Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   DİABET/ŞEKER HASTALIĞI 5 (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/566820-diabet-seker-hastaligi-5-a.html)

Bluesky24 24-04-2010 11:18 AM

DİABET/ŞEKER HASTALIĞI 5
 


Sayfa: 5/7

Diabet ve ağrı

Diabetiklerde değişik mekanizmalarla ağrılı durumlar gelişebilir. Bunların zemininde çoğunlukla bir nöropati yani çevresel sinirlerin



diabete bağlı olarak zedelenmesi yatar. Diabetin sebep olduğu nöropati tek bir hastalıktan ibaret değildir ve bu da çok değişik vücut bölgelerinde ve değişik



özelliklerde ağrılı hallerin kendini göstermesine yol açacaktır. Örneğin bir gözün çevresinde ağrı ve ardından çift görme ile bir göz siniri felcinin



belirmesi bunlardan biri olabileceği gibi tıpkı bel fıtığındakine benzer bir ağrı da diabete bağlı olabilir.

Baş ve göz ağrısı şeklinde bir ağrı olabilir mi?

Kafa çiftleri olarak adlandırılan sinirlerden üç numaralı olan gözlerin hareketinden sorumludur. Bu sinirin nöropatisinde olguların



yaklaşık yarısında felcin başlamasından bir kaç gün önce göz ardı veya üzerinde ağrı vardır. Bir iki gün içinde çift görme ve şaşılık ortaya çıkar. Yapılacak iş



göz ve sinir hekiminize başvurmaktır. Hekiminiz bazı incelemelerden sonra bu teşhisi koymuşsa hastalığınız bir kaç ay içerisinde düzelecektir.

Karın ve göğüs ağrıları olabilir mi?

Diabetik gövde nöropatisi veya gövde-karın kaslarına giden köklerin hastalığında gövde veya karın bölgesinin alt kısımlarında hissedilen,



tek veya çift yanlı olabilen bir ağrı vardır. Bu çeşit ağrılar doğal olarak bu bölgelerde yer alan iç organların hastalıklarına bağlıdır. Göğsün sol yanındaki



bir ağrı ilk elde infarktüsü veya karın bölgesinin sağ altındaki bir ağrı pekala bir apandisit ağrısını akla getirecektir.

Diabetin sebep olduğu ağrılar bel fıtığı ile karışabilir mi?

Diabetik amyotrofi de denilen bir kök nöropatisinde olabilir. Tek veya çift yanlı olabilen ağrı uyluk, bel bölgesi ve üreme



organları çevresinde hissedilir. Ayrıca zayıflama ve bacaklardan biri veya ikisinde kuvvet kaybına da yol açabilir, ağrı yanıcı karakterdedir ve geceleri



artar. Daha çok yaşlı erkek diabetlilerin bir hastalığıdır ama kadınlar da muaf değildir.

El



ve ayak ağrıları

Daibette sık görülen sinir zedelenmelerinden bir grubu da sinirin vücuttaki dar kanallardan geçerken sıkışmasıdır. Bunlara tuzaklanma



denir. En sık şekillerden biri kadınların pek çoğunu etkileyen el bileğindeki sıkışmadır. Bu hastalıkta gece ortaya çıkan el uçlarında karıncalanma, uyuşma ve



yanıcı bir ağrı vardır. Ayakta ise buna benzer bir sinir sıkışması daha vardır ki benzer yakınmalar ayak tabanında kendini hissettirir.

Diabetik polinöropatilerde ağrı:

Polinöropati sözcüğü bize simetrik ve yaygın bir çevresel sinir hastalığını ifade eder. Bu durumda da ağrının en çok hissedileceği bölge



ayaklar ve eller olmak üzere vücudun uç kısımları olacaktır.

Ani başlangıçlı ağrılı diabetik nöropati:

Oldukça nadir ancak son derece ağır seyreden bir nöropatidir. Ağrı çoğunlukla ayak ve bacaklarda, bazen üst taraf gövde dahil tüm



vücutta hissedilir. Yanıcı ve batıcı ağrıya ciltte yaygın olarak temasla ortaya çıkan aşırı duyarlılık eşlik eder. Çoğunlukla Tip I diabette ve ağır kilo kaybı



ile birlikte seyreder. Bazen hızlı ve ağır bir şeker kontrolü tetikleyebilir.

