![]() |
EVLİLİK AĞACI Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkasına yetiyordu. Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar. Erkek, "Aklıma bir fikir geldi" dedi. "Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım." Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılatılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı. Yazarı Bilinmiyor |
Ynt: EVLİLİK AĞACI bu güzel hikayeyi daha önce de okumuştum.ama bu evlilikte sorun nerde? onu anlayamıyorum.ama şöyle bir şey aklıma geliyor.doğan cüceloğlu hocamız bir kitabında diyor ki özetle, gençler evlenmeden önce süslenip birbirlerine karşı güzel görünüyorlar.makyajlarla birbirinin karşısına çıkıyorlar falan.ama evlendikten sonra kadın bakıyor ki kocası çorabını sağa sola atmış vs. çoğaltmak size kalmış.acaba buna benzer evliliklerde de böyle bir sorun mu var.ilk aylarda hep evin içinde de birbirlerine karşı güzel görünmek için kendilerini kontrol altında tutuyorlar.ama sonra bu zoraki kontrol onları daha da sıkmaya başlıyor ve evliliğin iyi olmadığını düşünmeye başlıyorlar. ama evliliğin ilk aylarında boşanma düşünülüyorsa benim aklıma başka bir sebep gelmiyor. |
Ynt: EVLİLİK AĞACI bence sorun yapışık ikizler gibi olmak. bunca süre sizi kime yapıştırsalar sıkılırsınız. evlenmeden önce herkesin kendi hayatı vardır, gün içinde değişik insanlar görürsünüz, akşam arkadaşlarınızla çıkabilirsiniz veya yalnız başınıza bişiler yapabilirsiniz, saatlerce gömülür kitap okur aptal aptal filmler izler delik eşofmanlarınızla gezebilirsiniz, msn başında sabahlayabilirsiniz. canınız ister hiçbi şey yapmazsınız. evinizi istediğiniz gibi dağıtabilirsiniz. (yalnız değil de aileyle yaşıyorsanız en fazla anneniz söylenir ama atsan atılmaz satsan satılmaz sıfatında olduğunuzdan annenizi asla bezdiremezsiniz aslında.) istemediğiniz insanlarla görüşmek zorunda değilsinizdir, istemediğiniz yerlere gitmeyebilirsiniz tek tatil gününüzde. ama evlenince nolur? eşlerden biri arkadaşlarıyla buluşmaya giderken diğerini götürmese alınır, bozulur. belki beraber gitmekten ikisi de zevk alıyordur ama insanın arkadaşlarıyla yalnızken kurabildiğini iletişim, paylaşılanlar biraz farklıdır aslında. sonra canınız istediği zaman aniden gidemezsiniz, sevdicek evde sizi bekliyordur, onun hevesini, heyecanını kırmak istemezsiniz. yalnız başınıza odanıza çekilseniz (gerçi artık sizin bir odanız yok) biri 5 dk içinde "noldu canım bir sorun mu var?" diye kapıya dikilir, şansınız varsa bir sorun bulun, yoksa "benimle artık hiçbir şey paylaşmıyorsun" tribi yakındır. eşinizle aynı tv programını izlemeniz gerekir, haftasonu kendi annenize gidiyorsanız onunkine de gidilmesi lazımdır, "neden hep senin arkadaşlarınla buluşuyoruz?" sorusuna "çünkü ben seninkileri sevmiyorum, sen de benimkileri sevmiyorsan gelmek zorunda değilsin" diyemezsiniz, kan çıkar. pazar pazar gazete keyfi yaparken koltukta sızmak yerine gidip mavi kazağa uygun yeşil bir tişört aramak için 857 tane dükkan dolaşmanız gerekebilir, sonra eve gelip yine aynı insanla romantik bir yemek yemek icabeder. nolur? sıkılır insan sıkılır. insan en sevdiğinden bile sıkılır. birbirine nefes aldırmak lazım. hatta ekonomik şartlar müsaade etse bence insanların ayrı evlerini muhafaza etmeleri bile lazım. ne bu yapışık ikizler gibi aaa.. |
