![]() |
BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Bağımlı Kişilik Bozukluğu, başka birinin desteği yada yardımı olmadan hiç bir şey yapamama olarak tanımlanabilir. Ergenliğin ilk zamanlarında ortaya çıkan bu rahatsızlığın temelinde kişinin başkası tarafından korunma ihtiyacı ve bağımsız olmaktan korkması yatar. Bağımlı kişiler genelde yalnız kaldıklarında aşırı derecede rahatsızlık hissederler, çoğunlukla depresyonda ve gergindirler. Bu kişiler kendi yeteneklerine güvenmezler ve başkalarının her zaman daha iyi fikirleri olduğunu düşünürler. Birisinden ayrıldıklarında yada kaybettiklerinde çok büyük acı yaşarlar ve ilişkilerini devam ettirebilmek için her tür koşula ve duruma katlanabilirler. Bağımlı kişilik bozukluğu olan bireyler genelde pesimist, kendini küçük gören kişilerdir. Başkalarının eleştirilerini kendi değersizlikleri olarak algılarlar. Başkalarının kendilerini yönetmesine ve korumasına ihtiyaç duyarlar. İş hayatlarında sorumluluk gerektiren görevlerden, yöneticilik yapmaktan yada yaratıcılık gerektiren işlerden kaçınırlar. Bu kişiler genelde bir başkası için kendi ihtiyaçlarını bir tarafa bırakır, kendilerine yönelik kötü davranışlara katlanır ve kendilerini ifade etmekte zorlanırlar. Çoğunlukla kontrol eden, zorba, aşırı korumacı ve çocuk gibi davranan insanarla birlikte olurlar. Birlikte oldukları kişiler kendilerine zarar verse bile (şiddet kullanma, sözlü saldırıda bulunma, küçük düşürme, aşağılama vs..) ilişkiye devam ederler çünkü tek başlarına yaşayamayacaklarına inanırlar. Bütün yaşamları boyunca başka insanları rahatsız etmemek yada kızdırmamak için çaba sarfederek geçirirler. Kendi varlıklarından, bağımsızlıklarından ve bireyselliklerinden vazgeçerler. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemektedir ama başlangıcının ergenliğin başlarında geliştiği tespit edilmiştir. Araştırmalar anne – çocuk ilişkisinde aşırı otoriter yaklaşım ile aşırı korumacı davranışların hastalığın oluşumunda büyük etkisi olduğunu göstermektedir. Bu iki yaklaşım şekli kişinin kendi başına hareket edemeyeceğine, başkalarının korumasına ihtiyacı olduğuna ve insanlar ile ilişkisini devam ettirebilmek için her zaman başkalarının isteklerine beklentilerine ve taleplerine uyması gerektiğine dair inancın oluşmasını sağlamaktadır. Belirtiler 1. Kendi başlarına karar verememek 2. Pasiflik 3. Kişisel sorumluluktan kaçınmak 4. Yalnız kalmaktan aşırı derecede korkmak 5. Bir ilişki bittiğinde büyük acı çekmek ve çaresizlik hissetmek 6. Normal yaşam gereklerini yerine getirememek 7. Terkedilme korkusundan başka bir şey düşünmemek 8. Kritize edilme, kınanma, onaylanmama gibi yaklaşımlarda kolaylıkla incinme 9. Başka insanlara aşırı derecede bağımlı olmak 10. Uzun süreli bir ilişki içinde olma ve aşırı derecede sevgi gösterilmesine ihtiyaç duymak 11. Aynı anda birden fazla insana bağımlı olmak (biri giderse diğerlerini devreye sokmak) ALINTI dusun2Merhaba arkadaşlar, böyle bir problem için sadece kendine güven telkini yeterli olabilirmi.ben sitede bu konuyla ilgili konu yada yorum bulamadım. yardım ltf.hy789 |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Merhabalar serpilb, Yazı tam anlamıyla beni anlatıyor. Ancak bu durumun hastalık olarak adlandırılmasını doğru bulmuyorum. Bu bir hastalık değil çünkü bana göre. Tıp literatürüne girmeleri de ayrı bir hikaye zaten. Ben de insanlara aşırı derece bağlılık yaşayan ve onaylanmaya ihtiyaç duyan biriydim. Hala ihtiyaç duyuyorum ama etkisi çok fazla azaldı. Odamda yalnız kalmaya başladım. Kişisel işlerimi hallederken evdekilerin 'yardım' önerilerini kabul etmemeye başladım ki bunu ben teklif ederdim. 22 yaşındayım. Okuduklarımdan öğrendiklerimi değerlendiriyorum. İnsanlarla konuşurken onlardan öğrendiklerimi değerlendiriyorum ve her birini iç sesimle harmanlıyorum. İnsanlara bağımlılık hissederken ve onlarsız hareket edemezken aslında onlardan özgürleştiğimizi hayal edip dururuz. Kişisel gelişime dalıp da düşünmeyen yoktur. Çok fazla düşünüyorum bunu aşmak için. Zorlandığım alanlar oluyor. Özellikle karar alırken. Hep başkalarının istediği olacaksa benim bu hayatın içinde çırpınıp durmama ne gerek var dedim. İlk adımımı tek başıma tiyatroya giderek atmıştım. Benim için bu tür sosyal aktivitelerde yalnız olmak imkansızdır ama gittim. Ve çok eğlenmiştim. Arkası geldi. Bunu yaşam biçimi haline getirdiğimde çok mutlu olacağımı görmüştüm. Hiç