![]() |
çekim yasasısını nasıl çekersiniz Çekim yasasısının hayatınızda yansımaları somut örnekleri nelerdir. Olumluyu, şansı kendimize nasıl çekeriz ? |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz sevgili siyah.bu konuda çokça mesaj vardı sitede.çekim yasası yazıp aratırsan bulabilirsin.özellikle çekim yasası somut örnekler yerinde harika bilgiler var.ben de çok hadisemi aktardım oraya.ağzımda bakla ıslanmıyor.hee... smiliyface yine de aklına takılan yerleri sor sen siteye.bir de şansı kendimize çekmek için sanırım şanssızlığı,kaybetmek gibi olumsuz düşünceleri mümkünse hiç akla getirmemektir.akılda ne kadar dururlarsa o kadar karşımıza çıkarlar. |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz şans tan bahsedince aklıma geldi... sizlerle çok ilginç bir yazıyı paylaşmak istiyorum. şans faktörü neden bazı insanlara talih hep güler de bazılarının yanına bile yaklaşmaz? yaptığı araştırmalar sonunda bu sualin cevabını bulduğunu iddia eden, hertfordshire üniversitesi psikoloji profesörlerinden richard wiseman, ortaya çıkardıklarını "luck factor - şans faktörü" adlı bir kitapta yayımlamış. aşağıda, bu kitabın ve profesörün yaptığı araştırmaların bir özetini bulacaksınız. "bundan on sene önce şansı araştırmak üzere yola çıktım... bu araştırmadan maksadım, neden bazı insanların hep doğru zamanlarda doğru yerde olduklarını bulmanın yanında, neden bazılarının da başına devamlı kötü şeyler geldiğini ortaya çıkarmaktı... ingiltere'de yayımlanan gazetelere ilan verip kendilerinin hep şanslı veya şanssız olduklarına inanan insanların benimle irtibata geçmelerini istedim... yüzlerce kadın ve erkek müracaat etti... seneler boyunca, bu gönüllülerle mülakatlar yaptım; hayatlarını yakından takip ettim ve onların üzerinde bazı deneyler gerçekleştirdim... ilk ortaya çıkan netice, bu insanların, şanslarının veya şanssızlıklarının sebeplerini bilmemekle beraber, davranış ve düşünce tarzlarının, hayatlarındaki iyi veya kötü talihe yol açtıklarıydı... şanslılar hep fırsatları yakalarken, şansı olmayanlar bu fırsatları kaçırırlar... bunun sebebinin insanların fırsatları görebilme kabiliyetlerindeki farklılıktan kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için de basit bir deney yaptım... şanslı ve şanssız insanlara bir gazete verdim ve gazetede kaç adet resim olduğunu bulmalarını istedim... gazetenin sayfalarından birine de 'bunu gördüğünüzü, deneyi yapan insana söyleyin ve 250 sterlin kazanın' diye bir ilan koydum... bu, yarım sayfa büyüklüğünde ve çok iri puntolarla dizilmiş bir ilandı... buna rağmen, genel olarak şanslı insanlar bu ilanı gördüler; ama şanssız insanlar görmediler... şanssız insanlar, şanslı insanlara nazaran daha endişelidirler ve bunun yarattığı gerginlik, beklenmedik şeylerin farkına varmalarına mani olur... netice olarak, başka bir şeyi düşündükleri için fırsatları kaçırırlar... mesela, bir partiye gidip kendilerine mükemmel bir eş bulmaya çalışırken, iyi insanlarla arkadaş olma fırsatını kaçırırlar... gazete ilanlarından belli bir iş ararken, başka çeşit iş ilanlarını görmezler... şanslı insanlar ise daha rahat ve açıktırlar... onun için de her şeyi görebilirler... araştırmalarım, şanslı insanların dört prensip neticesinde şanslı olduklarını ortaya çıkardı: · bu insanlar, fırsat yaratmak ve fırsatların farkına varmak konusunda ustalaşmışlardır. · iç güdülerine kulak verip şanslı kararlar alabilirler. · müsbet düşünerek kendi kehanetlerini gerçekleştirebilirler. · esnek davrandıkları için de kötü şansı, iyi şansa çevirebilirler... deneyimin sonlarına doğru, yukarıdaki dört prensibi kullanarak talihin değiştirilip değiştirilemeyeceğini bulmaya çalıştım... bir grup gönüllüye, bir ay boyunca, kendilerini şanslı hissetmelerini ve şanslı insanlar gibi davranmalarını sağlayacağına inandığım egzersizler yaptırdım... bu egzersizler, onlara şans fırsatlarını görebilmelerini, iç güdülerine kulak vermelerini, şanslı olmayı beklemelerini ve kötü talih karşısında esnek olmayı öğretti... bir ay sonra, gönüllüler gelip neler olduğunu anlattılar... neticeler, hakikaten şaşırtıcıydı... gönüllülerin % 80'i, şimdi daha mesut, hayatlarından daha memnun ve en mühimi, daha şanslı olduklarını beyan ettiler... zaten şanslı olanlar daha şanslı, eskiden şanssız olanlar da şimdi şanslı olmuşlardı... nihayet, şans faktörünü bulmuştum... aşağıdaki dört tavsiye, sizleri de şanslı veya daha şanslı yapacaktır: · içgüdünüze kulak verin; içinizden gelen ses umumiyetle doğrudur... · yeni tecrübelere açık olun. her zamanki hayatınızın, alışkanlıklarınızın biraz dışına çıkın... · her akşam, o gün içinde iyi giden işleri, meydana gelen iyi hadiseleri düşünün... · beklediğiniz bir toplantı, telefon konuşması gibi şeylerden önce kendinizi şanslı hissedin... unutmayın, şans, umumiyetle kendi kehanetinizin gerçekleşmesidir... siz de hayata gülümsemeyi öğrenin." şansınız bol olsun dostlar.... http://tbn0.google.com/images?q=tbn:....com/yonca.gif |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz kesinlikle doğru bir yazı shamanic ellerine sağlık.çok güzel olmuş.(biriniz afiyet olsun desin) sevincli iletişim konusunda son derece beceriksizdim.ve bunun bir şekilde üstesinden gelmem gerekiyordu.dün bir kitapçının önünden geçerken hiç kitap almak niyetim yoktu.girip çıkıcaktım sadece ve direkt kişisel gelişim kitaplarının yanına gittim ve baktım hep aynı şeyler ama birini baktım oğuz beyin 4*4 lük iletişim kitabı içini kurcaladım fıkralı-anılı bişeydi.sonra olumlu düşünmenin gücü gibi bi kitap vardı ona baktım o sarmadı beni zaten sitede bol bol öneri var.direk anılarla dolu olanı yani 4*4 lük iletişimi aldım.akşam bi siteye bakıyom bi kitaba.iyi ki almışım dedim.oğuz beye tel. bile açtım teşekkür ettim bu kitabından dolayı.tam da ihtiyacım olan şeydi.yani içimdeki hislerin beni çektiği yere gittim ve ihtiyacım olan kitapla karşılaştım.bu sadece biri tabi.bunları dikkat edersek yani içimizdeki sese güvenirsek o da bizi annemiz gibi daha da kollamaya çalışacaktır. sevgiler. |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz evet o kitabı merak ediyorum cok satin alacagim kitaplar icinde.. şansli insanlari da iyice incelemek lazim dogru bencede.. hic cok sansli oldugunu düşünüpte inanilmaz sansiz olan biri