Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   Neleri bıraktık arkamızda (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/589849-neleri-biraktik-arkamizda.html)

Bluesky24 05-05-2010 01:50 AM

Neleri bıraktık arkamızda
 




Kan şekeri düzeyini kontrol altına alabilmiş olsak da tansiyonunu kontrol altına almamış uzun sürmüş, birkaç kez hastanede yatmak zorunda kalmıştı bizim ak saçlı ihtiyar. Kısaca hastanenin müdavimlerindendi.







Yılbaşı arifesine denk gelen bir gelişinde kendi eliyle yaptığı tencere dolusu Arnavut ciğerini servis çalışanlarına hediye etmişti. Bu sayede öğrenmiştik hastamızın eskinin meşhur meyhanecilerden olduğunu. Muayenesini yapıp ilaçlarını yazarken tansiyonunun yine yüksek olduğunu saptamıştık.







- Tansiyon ilacının dozunu arttırmak gerekecek galiba.



- İstemem evladım. Tedaviyi tadında bırak. Verdiklerin işe yaramıyorsa ilacın miktarını arttırıp zehirleme beni. Bırak tadında kalsın. Ben halimden memnunum.



- Neyi tadında bırakayım, anlamadım? Tedavinin tadı mı olurmuş?



- Olmaz olur mu. Her şeyin tadı olur. Hepsi hayatın içinde değil mi? Gerçi şimdiki neslin anlayabileceğini bir şey değil bu ama, her neyse.



Daha sonra oturup dededen toruna üç kuşaktır meyhanecilik yaptığını, meyhaneciliğin her türlüsünü bildiğini anlatıp şimdilerde insanların içki içmenin adabını yitirdiğinden söz etti.



Biraz daha konuşturmak için ne varmış, içki içmede? Biraz içki, biraz meze değil mi alt tarafı? diyecek oldum.



- Beyim herkes öyle zannediyor. Ama o kadar basit değil. Meyhanecilik hayatın parçasıdır derdi babam. Hayat nasıl akıyor ise meyhanecilik de ona uyarmış.



- Nasıl yani?



- Eskiden hayat yavaş akıyordu. Meyhaneye oturan adam da ağır ağır içer, yerdi yemeğini. Şimdilerde devir değişti, hayat hızlandı. İnsanların zamanı azaldı. Bir saatte yeyip, içip gitmek istiyor müşteriler. Muhabbet bile aramaz oldular. Yemekler ve mezeler de değişti tabii.



- Başka ne değişti?



- Eskilerde babalar oğullarını alıp gelirlerdi, meyhaneye. İlk içkiyi babalarının elinden tadardı delikanlılar. İçki ve meyhane adabını öğrenirlerdi. Şimdi kim kime dumduma. Bakıyorsun liseli delikanlılar doluşmuşlar meyhaneye adabını da bilmeden içmeye kalkışıyorlar. İçimden sövüyorum bunların babalarına.







Servis çalışanlarına ikram ettiği tencere dolusu Arnavut ciğerini gösterip;



- Meyhaneci dediğin hazırladığı Arnavut ciğeri ile anılırdı. Şimdi arayıp soran müşteri bile kalmadı artık. Ben yine de inatla pişirir hazırlarım her akşam bu mereti.



- Haklısın galiba. İnsanlar içip içip tıka basa dolu mideleri ile gecenin bir saati geliyorlar hastaneye. Hazımsızlık bir yandan, sarhoşluk bir yandan. Biz de ne yapacağımızı şaşırıyoruz.



- Doktorum, hayat değişti, meyhanecilik de değişti. Eskinin tat düşkünü akşamcıları kalmadı artık.



Sigara yakmak için izin istedi. Yaktığı sigarasından derin nefes çekip dumanını havaya savurduktan sonra bir süre düşündü sonra sürdürdü konuşmasını.



- Meyhaneciliğin birinci kuralı güzel meze yapmak ise ikinci kuralı mezeyi azar azar servis etmekti. Mezeler çay tabağı gibi küçük kaplarda bir iki çatalda bitecek şekilde servis edilirdi. Gerçek damak tutkunları da iyi hazırlanmış mezenin doymak için değil içkinin yanında tadına varmak için yendiğini bilirdi. Meyhaneci dediğin müşterisinin damağına lezzet sunabilendi, karnını doyuran değil.



- Şimdilerde kalmadı böyle meyhaneler, meyhaneciler sanırım.



- Beyim meyhaneci müşterinin nabzını bilirdi. Masaları dolaşır gerektiğinde içki ve mezenin yanına muhabbeti de katık ederdi. Şimdi nerde… Gelenler karın doyurup biran önce sarhoş olma derdinde. Muhabbeti bile unuttu millet.



- Meyhanecilik hayatın parçası olmaktan çıktı mı yani?



- Meyhanecilik her zaman hayatın parçasıdır, beyim. İnsanlar değişti, hayat değişti, meyhanecilik de bundan nasibini aldı. Eskiden hayattan tat almaya, yaşadığı hayatın zevkini çıkarmaya düşkün insanlar vardı. Küçük tatlardan büyük hazlar alabilmekti hayat. Doymak değildi, o zamanlar.



- Şimdi nasıl yaşıyor insanlar?



- Dedim ya insanlar değişti, hayat da değişti. Beğendiği mezenin tadına varmak yerine tabaklar dolusu isteyip doymaya çabalıyor insanlar. Kısa yoldan doyup sarhoş olmak istiyorlar.



- Eeeeeeeee



- Böyle olunca insanlar günü, zamanı yaşamak, hayatın tadına varmak yerine hep bir yerlere yetişmeye, hayatı dolu dolu tüketmeye uğraşıyor. Tadında bırakmayı bilmiyorlar. Tadı kaçtı buraların, ne desem boş.



Sigarasından derin, derin nefesler alıp dumanını hırsla savurdu. İzin isteyip kalktı. Odadan çıkarken geri döndü; Bir gün ekibi toplayıp gelin benim meyhaneye de eskinin tatlarını hatırlatayım sizlere. Muhabbeti, içkiyi ve mezeyi sunayım da anlayın neleri bıraktık arkamızda. dedi ve başını önüne eğip uzaklaştı.







Dr. Mehmet Uhri



mehmetuhri





Kaynak: Ekolay


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:52 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.