Diabetik Duysal Nöropati

Bu tablo diabetik nöropatilerin en sık görülen şeklidir. Tip II diabetiklerin karakteristik bir hastalığıdır. Sinsi başlar; ağrı geceleri



artar, yanıcı, sızlayıcı özellikte ve ayak tabanlarını, ayağın bütününü veya bacakları etkiler. Devamlı veya fasılalı olabilir ve haftalar ve aylar boyu



rahat dönemler yaşanabilir. Ağrı duyusunu taşıyan ince sinir tellerinin hastalığıdır; bazen de ağrı, ısı duyularının kaybı ile birlikte olabilir. Yani



bir yandan ayaklar kendiliğinden ağrılı, buna karşılık ağrı veren bir uyarana karşı duyarsız olabilirler.

Tedavide ne yapmalı:

Diabetin bütün ihtilatlarında olduğu gibi iyi bir kan şekeri kontrolü altın kuraldır. Ağrı bedenin bir savunma mekanizmasıdır ve daima



ters giden bir şeylerin habercisidir. Bu nedenle ilk yapılacak iş hekiminize durumu anlatmaktır. Bir çok kez sadece iyi bir ayar ve kararlı bir şeker



seviyesinin sağlanması ile her şey düzelir. Oynak kan şekeri, sık sık hipoglisemiler varsa kolay kolay şikayetler geçmez. Ağrı katlanılmaz olduğunda



ve özellikle uykuları, giderek ruh halini etkilediğinde bazı ilaçlarlardan yardım umulabilir. Bunlar basit ağrı kesiciler, ruhsal dengeyi düzenleyen



ilaçlar bazen de sara ilaçları olabilir. Bu tür ilaçlar nöropati ağrıları için de bir hayli etkilidir, ancak çoğu kez kan sayımı, karaciğer testlerinin takibi



gibi hassasiyetleri gerektirir.

Diabet ve Sindirim Sistemi Bozuklukları

Diabet insan vücudundaki tüm organları olduğu gibi sindirim sistemini de etkileyebilir. Tüm diabetik hastaların % 60 - 80inde yaşamlarının



bir döneminde sindirim sistemine ait rahatsızlıklar görülür. Diabetik hastalarda görülen sindirim sistemi bozukluklarının en önemli sebebi diabete bağlı,



sinirlerde tutulmadır. Bunun dışındaki sebepler sindirim sistemini besleyen damarlarda daralma, infeksiyonlara eğilim ve sindirim hormonlarındaki



değişikliklerdir. Sindirim sistemi gıdaların alımı, sindirilmesi, gerekli olanların emilip gerekli olmayanların atılması işlevlerini gören uzun ve



hareketli bir tüp şeklindedir. Bunun yanında yine sindirim sisteminde sayılan ve salgılarıyla sindirim fonksiyonuna yardım eden organlar vardır, örneğin tükürük



bezleri, pankreas, karaciğer, safra kesesi gibi. Bu tüpün işlevlerini yapabilmesi için kendine özgü bir hareketi ve sıvı salgısı vardır. Bu hareketler



ve salgılar ya beyinden gelen sinirler veya sindirim sisteminden salgılanan hormonlar tarafından hassas bir şekilde ayarlanır. İşte bu düzenlemeyi yapan



sinirlerdeki bozukluk büyük oranda diabette görülen yakınmalara yol açar. Diabetli hastalarda sık görülen sindirim sistemi bozuklukları şunlardır:

Reflü özofajiti: Yemek borusu ile mide arasındaki özel kas yapısına giden sinirlerdeki bozuklukla ortaya çıkar. Asitli mide



içeriğinin yemek borusuna kaçması nedeniyle özellikle yatınca göğüste yanma şeklinde yakınmalara yol açar. Disfaji: Yutma güçlüğü demektir. Yutma işlevi



sinirler tarafından yönetilen kaslarla gerçekleştirilir. Bu sinirlerdeki bozukluk yutma güçlüğüne yol açabilir.

