![]() |
Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Aylık ne kadar geliriniz olsun istiyorsunuz? Bin, iki bin, beş bin ytl? Ayda elli bin ytl geliriniz olsun istiyorsunuz diyelim ve çaba gösterip devlet memuru olmaya çalışıyorsunuz. Sizce bu gerçek bir istek midir? Bir memurun bu maaşı alması mümkün değil. Peki, özel bir firmada yönetici olarak çalışsanız bunu alabilir misiniz? Ona da mı hayır? Bunu başarmak için iyi geliri olan, size ait özel bir işiniz olmalı, değil mi? Düşüncelerimize çok dikkat etmeliyiz. Çünkü düşüncelerimiz gerçekleşme eğilimi içerisindedir. Her düşünce kendi varlığının eyleminde diretir ve kendini gerçekleştirmeye çalışır. Bir erik çekirdeği; erik ağacı olabilmek için fırsat kollar ve uygun şartları bulup kendini gerçekleştirmeye çalışır. İçindeki ağacı yeşertmek yaşatmak ister. İşte düşüncelerimiz de içinde barındırdığı tohumları gerçekleştirmek ister. Düşüncelerimiz pusuya yatar, mücadele eder, koşar ve hedefine ulaşmaya çalışır. Her düşünce ilk olmak ve gerçekleşmek ister. Bu mücadele her zaman hayatla ya da koşullarla ilgili değildir. Kendi içimizdeki düşüncelerde birbiriyle savaşır. “Yüksek gelir” istemek de bir düşüncedir, “az ama risksiz, garantili bir gelir” sahibi olmak için memur olmak da bir düşüncedir. Eğer bu iki düşünceye de sahipsek, aralarında bir çatışma çıkacak ve bu bizi belirsizliğe sürükleyecektir. Benzer şekilde geçmişte oluşturduğumuz bir düşünce o zaman bize fayda sağlarken, zihnimizde hala varlığını koruduğu için bugün bize zarar veriyor olabilir. Yaşamımızı kontrol eden bir sisteme sahibiz ve bu sistem fiziksel, zihinsel ve duygusal varlığımızın kontrolünü elinde bulunduruyor. Bu sistem bizim verdiğimiz verilerle çalışan, tek amacı bize hizmet etmek olan sadık bir hizmetkardır. Sistemi düşüncelerimizle yönetiriz. Bu nedenle sisteme verdiğimiz komutların sonuçları çok önemlidir. Bu sisteme bilinçaltı diyoruz. (Siz isterseniz başka bir şeyde diyebilirsiniz; irade, can, içimdeki ben vb.) Bilinçaltı bizi mutlu etmek gibi gerçekten ulvi bir göreve sahiptir. Öyleyse insanlar neden bu kadar mutsuz? Çünkü bilinçaltlarının kontrolüne sahip değiller, çünkü geçmişte verdikleri komutlar (düşünceler, kararlar) bugün istedikleri sonuçları almalarına yetmiyor. Hatta istemedikleri sonuçlarla yüzleştiriyor onları. Bunu şöyle düşünebilirsiniz; bir zamanlar düşmanın içeriye girmesine engel olmak için ördüğümüz duvarlar şimdi, barış zamanında, sizin dışarıya çıkmanıza engel oluyor. Güneşe karşı hassasiyet gösteren bir bayanla yaptığımız çalışmada bu gerçekliği çok açık görebilirsiniz: Bir öğretmen eşi olan bayan, kendi memleketinde mütevazı bir hayat yaşarken, eşinin tayini nedeniyle bir büyük şehre yerleşmek zorunda kalmıştı. Tabi aniden büyük bir şehirde, zengin bir semtte yaşamaya başlamak bazı zorlukları da beraberinde getirmişti. Örneğin giyim tarzı hiçte çevresindekilerle uyuşmuyordu. Yeni girdiği ortamdaki öğretmenler, öğretmen eşleri ve gözlemlediği diğer insanlar daha rahat ve daha açık giyinebiliyordu. Ortama ayak uydurmak için onlar gibi giyinmeye başladı. Genellikle bayanların yanında bir rahatsızlık hissetmezken, yabancı erkeklerin yanında tedirgindi. Hele ki dışarıya tanımadığı erkeklerin içine girmek zorunda kaldı mı memleketindeki kültürel değerler iyice zihninde büyüyor ve bunun yanlış olduğunu ona hatırlatıyordu. Bir gün askılı bir bluzla süpermarketten dönerken, tüm vücudunun güneş gören yerlerin kırmızılıklar içinde kaldığını görmüş ve doktora gitmişti. Doktor da güneşe karşı cildinin hassas olduğunu ve bunun bir alerji olduğunu söylemişti. Oysa yaşadığı durum eski düşüncesiyle, yeni sahip olduğu düşüncelerin