Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Menopoz Hormon Tedavisi Kanser ve Gerçekler (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/608580-menopoz-hormon-tedavisi-kanser-ve-gercekler.html)

Bluesky24 07-05-2010 04:26 PM

Menopoz Hormon Tedavisi Kanser ve Gerçekler
 
Menopozda hormon replasmanı son

çeyrek yüzyıla damgasını vuran güncel ve önemli bir tedavi

yaklaşımıdır. Menopoz sonrası kadının vücudunda üretimi

azalan hormonların dışarıdan verilen ilaçlar ile yerine

konması ve bu sayede menopoz sonrasında görülen ateş ter

basmaları ve vajinal kuruluk gibi kısa vadeli veya kemik

erimesi ve koroner damar hastalığı gibi uzun vadeli

sorunların tedavisi veya önlenmesinde önemli yer tutmaktadır.



Tedavide hormonların

kullanılıyor olması ve hormonlar ile çeşitli kanserler

arasında ilişki olabileceği düşüncesi en baştan beri gerek

hekimlerin gerekse hastaların aklını kurcalayan bir soru

işareti olmuştur. Hormon-kanser veya hormon-kalp hastalığı

ilişkilerini kanıtlamak amacıyla tüm dünyada pek çok

bilimsel araştırma yapılmış ve yapılmaktadır. Özellikle

kadınlık homonuna bağımlı olabildiği bilinen rahim ve meme

kanserleri bu araştırmaların odağını oluşturmaktadır.

Randomize olmayan çalışmalarda meme kanseri görülme

sıklığının menopoz sonrasında hormon alan kadınlarda bir

miktar artış gösterdiği ise eskiden beri bilinen bir

gerçektir. Ancak yapılan çalışmaların neredeyse tamamında

meme kanseri sıklığında hormon alımına bağlı bir artış

görülmesine rağmen meme kanserinden ölümlerde hormon alan ve

almayan kadınlar arasında fark saptanmamıştır. Bu da hormon

alan kadınlarda meme kanserinin daha erken tanınmasına ve

hormona bağımlı meme kanserlerinin diğerlerinden daha iyi

huylu olmasına bağlanmıştır.



Menopoz öncesinde kadınlarda

koroner damar hastalıkları görülme sıklığının erkeklerin

sekizde biri olması ve bu sıklığın menopoz sonrasında

erkeklerinkine eşit hale gelmesi estrojen hormonu ve koroner

damar hastalıkları arasında yakın bir ilişkinin var

olabileceğine işaret etmektedir. Nitekim tarihsel kontroller

kullanılarak yapılan çalışmalarda hormon alan kadınlarda

koroner damar hastalıklarının görülme sıkılığında %50

ye varan azalmalar olduğu iddia edilmiş ve menopoz sonrasında

hiçbir yakınması olmayan kadınlarda dahi hormon replasman

tedavisi geleceğe yönelik korunma amacı ile önerilmiştir.

Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de estrojenin koroner

damarlar üzerine doğrudan etki göstererek koruma sağladığı

ve bunun kan yağlarında olan olumlu değişiklikler ile beraber

olduğunda koruyucu etkinin arttığı söylenmiştir.



Literatürdeki tüm çalışmaların

geriye dönük olması ve bununda aldatıcı sonuçlar

verebileceği bilindiğinden rasgele seçilmiş denekler

üzerinde yapılan çift kör bir çalışma planlanmış ve

Womens Health Initiative adı verilen çalışma yaklaşık 16

000 denek üzerinde başlatılmıştır. WHI çalışmasının

sonuçları 2005 yılında beklenmesine rağmen 17 Temmuz da

çalışmanın sona erdirildiği bildirilmiş ve ara sonuçlar

Amerikan Tıp Cemiyetinin resmi yayın organı olan JAMA

dergisinde yayınlanmıştır. Çalışmacılar hormon alan

koldaki deneklerde meme kanseri ve koroner damar hastalıklarına

yakalanan denek sayısının çalışmanın planlanması

sırasında önceden belirlenen istatistiki anlamlılık

sınırlarını aştığı gerekçesi ile çalışmanın

devamını etik olarak yanlış buduklarını belirterek

çalışmayı planlanan zamandan önce durdurmuşlardır. Medya

da da geniş yer bulan bu durum hormon replasman tedavisi alan

kadınları panik ortamına sevk etmiş, hatta konu ile ilgilenen

ve hastalarına hormon tedavisi öneren hekimlerde de endişe ve

kuşku uyanmasına neden olmuştur.