Diabetik gastroparezi: Yine sinirlerdeki bozukluk sonucu midenin fonksiyonları ve hareketliliğinde bozulma olması ile meydana



gelir. Özellikle uzun süredir kan şekeri kontrolü kötü olan hastalarda görülür. Yakınmaların şiddeti hafif bir bulantı hissinden hastanın beslenmesini ve su



almasını olanaksız hale getirecek kadar ağır bozukluklara kadar değişen geniş bir aralık içindedir. Ağır şekillerin tedavisi ancak hastane koşullarında



yatarak gerçekleştirilebilir. Böyle hastalar küçük öğünler şeklinde beslenmelidir.

Diabetik diare: Diabetli hastalarda görülen uzun süren ishallerdir. Kısa süreli ishaller genellikle diabetli olmayan insanlarda



da görülebilen akut gastroenterite bağlıdır. Diabetik diarenin sebebi sinirlerin tutulumu sonucu ince bağırsak hareketinin bozulması ve oluşan hareketsiz ortamda



bakterilerin çoğalarak infeksiyona yol açmasıdır. Diabetli hastalar uzun süreli ishallerde mutlaka doktorlarına başvurmalıdırlar. Çünkü uzun süren ishaller



beslenme bozukluğuna ve bazı gerekli elementlerin vücuda alınamamasına neden olabilir.

Kabızlık: Diabetli hastalarda kabızlık sıklığı diğer insanlara göre artmıştır. Nedeni yine sinirlerin tutulumudur. Tedavide en önemli



unsurlardan biri liften zengin gıdalarla beslenmektir.

Dışkı Kaçırma: Dışkımızı tutabilmemizi sağlayan anüsün alt ucunda sfinkter adı verilen özelleşmiş bir kas demeti bulunmaktadır.



Bu kasın gerginliği sinirler tarafından ayarlanır. Bu bölgeye giden sinirlerdeki bir bozukluk dışkı kaçırma yakınmasına sebep olabilir. Uzun süreli ve kötü



kontrollü diabetiklerde dışkı kaçırma sıklığı artmıştır.

Diabete ait sindirim sistemi bozuklukları da tıpkı diğer diabet komplikasyonları gibi kötü kan şekeri kontrolünden kaynaklanır. İyi



kontrol altındaki hastalarda bunların ortaya çıkma olasılığı hemen hemen yoktur.Bu nedenle diabetli bir hastanın iyi kontrolü bütün komplikasyonlardan



korunmasının en etkin ve önemli yoludur.

Diabet ve Kalp Hastalıkları

Diabetlilerde



ölüm nedenlerinin %80ini damar sertliğinin neden olduğu hastalıklar oluşturmaktadır. Bunların üçte ikisi koroner arter hastalığına, üçte biri ise



beyin damarlarının veya periferik damarların (bacak damarları gibi) hastalığına bağlıdır.Diabetin varlığı koroner arter hastalığı açısından başlı başına önemli



bir risk oluşturmaktadır.



Diabetlilerde kalp hastalıklarının tanı ve tedavisini özellikle dikkatli olmak



gerekir;



1. Koroner arter (kalp damar) hastalığının görülme sıklığı belirgin olarak daha yüksektir, daha genç yaşlarda ortaya çıkar ve



kadınlarda da sıkça görülür,

2. Koroner arter hastalığının hiçbir belirti vermemesi sıkça rastlanan bir durumdur.

3. Koroner arter hastalığının varlığında tedavi yaklaşımlarında farklılık söz konusudur.

Diabetlilerde ölüm nedenlerinin %80ini aterosklerozun (damar sertliğinin) neden olduğu hastalıklar oluşturmaktadır. Bunların üçte



ikisi koroner arter hastalığına, üçte biri ise beyin damarlarının veya periferik damarların (bacak damarları gibi) hastalığına bağlıdır. Diabetin varlığı koroner



arter hastalığı açısından başlı başına önemli bir risk oluşturmaktadır. Diabetlilerde diabeti olmayanlara kıyasla koroner arter hastalığının görülme



