Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Başkalarının Düşünceleri Önemsememe (http://www.hayatimdegisti.com/forum/baskalarinin-dusunceleri-onemsememe/)
-   -   KISSADAN HİSSE (http://www.hayatimdegisti.com/forum/baskalarinin-dusunceleri-onemsememe/621221-kissadan-hisse.html)

cansuyu 24-06-2012 11:05 PM

KISSADAN HİSSE
 
Çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanır; kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru: "Sen artık ressam sayılırsın Racaçi. Artık senin resmini halk değerlendirecek.", diyerek resmi, şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.

Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru. Bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ve insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir not bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmış. Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki, resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da kullanılmamış. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış.. Ranga Guru: "Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün... Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin... Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi. Sevgili Raciçi mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur. Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.", demiş...

Parmağımızı dahi oynatmadan; iş yapan, koşuşturan insanları eleştirmek ne kadar da kolay değil mi?

cansuyu 25-06-2012 10:42 AM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
çok bilindik ama zaman zaman hatırlamamız gerektiğine inandığım bir hikaye..



Günlerden bir gün ülkelerden birinde bir kurbağa yarışı düzenlenmiş. Hedef yüksek bir kulenin tepesiymiş... Kalabalık onları görmek ve alkışlamak için toplanmış. Yarış başlamış, başlamasına da, kimse onların tepeye varacaklarına inanmıyormuş. Ve şöyle konuşuyorlarmış aralarında:

"Boşuna !!! Nasıl olsa başaramayacaklar...!"

Yarışan kurbağalar da yavaş yavaş cesaretlerini kaybetmeye başlamışlar. Yalnız bir tanesi bütün gücüyle tırmanmaya devam ediyormuş. İnsanlar konuşmaya devam ediyorlarmış.

"Gerçekten çok yazık, boşuna bu emekler, nasıl olsa tepeye varamayacaklar !..."

Zorlanan kurbağalar teker teker yarıştan çekilmişler, ama bir tanesi hariç! O, bütün bu zor ve o olumsuz koşullara rağmen devam ediyormuş. Sonuçta, hepsi yarışı terk etmişler. Ama o "bir tanesi" ise kulenin tepesine çıkmayı başarabilmiş.

Herkes şaşkınlık içinde bunu nasıl başardığını merak etmiş! İçlerinden biri ona yaklaşıp bu yarışı nasıl tamamladığını sormuş. Cevap alamamış ve bir de bakmış ki ne görsün yarışı kazanan kurbağa sağırmış!

zeytin85 25-06-2012 02:55 PM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
çoook güzel gerçekten hayat içinde ne kadar çok engelliyoruz kendimizi dimi? hedeflerim isteklerimiz hep köreltiliyo bazen.güzel hikaye teşekkürler.

cansuyu 02-07-2012 10:18 PM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
Bir zamanlar 1 oglu ve 1 esegi olan fakir bir kari-koca varmis.
Imkanlarini daha iyiye goturmek ve dunyayi tanimak icin sehir –sehir
dolasmaya karar vermisler ve kucuk ogullarini eseklerinin sirtina
bindirip yola koyulmuslar.
Ilk geldikleri koyde insanlarin arkalarindan
“su terbiyesiz cocuga da bakin! Kendisi esegin sirtinda rahatca
yolculuk ederken, zavalli anne ve babasi kanter icinde yuruyorlar!”
dediklerini duymuslar. Baba esine donmus ve '' biricik oglumuzun
terbiyesizlikle suclanmasina izin veremeyiz, en yasli ben olduguma gore
esege ben bineyim siz ana-ogul yuruyun'' demis. Ve boylece giderken
baska bir koye gelmisler.
2. Koyde ilerlerken insanlarin : “su ahlaksiz
adama da bakin, kendisi esegin sirtinda seyahat ederken zavalli oglu ve
karisi yurumek zorunda kalmis!” dediklerini duymuslar. Ahlaksiz biri
olmayi kendine yakistirmak istemeyen baba karisini esegin sirtina
bindirmis ve baba-ogul yanlarinda yururken 3. koye gelmisler!
3. Koyde insanlarin arkalarindan: ''zavalli yasli adam, hem butun gun esek gibi
calisiyor kendisini prenses sanan karisi da hem kocasinin hem de ufacik
oglunun yaninda yurumesine aldirmiyor. Herhaldehcocuk da uvey evlattir
''dediklerini duymuslar. Bunun uzerine tum aile esegin ustune binmisler
ve 4.koye ulasmislar.
4.Koyde insanlarin: “su canavar insanlara da
bakin! Zavalli esegin belini kiracaklar” dediklerini duymuslar. Esekten
inip ucu de hayvanin yaninda yuruyerek
5. koye varmislar. Bu kez duyduklarina inanamamislar: Koyluler gulerek: “su uc salaga bakin,
kendilerini tasiyacak bir esekleri oldugu halde yuruyerek yolculuk
yapiyorlar!!”
SONUC :GENELLIKLE INSANLAR ELESTIRMEK ICIN HER ZAMAN BIR
EKSIGINI BULACAKTIRVE KIMSE SENI OLDUGUN GIBI KABUL ETMEYECEKTIR.
ONUN ICIN DOGRU BILDIGIN SEKILDE YASA. HAYAT SON PROVASI YAPILMAMIS BIR
TIYATRO GOSTERISIDIR. BU ALKISI OLMAYAN TIYATRONUN PERDESI
KAPANMADAN; GUL, SARKI SOYLE, DANS ET VE ASIK OL....HAYATININ HER ANINI
DEGERLENDIR.

