![]() |
Kansere doğadan destek Kemoterapi, radyoterapi gibi klasik uygulamaların yanında, tamamlayıcı tıp devreye daha fazla giriyor son yıllarda... Ancak bitkilerle tedavi deyince, hemen akla hastalığın pençesine düşmüş, kıvranan ve bütün ümidini tüketmiş bir insan gelmemeli. Günümüzde insanlar bu hastalığa yakalanmadan ya da henüz hastalık başlangıç aşamasındayken de önlemler alıyor. Şu unutulmamalı; İnsanlar bu tip yollara ne kadar genç (ve geç kalmadan) başvururlarsa, kurtulma şansı da yüzde 40-60 oranında artabiliyor. Ailede kanser vakası varsa Kansere yakalanmadan once, koruyucu, tamamlayıcı tıbba başvuran insanların ailesinde bir kanser öyküsü bulunmaktadır. Bu insanlar, bitkilerle tedaviye ilgi göstermektedirler. Kansere karşı dünyada bitkilerden yararlanma en üst seviyelerde. Artık devlet destekli klinikler açılmış durumda. Geçtiğimiz günlerde, Kanal D televizyonunda da yurtdışındaki tamamlayıcı tıp kliniklerindeki onlarca yöntem, birkaç gün peş peşe verildi. Dünyada elbette refleksolojiden, tuz odalarına kadar bir çok farklı yöntemle bu amansız hastalığa karşı savaş açılmış durumda. Bitkiler de başı çekiyor bu yollar arasında. Sarmısak, gingko biloba, ekinezya, soya, ginseng ve üzüm çekirdeğinin adı telaffuz ediliyor. Ülkemizde ise ısırgan, alternatif tedavi amaçlı en çok kullanılan bitki. Klasik tıpla birlikte Herbalistler kansere karşı bitkisel tedaviyi uyguladıklarını ancak klasik tıbba hiçbir zaman karşı bir tutum almadıklarını özellikle söylüyor. Zaten kendisine başvuran hastalar ellerinde doktor raporuyla geliyorlar. Bağışıklık sistemini güçlendiren ve antikanser bitkileri çok iyi tanıdıklarını söyleyen uzmanlar, uzun yıllardır yapmış olduğu araştırmalar sonucunda geliştirdiği bitkisel yöntemleri önerdiğini belirtiyorlar. Kemoterapi ile birlikte kullanılmaması gereken bitkiler olduğunu da ekliyorlar. Ayrıca hasta yakınlarının klasik tedaviler yanında, yüksek besin değerleri ile hastayı beslemesinin ciddiyetine değiniyorlar. Alternatif çözümler araştırılırken de bilinçli olunmalı... Doğanın savaşçı gücü Herbalistler bitki özlerinin yüksek yararlarından söz ediyor. Bu özler, yaprak, sap, gövde ve tohumlarından elde ediliyor. Ve bitkinin kendisinden 600-800 kat daha etken... Faydalarına gelince; bedenin bağışıklık sistemini uyarıyor, hücre yapısını güçlendiriyor, hücrelerin bozulan fiziksel özelliklerini yeniden kazandırıyor, içindeki etken maddeler kan hücreleri aracılığı ile sorunlu bölgeye oksijen taşıyor... Böylece beden oksijen sağladıkça, kanser hücreleri ile savaşan savaşçı hücrelerin gücü çoğalıyor. Sadece bağışıklık sistemini güçlendirmekle kanserin tedavi edilemeyeceği; bunun yanında anti-kanser bir maddenin gerektiği de belirtiyorlar. Kemoterapik ilaçların yan etkisine karşı da doğanın devreye girdiğini anlatıyorlar. Organik olan bu bitki özleri, adeta bitki hücresinden insan hücresine şifa taşıyor. Elbette hastaların doktorlarını bırakmadan, her iki yöntemi de devam ettirmesi ile önemli sonuçlar alınıyor. Tanısı konmuş klasik tedaviler uygulanmakta iken, tamamlayıcı tıbba devam eden çok insan var. Ancak klasik yöntemlerden ümidini kesenler de var. Bu çok ilerlemiş ve doktorun da “bir şey yapılamaz” dediği noktalarda da hassas davrandıklarını söylüyor herbalistler. Geç kalmaktan kork Kansere karşı savaşımda kullanılan bitki özleri her yerde bulunabilen maddeler değil. Bunların özenli bir toplama, kurutulma ve saklama şekli var. Son derece özenle hazırlanıyorlar. Aksi takdirde başarı sağlanamıyor. Hastalığın türü, hastanın yaşı ve hastalığın aşaması da elbette çok önemli. Herbalistler, her hastanın aynı ürünleri kullanmasını önermiyor. Çeşitli kanser ve lösemi türlerinde kendisine başvurup fayda görenlerden söz ediyor: "Bize başvuranların neredeyse yarısına hiçbir şey tavsiye edemiyoruz. Çünkü kanser çok ilerledikten sonra böyle bir tedavi akla geliyor. Artık çok fazla geç kalınmış oluyor. Çok ilerlemiş vakalarda bitkisel ilaçlar faydalı olamayabiliyor. Halbuki daha rahatsızlığın başındayken, kemoterapiye veya herhangi bir tedaviye yeni başlarken önerdiğim bitkisel tedaviye başlanırsa çok daha iyi neticeler alınıyor. Hasta, kemoterapi alsın veya almasın, özellikle bağırsak kanserinde, karaciğer kanserinde, akciğer kanserinde, lenf kanserlerinde, meme kanserinde ve lösemi türlerinin tedavisinde önerdiğimiz saf bitki özleri damlası ile önemli sonuçlar alabiliyoruz." Ve o klasik sözü bir kez daha tekrar ediyorlar: “Kanserden değil, geç kalmaktan korkun!” |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:24 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.