Ynt: EVLİLİK AĞACI Ayyyy korktum valla ya yazılanları okuyunca hiç de evliliğe bu gözle bakmamıştım hayatımda, yine de paylaşmak, hayatı her alanıyla sevgiyle paylaşmak güzeldir diye düşünüyorum hismiley |
Ynt: EVLİLİK AĞACI akik iyi ki geldin.... eminim benim gibi bütün arkadaşlar sevmiştir seni... ark5 müftü ve fizik profösörlüğünden sonra evlilik danışmanı ilan ediyorum seni... thumbsanim clapping çok yaşa emi..... aa34 sevgiler... http://img58.imageshack.us/img58/934...ders1629hc.gif |
Ynt: EVLİLİK AĞACI Alıntı:
ama evliliklerin bitmesinide istemiyoruz ya...ne yapılabilir... dusun şöyle... eşler bazen işi vs. bahane edip biraz birbirlerine uzak kalabilir...yada buna benzer bahaneler yaratılıp ayrı kalınabilir bir süre hal böyle olunca boşanmamış olunup...biraz ayrı kalınmış olunabilir... tabii boşanmamak için sadece işini uzağa götürmekte çözüm olmayabiliyor...o zaman yapılcak çok bişey kalmıyor... |
Ynt: EVLİLİK AĞACI Alıntı:
Alıntı:
|
Ynt: EVLİLİK AĞACI (((dikkatli okuyunuz)))insanımız genelde ete yani tene aşık olur,aynen birinsanın acıkıpta birşeyi canı çekmesi gibi yediginde nolur doyar ondan sonra gözü bile görmez o çok canı çektiği şeyi,halbusem beden degildir asıl olan,asıl olan bedenin ayakta durmasını sağlayan,beden gerçekte bi kıyafettir insanlar kıyafetin içindedi insana bakmazlarda kıyafetin cazibesine aldanırlar,gören nedir sizce...? gözmü ya duyan ,ya tadı alan,ya acıyı çeken herşey ruha mahsustur,ruhsuz beden bir leşten ibarettit,ama ne yazikki insanların çogu daha kendini keşvedememiş ki başkalarını keşvetsin,bence herşeyden önemli olan ruhu keşvede bilmek,o mekan tanımayan sınır tanımayan ruhu,beyinde bedendeki herşeyde ona hizmet ediyor,onu keşfede bilme demek 7 geçidi geçmekdemek......insan bedenini bir saray farzedelim askerleriyle hizmetçileriyle herşeyiyle,bu bedende iki şey var biri nefis biri ruh sen bu iki şeyin hangisini daha çok beslersen o bu sarayın kıralı olur,nefsini beslersen ruh zindana atılır nefis kıral olur ve o beden o ölümsüz ruhun farkına bile varamaz....ruhunu beslersen ruh kıral olur,eğer çalışırda ruhu kıral yaparsan ne olur onuda söyliyeyim baktıgında gözlerinden degil ruhundan bakarsın,gördüğünde ete degil etin sahibine bakarsın etin sıcak kalmasının sebebi olan o kutsal varlıgı görürsün,konuşurken dilinle değil özünle ruhundan konuşursun,konuşulanları kulaklarınla degil ruhunla dinlersin,kulaklarını veya beynini aldata bilirler ama ruhunu asla,ölümsüzlüğü arzu eden bir kişi ruhunu keşvetmek ona ulaşmak onunla tanışmak zorunda ve o sensin işte...!!! velhasılı kelam muhabbet çok derin ,saatte neredeyse dört,sevgi ve saygılarımla,haddimi aştım veyahut sürçülisan ettimse af ola... coffe2 |
Ynt: EVLİLİK AĞACI sevgili enes yazdıklarına katılıyorum.sevdiğim insnaların nie sevdiğimi bilmediğim cok zamanlarım olmuştur.yaş ilerlemeye başlayınca anlıyor insan...ruhlarını tanıyorum 44 |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:15 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.