Peki bütün bunlar ne anlama gelmektedir ve hastalara

söylenmesi gereken nedir? Gündeme aniden oturan bu çalışmanın en önemli özelliği daha

önceki gözleme dayalı araştırmaların aksine konu ile ilgili

ilk deneysel çalışma olmasıdır. 16.000’den fazla hasta 2

gruba ayrılmış bunlardan bir kısmına östrojen ve

progesteron isimli kadınlık hormonları içeren tabletler

verilirken diğer grup hastaya plasebo olarak adlandırılan ve

aktif madde içermeyen sahte ilaçlar verilmiştir. Hastalar

önceden saptanan kriterler açısından belirli aralıklarla

incelenmiş ve tedavilerden elde edilen sonuçların analizi

yapılmıştır. Başlangıçta 8.5 yıl sürmesi planlanan

çalışma 5.2 yıl sonunda meme kanseri görülme sıklığında

saptanan ve güvenli sınırın üzerinde bulunan artış

nedeniyle durudurulmuştur.



Bu bilginin medyada yer alması

ve sonuçların yanlış yorumlanması hormon replasman tedavisi

alan hastalarda doğal olarak endişe yaratmıştır. Yazılı ve

görsel basında yer alan sonuçları gören kadınlar meme

kanseri olacakları kuşkusuyla panik yaşamaya

başlamışlardır.



Bilimsel açıdan son derece

önemli olan bu çalışmayı doğru anlamak ve sonuçları

çarptırmadan yorumlamak yaşanan kaosun giderilmesi

açısından elzemdir.



Adı geçen araştırmayı

değerlendirebilmek için öncelikle amacını doğru anlamak

gerekir. Amerika Birleşik Devletlerinde 40 ayrı merkezde

ortaklaşa yürütülen bir grup araştırmanın bir bölümünü

oluşturan bu çalışmanın amacı herhangi bir yakınması

olmayan ve rahimleri alınmamış menopozdaki kadınlarda hormon

replasman tedavisinin koroner kalp hastalıklarına karşı

koruyucu olup olmadığını araştırmaktır. Çalışmada

tedavi alan kadınlara östrojen ve progesteron içeren tek bir

tip ilaç verilmiştir. Hastalardaki koroner kalp hastalıkları,

damar hastalıkları, meme ve kalın barsak kanseri görülme

sıklıkları, kalça kırığı oranları ve tüm nedenlere

bağlı ölüm sıklıkları değerlendirilerek sonuçlar aktif

tedavi almayan gruptaki hastalarla karşılaştırılmıştır.

Takipler sırasında meme kanseri görülme sıklığı

beklenilenden fazla bulunduğu için araştırma öngörülenden

yaklaşık 3 yıl önce sonlandırılmıştır. Öte yandan

araştırmanın diğer ayağı olan rahimleri alınmış

hastalarda tek başına östrojen verilmesinin yararalarını

inceleyen çalışma durdurulmamıştır. Çalışmanın bu kolu

halen devam etmektedir.



WHI çalışmasının yorumları

aşağıdaki gibi yapılabilir:



· Hormon replasman tedavisi

alan kad
ınlarda koroner kalp

hastalıklarının görülme sıklığında %29’luk bir artış

saptanmıştır.
Sonuçlar istatistiksel olarak yapılandırıldığında herhangi bir tedavi

almayan 10.000 kadından 30’unda koroner kalp hastalığına

rastlanırken hormon replasman tedavisi alan 10.000 kadının

37’sinde bu tür bir hastalık ortaya çıkmaktadır. Tedavi

alan ve almayan kadınlar arasındaki fark 10.000 kadında sadece

7 dir. Başka bir deyişle tedavi alındığında 10.000 kadında

sadece 7 tane fazla kalp hastasına rastlanacaktır.



· Hormon replasman tedavisi

alan kad
ınlarda inme

(stroke) sıklığında %41’lik bir artış saptanmıştır.


Tedavi alan 10.000 kadının sadece

29’unda inme olayı yaşanırken, tedavi almayan kadınlardaki

inme görülme sıklığı 10.000’de 20’dir.



· Hormon replasman tedavisi

alan kad
ınlarda damarlarda

pıhtılaşmaya 2 kat daha fazla rastlanmaktadır.
Derin

ven trombozu görülme sıklığı

tedavi alan ve almayan hastalarda sırasıyla 10.000’de 34 ve

16’dır.



· Hormon replasman tedavisi

alan kad
ınlarda meme

kanserine %26 daha fazla rastlanmaktadır.
Kamuoyunda

en fazla gündem işgal eden konu

budur. Yapılan çalışmada hormon replasman tedavisi alan

10.000 kadının 38’inde meme kanserine rastlanırken, tedavi

almayan kadınlarda bu sayı 30’dur.