gormedim mesela.. yada tam tersi. ayrica sansizim deyip numara yapan ve gicik gibi hep sansli olan biri varsada (tek tük cikkaaar ttli3 cikmami hic) icin icin tersini düşündüğünü de hep düşünmüşümdürr. smil56 bakiş açilari daha pozitif olmali.olumlu düşündükleri için tekerleme gibi oldu yaa. sagol bu degerli bilgileri paylaştigin icin shamanic. |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz rica ederim arkadaşlar... evde yoktum diye göremedim mesajlarınızı.. yeni gelebildim foruma.. bu konu ile ilgili bir yazı ve test buldum... onu da paylaşayım sizlerle... bakalım test sonuçlarımız nasıl çıkacak.. şansın peşine düş felaketler beni bulur diyenlere müjdeli haber; şansı yakalamak çok kolay. bu görüşü savunan şansla ilgili araştırma yapıp kitap yazan prof. wiseman'ın önerileri: arkadaşınla film izle, meditasyon yap, şükret ingiliz focus dergisi, bu haftaki sayısında 'şans'ı tüm yönleriyle ele aldı. derginin yazarlarından susan albridge, 'the luck factor (şans faktörü)' adlı kitabıyla gündeme gelen profesör richard wiseman'ın bilgilerini kaynak gösterdi. şansı insanların yarattığını savunan wiseman'e göre; 'şans' sadece psikolojik bir faktör. araştırmaları ışığında bu sonuca vardığına dikkat çeken richard wiseman, açıklamalarına şöyle devam ediyor: 'şanslı insanların hemen hepsinde aynı psikolojik yapıyı gözlemlemek mümkün. şanslı olduğunu düşünen herkes çoğunlukla çevresiyle iyi ilişkileri olan, sosyal, ayakları yere basan ve iyimser kişiler. bunun tam aksine, hayatı boyunca şanssız olduğunu düşünenlerin ise hayata bakışı zaten yeterince kötümser.' şans aşk da getirir profesör wiseman'ın araştırmaları kendini şanslı bulanların daha mutlu beraberlik yaşadığını ortaya koyuyor: 'şanslı insanların partnerlerinde ilk aradığı şey psikolojik uyum, yani kendi gibi düşünen kişiler. böylelikle ilişkileri sırasında bir sorunla karşılaştıklarınla bunu sabırla ve iyimserlikle çözebiliyorlar. şanslı insanların çevreleri de her zaman daha geniş oluyor. şanssız olduğuna inananlar ise en ufak problemde 'bu zaten olmayacak bir ilişkiydi' deyip kesip atıyorlar.' richard wiseman, şanslı insanların kötü olayları bir tür pollyanacılık oyunuyla iyi şans olarak gördüklerini savunuyor: 'mesela bir banka soygununda bacağınızdan vurulduğunuzu düşünün. eğer şanslı olduğunuzu düşünüyorsanız 'allah'tan kafamdan ya da göğsümden vurulmadım' dersiniz. burada da psikolojinin ve şansın birlikte nasıl işlediğini görüyoruz.' merdivenin altından geç kara kediden korkma şansla ilgili batıl inançlar: # meşe palamudu uğur ve başarı getirir # 13 sayısı ve kara kediler uğursuzdur # çatlak bina altında yürümek uğursuzluk getirir # tahtaya dokunmak şanssızlığa yol açar # merdiven altından geçmek uğursuzluk getirir # fare kuyruğu taşımak şans getirir # sol omuzdan tuz atmak şeytanı kovalar # ayna kırmak yedi yıl boyunca şanssızlık getirir # parmakları çapraz biçimde tutmak iyi şans getirir mutlu bir hayat için mücadele et # insanlarla iletişimde bulunmak size birçok yeni fırsat sunabilir. bu sayede birçok yeni insanla tanışabilirsiniz. # hem fiziksel hem duygusal olarak kendinizi rahatlatın. sessiz bir odaya kapanıp derin nefes alabilir, bir göl kenarında oturabilir, rahatlama egzersizleri yapabilirsiniz. # meditasyon yapın ya da bir kelime seçin ve onu sessiz bir odada tekrarlayın. (haftada üç kere 20'şer dakika) # sabah şükredin sonra kendinize şans dileyin. kendinize birçok güzel fırsat sunulmasını hayal edin. # kötü bir şey olduğunda çok fazla dert etmeyin. kendinizi üzmekle bir yere varamayacağınızı anlayın. # kötü şanslardan korumak için arkadaşlarınızla buluşun, onlarla film izleyin veya spor yapın. # isteklerinizi sıralayın. asla onları unutup nasılsa olmaz demeyin. sonuna kadar mücadele edin. şans profiliniz 'şans faktörleri' adlı kitabıyla ünlenen richard wiseman'ın testini çözün, şansın hayatınıza etkisini öğrenin. aşağıdaki soruları uzun uzun düşünüp 'kabul ediyorum veya kabul etmiyorum' diyerek yanıtlayın. 1- kimi zaman tanımadığım insanlarla bir bankada veya bir markette sohbet ediyorum. 2- hayatım süresince iyi veya kötü bir şey hakkında endişelenmeye eğilimli değilim. 3- yeni deneyimler kazanmaya açık değilim. (yeni bir yemek öğrenmek, farklı bir müzik türünü dinlemek.) 4- çoğu zaman içimden gelen sesleri dinler, onların iyi olduğunu düşünüp ona göre hareket ederim. 5- sezgilerimi geliştirmek için meditasyon yapar, yeni teknikler dener veya sakin bir ortama girerim. 6- çoğu zaman ilerisi için düşündüğümde başıma iyi şeylerin geleceğini düşlerim. 7- hayattan ne isteyeceğimi bilir, bütün ihtimaller karşısında onları gerçekleştirmeyi planlarım. 8- tanıdığım bütün insanların bana yardımcı olacağını, arkadaşça davranmalarını tahmin ederim. 9- başıma gelecek her şeye iyi yönünden bakmayı tercih ederim. 10- kötü olayların başıma geldiğinde benim için iyi bir deneyim olacağını düşünürüm. 11- zamanında başıma gelmiş talihsiz olayları kafama takmam. 12- yaşamış olduğum olaylardan ders çıkarırım. puanlar kesinlikle katılmıyorum: 1 puan katılmıyorum: 2 puan emin değilim: 3 puan katılıyorum: 4 puan kesinlikle katılıyorum: 5 puan değerlendirme # 1. ve 3. soru aralığında: 12 puan ve üstünü alanlar şanslı. 8 puan ve altı alanların şansı düşük. yüksek puan alanlar kendilerine çıkan fırsatları değerlendiriyor. yaratıcı ve iyimserler. # 4. ve 5. soru aralığında: 8 puan ve üstü puan alanların şansı iyi. 2-4 puan alanlar şanssız. şanssız olanlar olaylara kötümser bakıyor. # 6. ve 8. soru aralığında: 9 puan ve altı şanssızlar. 12 puan ve üzeri şanslı. 