![]() |
sevgi ve cinsel hayat sevgi ve cinsel hayat Sevgi ve Cinsellik - I Kendi bedenimizin cinsel hazlarini tanimada ilk adim, bebeklikten itibaren bedenimize dokunarak, masturbasyon yaparak ögrendigimiz ve gelistirdigimiz bedensel haz yaratan davranislardir. Cinsel haz gelisiminin ikinci adimi, ergenlik döneminden itibaren girisilen esli cinsel etkinliklerin yarattigi fiziksel ve duygusal boyutlari olan cinsel hazlardir. Hiçbir sey hissetmedigimiz birisiyle cinsel iliskide, cinsel uyaranlar ve davranislar uygunsa, fiziksel anlamda cinsel haz alabiliriz. Erkekler için cinsel hazzi tanima genellikle bu asamalardan geçerken, kadinlarin çogu bu temel basamaklari atlayarak, cinsellige dogrudan üçüncü adimla baslamakta ve bu da birçok zorluk yasanmasina neden olabilmektedir. Cinsel hazlarimizin üçüncü basamagi, duygusal iliskimiz de olan bir cinsel esle sevismektir. Cinsellikle ilgili çogu konuda oldugu gibi, sevgi ve cinsellik baglantisi konusunda da birçok yanlis inanis vardir. Bu yanlis inanislar kisilerin yalnizca davranislarini belirlemekle kalmaz, kendini onaylama, kendine deger verme, kendine ve yasamina saygi duyma gibi kimlik boyutlarindaki algilarini da etkiler. Bu yüzden de, cinsel yasamin doyumunu oldugu kadar, kisinin genel mutlulugunu da etkileyebilir. Bu yanlis inanislarin en yaygin olanlarindan biri, cinselligin dogal ve kendiliginden oldugudur. Insan yasaminin hemen hiçbir bölümü için artik dogal sözcügünü kolayca kullanamayiz. Insan topluluklari, dogal davranislarini artik bilemeyecegimiz kadar uzun süredir, çesitli kurallar ve yasaklar içinde yasamaktadir. Bu yüzden, hiçbir toplumsal karisim olmadan yetisen insanlarin dogal cinsel davranislarinin nasil olacagini söylemek, çok kolay bir sey degil. Olsa olsa, hayvanlarin cinselligine bakarak,cinsel davranislarin daha dürtüsel, daha erken yaslarda gelisecegini, cinselligin utanmadan uzak ve daha açik yasanacagini varsayabiliriz ama bu da yalnizca bir varsayim olmaktan öteye gitmez. Oysa, insan cinselliginin kendiliginden bir boyutu elbette vardir ama ayni zamanda ögrenilen ve seçilen boyutlari da vardir. Dogal olarak açlik dürtümüz olmasi, bugünkü yemek kültürlerini, yeme davranisi üzerindeki insani denetim yetenegimizi açiklamaz. Ayni biçimde dogal olarak cinsel dürtülerimizin olmasi da, cinsel davranislarimizi ve cinsel seçimlerimizi tek basina açiklamaktan çok uzaktir. Açlik dürtümüz, hangi yemegi, nasil pisirdigimizi veya nasil yedigimizi dogrudan belirlemedigi gibi, cinsel dürtülerimiz de kiminle, hangi cinsel iliskileri, nasil yasadigimizi tek basina belirlemez. Cinsel dürtülerimiz vardir, cinsel bilgiler ediniriz, cinsel tutum gelistiririz, cinsel deneyimler yasariz ve cinsel davranislarimiz olusur. Cinsel davranislarimizin dürtüsel boyutu oldugu kadar, belki daha fazla ögrenilen bir yani vardir. Cinselligin ögrenme boyutunu göz ardi ettigimizde, kendimizden beklentilerimiz gerçeklesebilecek olanlarin çok ötesine geçebilir. Bu beklentilerimiz, gerçek yasamda karsilanmadiginda da, düs kirikliklari kaçinilmaz olur. Cinsellikle ilgili diger ön yargilarimiz, cinsel fizyoloji ve insan cinsel yanitlari konusundaki bilgisizligimiz veya yanlis bilgilerimiz de buna eklenince, kendi cinselligimizi oldugundan daha olumsuz algilayabiliriz. Kendi cinselligimizden, hiç kimse için veya çogu kisi için geçerli olamayacak beceriler bekleyebiliriz. Deneyimli kisiler için geçerli olabilecek, ama kendi cinsel bilgi ve deneyim düzeyimiz göz önüne alindiginda, bizim için henüz mümkün olmayan becerileri bekleyebiliriz. Bu beklentilerimizin gerçek disi oldugunu bilmedigimizde ve bunlari karsilayamadigimizda, sadece cinsel yasamimizi degil, kendimizi de olumsuz algilamaya baslayabiliriz. Bu da cinsel davranislarimizi daha fazla kisitlar ve yeni ve olumlu deneyimlere de engel olarak, kolayca cinsel sorunlar, cinsel islev bozukluklari yaratir. [b] |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:24 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.