· Hormon replasman tedavisi

alan kad
ınlarda kalın

barsak kanserine %37 daha az rastlanmaktadır.
Kalınbarsak kanseri için oranlar

10.000’de 10ve 16’dır.



· Hormon replasman tedavisi

alanlarda kalça k
ırıklarına

üçte bir oranında daha az raslanmaktadır.
Oranlar

10.000’de 10 ve 15’dir.



· Genel ölüm oranları ve nedenleri açısından

bakıldığında tedavi alan ve almayan grup arasında anlamlı

fark yoktur.




Yukarıdaki bilgilerin medyaya

yansıması, hasta hormon replasman tedavisi aldığında %29

kalp hastalığına yakalanacak, % 26 meme kanseri olacak ya da

%41 inme geçirecekmiş şeklinde olmuştur. Bu tamemen yanlış

bir yorumlamadır. Üstelik araştırmada incelenen parametreler

birden fazla faktöre bağlı sonuçlar olup sadece hormon

replasman tedavisine bağlanamaz.



Bilimde tek bir araştırma ile

genellemeye varmak doğru ve kabul edilebilir bir yaklaşım

değildir. Her araştırmanın eksik yanları vardır. Pek çok

araştırmadan elde edilen veriler değerlendirilerek genel bir

sonuca varılabilir. Elde edilen sonuçların bilimsel

geçerlilik kazanabilmesi ve kabul görmesi için başka

çalışmalarda da benzer sonuçlar elde edilmesi ve verilerin

desteklenmesi gerekir. Bir anda gündemi meşgul eden bu

çalışmanın da eksik yanları vardır. Araştırmada sadece

ağızdan alınan estrojen ve progesteron içeren tek bir ilacın

kullanılmış olması en önemli kısıtlayıcı faktördür.

Hormon replasman tedavileri değişik şekillerde

verilebilmeketdir. Özellikle bant şeklinde kullanılan

tedaviler vücuttaki normal fizyolojiyi taklit ettiklerinden

olumsuz etki gösterme olasılıklarının düşük olması

beklenebilir. Araştırmayı yapan yazarların kendileri de

başka şekilde verilen tedaviler ile farklı sonuçlar

alınabileceğini belirtmektedirler. Öte yandan araştırmanın

bir diğer ayağı olan rahimleri alınmış olan kadınlarda

sadece östrojen verilmesi durumunda ise artmış bir risk olup

olmadığı henüz belli değildir.



Daha önce de belirttiğimiz

üzere menopoz sonrası kadınlarda koroner kalp

hastalıklarının yaşıtları erkekler ile benzer sıklıkta

görümesi menopozda replasman tedavisinin kalp hastalıklarına

karşı koruyucu olabileceği fikrinin doğmasına neden

olmuştur. Ancak geçen zaman içerisinde yapılan çalışmalar

son zamanlarda sonuç vermiş ve hormon replasman tedavisinin

aslında kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu bir

rolünün olmadığı gözleme dayalı çalışmalar ile

dokümante edilmiştir.



Bu son çalışmanın amacı ve

elde edilen veriler topluca değerlendirildiğinde “herhangi

bir
şikayeti olmayan

ve rahim ameliyatı geçirmemiş kadınlarda, sadece kalp

hastalıklarına karşı koruma sağlamak amacıyla hormon

replasman tedavisi vermenin getirdiği sağlık risklerinin

sağladığı yarardan daha fazla olduğu
” ve

sadece bu amaçla hormon replasman tedavisi verilmemesi gerektiği sonucu çıkmaktadır.



Öte yandan ateş basması,

terleme, mizaç değişikliği gibi yakınmaları olan

semptomatik hastalarda hormon replasman tedavisinin kısa

dönemdeki yararlı etkileri gözardı edilemez.



Her kadın birbirinin aynısı

olmadığı gibi gereksinimleri de farklıdır. Hormon replasman

tedavisi açısından da durum farklı değildir. Sonuç olarak

hormon replasman tedavileri hastaya özel şekilde

kişiselleştirildiği ve yakın takip edildiği müddetçe

hastaların medyaya yansıyan haberler nedeni ile panik olmaları

gereksizdir.





























































10 Şubat 2008



Saat: 14:20







UYARI



Çin

Malı ürünlere dikkat !

















































































































































Unutmayın!





Çalışan

anne adayları: Doğum

öncesi iznine ayrılmak için yapmanız gereken

işlemleri unutmayın













































Kaynak: Dr. Mumcu


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:25 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.