12 puan üzerinde puan, hayatları boyunca iyi bir yerde olacaklarını işaret ediyor. gelecek için istedikleri her şeyi yapma hırsına sahipler. # 9. ve 12. soru aralığı: 10 puan ve altında olanlar az şanslı, 17 puan ve üstünü almış olanlar çok şanslı. önlerine çıkan her fırsatı avantaja çeviriyorlar. bol şanslar... http://tbn0.google.com/images?q=tbn:...esim/yas11.jpg |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz richard wisemanın şans faktörü kitabını herkese tavsiye ederim beni o kitap çok etkiledi..... ve daha şanslı olmamı sağladı.. sizinde sağlayabilir.. shamanicede bu güzel bilgileri paylaştığı için teşekkürler |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz bende kitabı okuyamanlardanım daha keops tavsiyene uyacağım canım.. ay buara ne kadar çok kitap okusam okumadığım atladığım bi sürü şey çıkıyo.. dahah hızlı okumalımıyım daha hızlı... girlhaha |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz buda farklı bir bakış açısı.. bildiğimiz öğretileri bir hikaye içine oturtmuşlar.. okuyunca bir tebessüm oluştuğunu fark ettim yüzümde.. tanri ltd.sti.''ne faks yollamak john payne ceviri: lale kulahli sevgili arkadasimiz bob, bir gun sacini banyoda kuruturken elektrige carpilir ve kendisini cennette bulur. en son hatirladigi sey aynada diken diken olmus saclaridir ve bundan dolayi biraz dehsete kapilmistir. bob''un yardimina onun muhtesem rehberi gloria gelir ve onu yeni duruma alistirir. gloria sorar "sence nasildin bob?". "mmmm...oldukca iyi oldugumu dusunuyorum. ..asagida calismak cok zor. ıs, guclukler, cok calisma, yeni durumlar yaratabilmek icin surekli ugrasma, karsina cikan zorluklari asma...oldukca tuketici" diye yanit verir bob, hayal kirikligi dolu bir ses ile. "oh" diye yanit verir gloria..."bana oyle gorunuyor ki istedigin herseyi elde ettin" "ıstedigim herseyi mi! delirdin mi sen? ıstedigim herseyleri elde etmedim ben. hatta zar zor bir seyler elde ettim. dedigim gibi, cok calisma, zorluklar, hayal kirikliklari. ..." der bob. gloria sevgiyle elini bob''un dizine koyar, nazik bir sekilde gozlerinin icine bakar ve "hayir bob, istedigin herseyi elde ettin. goruyorsun, evren, tanri ltd. sti. gibidir ve bizim hersey icin bir departmanimiz var. siparis departmani, sevkiyat, pazarlama, yonetim, hersey..ve hepimiz sizin icin calisiyoruz. sana gostereyim." gloria bob''un elinden tutar ve onu cok ama cok buyuk bir binaya goturur. yuzlerce insan her tarafa kosusturmakta, kitaplar, dosyalar, dokumanlar tasimakta, birbirlerine koridorlar boyunca bagirmaktadir. ..burasi adeta borsa binasi gibidir...tam bir calisma alani. "bu, siparis departmani bob, etrafa bak" der gloria. bob etrafa bakinca siparislerin geldigi ve her tarafa yayilmis faks makinalarini gorur. pek cok masada bir kac metre yukseklikte dokuman yiginlari vardir ve bunlar bir masadan digerine gecirilmektedr. gordukleri karsisinda "burasi ne kadar islek bir yer" diye dusunur. gloria onu daha sonra bir baska odaya alir. bu odada ise 1 kisi oturmaktadir ve 1 tane faks makinasi vardir. bob orada dikilirken odadaki son derece guzel asistan bir faks alir ve dikkatli bir tavirla ve gulumseyerek faksi okur ve yuzunde inanilmaz bir keyif ifadesiyle uzerine "gerceklesti" damgasini vurur. gloria bo''bu koridora cikartir ve yuzune bakar... "2 siparis departmani arasindaki farki farkettin mi bob?" "evet" der bob. "acikcasi, kucuk ofis ozel birisi icin, bir yasli ruh veya ona benzer birisi icin ve diger ofis de bir suru daha az onemli ruh icin." "hayir sevgili bob" diye yanitlar gloria.."kucuk ofis ne istedigi ile ilgili net olan ve cok zor supheye dusen, digerleri ile cekismeye ihtiyac duymayan ve niyetleri hakkinda net olan dunyadaki bir kadinin siparis departmani. diger ofis ise, senin siparis departmanin. " "evet evet...ben ve dunyanin yari nufusu" diye sert bir yanit verir bob. "hayir bob" der gloria nazikce..."bu senın siparis departmanin" . tum o insanlar ve fakslar senin icin calisiyor." "oyle mi" diye sorar bob saskinlikla. "evet bob, her birisi gunun her ani, senin icin calisiyor." der gloria. "aciklayayim. .". gloria bob''a onun dusunerek gonderdigi her istegin tanri ltd.sti. tarafindan faks olarak alindigini ve yerine getirildigini aciklar. ona, "yeni bir kariyer istiyorum..iyi bir maas aldigim, tek basima calisabilecegim ve kendime dayali olan bir kariyer" diyen bir faks gonderdiginde, bu siparisin tanri ltd. sti. tarafindan derhal yerine getirildigini anlatir. sonra ona bir is gorusmesine gittigini ve gorusmeden ciktiginda "bu yeni is icin yeterince iyi oldugumu sanmiyorum, benden cok fazla sey istiyorlarmis gibi gorunuyor" diye dusundugunu ve bu faksin da, ilk faks gibi derhal yerine getirildigini ve boylece ise alinmadigini ve bunun da onu kizdirdigini soyler. sonra, gloria bob''un elinden tutar ve onu ofis arsivinin oldugu yere goturur. bob burada isle, saglikla, parayla, kariyerle ve iliskilerle ilgili yolladigi tum fakslari gorur. birbiri ile bu kadar celiskili siparisi gormekten saskina donmus olan bob "siparisler" ve "iptal edilmis siparisler" adi altinda iki faks yigini farkeder. bunlar hemen hemen ayni yuksekliktedirler. ve bircok durumda da "iptal edilmis siparisler" yigini, "siparisler" yiginindan bile daha yuksektir. "ama gercek su ki.." der gloria "sadece siparisler vardir. tum dilekleri ve istekleri yerine getirmek tanri ltd.sti.''nin sorumlulugundadir. bizler her tur emre uymakla yukumluyuz. yani bize "bunu yapabilecegimden emin degilim" diye bir faks yollarsan, bu siparisini kabul etmek ve hayatinda gerekli duzenlemeleri yaparak bu istegini gerceklestirmek zorundayiz." bob gloria''ya saskinlikla bakar ve "yani istedigim herseyi aldim mi gercekten?" "evet bob" der gloria, "bize yollanan her faks tamamiyla isleme konur ve ne yaziktir ki sen, bizim sana gonderdigimiz fakslari cok nadiren okudun." "siz bana faks mi gonderdiniz? ne kadar siklikta?" diye sorar bob, inanmayarak. "evet bob" der gloria, yuzunde yumusak bir ifade ile.."neredeyse her gun...ama cogu zaman mesgul sinyalini aldik ve bundan dolayi da sana erisemedik. yaratici olup faksi onu sana okuyacak yakin bir arkadasina yolladigimizda, ya hic bir zaman gercekten dinlemedin veya not almadin. milenyumla birlikte cok yaratici hale geldik. arkadaslarinla, ozel durugorusu olan kisislerle; tv, radyo ve bir suru kitap araciligi ile gizlenmis bir sekilde fakslari yolladik sana ama cogunu kacirdin. bir kac kez hattin mesgul degilken sana ulastik ve sen faksi buyuk bir ilgiyle okudun, ama sonra unuttun ve bize ayni bilgiyi istedigini belirten bir faks daha yolladin. bu durumda faksimizi tekrar yolladik. ama sen yine okudun, aldirmadin, unuttun veya attin ve bize yine faks gonderip ayni bilgiyi bizden defalarca ama defalarca tekrar istedin." "benden usanmadiniz mi" diye sorar bob. "hayir bob, asla"..."bu bizim isimiz..biz sadece kendini ne kadar yordugunu farkettik. ve sevgili bob, senin bir kere daha denemeni isterim. dunyaya geri git, faks