çatışmasından kurtulması için bilinçaltının ona sunduğu bir çözümdü. Fark ettiniz mi? Bilinçaltı bayanı nasıl koruyup, mutlu ederek çatışmadan kurtarmayı amaçladı ve gerçekleştirdi. Gerçekten istediği bir şeye nasıl kavuşturdu onu. Artık askılı buluz giyinmesine gerek kalmadı, çünkü güneşe o şekilde çıkamazdı. Çünkü bir mazereti vardı. Bilinçaltı onu içindeki çatışmadan kurtardı ve mutlu etti. Ama tanıştığımızda o kadarda mutlu görünmüyordu. Başlangıçta bu durum onu rahatlatmıştı. Alerjisi sayesinde “Geri kafalı” damgasını yemekten kurtulmuştu. Ama o çevrede yıllarca yaşadıktan sonra, onların değerlerine o kadar alışmıştı ki artık askılı bluz giyebilmek istiyordu. Ama alerjisi devam etmekteydi. Çünkü bir düşünceden ya da düşüncelerin çatışmasından korumak ve mutlu etmek amaçlı programlama yapan bilinçaltı, oluşturduğu kalıbı değiştirmek konusunda istekli değildi. Ürettiği çözüm geçmişte işe yaramış ve bugün artık fayda sağlamıyor hatta zarar veriyor olsa bile, o ilk oluştuğu ana sadıktı ve bu kalıptan kolayca vazgeçmek istemiyordu. Bu sebeple artık bluz giymeyi istiyor olması, onun bu durumdan kurtulması için yeterli olmuyordu. Bilinçaltı düzeyde müdahaleye ihtiyacı vardı. Bu bayanla yaptığımız çalışmalarda bilinçaltı yeni kayıtları almış ve güneş alerjisinden geriye hiçbir şey kalmamıştı. Düşüncelerinize kontrol edin, nasıl düşünüyorsanız bilinçaltınız bir çözüm üretecektir. Bu çözümün size her zaman fayda sağlamasını istiyorsanız, düşüncelerinize daha fazla özen göstermelisiniz. Jack E. Addington’un “%100 Düşünce Gücü” adlı eserinde çarpıcı bir örnek vardır. Vasiyetini hazırlayan bir kadın şu cümleleri sarf ediyor: “Bir gün her istediğimin birisi tarafından yerine getirileceği bir durumda olacağım. Söylemem gereken şey sadece istiyorum olacak ve birisi istediğimi yapacak.” Kadının zengin olduğunu ve etrafında uşaklar olduğunu mu hayal ettiniz yoksa? Maalesef hiçte öyle olmamış. Bilinçaltımız bizlerin istediğini yerine getirmekle yükümlüdür. Eğer detayları vermemişseniz, bunu nasıl yerine getireceğine kendi karar verir, ama bilin ki bu karar her zaman işinize yaramaz. Düşüncelerimize dikkat etmek zorundayız. Düşüncelerimiz bilinçaltımızda gerçek bir deneyime dönüşecekleri anı beklerler. Verdiğimiz emirler bilinçaltı tarafından gerçekleştirilir ama sonuçlar bizi memnun etmeyebilir. Hata da bilinçaltımızda değil, ona verdiğimiz komutlardadır Emerson; “Dualarınıza dikkat edin, gerçekleşebilir” diyor. Bilinçaltlarımıza veya başkalarının bilinçaltlarına attığımız her tohum yeşerir. Meyvesinin lezzetini belirleyecek olan da nasıl bir tohum ektiğimizle ilişkilidir. Addington’un vasiyetini yazdığı kadına ne oldu biliyor musunuz? Kadın gerçekten istediğine sahip olmuş. Bir kaç yıl sonra felç geçirmiş. Tam istediği gibi, söyleyebildiği tek sözcük “İstiyorum” olmuş. Bülent ŞENYÜREK Sosyolog – NLP Trainer |
ben de birşeyler paylaşmak istedim HAYATIMIZIN RESMİ En az ilgilendiğimiz, sorguladığımız, sevgimizi dile getirdiğimiz bizizdir. İnsanları eleştirdiğimizin kaçta kaçı kadar kendimizi eleştiriyoruz? Onlara sarf ettiğimiz sevgi sözcüklerinin ne kadarını kendimize söylüyoruz? Çocuğumuza, eşimize, ailemize, arkadaşımıza hatta işimize gösterdiğimiz ilginin ne kadarı bizim payımıza düşüyor? Çok az, değil mi? Bir de tutup insanların bizi anlamadığından şikayet ediyoruz. Biz kendimizi ne kadar anlıyoruz? Bir çember düşünün. Eğer bu çemberin merkezinde duruyorsanız, yaydığınız ışık çevrenizdeki herkesi aydınlatır. Ama merkezden çıkıp, çemberin kenarında bir yerde durursanız, aydınlatacaklarınız sadece birkaç kişi olacaktır. Bu sebeple hayatınızın merkezinde durup, kendinizi