olasılığı yaklaşık üç kat daha fazladır. Diabetlilerde kötü huylu kolesterol olarak adlandırılan LDL-kolesterol düzeyinin yüksek, iyi huylu kolesterol olarak



adlandırılan HDL-kolesterol düzeyinin düşük olması, hipertansiyonun, sigara kullanımının varlığı ve kan şekeri düzeyinin iyi kontrol edilememiş olması



koroner arter hastalığı riskini arttıran en önemli faktörlerdir. Erişkin tipi diabetlilerin yaklaşık %75i aşırı kiloludur ve kilo fazlalığı risk



faktörlerinin her biriyle bağımsız olarak ilişkilidir. Kadınlarda menapoz öncesi dönemde koroner arter hastalığının görülme oranı erkeklere kıyasla daha



düşüktür. Menapoz sonrası dönemde ise bu oran erkeklerdekine yakındır. Ancak diabetli kadınlarda menapoz öncesinde dahi koroner hastalığı riski erkeklerdeki



kadar yüksektir.

Diabetli hastaların önemli bir bölümünde sessiz koroner arter hastalığı mevcuttur. Bir başka deyişle koroner arter hastalığının



tanısında yardımcı olan göğüs ağrısı yakınmasına diabetlilerde diabeti olmayanlara kıyasla daha seyrek rastlanır. Miyokard infarktüsü olarak



adlandırılan kalp krizi tablosunun tanınmasında şiddetli göğüs ağrısnın varlığı en önemli bulgudur. Oysa diabetli hastaların ancak yarısında miyokard infarktüsü



sırasında göğüs ağrısı vardır. Diğer yarısında ise ya hiç bir yakınma yoktur, ya da bulantı, kusma, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, kalp yetersizliği



bulguları (ayak bileğinde ödem gibi), kan şekeri kontrolünün aniden bozulması gibi durumlar söz konusudur. Bu nedenle diabetlilerde miyokard infarktüsü tanısı



güçtür ve bazı hastalarda aradan uzun bir zaman geçtikten sonra EKG (elektrokardiyografi) bulgularına dayanarak infarktüs geçirildiği saptanır.



Özellikle yaşlı diabetlilerde bu duruma sıkça rastlanır

Koroner arter hastalığı saptanan hastalarda diabetin varlığı tedavi seçiminde de farklı yaklaşımları gerektirebilir. Kullanılacak



ilaçların seçiminde hastanın diabetli olması dikkate alınır. Cerrahi girişim (koroner by-pass) ile alternatif yöntem olan balonla daralmış damarın açılması



(anjiyoplasti) arasında karar verirken hastanın diabetli olup olmaması dikkate alınır.

Diabetli hastalar kan şekerlerinin kontrol altına alınması konusunda gösterdikleri titizliği kalp sağlığı konusunda da göstermelidirler.



Aşağıda söz edilen önerileri tüm diabetli hastaların dikkate alması gerekir:

1. Kan şekerinin yanısıra kan kolestrolüne de belirli



aralıklarla (hekimlerin önerisi doğrultusunda) bakılması uygun olur.

2. Kan basıncının belirli aralıklarla (ayda bir kez ya da hekimlerin önerisine



göre) ölçülmesi gerekir.

3. Önemsiz gibi görülebilen göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı ya da çabuk



yorulma gibi yakınmalar koroner arter hastalığının ilk belirtisi



olabileceğinden bu yakınmaların en kısa sürede hekimlere bildirilmesi



önemldiir.

4. Her diabetli hasta yılda en az bir kez elektrokardiyografi (EKG)



çektirmelidir.

5. Tüm diabetli hastalar düzenli egzersiz (en azından haftada üç kez 40 dakika



süreyle yürüyüş gibi) yapmalı, fazla kilolarını vermek için uygun diyet



uygulamalı, hipertansiyon söz konusuysa hekimlerinin önerdiği ilaçları özenle



kullanmalı ve eğer kullanıyorlarsa sigarayı bırakmalıdır.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 12:17 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.