alma aletlerinin modellerini yenile, aldigin mesajlara dikkat et ve ileride bize daha net ve daha az faks yollamaya calis. biz burada sadece sana yardim etmek icin variz bob." sevgiler http://www.smileyworld.com/dictionar...ure/Flower.gif |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz shamaniz teşekkürler, bu gerçekten çok güzel bir hikaye kiss3 |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz sizi bir dusunceye askla baglayabilecek gerceklerin neler olabilecegini hic dusundunuz mu? asktan bahsettigimizde hep iki kisinin birlikte olmasi gercegini algilariz. birbirleriyle ayni tutkulari paylasan ve ahenk icerisinde hareket eden iki kisi. ayni iki farkli sesin bir orkestra icerisinde birbirine karişmasi ve guzellesmesi gibi. ıste bir dusunceyi askla istemek de buna benzer. artik tum duygulariniz bir baskasina asik oldugunuz anlardaki frekansi yakalamis demektir. asik oldugunuzda hisleriniz vucudunuza ve hareketlerinize hakim olmaya baslar. artik davranislarinizi kontrol eden askin o muhtesem tutkusudur. bir dusunceyi askin dogalligindaki gibi harekete gecirebilmeniz icin de once kendinize izin vermeniz gerekir. sonra icinizdeki o tutku sizi hedefinize dogru hizla yonlendirecektir. psikolok alfred adler bir keresinde: “bir fikrin beni kullanmasina minnettarim” demisti. evet bir fikre askla baglandiginizda o size yolunuzu gosterecektir. artik bu noktadan sonra ne o dusunceye yon vermeye ihtiyacin kalmistir , ne de basarmak icin hirsla mucadele etmeye.. cunku artik siz her sabah ayni saate kurdugunuz alarminiz calmadan once uyanmis olacaksiniz. hedefinizin pesinde askla hareket etmeye basladiginizda, kendinizi ayni oniki yasindayken yaz tatiline ciktiginiz ilk anlardaki kadar mutlu hissedeceksin. buna siz bile sasirabilirsin. neler oldu size boyle...daha bir gun once hersey agir ve cekilmezken, simdi sizi cocuksu bir tutkuyla harekete geciren gercek nedir?. nasil boylesine bir tutkuyla doldunuz? disarida hava mi degisti? yoksa gunes bir kac saat once mi dogdu? elbette hayir. degisen sadece okulun son gunundeki o sabirsizca bekleyisden biraz sonra kurtulup ; beklediginiz o guzel yaz tatiline cikacak olmanizdi... oysaki ikisi arasindaki fark sadece dakikalardi. .. kaynak bob proctor derleme& ceviri cuneyt yigitsoy |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Bir düşünceye aşkla bağlanmak kavramını bende bilirim ve o düşünce veya fikir sizi alır istediği noktaya götürür iradenize yön gösterir doğal motivasyon haline ulaşırsınız herşey kendiliğindendir adeta beyin hedefe ya da hedeflere kilitlenmiştir işi bilinçaltı devralır işte şu anda zayıflama programımda uyguladığım olay bu ama epey bi teknik kullandım bunu başarmak için kilo verme telkinini dinlememde işe yarıyor şimdiden 3 kilo ilk hafta için fena değil en güzel tatlıları önüme koysalar bile bilinçaltım devreye giriyor ve bir güç o şeylerden beni uzak tutuyor günde 50 kez ise günün farklı zamanlarında bugün hiç iştahım yok diyorum ideal kilomdayım diyorum transta ve uyanıkken bilinçaltını programlıyorum şu an herşey güzel şu anki hedefim birden fazla hedefe beyni programlamak 2 den fazla aynı anda hedef belirleyince organizma zorlanabiliyor bakalım görelim darısı diğer zayıflamak isteyen arkadaşların başına sevincli |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz bravo keopscum yaptıklarını ilgiyle takip ediyorum... her mesajında keşfedilecek güzel bilgiler veriyor... arkandan gelenlerin yoluna ışık bırakıyorsun.. farklı hedeflere yoğunlaşınca zorlanmalar yaşadığımız konusunda haklısın.. bu sebeple hedeflerimizi belirlerken aynı çizgi üzerinde olanları gruplandırmalı.. bu gruplarında öncelik sırasını iyi tayin ederek enerjimizi ona göre yoğunlaştırısak bir nebzede olsa daha kolay adımlar atabileceğimizi düşünüyorum... sevgiler.. actionsmile |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Alıntı:
bunu gerçekleştirmek için bilinçaltımıza nasıl düşünmesi gerektiğini öğretmek gerek. ben bunu o zaman yaparken belki bilerek yapmadım ama artık işe yaradığını biliyorum. Umarım bunu hep hatırlarım. hismiley |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Alıntı:
|
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz kendimi miknatis sanarim güzel olan seyleri ceken olumsuzlari iten miknatis..füüüüp der çekerimm y789 |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz merhabalar, bende sir kitabinda okumustum, kendinizi miknatis gibi hissedin diyordu, bende oyle yaiyorum. sabahlari yururusumu yaparken kendime" ben iyilik, guzellik ve hvadadonup duran nereye gidecegini bilmeyen paranin miknatisiym" diyorum hani sans oyunlari icin olur ya, baskasinin parasini istemem acikcasi. biraz borcum var da onu odeyip yeni ev almak istiyorum ama kendime degil annemlere!! cat3500 hoscakalin ulku |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz canım benim sahipsiz gibi görünenlerinde sahibi vardır... Rabbimimin ve evrende bize sunmak için hazırladığı hazineler o kadar geniştir ki 500 dünya olsa hepsine yeter de artar gene... kendin için yaptığın olumlama gayet güzel ama evrende sana ait olan sınırsız hazineden iste... mesela : blook ben iyiliklerin güzelliklerin ve refah huzur dolu mutlu bir yaşamın mıknatısıyım.. şu anda bankada 200 bin eurom var.. ve her geçen an daha fazla bolluk ve bereket içerisinde yaşıyorum.. kazandıklarım için şükürler olsun... istediğim kiloya da ulaştım... vücudum tamda benim istediğim gibi çok güzel oldu... kendimi çok iyi mutlu ve formda hissediyorum.. teşekürler ... teşekkürler... teşekkürler... sevincli |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Ya ne güzel anlatmışsın shamanic... ben geçenlerde kendime fotograf makinası çektim:)ciddi anlamda üzerinde çok yoğunlaştım..gittim istediğimin başına mağazada saatlerce baktım ona...netten resimlerini indirdim...ve şimdi o istediğimden daha iyisine sahibim... Her sabah kalktığımda şükrediyorum artık,yemek yerken ve nefes alırken bile...Herşeyin iyisine,güzeline sahibim diyorum...Kendime iyi ve doğru insanları çekiyorum diyorum...Ve yavaş yavaş istediklerime sahip oluyorum sanırım... |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz sycorox cum ben teşşekür ederim... forum sayfalarımızda değerli arkadaşlarımızın bu