alıntı

cansuyu 15-07-2012 12:30 AM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
" Bir bilgeye sormuşlar: "Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz? "Terzimi severim," diye cevap vermiş. Soruyu soranlar şaşırmışlar: "Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse varken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?" Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş: "Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceye kadar da, beni hep aynı gözle görürler. ''

cansuyu 13-08-2012 05:22 PM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
HAYATIN GÖRÜNMEZ GÜVELERİ..

Mark Twain’in düşündürücü bir lafı var. “İsteklerinizi, hayallerinizi küçümseyen kişilerden mümkün mertebe uzak durun!” “Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak, azaltmak ister” diye devam eder söze dünyaca ünlü romancı.
Küçümserler her şeyi ve her emeği.
Her kelimeleri ağılı.

Ruhu engin insanlar ise kendiliğinden destek verir etraflarındakilere. Sadece yakınlarını ya da kendi dostlarını, akrabalarını değil, birilerini kayırmak anlamında değil, bizatihi yaratıcılığı teşvik ederler; her nerede görürlerse görsünler.
O yüzden kimlerle arkadaşlık ettiğimiz, vakit geçirdiğimiz ve kimlerin lafını/eleştirisini ciddiye aldığımız hususunda seçici olmak en iyisi, şayet akıl ve ruh sağlığımızı muhafaza edebilmek istiyorsak.
Mark Twain bizim memlekette yaşasaydı çok daha keskin bir üslupla zikrederdi herhalde tüm bunları.
Halbuki bizler ekseriya unutuveriyoruz bu kadim kuralı. “Başkaları ne der, aman elâlem laf eder” kaygısı camdan bir duvar gibi dikiliyor önümüzde. Çöküyor olanca ağırlığıyla üzerimize. Küçümsenme, beğenilmeme, en nihayetinde anlaşılmama korkusu o kadar ağır basıyor ki ayaklarımız geri geri gidiyor her işte. Hayallerimizi, uçuk kaçık emellerimizi naftalinleyip kaldırıyoruz zihnimizin dolaplarına. Orada çürüyorlar usulca. Gün ışığı görmeden senebesene.

Nice sonra açıp bakıyoruz ki güve yemiş planlarımızı. Biz yaşlanırken onlar da bir kenarda kuruyuvermiş. Hayatın görünmez güveleri var, yer bitirirler insanın özgüvenini.
Amerika’da ders verdiğim yıllardı. Arizona’da sakin bir öğleden sonra. Sınıfta 20 civarında öğrenci. Çoğunluğu kadın. Onlar sırayla konuşuyor, ben not alıyorum. Öğrenciler ateşli, heyecanla söze karışıyor, hatta bazen sabırsızlıktan birbirlerinin sözünü kesiyorlar. Tartışma konumuz “Kültürel farklılıklar mı daha önemli günümüzde yoksa evrensel değerler mi?” Dikkatimi çeken bir nokta var: Öğrencilerin önemli bir kısmı önceki hafta verdiğim okumaları tamamlamadan gelmiş, belli ki tembellik etmiş. 50 küsur sayfa vardı okunacak. Şöyle bir bakmışlar en fazla. Ama her birinin bir kanaati var. Hem kanaati, hem de özgüveni.
Bundan çok değil iki sene evvel, benzer bir sahne hatırlıyorum. İstanbul’da bir özel üniversitede. Konu da benzer. Ama ortam farklı. Bu sefer öğrenciler okumaları yaparak gelmişler sınıfa, verdiğim metinlerin çoğuna vâkıflar. Ne var ki iş tartışmaya gelince hep aynı kişiler söz alıyor, hep aynı erkek öğrenciler fikir beyan ederken diğerleri sadece dinliyor. Bilhassa kız öğrencileri konuşturmak ne kadar zor. Dersten sonra bir kız öğrenci yaklaşıyor yanıma. Akıllı, bilgili biri. Konuyla ilgili düşüncelerini açıyor bana. “İyi ama neden derste söylemedin bunları?” diyorum.