anlamalı, eksilerinizi, artılarınızı ortaya koymalı ve bu farkındalıkla ışığınızı yaymalısınız. O zaman hayatınızda neyin olup, neyin olmayacağı konusunda daha çok söz hakkınız olacak. Ne zaman kullanılıp, ne zaman kullanılmayacağınıza, hangi yola sapacağınıza, hayatınıza kimleri dahil edip, kimleri çıkaracağınıza siz karar vereceksiniz. Hayat ne beyaz, ne siyah, ne de gri. Biz onu ne renge boyarsak; o renk. Hayatınızı yönetmek, onun ressamı olarak hangi renkleri seçeceğinize bağlı. Eğer tek bir renkle resim yapıyorsanız, diğer renklerin farkına vardığınızda alt üst olmaya hazırlıklı olun. Önemli olan renklerin ahenkle bir araya geldiği, bizim için en güzel resmi yapmaktır. Bazen pembe kullanıp çocuk olmak, bazen beyazla saflığı yakalamak, bazense siyahla acılardan ders çıkarmak… Sevgili küçüklerim ve büyüklerim; yaşınız kaç olursa olsun, elinizde bir fırça, önünüzde bir tuval var. O tuvale bundan sonraki hayatınızın resmini yapacaksınız. O resim sizi anlatacak ve sizin hayatınız olacak. Rasgele kullanacağınız renkler, kontrolü hayatın akışına bırakacak ve size ait olmayan bir dünya yaratacak. Olmayanın gerçekte nasıl olduğuyla yüzleştiğinizde de, yeni bir resim yapmak için yeterli cesaretiniz yoksa renkleriniz karışacak, ne renk olduğunu bilmediğiniz bir hayat yaşayacaksınız. Ya da birileri sizin adınıza bir resim yapacak, siz kendinize ait olmayan bir hayatı yaşayacaksınız. “Benim resmim böyle olmamalı” diyorsanız, önce gözlerinizi kapatın ve nasıl bir resim istediğinizi düşleyin. Sonra fırçayı alın elinize, renklerin denge içinde birbiriyle kaynaştığı kendi şaheserinizi yaratın! Büyük bir kararlılıkla “İşte ben buyum, bu olacağım ve bunu yaşayacağım” diyerek atın altına imzanızı! Zeynep Müge KASAROĞLU |
ben de birşeyler paylaşmak istedim Güzel paylaşımlar için teşekkürler... super Gerçekten güzel bilgiler... 25889 Sağlıcakla... t678 |
Ynt: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Düşünmekten korkuyo insan böle şeyler okuyunca. Çok ilginç kadının isteğinin bu şekilde yerine gelmesi şok oldum. |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Bu güneş allerjisi olayını ben de farklı bir nedenden yaşadım. kesinlikle anlatılan gerçek! |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Ciddi ciddi korkuyor insan ve unutuyorda yani başına gelenleri ne zaman istemiş olabileceğini vakitsiz cıka geliyolar yanii ve bu neden böyle oluyor demekden ötesine geçemiyoruz ne yazıkki... insan olmak ne zor zaanat yahuu:)) |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! haklısın Rafunsel düşünce gücümüzle ilgili bilgileri daha önce öğrenseymişiz.hatta ilkokulda verselerdi.şimdi yaşamlarımız daha farklı olurdu.zararın neresinden dönersek kardır.ya hiç bilmeyen, kabul etmeyenler var...Ben uyardıkça tepki gösterenler var.etkisini bildiğim için kim olursa olsun olumsuz düşünceye tepki gösterir oldum.y789düşüncelerimizle güzel bir dünya yaratmak elimizde...Allah bize bu imkanı vermiş.yani aklımızla biz bunu bulmamız gerekiyor.ayetlerde bile düşün aklını kullan diye uyarılar var...sevgi ve ışıkla kalın..kiss3 |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! Bencede tüm bunlardan,çok daha önce haberimiz olsaydı,okullarda ders olarak verilseydi herşey çok daha güzel olurdu ve dünya daha olumlu bir yer olabilirdi!,yinede çok geç sayılmaz herşey mümkün nasılsa!.. :) |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! GÜZEL PAYLAŞIM EMEĞİNE SAĞLIK..girlhaha |
Cevap: Düşüncelerinize Dikkat Edin; Gerçekleşebilirler! çok güzel paylaşım teşekkür ederim |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:26 PM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.