Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Diğer Sağlık Haberleri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/)
-   -   DİABET/ŞEKER HASTALIĞI 6 (http://www.hayatimdegisti.com/forum/diger-saglik-haberleri/551038-diabet-seker-hastaligi-6-a.html)

Bluesky24 20-04-2010 05:18 PM

DİABET/ŞEKER HASTALIĞI 6
 


Sayfa: 6/7

Diabetik



Retinopati

Günümüzde diabetik retinopati diabetik kişilerde zaman sürecinde gelişen, ağ tabaka olarak bilinen retina damarlarını tutan özel bir



anjiopati (bir çeşit damar hastalığı) ve buna eşlik eden nöropati olarak tanımlanmaktadır. Diabetik retinopatinin gelişiminde diabetin süresi, cinsi,



başlama yaşı, glisemi seviyesi, insülin yetersizliği gibi birçok faktör rol oynar.

Diabeti olan hemen herkeste er ya da geç ortaya çıkan diabetik retinopatinin gelişiminde en önemli 2 faktör diabetin başlangıç yaşı ve



kişinin insüline bağımlı olup olmamasıdır. İnsülin gereksinimi retinopatinin gelişme süresi ve hızını olumsuz etkiler. 30 yaş altı insüline bağımlı



diabetiklerde retinopati gelişimi 30 yaş üstü gruptan daha erken dönemde başlar ve daha hızlı ilerler. İnsüline bağımlı olmayan diabetiklerde diabetik



retinopati gelişme riski yine diabetin başlama yaşı ile ilişkilidir. 70 yaş altı ve üstü oluşuna göre farklılık gösterir.

Diabetik kişilerde görme kaybının nedenleri:

Diabetik retinopati yıllarca hiç bir bulgu vermeden sinsi ilerler. Diabetik retinopatinin her devresinde görülebilen diabetik makulopatiye



(makula ödemi) bağlı görme kaybı ya da retinopati sonucu ortaya çıkan yeni damarların kanaması ile ani görme azalması ve görme kaybı gelişir. Diabetik



makulopati erken dönemde diabetik retinopatide görme kaybının en önemli nedenidir. Diabetik kişilerde makula ödeminin gelişme riski hastalığın süresi,



insülin gereksinimi, proteinüri ile birlikte olan hipertansiyonda artar.

Diabetik retinopatinin takibi:

Diabet tespit edilen bütün hastalarda zaman sürecinde diabetik retinopati gelişebileceği gerçeğinden hareketle diabetin süresine,



tipine, hastanın taşıdığı risk faktörlerine göre belirli aralıklarla detaylı göz muayeneleri (fundus tetkiki) yapılmalıdır.

Diabetik retinopatinin tedavisi:

Günümüzde



körlük nedenleri arasında önemli bir yer tutan diabetik retinopatinin oluşumunda hem damarsal hem de kana ait faktörler rol oynadığı için kesin bir tedavi



yöntemi bulunamamıştır. Kan şekerinin düzenlenmesi çok önemlidir. Ayrıca hipertansiyon hiperlipidemi gibi ek risk faktörlerinin ortadan kaldırılması



gerekir.

Diabetik retinopati tedavisinde kullanılan en etkin yöntem laser fotokuagulasyondur. Laser fotokuagulasyonun ana amacı görmeyi bozan veya



tehdit eden lezyonların ortadan kaldırılmasıdır. Retinopatinin gelişimini o seviyede durdurarak kalan görmeyi korumaktır.

Diabetik



Nefropati

Diabetik Nefropati diabetin uzun dönem komplikasyonlarındandır.

Böbrekler kandaki tüm zararlı maddeleri süzen bir filtre olarak görev yapmaktadır. Böbreklerin içindeki kılcal damar yumaklarına gelen



kan bu maddelerden arındıktan sonra yine vücut kan dolaşımına dönmektedir. Diabetik böbrek hastalığında (diabetik nefropati) kılcal damar yumakları kanı



tam olarak temizleyemezler ve / veya geçirgenlikleri arttığı için damar içinde kalması gereken bazı maddelerin idrar yoluna kaçmasına neden olurlar. Sizin



böbreklerinizin hasta olduğunu hissetmeniz için epeyce bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Düzenli kontrol muayenelerinizin amacı erken dönemde yani



herhangi bir şikayetinizin bulunmadığı dönemde hastalığı teşhis ederek geriye döndürebilmektedir. Diabetik nefropatinin gelişiminde beş aşama bulunmaktadır.

1 - Aşırı süzme ( hiperfiltrasyon)

Birinci aşama böbreklerin çok çalışıp adeta fazla mesai yaparak zararlı maddelerin tamamını vücuttan attığı dönemdir. Diabetin erken



döneminde bu aşırı süzmeye tip 1 diabetlilerin %70inde, tip 2 diabetlilerin % 33ünde rastlanır, ancak bunların % 50sinden azında böbrek yetmezliği gelişir.



Bu aşamada hastada herhangi bir belirti yoktur. Bu kişilerin böbrekleri normalden büyümüştür ve doktorunuzun isteyeceği 24 saatlik idrarda kreatinin



klirens) böbreklerinizin çalışma derecesini gösterecektir.

Korunma: Kan şekerinin iyi ayarlanması böbrek boyutlarının ve böbreklerin süzme hızının normale gelmesini sağlayacaktır.