konular ile ilgili olarak paylaştığı engin bilgiler var.. benim ki sadece küçücük bir örnek... eminin vakit buldukça yeni gelen arkadaşlarımız bu yazıları inceleme fırsatları buluyorlardır... bilinçaltı, kişisel gelişim,mistik konular ve serbest kürsü başlıkları altında çok özel makaleler ve bilgi paylaşımları var... hepsinden azami düzeyde fayda görebilmeniz dileğiyle... sevgiler... |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz arzuladıklarımıza ulaşmanın en etkili yöntemi sık sık üstünde durduğumuz canı gönülden inanmamız gerektiği... pekiii... ınanciniz ne durumda? bir bir huzur evinde yogun bir medikal arastirma yapiliyor. amac da burada kalanlarin bazilarinin neden digerlerinden daha saglikli ve uzun yasadiklarini ortaya cikarmak. bu arastirmada binlerce kisi yer aliyor. bu kisiler pek cok medikal teste ve sorulara tabi tutuluyor ve arastirmacilar bu kisileri onlarca yil izliyor. ve sonunda en onemli faktorun "inanc" oldugunu ortaya koyuyorlar. diger bir deyisle huzur evinde sagliginin mukemmel olduguna inanlar daha uzun yasiyorlar. sagliginin iyi olduguna inanmayanlar ise daha kisa surede oluyorlar. ve bu durumun bu kisilerin sahip olduklari hastaliklarla da bir iliskisi bulunamiyor. ornegin iki kiside kanser tanisi mevcutsa ve birisi sagliginin mukemmel olduguna inaniyorsa, bu kisinin iyilesmesi daha hizli ve yasama suresi daha uzun oluyor. digeri ise tam tersini deneyimliyor. umdugunuzu alirsiniz: arastirmacilar su sonuca variyorlar ki "sagliginizin mukemel olduguna inanmak" istatiksel olarak sigara icmemek kadar gecerli bir uzun omur formulu. bir baska yogun ve derin arastirmada ise kanser hastalari uzerinde yapiliyor.ortalama olarak kanser hastalarinin %50''si iyilesmekte, %50''si de olmekte oldugu tespit ediliyor. ve bu oranlar arastirmanin basladigi 50 sene oncesinden beri gecerli. hem de bu surede laboratuvarlarda yapilan onca arastirmaya ve saglanan gelismelere ragmen. ve amac da bu %50''nin iyilesmesine hangi tedavi yontemlerinin yardimci oldugunu tespit etmek. bu terapiler arasinda kemoterapi, radyasyon terapisi, ameliyat, yoga, hic bir sey yapmamak gibi seyler sayilabilir. binlerce vaka incelendikten sonra ortaya cikan sonuc, ne yapilmis, ne tedavi uygulanmis olursa olsun, bir hastanin iyilesme sansi %50. yani diger bir deyisle kemoterapi veya yoga, ne yaparsaniz yapin, sansiniz %50. arastirmayi yapan doktorlar duruma sasiriyorlar. cunku onlara gore bu sonucu saglayan en azindan bir neden olmali. cunku sonucta %50 iyilesiyor. oyleyse sir ne? sonunda buluyorlar. "ıyilesmeyi uman" hastlar iyilesiyorlar. olmeyi uman hastalar ise oluyorlar. ıyilesmeyi ummak, kanserle mucadele etmekten farkli bir durum. ummak, inanmakla es. ummak, icsel bir "bilis" durumu. sadece iyilestiginizi "biliyorsunuz" . ınanmanin gucu: ınanc hayatimizdaki en guclu etkenlerden birisi. bizi kisisel ve toplu olarak etkiliyor. "kazanan" olduklarina inanan insanlar ve sirketler hep kazaniyorlar ve tam tersi de aynen gecerli. diyebilirsiniz ki inanclar sadece birer illuzyondur. ınanclar zihnin derinlerinde yer aliyor gorunuyorlar. ve objektif gerceklere dayansa da dayanmasa da, son derece gucluler. boylece, eger ben cok zeki olduguma inaniyorsam (kotu bir akademik basariya ragmen) o zaman ben zekiyim. ve tum davranislarim bu inancimdan cikacaklar, bu inancima uygun olacaklar. ornegin siz sansli bir insan oldugunuza inanir misiniz? ya da sanssiz oldugunuza mi inaniyorusunuz? napolyon''a rutbesi yukseltilecek bir asker gosterildiginde ilk sorusu "sansli mi" olurmus. "ben sadece sansli askerlerin rutbesini yukseltirim" ... daha sansli oldugunuza inanmak, tersine inanmaktan tabii ki daha hosnutluk verici. hatta bu bir illuzyon bile olsa ve hic bir bilimsel arastirma ile ispatlanmamis olsa da! pozitif inanclar iyi hissettiriyor ve bizi saglikli yapiyor. negatif inanclar bize kotu hissettiriyor ve bizi hasta yapiyor. birkac sene once "asya gribi" diye bir grip turu cikmisti ve "ben her kis grip olurum" inancini tasiyanlar gribe yakalandilar, "ben hic hasta olmam" inancini gercek anlamda(%100 inananlar) tasiyanlar ise hasta olmadilar. agir depresyonda olan insanlar cogunlukla kendileri ile ilgili, cevreleri ile ilgili ve hayatla ilgili negatif inanclara sahip insanlardir. ve bu inanclarinin kendi hayatlarinda dehset verici bir etkisi vardir. sevgi ve sifayla kalin, derleme ve ceviri: lale kulahli alinti: internet sevgiler http://www.smileyworld.com/dictionar...Flowers_02.gif |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz ustanın secımı "bir zamanlar billur gibi bir irmagin dibinde bir koy dolusu yaratik yasardi.. ırmagin akintisi hepsinin uzerinden sessizce gecerdi; gencinin, yaslisinin, zengininin, yoksulunun, iyisinin, kotusunun uzerinden kendi yoluna giderdi, yalnizca kendi billur safligini bilirdi. her yaratik kendisine gore bir yontemle irmak dibindeki dallara ve kayalara sikica tutunmustu; cunku yasama bicimleriydi tutunmak ve dogduklarindan beri bildikleri tek sey akintiya karsi durmakti…" yeryuzu'nun uzerine, ındiana'nin kutsal topraklarinda dogup, fort wayne'in dogusundaki gizemli tepelerde yetismis bir usta gelmisti. usta bu dunyayi, ındiana'nin devlet okullarinda ve buyudukten sonra meslek edindigi otomobil tamirciliginde ogrendi. ancak usta, diger yasadiklarindan, diger yerlerin diger okullarindan da bir seyler ogrenmisti. o bunlari animsadi ve animsadigi icin de bilge ve guclu oldu. usta, kendisine ve tum insanliga yardim edecek guce sahip olduguna inaniyordu ve boyle inandigi icin de onun icin oyleydi. onun bu gucunu goren digerleri, dertlerinden ve bir cok hastaliklarindan kurtulmak icin ona geldiler. usta, her insanin kendini tanri'nin cocugu gibi gormeye hakki olduguna inaniyordu; inandigi icin de oyleydi. calistigi dukkan ve tamirhaneler onun ogrettiklerini ve dokunusunu arayanlarla dolup tasti; disarida sokakta kalanlar da, gecerken golgesi uzerlerine dusup yasamlarini degistirir umuduyla bekliyorlardi. kalabalik nedeniyle bazi ustabaslari ve dukkan sahipleri karara vardilar ve usta'ya aletlerini biraktirip yol verdiler; cunku o denli kalabalik olmustu ki, ne kendisi, ne de diger tamirciler ve otomobiller icin yer kalmamisti. boylece kirlara cikti ve kendisini izleyenler ona mesih, "mucizeler