Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Plaza martıları (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/591933-plaza-martilari.html)

Bluesky24 05-05-2010 11:45 AM

Plaza martıları
 






"Onlar plaza martıları. Plazaların ışığına kapılıp sabaha kadar ayrılamıyorlar" dedi. İstanbul'un gökdelenleri ve iş merkezleri ile yeni yüzünü yansıtan Levent'te durakta otobüs bekliyordum. Gece ilerlemiş otobüs seferleri seyrekleşmişti. Caddenin trafiği yüklü görünse de ortalıkta pek kimse kalmamıştı. Gecenin karanlığında gökyüzünü aydınlatarak gökdelenleri olduğun da görkemli gösteren ışıklarda kanat çırpan martılara gözüm takılmış, durakta oturmakta olan o ana kadar fark etmediğim yaşlı beyefendinin bu sözleri ile irkilmiştim. Eliyle martıları işaret etti.







-Gökdelenler yokken martılar buralara gelmezdi. Çerçöpten başka onlar için yiyecek yoktu buralarda.







-Peki şimdi niye buradalar?







-Önce heyula gibi gökdelenler sonra onların ışıklarına martılar geldi buralara. Bakma sen bu binaların görkemli göründüğüne. Hepsi işyeri, gece kimse kalmaz buralarda. Geceleri içleri boş sanılmasın diye aydınlatıyorlar. Maksat görüntüyü kurtarmak. Martılar ise ışığa geliyor, gün ışıyana kadar ayrılamıyorlar buradan. Yiyecek bulamadan aç açına dönüp duruyor helak ediyorlar kendilerini.







Durakta kulaklıkla müzik dinleyen genç delikanlıyla kenarda grup oluşturmuş birkaç kişiden başka kimse yoktu. Beyefendinin yanına oturdum. Bir süre daha plazaların ışığından ayrılmayan martılara baktık. Hangi otobüsü beklediğini sorduğumda Beşiktaş'ta oturduğunu, hava almak için yürüyüşe çıktığını soluklanmak için durduğunu, emekli gazeteci olduğunu söyledi. Eliyle kulaklıkla müzik dinleyen delikanlıyı gösterip eskiden iyi kötü herkesin koltuğunun altında gazete olduğundan şimdilerde ise bu tür aletlerin gazetelerin yerini aldığından yakındı. Gelen servis minibüsü gece vardiyasına gitmekte olan kadınlı erkekli grubu alıp hareket etti. Bizimki eliyle minibüsü gösterip "gecenin bu saatinde insanları çoluğundan çocuğundan evinden koparıp yollara dökmeyi başarıyorlar ya, helal olsun. Çağdaş kölelik böyle bir şey işte" dedi. "Ne yapacaksın ekmek parası, geçim derdi. Büyük şehirde yaşamak, çocuk büyütmek kolay değil." diye cevap verdim.







Kaşlarını çatıp elini kaldırdı.







-Yok. O kadar basit değil. Üstlerine başlarına bakarsan anlarsın. Onlar hiç de öyle aç açık değiller. Bence onlar pek çoğumuz gibi kredi kartı taksitlerine, borçlarına çalışıyorlar. Üstelik ülkenin hali de bu insanlardan pek farklı değil.







Bir süre susup gelen geçen arabalara baktık. Sonra dönüp, sistemin her zaman çoğunluğu köleleştirmeye gerek duyduğunu, bunun için uzun süre açlığı, kıtlığı kullandığını, insanların çoluğu çocuğu aç açık kalmasın diye köle gibi çalışmaya razı olduğunu, ülke zenginleşip açlık korkusu azalınca sistemden pay isteyen sisteme karşı duranların sayısının arttığını, sosyal adalet beklentisinin tırmandığını anlattı.







-Toplumu yeniden köleleştirmek için yeni tüketim objeleri bulunmalı ve toplum tüketim ile köleleştirilmeliydi. Maalesef bunu başardılar. Bu dönüşümde askeri darbelerin de etkisi oldu ama bana sorarsan en büyük suç biz gazete ve medya çalışanlarında. Bizleri çok iyi kullandılar. Üstelik içinde olmamıza karşın anlayamadık. Anladığımızda da iş işten geçmişti.







-Ne suç işledi gazeteler?







-Önce insanlara yeni tüketim objeleri tanıttık. Ev, araba, giyim kuşam, aksesuar, yaşam biçimi aklına ne gelirse hepsini tanıttık. Dahası bir kısmını kupon ile çekiliş ile verip kolay erişilebilir sanılması için uğraştık.







-Peki ya sonra?







-Sonra sıra insanları borçlandırmaya geldi. Hani bir zamanlar pavyon kadınlarını borçlandırıp çalıştırırlardı ya, işte milleti de taksitle alışverişe alıştırıp borçlandırdılar. Borcu bitene kadar çalışmak zorunda bıraktılar. Şimdi bütün millet taksit ödemek, bitmek bilmeyen borçlarını döndürmek için çalışıyor. Çağdaş kölelik dediğim böyle bir şey işte. Görmüyor musun? Peşin parayla alışveriş istenmiyor, artık. Her şey peşin fiyatına bile olsa taksit ve borçlandırma üzerine kurulu. Ülkeyi de pavyon karısına benzettiler. Ülke olarak hiçbir zaman bitmeyecek borç içinde yüzüyoruz ve bırak ana parayı ödemeyi, borçların faizini ödemeyi başarı diye yutturuyorlar.







Bir süre sustu. Durakta bekleyenlerin birer ikişer gelen otobüslere binmesiyle ortalığa tekrar sakinlik çöktü. Caddenin trafiği ise azalmış görünmüyordu. Ayağa kalktı. Gitmeden eliyle plazaların ışığında dolanan martıları gösterip Bence milleti de bu plaza martılarına benzettiler. Tüketimden vazgeçemiyorlar. Bu martılar gibi tüketimin ışıltısı içinde aç açına amaçsızca dönüp duruyorlar. Kendilerini tutsak ediyorlar. Martılar gün ışıyınca anlıyorlar hayatın gerçeğini. Umarım bizimkiler de gün gelir anlar. Gerçi pek umudum kalmadı. Kendi çocuklarıma bile anlatamıyorum. Eski kafalı ve dinozor olmakla suçluyorlar dedi. Kederlenmişti. İyi geceler dileyerek Beşiktaş'a doğru ağır adımlarla uzaklaştı. Caddenin gürültüsünün azaldığı anlarda uzaklardan plaza martılarının çığlıkları geliyordu sanki.







Dr. Mehmet Uhri



mehmetuhri


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:25 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.