2 - İdrarda düşük miktarda albumin (mikroalbuminüri)

Mikroalbuminüri albumin denen proteinin düşük miktarda idrarla atılması durumudur. Diabeti olmayan kişiler günde idrarla 25 gramın



altında albumin atarken diabetlilerde günde 30 ila 300 mg arasında albumin atmaya başlayınca böbrek hastalığının mikroalbuminüri dönemine gelmiş bulunur.



Bu aşamada hiç bir belirti görülmez. Bu durum doktorunuzun isteyeceği idrar tetkiki ile ortaya çıkacaktır.

Mikroalbuminuri saptanan hastalarda alınacak koruyucu önlemler:

Kan basıncının ayarlanması. Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) 130/85 mmHg, üstünde olan her değerdir. Hedef bu değerde veya



altında olmaktır.

Kan şekerinizin kontrol altında tutulması. Diabet Kontrol ve Komplikasyon çalışmasının sonuçlarına göre yoğun insülin tedavisi altında



sıkı kontrol sağlanan Tip 1 diabetlilerde böbrek hastalığı riskinin % 35 ila % 56 arasında azaldığı görülmüştür.

Diyetteki protein miktarının azaltılması. Doktorunuz ve diyet uzmanınız bu konuda size daha fazla bilgi vererek yardımcı olacaktır.

İdrarınızı tutamama, idrar kaçırma, mesanenizi tamamen boşaltamama veya mesaneniz dolu olduğu halde idrar yapamama gibi sıkıntılarınız



varsa doktorunuza şikayetlerinizi hemen anlatmaktan çekinmeyin. Hele böbreklerinizin çalışmasında sorun varsa doktorunuza bunları hemen anlatmaktan



çekinmeyin. Hele böbreklerinizde sorun varsa bu yakınmaların giderilmemesi böbreklerdeki hasarın artmasına sebep olacaktır.

3 - Nefrotik Sendrom



Böbrekteki kılcal damar yumaklarındaki tahribat ilerledikçe



idrarla atılan albumin miktarında artış olur ve erken dönemdeki küçük miktarlar daha büyük miktarlara ulaşıp nefrotik sendrom tablosunu geliştirir. Albuminin



görevlerinden birinin de kanın sıvı kısmının damar içinde kalmasını sağlamak olduğu göz önünde bulundurursak idrarla bol miktarda kaybedilen bu maddenin



kanda azalması kanın sıvı kısmının damar dışına çıkmasına neden olup ödemlerin gelişmesine yol açacaktır. Bu dönemde böbrek hastalığında geri dönüş olmadığı



gibi özellikle tip 1 diabeti olanlarda son dönem böbrek yetmezliğine doğru gidiş önlenemez.

Belirtiler: Ellerde ve ayaklarda şişme olacak ve karında, akciğerler ve kalp çevresinde sıvı birikecektir. Bu sizde yorgunluk ve



nefes darlığına sebep olacaktır.



Tedavi / Korunma: Böbrek hastalığının ilerleyişini



yavaşlatmak için kan şekerinizi ve kan basıncınızı ayarlamanız gerekir. Bunların yanı sıra şişmansanız zayıflamanız gerekir. Hergün düzenli bir fizik aktivite



yapmanız gerekmektedir. Diyetteki tuzu da azaltmanız gerekir.

4- Böbrek Yetmezliği



Böbrekleriniz % 30un altında çalışırsa böbrek yetmezliğinin belirtilerini daha fazla hissetmeye başlarsınız; iştah kaybı,



üşüme, bulantı ve kaşıntı. % 15in altına düştüğünde, zayıflama, bulantı ve kusma, gün içinde uyku hali ama gece uyuma güçlüğü. Bu dönem insülin ihtiyacı



azalacaktır. Doktorunuz kansızlık teşhis edecektir, kanda üre ve kreatinin düzeylerini kontrol edecek ve yüksek olduğunu görecektir.

Tedavi: Kan basıncı ve kan şekeri ayarına devam edilecek ve günlük protein alımında azaltmaya gidilecektir. Kan potasyumu ve



sodyumu takip edilecek dengesizlikler diyet ve ilaç tedavilerinde düzenlemelerle giderilmeye çalışılacaktır.

5



- Son Dönem Böbrek Hastalığı



Böbreklerin artık hiç süzmediği bu dönemde kanda üre ve



kreatinin yükselecek, vücutta su birikecek ve özellikle kalp çevresinde toplanarak kalbin pompalanmasını zorlaştırabilecektir.

Belirtiler: Bacak ve ayaklarda ödem, genellikle ayak bileği, yüz, göz çevresinde şişlikler görülmektedir. Kalp ve akciğer çevresinde



biriken sıvı nefes darlığına sebep olacaktır. Bacaklarda kramplar, bulantı, kusma, karında şişkinlik, mide bağırsak ülserleri gelişecektir. Deri turuncu -



sarımsı bir renk alacaktır. Kas ve yağ dokusunun yıkımına bağlı zayıflama ortaya çıkacaktır. Kansızlık, serum kalsiyum düzeyinin düşmesi, potasyum ve fosfor



değerlerinin yükselmesi ve diğer su ve tuz dengesizlikleri bu dönemde takip edilmesi gereken sorunlardır.

Tedavi: Bu dönemde böbreklerin görevlerini hiç yapmadığı düşünülürse onların yerine kanı zararlı maddelerden temizleyecek



tedavi yöntemlerine başvurmak gerekecektir. Bugünkü tedavi şekilleri hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek naklidir.


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:27 AM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.