yaratan", demeye basladilar ve oyle inandiklari icin de oyleydi. o konusurken bir firtina ciktiginda dinleyenlerin basina tek bir yagmur damlasi dusmezdi; kalabaligin en sonuncu kisisi de, i lki kadar rahat isitirdi sozlerini, ister simsek caksin tepelerinde, ister yildirim dussun. her zaman mesellerle konusurdu onlara. ve onlara soyle dedi, "her birimizin icinde bizi hem sagliga hem hastaliga, hem zenginlige hem yoksulluga, hem ozgurluge hem kolelige yoneltecek guc esit olarak vardir. bunlari denetleyen biziz, baska hicbir sey degil." bir degirmenci soyle konustu: "boyle soylemek senin icin kolay usta, seni yonlendirenler var, bizi ise yok ve senin bizim kadar zahmet cekmen gerekmiyor. bir adam bu dunyada yasamak icin calismak zorunda." usta soyle yanitladi: "bir zamanlar billur gibi bir irmagin dibinde bir koy dolusu yaratik yasardi." "ırmagin akintisi hepsinin uzerinden sessizce gecerdi; gencinin, yaslisinin, zengininin, yoksulunun, iyisinin, kotusunun uzerinden kendi yoluna giderdi, yalnizca kendi billur safligini bilirdi." "her yaratik kendisine gore bir yontemle irmak dibindeki dallara ve kayalara sikica tutunmustu; cunku yasama bicimleriydi tutunmak ve dogduklarindan beri bildikleri tek sey akintiya karsi durmakti." fakat bir yaratik sonunda soyle dedi: "tutunmaktan yoruldum. gozlerimle goremememe ragmen, akintiya guveniyorum, bence o nereye gittiginin farkinda. simdi kendimi birakacagim ve beni gittigi yere goturmesine izin verecegim. tutunmaya devam edersem, sikintidan olecegim." diger yaratiklar gulerek soyle dediler: "ahmak! kendini biraktigin anda, o taptigin akinti seni kayalara vurup parcalar. boylece sikintidan daha cabuk olursun!" ama o digerlerini dinlemedi ve derin bir soluk alarak kendini birakti. aninda akinti onu surukleyip kayalara firlatti. ancak yaratik yeniden tutunmayi reddedince, zaman icinde akinti onu dipten havalandirdi, bu kez yara bere almamisti. ırmagin daha asagilarinda yasayan yabanci yaratiklar bagristilar: "mucizeye bakin! bu yaratik bize benzemesine ragmen ucuyor! bizi kurtarmaya gelen mesih`e bakin!" akintiyla suruklenen yaratik soyle dedi: "ben sizden daha fazla mesih degilim. ırmak bizi ozgurce havalandirmaya dunden razi, yeter ki biz bunu goze alalim. gercek gorevimiz bu yolculuk, bu seruven." ama onlar kayalara sikica tutunmaya devam ederek daha da guclu bir sesle `kurtarici!' diye bagirmayi surdurduler. sonra bir baktilar, `tutunmayan varlik` akip gitmis! bu sefer de bu kurtarici uzerine efsaneler kurgulayarak, kendi baslarina kaldilar. usta kalabaligin kendisini gun be gun daha cok bogdugunu, oncesinden daha cok sikistirdigini, ezdigini ve vahsilestigini gordugunde, kendilerini hic ara vermeden iyilestirmesini, surekli mucizeleriyle kendilerini beslemesini, onlar icin yeni seyler ogrenmesini ve onlarin yasamlarini yasamasini istediklerini anlayinca, bir gun tek basina bir tepenin ustune cikip dua etti. ve yureginde soyle seslendi: "sonsuz kapsayici olan, eger bu senin isteginse, cek bu kadehi onumden ve birak da bu imkansiz gorevi bir kenara iteyim. bir ruhun yasamini daha yasayamam, halihazirda on bini bana yasam icin haykirirken… butun bunlarin meydana gelmesine izin verdigim icin ozur dilerim. eger bu senin isteginse, birak beni motorlarima, aletlerime doneyim ve izin ver, diger insanlar gibi yasayayim." ve bir ses yanit verdi ona tepenin ustunde, bir ses ki, ne erkek ne disi, ne sert ne yumusak -sonsuz sefkatli bir ses. ve ses ona soyle dedi: "benim istegim degil, senin istegin olmali. senin istegin, benim senin icin istedigimdir. kendi yoluna git, diger insanlar gibi ve mutlu ol yeryuzunde." usta bunlari duyduguna cok memnun olmustu. tesekkur edip, basit bir tamirci sarkisi mirildanarak tepeden asagi indi. kalabalik dertleriyle uzerine yuklenip, kendilerini iyilestirmesini, kendileri icin ogrenmesini, bilgeligiyle hic durmadan kendilerini beslemesini ve yaptigi harikalarla kendilerini eglendirmesini talep ettiginde, topluluga gulumsedi ve tatli bir ifadeyle soyle dedi: "ıstifa ediyorum." kalabalik bir an icin saskinliktan donakaldi. onlara soyle dedi: "eger bir adam tanri'ya en cok, aci ceken dunyaya yardim etmek istedigini ve bunun kendisine neye mal olacagina hic aldirmadigini soylerse ve tanri da ona yanit verip ne yapmasi gerektigini soylerse, adam kendisine soyleneni yapmali midir?" "tabii, ey ustamiz!" diye bagirdi cogu. "eger tanri istemisse, cehennemin tum iskenceleriyle karsi karsiya kalmak bile onun icin bir zevk olmalidir!" "o iskenceler ne olsa da, gorev ne kadar guc olsa da mi? "tanri'nin istegi buysa, asilmak onur, bir agaca civilenip yakilmak da zaferdir!" dediler. "pekala siz olsaydiniz ne yapardiniz?" diye sordu usta kalabaliga, "eger tanri dogrudan yuzunuze konusup, `yasadıgınız surece bu dunyada mutlu olmanızı buyuruyorum' deseydi, o zaman ne yapardiniz?" kalabalik susmustu. durduklari tepelerin, vadilerin hicbir kose bucaginda tek bir ses, tek bir cit duyulmuyordu. ve usta sessizlige soyle seslendi: "mutluluk yolumuzda, bu yasam surecinde sectigimiz seyleri ogreniriz. bugun ben de yeni bir sey ogrendim ve sizi kendi yolunuzda istediginiz gibi yurumeniz icin yalniz birakmayi seciyorum." ve usta kalabaligin arasindan gecip gitti ve onlari kendi baslarina birakti. ınsanlarin ve makinelerin gundelik yasantisina geri dondu. (mavi tuy - richard bach) |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Çekim Yasası’nın kısaca özeti şudur:Evren bir katalog, ve bizde bu katalogtan istediğimizi seçecek olan insanlarız.İşte istediğimiz şeylerin bize gelmesi çekim yasasının varlığıdır. PEKİ NASIL UYGULAYACAĞIZ BU YASAYI? Çok Basit.Sadece düşüneceğiz ve şu adımları uygulayacağız: Ne istediğimize karar verip,Onu her zaman görebileceğimiz biryere yazacağız.(İşimde başarılı olacağım,çok param olacak,sağlıklı ve mutlu bir yaşamım olacak gibi) Onu elde edebileceğimize inanacağız. Ve onu gözümüzde canlandıracağız. Bu şeyi hak ettiğimize ve mümkün olduğuna inanacağız. Günde birkaç kere gözlerimizi kapatıp istediğimiz şeyleri düşüneceğiz. Bu şeyleri elde ettiğimizdeki duygularımızı hissetmeye çalışacağız. Şu anda sahip olduklarımız için minnettar olduklarımızı düşünüp şükredeceğiz.. Ve bundan zevk almalıyız. Evren bunu nasıl uygulaması gerektiğini ve nasıl gerçekleştireceğini bilir.