![]() |
ÇOCUK VE BİLİNÇALTI ÇOCUK VE BİLİNÇALTI Bu sayfada , belki de çocuklarımız yetiştirirken hiç düşünmediğimiz bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Çocuklarımızın bilinçaltını acaba nasıl etkiliyoruz? Anne babalar olarak acaba bu konuda ne kadar bilinçliyiz? İster istemez çocuklarımızın hayatlarında çok büyük izler bırakıyoruz. Bu izlerin sonuçlarını çoğu zaman yıllar sonra, yani birer yetişkin olduklarında yaşamaya başlıyorlar. Bilinçaltımızdaki olumsuz izler, en çok 0 - 6 yaş aralığında oluşur. Bu yaş grubundaki çocuklar ve bebeklerde henüz mantık gelişmiş olmadığı için anne babadan duydukları sözleri, ya da tekrar eden davranış kalıplarını, kuvvetli bir olumsuz duyguyla birleştirirlerse, bilinçaltına yerleştirirler. Bunu istemsiz olarak yaparlar. Örneğin, masada duran bardağa eliyle çarpıp suyu yere döken bir çocuğa, annesi yüksek sesle müdahale ederse, çocukta suçluluk duygusu oluşur. Ancak çocuk, bu suçluluk duygusunun sebebini tam olarak idrak edemez. O anda annesinin ağzından çıkan her bir kelime özenle seçilmelidir. Çünkü bu kelimelerin hepsini bilinçalttına kaydeder. Örneğin anne "Dikkat etsene ne kadar beceriksizsin. Hala suyu dökmeden içmeyi öğrenemedin." derse, çocukta özgüven eksikliğinin temelini atmış olur. Böyle kelimelerle büyütülen bir çocuk, yetişkin olduğunda, örneğin kalabalık önünde konuşamayacak kadar heyecanlanabilir. Elleri terler ve heyecanlanır. Bunun altında başarısızlık korkusu ve değersizlik duygusu yatıyordur. Oysa yetişkin kişi artık kalabalık önünde neden konuşamadığını anlayamaz. Bilinçaltındaki bebeklikten gelen kalıpları yeniden keşfetmesi ve temizlemesi gerekecektir. Verilen tepkiler, her çocuğun karakterine göre de değişim gösterir. Yukarıdaki örnekten yola çıkarsak, aynı suçluluk duygusuna sahip iki kardeşi aynı anne aynı kelimelerle azarlasa bile, kardeşlerde karakter farklılıkları nedeniyle farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır. Diğer kardeş duygularını daha rahat dışa vurabiliyorsa, yetişkinlik dönemine, annesine karşı kendisine bile itiraf edemediği bir öfke ya da nefret duyabilir. Ve bu toplumda kabul görmeyecek bir his olduğu için, o öfkeyi kamufle edecek, fakat öfkenin vücudunda biriktirmiş olduğu yakıcı enerjiyi farklı alanlarda farklı kişilere öfkelenerek dışa vuracaktır. Pek çok erkek, annesine olan öfkesini en kolay ifade edebileceği hedef olarak eşini seçer. BİLİNÇALTI NASIL KODLANIR? Bilinçaltının kodlanabilmesi için birkaç faktör gereklidir. 1. Kodlanmak istenen kalıp ne ise bunun yeterli bir süre için tekrar edilmesi... 2. Tekrar edilen kalıp ile birlikte güçlü bir duygunun, tüm bedeni kaplayacak şekilde hissedilmesi 3. Analitik zihnin, yani mantığın bir müddet için zayıflatılması ya da pasifleştirilmesi. Bunun yapılabilmesi aslında 6 yaşından itibaren mantık oluştuktan sonra bluğ çağını atlatana kadar daha kolaydır. Çünkü mantık gelişse bile, çocuk bunu kullanmayı reddedecektir. 4. Bilinçaltına yerleşecek kalıp ya da inancın, çocuğun ya da gencin etrafında sürekli başkaları tarafından tekrar ediliyor olması. Bu tekrarlar olurken, çocuğun ya da gencin farklı düşünen dış ortamlardan uzak tutulması...Yani dışa ve farklı görüşlere kapalı olan bir mekanda bulunma... Yukarıdaki maddeleri incelediğimizde, çocukların neden telkinlere açık olduğunu anlayabiliriz. Özellikle 6 yaşına kadar çocuk etrafında söylenenleri ya da tanık olduğu davranışları sorgulamaz. 