“Paylaşsaydın ya arkadaşlarınla.” Gülümsüyor, mahcup. Omuz silkiyor. Takılır aklıma, nedir özgüvenimizi örseleyen? 19 yaşında Amerikalı bir kız öğrenci, hocanın salık verdiği okumaların belki de hiçbirini yapmadığı halde rahatlıkla sınıfta söz alıp tartışırken, yaşıtı ve hemcinsi bir Türk öğrenci, üstelik konuyu gayet iyi bildiği halde neden susar, neden dinlemeyi tercih eder?
Kız çocuklar erkek çocuklardan daha çabuk olgunlaşıyor, daha çabuk büyüyor. Yani bir anlamda hayata daha önde başlıyor. Sonra… Toplum, eğitim, aile, adım adım azaltıyoruz kendilerine olan güvenlerini. Öyle ki buluğ çağına vardıklarında o eski yaratıcılıklarından, girişkenliklerinden eser kalmamış oluyor çoğu zaman. Geri çekiliyorlar. Lise, üniversite aşamasına geldiklerinde büsbütün isteksizleşiyorlar kamusal alanda konuşmak konusunda. “Başkaları beğenmez” kaygısı değil mi bizi bu kadar ürkekleştiren? Neden hep dinlemeyi tercih ediyoruz, bir fikrimiz olduğu halde, birçok fikrimiz olduğu halde? Dışarıda dinleyici, kendi evlerinde konuşkan kadınlar…

Elif Şafak

cansuyu 04-01-2013 11:29 AM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
Bir zamanlar, bir delikanlı bir bilgeye talebe olmak istedi.

“Bana talebe olmak zordur” dedi bilge. “Korkarım, sen bunu başaramazsın.”

Ama genç kararlıydı. Kendisinden ne isterse yapmaya hazır olduğunu söyledi. Bilge de ona manevi yoldaki ilk vazifesini verdi:

“Bir yıl boyunca, kim seni kızdırmaya çalışırsa ona bir lira vereceksin.”

Genç denileni yaptı ve tam bir yıl boyunca kendisini öfkelendirmeye çalışan insanlara para verdi. Bir yılın sonunda genç bilgeye geldi ve bundan sonraki vazifesine hazır olduğunu bildirdi:

“Önce şehre git ve bana biraz yiyecek al” dedi bilge.

Genç yanından ayrılır ayrılmaz, bilge dilenci kıyafetine bürünüp sadece kendisinin bildiği kısa bir yoldan gençten önce şehre ulaştı. Gencin geçeceği yola oturdu ve onu bekledi. Tam genç yanından geçerken, dilenci görünümündeki bilge ona hakeret etmeye başladı. Başkalarının duyacağı kadar yüksek sesle onun ne kadar aptal göründüğünü söyledi. Ama gençte hiçbir öfke işareti yoktu. Tam aksine:

“Ne kadar harika!” diye karşılık verdi genç sakin bir şekilde. “Tam bir yıl bana hakaret eden herkese para ödemek zorunda kaldım, şimdi tek kuruş ödemek zorunda değilim.”

Bunun üzerine üzerindeki dilenci kıyafetini çıkaran ve yüzünü gösteren bilge gence şöyle dedi:

“Başkalarının ne dediğine aldırış etmemeyi başaran bir kişi bilgelik yoluna adım atmış demektir. Eminim ki, sen bundan böyle hakeretlere aldırış etmeyeceksin ve doğru bildiğin yoldan asla şaşmayacaksın.”

cansuyu 26-02-2013 10:25 AM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
kendini bulmak, başkalarının seninle ilgili düşündüklerinden kurtulmaktır.
zata

interpole89 28-02-2014 07:14 AM

Cevap: KISSADAN HİSSE
 
cok tesekkurler guzel paylasimdi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:59 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.