Çekim yasasındaki en büyük etmen Evrendir.Çünkü evren bir katalogtur.Bizede bu katalogtan istediğimizi seçmek kalıyor sadece.Evrenin çekim yasasındaki görevi istediğimizi gerçekleştirmektir.Evren bize şöyle demektedir: “İSTEĞİN BENİM İÇİN EMİRDİR” Çekim yasasına göre düşünülen şeyden kopulmadığı sürece o şey gerçekleşir.Yani mutlu olmak istiyorsanız mutlu olursunuz.Veya param yok diye her zaman sıkılıyorsanız paranız hiç olmaz.Yani çekim yasasında odaklandığınız şey her zaman gerçekleşir.İster pozitif ister negatif bir düşünce olsun o kesinlikle ileride gerçekleşir.Yeterki o düşünceye odaklanın. DÜŞÜNCE OLAY Paranızın artmasını istiyorsunuz Paranız gelecekte artacaktır Sağlıklı olmak istiyorsunuz Sağlınız düzelmeye başlar. Mutlu olmak istiyorsunuz Mutluluk size gelir Kısaca şu şekildede söyleyebilirz. “BİR ŞEY DİLE O ŞEY GERÇEKLEŞSİN!!!” -Mesela kendinizi sevinki başkaları tarafındanda sevilin -Etrafınızdaki insaların pozitif yönlerini görün. -Çünkü kendi gerçekliğinizi yaratan SİZSİNİZ!!! -Çekim yasasını uygularken(pozitif bir hedefe odaklanmak gibi),sizi hedefinizden uzak düşürecek hiçbir şeyi zihninizde tutmayın!Çünkü “İNSAN NEYİ DÜŞÜNÜRSE BAŞINA O GELİR!!!!” Unutmayın istenmeyini itmek ona güç kazandırır.Mesela savaş karşıtı eylemler,teröre karşı mücadelelerin hepsi onların gücünü arttırır. Unutmayınki siz kendi istediklerinize sahip olabilecek enerjiye sahipsiniz.Hiçbirşey sizi yolunuzdan çıkartamaz,hiçbirşey sizin hedefinize ulaşmanıza engel olamaz!! Enerjiyi tanımlamak gerekirse,enerji her zaman varolan,yokedilmeyen,sonsuz olan,yaratılamayan,yaratan şeydir. İyi,güzel peki Tanrı’yı tanımlayalım? Tanrı:Herhangi bir şekilden farklı olan,gücü sonsuz olan,her zaman varolan,yokedilmeyen,yaratılmayan yaratandır. Gördüğünüz gibi tanımlar birbirine çok uyuşuyor!!! SİZ ENERJİNİN KAYNAĞISINIZ,SONSUZ VARLIKLARSINIZ.SİZ TANRI’NIN GÜCÜSÜNÜZ,TANRI’YA NE DİYORSANIZ SİZDE O’SUNUZ!!! Gördüğünüz gibi,isteğimize ulaşmak için gerekli olan enerjiye sahibiz.Bize sadece hedefimize odaklanmak,onu gerçekleştirmek kalıyor. Gerçekliğinizin çeşitliliği sizi özgür bıraksın ve istediklerinizi seçin ve yaşamak istediğiniz bir şey gördüğünde,onu düşünün.Onunla ilgili duyguyu bulun ve o duyguya bürünün.Ondan bahsedin,onuna ilgili yazın.Onu kendi gerçekliğinize dönüştürün ve yaşamak istemediğiniz deneyimleri görünce,onunla ilgili konuşmayın yazmayın,endişelenmeyin,tepki vermeyin,görmezden gelmek için kendinizi zorlayın,dikkatinizi vermeyin,istediklerinize olan dikkatinizi bölmeyin!!! Sonuç olarak: Emrimizde olan evrenin kataloğundan seçtiğimiz hedeflere tamamen odaklanmalıyız. Zihnimizde hedefin gerçekleştiğini canlandırmalıyız. Engellerin bizi yolumuzdan çıkartmasına izin vermemeliyiz. Her zaman hedefimizin olacağına inanmalı ve hedefimizden ne olursa olsun vazgeçmemeliyiz. Çünkü evren neye odaklanırsak bize onu getirir. Eğer “Param olacak” derseniz paranız olur fakat bu esnada “Bu bir işe yaramıyor,vazgeçiyorum” derseniz,yakınlaştığınız hedeften uzaklaşıp başa dönersiniz!!! ASLA HEDEFİNİZDEN VAZGEÇMEYİN,ONU HERZAMAN DÜŞÜNÜN,GERÇEKLEŞENE KADAR ONDAN VAZGEÇMEYİN,HEDEFLERİNİZ GERÇKELEŞTİĞİNDE,BU YASAYI UYGULAMAYA DEVAM EDİN.ÇÜNKÜ EVREN HERZAMAN HİZMETİMİZDE.BU SİHİRLE YAŞAMAYI ÖĞRENİN!!! |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Sizce neden dünya nüfusunun % 1’i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96’sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil! Bu hafta bir değişiklik yapmak istiyorum. Amerika şu sıralar “The Secret” filmi, kitabi ve VCD’leriyle sarsılıyor. Geçenlerde Remzi Kitabevi’nde turlarken, Nil Gün adlı bir yazara ait “Çekim Yasası” isimli bir kitap elime geçti. Bir arkadaşım almam için ısrar ediyordu. Kitabı alıp incelediğimde fark ettim ki, New York’tayken ünlü kadın talk show ustası Oprah Winfrey Show’da izlediğim “The Secret” kitabının yazarının söyleşisinde de, hemen hemen aynı düşünceler üzerine yoğunlaşılmıştı. Bana “The Secret” adlı kitabının, videosunu bir arkadaşım Türkçe metinle mail atmış. Herşey o kadar basit ki... Her neye inanmak isterseniz ona inanın. Ama bilgi çağında olduğumuzu unutmayalım, bugün tek bir bilgi ile servet kapıları ya da amansız hastalıkların sırları çözülüyor. O yüzden ben herşeyi değerlendirmek gibi bir görev edindim... O yüzden bu metni sizlerle paylaşmak istedim. Karar ve hayat sizin; neye inanmak, kendinizi nereye konumlamak istiyorsanız, bunu siz yaparsınız. Bana sormayın, bence “sky is the limit”.... Rhonda Byrne; “THE SECRET” Sır: Çekim Yasası Başınıza gelen herşeyi, siz hayatınıza çekiyorsunuz ve hepsi zihninizde tuttuğunuz suretlerden dolayı size geliyor ve bu durum da sizin düşüncelerinizden kaynaklanıyor. Ne düşünürseniz, onu kendinize çekersiniz. Eskinin bilge insanları bunu bilirlerdi. Mesela Babilliler, bunu hep bilirlerdi. Ama bilenler toplumun küçük "seçkin" bir kısmıydı. Sizce neden dünya nüfusunun % 1’i, dünyadaki toplam maddi gelirinin % 96’sını kazanıyor? Tesadüf olduğunu mu düşünüyorsunuz? Hayır değil! Düzen böyledir, onlar birşeyleri anlamışlardır. Onlar "sır"rı biliyorlar. Kendinizi bir mıknatıs gibi düşünürseniz (hepimiz biliriz ki mıknatısın bir çekim gücü vardır çekim yasası da "Benzerler birbirini çeker" der). Burada bir düşünce düzeyinden bahsediyoruz. Bizim işimiz insanlara istedikleri şeyi, düşünmeyi öğretmek. İstediğimiz şeyi zihnimizde netleştirmek. İşte bu noktadan sonra evrenin en güçlü yasası işlemeye başlıyor; çekim yasası. En çok neyi düşünürseniz, onu kendinize çekersiniz ve o hale gelirsiniz. Bu prensip 3 basit kelimeyle açıklanabilir: Düşünceler nesnelere dönüşür; birçok kişi şunu anlamaz; her düşüncenin bir frekansı vardır ve düşünce ölçülebilir. Bir düşünceyi tekrar tekrar düşünürseniz ya da sürekli hayalini kurarsanız: (İstediginiz yeni arabayı almak, ihtiyacınız olan parayı bulmak, veya ruh eşinizi bulmak); o düşünceyle ilgili olan frekansı uygun bir temele yerleştirirsiniz. Düşünceler etrafa manyetik bir sinyal yayarlar ve bu sinyaller tekrar size dönerler. Bolluk içinde yaşadığınız düşünün, kendinize çekeceksiniz. Bu her zaman, herkes için işe yarar. Sorun şu ki; çoğu insan istemediği şeyi düşünür! Ve başlarına olumsuzlukların niye tekrar tekrar