6 ile 12 yaş aralığında, mantığı oluşsa bile artık ebeveyninin sözlerini dikkate almaya programlanmıştır. Bu son derece doğal bir süreçtir. Yetişkinlere güvenir. Bu güven muhakkak oluşmalıdır. Yoksa hayata ve yaşadığı dünyaya güvenebilme sorunu yaşar. Ancak ebeveynin görevi, bu dönemde çocuğun mutlak güvenini suistimal etmemektir. 12 yaş ve sonfrasında bluğ çağı başlar. Artık çocuk anne ve babasının sözlerine kulak asmamaya, arkadaşlarıyla kurduğu ortak alana daha çok güvenmeye başlar. Çocuğun kişilik gelişiminde önemli olan bu süreçte, ebeveynin yapabileceği bir tel şey kalmıştır, o da çocuğun arkadaş çevresinin seçimini yönlendirebilmek...Çünkü çocuklar ortak arkadaşlık alanlarını dış etkilere kapatırlar. Ve bazı benimsedikleri davranışları tekrar ederek yaşamaya başlarlar. Bu dönem de yine bilinçaltı kalıplarının yoğun şekilde kodlandığı bir süreç halini alır. ÇOCUKLARIMIZI YETİŞTİRİRKEN Bilinçaltı kalıplarını kodlarken, anne ve babalara çok iş düşmektedir. Bu süre içerisinde gösterilecek özen ve dikkat, yarının korkusuz, mutlu, özgüvenli ve değer duygusu yüksek yetişkinlerini oluşturacaktır. Çocuklarımızı, bebek bile olsalar, olumlu konuşarak büyütelim. Kendi korkularımızı onlara empoze edecek cümlelerden kaçınalım. Onları okşayıp sevdiğimiz anlar duyguları çok yoğun olacağı için, "Sen benim için çok değerlisin", "Başarılı olduğunu biliyorum. Ve yeterince gayret gösterirsen her geçen gün biraz daha başarılı olacağına eminim", gibi olumlu cümleleri tekrar edelim. Bir hata yaptıklarında onlara suçluluk duygusu aşılamaktan kaçınalım. Onun yerine "Böyle hatalar olabilir ama bir daha yapmamak için daha dikkatli olabilirsin" tarzında bir yaklaşımla ne yapması gerektiğini gösterelim. KARŞI CİNSLE İLİŞKİLER Cinsiyet gelişimleri ile ilgili bir not eklemek istiyorum. Bayanların, çocukluk dönemlerinde eksikliğini duydukları önemli bir cümle vardır. Ve bu cümleyi ebeveynlerinden duymadıkları için, kadın erkek ilişkisinde son derece zayıf ya da dengesiz olurlar. Evlilikleri ya da ilişkileri sorun dolu olur. Üstelik bu sorunları yaşayabileceklerini, onları dışardan gözlemleyen hiç kimse tahmin edemez. Çünkü başarılı kariyerleri olanlar, çok güzel görüntüye sahip olanlar, ya da çok sosyal olanlar vardır. Ama malesef, bilinçaltları hatalı kodlandığı için karşı cinsle asla mutluluğu yakalayamıyorlardır. Yakalasalar bile bu, kısa süreli oluyordur. Bu hayati önemi olan cümle : "Sen benim için dünyadaki tüm kadınlardan daha önemli ve kıymetlisin." dir. Kız çocukları bu cümleyi babalarından duymak zorundadırlar. Üstelik bu sadece lafta kalamaz, aynı zamanda babalar bunu çocuklarına hissettirebildiklerinden emin olmalıdırlar. Aynı şey, anneler ve oğulları için geçerlidir. Çocuklarımızla "sadece onlar için ve onlara özel" programlar yapmalıyız. Onlar , biz istediğimiz için heryere geliyorlar ve bizim programlarımıza uyuyorlar. Biz de onlar için özel saatler ayırmalıyız. Sadece lafla söylenenler değil onların ardında hareketlerimizle pekiştirdiklerimiz daha kıymetlidir. Bu şekilde çocuklarımıza ileride yaşayacakları ilişkiler için şu mesajı veriyoruz: "Bir insana tam olarak güvenip kendimizi açmak için kriter, söylediği sözlerle davranışlarının birbirini tutmasıdır." O zaman evlatlarımız ilerki zamanlarda kendileri için en doğru kişiyi seçebilecek, kendilerine ilk (yalan da olsa) güzel sözler söyleyen kişiye kapılmayacaklardır |
Cevap: ÇOCUK VE BİLİNÇALTI "Sen benim için dünyadaki tüm kadınlardan daha önemli ve kıymetlisin" dir bu cümleyi çocuklarınıza kızlarınıza söyleyiniz... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:55 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.