü.."Ben sokak kedileri gibi oradan oraya atılacakmıyım baba beni yanına al artık" dediği satırlar...( annemde 8 yaşında iken kaybettiği için annesiz büyümüş ben gibi) Yaşanan acılar nesilden nesile geçen miras mıdır diye düşündürür beni bazen ve bu hissi alelacele kendimden uzaklaştırıp şükrederim halime.. Güzeldir mektuplaşmak..Ben el yazısının o an ki ruh halini fazlasıyla anlattığına inanırım. O yüzden arada bir karaladığım kağıt parçalarını temize geçirmek istemem..Tehlikelidir de bu aslında..Kimbilir hangi duygu boşaltımı için yazılan bir kağıdın nereden çıkacağını ve kim tarafından bulunacağını bilemezsin çünkü.. Nerelere gittim yazdığın yazı sayesinde.. Teşekkürler pisim.İyi ki varsın kiss3 |
Cevap: Misafir Alıntı:
|
Cevap: Misafir Pisicikkk, cat56 Ne güzel anlatmışsın. Özendim o yıllara... Bana o kadar yabancı ki anlattıkların... Ellerine, yüreğine sağlık. Sevgiyle kal. tender45 |
Cevap: Misafir Alıntı:
|
Cevap: Misafir Alıntı:
|
Cevap: Misafir Alıntı:
şöyle 1 kutu lokum almalı mesela birde limon kolonyası pamuk eller öpülmeli hasretle sarılmalı sevgi gözyaşları olmalıyız büyüklerimizin gözünde pamuk eller kar gibi saçlar ama o garip yürekler bekelr bizi değilmi haydi koşalım gidip sarılalım büyüklerimize koşalım çoçukluğumuza şımaralım dizlerinde yatalım fenamı olur |
Cevap: Misafir harika bir yaziydi pisimbat.. gecmisi hatirlattin... cook tesekkurler. |
Cevap: Misafir Alıntı:
|
| WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:24 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.