geldiğini merak eder. Çekim yasası sizin birşeyi iyi ya da kötü algılamanızla veya olmasını isteyip istememenizle ilgilenmez! Sadece düşüncelerinize cevap verir. Eğer kendinizi berbat hissediyorsanız, yolladığınız sinyal budur: "Kendimi berbat hissediyorum." Kendinize bu cümleyi tasdiklersiniz, bunu benliğinizin tüm katmanlarında hissedersiniz ve size fazlasıyla geri döner. İstediğiniz bir şeylere bakıp da "Evet bu!" dediğinizde, bir düşünceyi harekete geçirirsiniz. Çekim yasası da, bu düşünceye cevap verir ve uygun şeyleri size getirir. İstemediğiniz birşeye baktığınızda ve ona "Hayır!" diye bağırdığınızda onu uzaklaştırmaz, aksine onunla ilgili düşünceyi harekete geçirirsiniz ve bu defa çekim yasası o düşünceyle ilgili şeyleri önünüze getirmeye başlar. Hayat, çekim yasasını temel alıyor. Herşey çekim yasası ile ilgili ve çekim yasası her zaman işliyor. İnanın, inanmayın, anlayın ya da anlamayın, her zaman işliyor. Geçmişi, bu anı veya geleceği düşünüyor olabilirsiniz. Bunu ister imgeleyerek, ister anılara giderek veya tefekküre dalarak yapın. Her şekilde o düşünceyi harekete geçirirsiniz ve evrenin en güçlü yasası olan çekim yasası, bu düşüncenize cevap verir. Oluşum her an devam ediyor. Her anın kendi düşüncesi ya da sürekli bir kuantsal düşünce şekli vardır. Çekim yasası: "Neyi düşünür ya da odaklanırsan onu alırsın" der. Ondan yakınıyor olman, yakındığını sana daha çok yaklaştırır. Çok pozitif bir bakışımız olabilir ve pozitif kişi, olay ya da durumları kendimize çekebiliriz. Ya da tam aksi; negatif yönelimli ve kızgın olabiliriz, bu durumda da olumsuz kişi ya da koşulları kendimize çekeriz. Bilinçli veya bilinçsiz, aklınızda tuttuğunuz; sizi (olumsuz) etkileyen düşüncelerden kurtulun! Asıl zorluk budur. "Sır"ra dikkatli bakın... Günlük hayatınızda düşüncenin gücüne... Tek yapmamız gereken gözlerimizi açıp bakmak. Çevrenizde çekim yasasının kanıtlarını görürsünüz. En çok hasta olan, hastalıktan en çok bahsedendir. Bolluktan en çok bahseden, bolluk içindedir. Çekim yasası her yerde aşikardır, eğer ne olduğunu anlarsanız. Siz bir mıknatıssınız, düşünceleri, insanları, olayları, hayatları kendinize çekersiniz. Yaşadığız her olayı bu güçlü çekim yasasıyla kendinize çekersiniz. Size sadece “istekli düşünce” veya “ha-yal kur-ma çıl-gın-lı-ğın-dan bahsetmiyorum”; size daha derin, temel bir anlayıştan bahsediyorum.. Kuantum fiziği gerçekten tam da bu keşfi işaret etmeye başlıyor. "Aklın olmadığı bir evren düşünemezsiniz." diyor. Aslında algılanan her şeyi akıl şekillendirir. Anlamamanız, reddetmeniz anlamına gelmez. Elektriğin nasıl oluştuğunu da anlamazsınız; ilk başta kimse elektriğin ne olduğunu bilmiyordu; bilmesine de gerek yoktu ama herkes ondan faydalanıyordu. Siz elektiriğin nasıl çalıştığını biliyor musunuz? Hayır ama elektrik sayesinde fırında yemek pişirebilirsiniz, öyle değil mi? İnsanlar çekim yasasını anlamaya başladıkça, çoğunlukla önceden sahip oldukları olumsuz düşünceler nedeniyle korkarlar. İki şeyden uzak olmalısınız: Bilimsel olarak açıklanmıştır ki, yapıcı düşünce, olumsuz düşünceden 100 kat güçlüdür. Eh, o zaman bunu biliyorsanız , korku azalır. Zaman tamponu olan bir gerçeklikte yaşıyoruz ve bu gerçekten işimize yarıyor. Düşüncelerinizin anında gerçekleştiği bir çevrede yaşamak istemezdik, öyle değil mi? Düşüncelerinizin ortaya çıkışı biraz zaman alır ve bu iyi gerçekten iyi bir şeydir! Düşüncelerinizi fark etmeli, seçmeli ve bundan hoşlanmalısınız. Çünkü siz, kendi hayatınızın şaheserisiniz, siz hayatınızın "Michelangelo"susunuz ve bunu düşüncelerinizle yapıyorsunuz. Geçmişte bu "sır"rı bilen liderler, "sır"rı sakladılar; böylece "gücü" kendilerinde tutup, paylaşmadılar ve insanlar bu "sır"rı bilmediler. İnsanlar, işe gittiler, eve geldiler, çalışmaya devam ettiler. "Güç"leri olmadan koştular, çünkü "sır"rı çok az insan biliyordu. Yasaları olan bir evrende yaşıyoruz; mesela yerçekimi yasası, eğer bir binadan düşerseniz, iyi insan veya kötü insan olmanız hiç farketmez, yere düşersiniz. Hayatınızdaki her şeyi -yakındıklarınız dahil- hayatınıza siz çektiniz! İlk bakışta bunu duymaktan nefret edeceğinizi biliyorum; diyeceksiniz ki: "Trafik kazasını ben çekmedim". "Bu durumu ben çekmedim" ya da yakındığınız herhangi bir şeyi çekmediğinizi iddia edeceksiniz. Bu noktada söylemeliyim ki; evet hepsini siz çektiniz! Bu anlaması en zor olan kavramdır. Ama bir kez kavranırsa, hayatınızı değiştirir. Bu büyük "sır"rın bir parçasıdır. Birçoğumuz terslikleri çekeriz ve bunu kontrol edemeyeceğimizi çünkü bunun, doğal yapımızda otomatikman var olduğunu düşünürüz. Bunu ilk kez duyuyorsunuz, Düşüncelerimi değiştirmek zor olacak, diyorsunuz. İlk başta öyle gelecek, ama sonra eğlenceli olacak. Sizden düşüncelerinizi yönetmenizi istemiyoruz, bu sizi çıldırtır. Zihninize farklı yönlerden, farklı objelerden, farklı o kadar çok düşünce gelir ki burada duygusal rehberlik sisteminiz devreye girer. Duygularınız, duygusal rehberlik sisteminiz ne düşündüğünüzü anlamanızı sağlar. Düşünceleriniz, duygularınızı oluşturur. Duygularımız, neyi kendimize çektiğimizi anlamamıza yardım ederler. Bize göre iki duygu vardır: İyi hissettiren ve kötü hissettiren. Her durumu bu iki duyguyla değerlendiririz. Olumsuz hisler; suçluluk veya öfke veya kırgınlık gibi bunların hepsi aynı iyi hissetmeme duygusunu yaşatırlar. Tüm bu hisler, bize o anda düşündüğümüzün istediğimiz türden bir şey olmadığını söylerler . Bunlara "kötü frekans" ya da "kötü titreşim" vb. de denebilir. İyi hisler; sevgi, mutluluk, umut gibi bize düşüncemizin isteyeceğimiz türden şeyleri getireceğini söylerler. Yani "Şu anda neyi kendime çekiyorum?" sorusunun cevabı hislerinizdir. Eğer iyi hissediyorsanız, devam edin doğru yoldasınız. Haftaya bu konuyla ilgili olarak yazıma devam edeceğim, görüşmek üzere hosçakalın. |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz Ramtha bilgiler için çok teşekkür ederim yazılarının devamıı sabırsızlıkla bekliyorum blissy |
Ynt: çekim yasasısını nasıl çekersiniz çekim yasasını detaylarıyla birlikte yeniden daha dikkatli okumuş ve bilgilerimi tazelemiş oldum sevgili ramtha teşekkürler ellerine sağlık pc05 |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:11 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.