ders çalışamayan ben günde en az 8 saat çalışmaya başladım. Sinemaya tiyatroya gidiyordum. İnternete de giriyordum. Hayatımda vaktimi bu kadar verimli geçirdiğim bir dönem hatırlamıyorum ve inanılmaz mutluydum. En mutlu olduğum zaman bu zamandı. Kendimde gözlemlediğim şey şu oldu. Ne zaman insanları dinliyorsam yani onların kararlarıyla beklentileriyle bir şeyler yapıyorsam mutsuz oluyorum. Tabii bu durum bende de gelişmiş. Yaptığım şeyi başkalarından da bekliyorum. Yani biri bir şey söylediği zaman beklenti içine giriyorum. Gerçekleşmezse çok büyük hayal kırıklığına uğrarım. Şuan farkında olduğum şey beklentisiz olmayı öğrenmeye başladığım. Kendimi sevgisiz ve değersiz hissediyorum. En başta kendim bunları kendimden esirgediğim için insanlara kızmıyorum. O nedenle beklenti içinde olmayı bıraktım. Kırgınlıklarımı inkar edemem ama. Ego ve suçluluk telkinleri hayatımın bir çok önemli noktasında bana fayda sağladı. 1. si yüz kızarıklığımın geçmesi. 2. si konuşmamda düzelme olması. Benim en çok dert ettiğim sorunlar bunlardı ve ben tamamıyla bu bağımlılık nedeniyle geliştiğine inanıyorum. Yüzüm kızardığında hemen söylenirdi ve bu beni utandırıp daha çok kızartırdı. İnsanlarla tanışmak istemezdim. Hem kızarırdım hem de konuşmamı duyarlardı. Konuşmamın da çok kibar olduğuna dair bir söylenti vardı. Kibar konuştuğu için dalga geçilen ben gibi kaç kişi vardır bilemiyorum ama hep alay konusu olurdu. Ben de fazla kibar konuşmamı bağımlı olduğum kişiler tarafından belki daha fazla sevilir ve onaylanırım güdüsüyle geliştirmiş olabileceğime inandım. Şuan diksiyonum ve konuşurkenki tonlamalarım nasıl bilmiyorum ama artık insanlar konuşmamla uğraşmayı bıraktı ve ben kendimden daha emin konuşuyorum. Eskisi gibi heyecanlanmıyorum. Kızaracağıma dair endişelerim de geçtiği için konuşmamın düzgünleştiğini düşünüyorum. Bunlar dışında da hayatım için birçok karar almaya başladım. Benim bu konuyla ilgili gerek günlüklerim de gerek başka konularda paylaşımlarım mevcuttu ama görememiş olabilirsin. O nedenle bende uzun uzun anlatmak istedim. Sadece böyle bir problem için değil en başta ne sebeple olursa olsun dinleyen arkadaşlarımıza ego ve suçluluk telkinlerini öneriyoruz. Yanında kendine güven telkinini de dinleyebilirsin. Kendi deneyimlediklerimi bildiğim için etkisi hakkında herhangi bir endişem yok. Sana da faydası dokunacaktır. Sevgilerimle. |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Bende var olan problemleri okadar güzel anlatmışsınki, ben bu bağımlılık olayının daha 1 senedir farkındayım.Tiyatro olsun sinema olsun tek başına gitmeyi hala beceremiyorum.Aslında çokta saçma geliyor. Tek başına gidilirmiymiş gibi bir inanç var içimde.Ben bu bağımlılık sorununu yenmek için önemli bir sorumluluk aldım.Ayrı bir eve çıktım.Ama memnunmusun dersen kesinlikle kocaman bir HAYIR.Kendimi çok yanlız hissediyorum.Sosyal anlamda hiç bir şey yapmıyorum.Herşey benim elimde biliyorum.Yazınız çok hoşuma gitti çok teşekkür ederim.Ben ego güçlendirici ve güveni dinliyordum.suçluluğuda eklicem bu arada bu konuyla ilgili yani "bağımlı kişilik" yazılarınızıda çok merak ettim. hemen okumaya başlıyorumkendinize çok iyi bakın.Teşekkürler.actionsmile |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Serpil hanımcım, Aslında sorun bağımlılıklarımız değil kendimize olan güvensizliğimizmiş. Burada kişilik bozukluğu olarak anlatılan konuysa tamamen güvensizlik duygusuyla alakalı. İnsanları gözümüzde fazla büyütüyoruz belki de. Ben de asla tiyatroya yalnız gitmezdim. Kulağa saçma geliyor. Bu tür aktivitelerde yanımda arkadaşlarım olmalıdır. Onları tiyatroya gitmeye teşvik eden bendim ama tek başıma gidemiyordum. Ama baktım millet de iş yok habire onun işi çıkıyor günleri uymuyor aldım bileti ve gittim. Belki de arkadaşlarımla birlikteyken eğlendiğimden daha çok eğlendim. Size de kesinlikle tavsiye ederim. Saçma da gelse deneyin. Bu inanca sahip olmamızın nedeni birilerinden güç almaya o kadar alışmışız ki dışarı bile neredeyse çıkamayacağız yalnız ki ben alışverişe bile yalnız gidemezdim. Hatta arkadaşlarımı bıktırmıştım. Kimse benimle gelmek istemiyordu. Bir takım anlaşmalar yaparak zorla yalvara yalvara götürüyordum. Aynı mağazaya bir daha girmicem söz filan gibi. khkh56 Aslında kortuğumuz şey tamamen yalnız olmaktır. Belki de kendimizle baş başa kalmaktan korkmak... İnsanın en iyi arkadaşı kendisidir derler. Biz kendimizi böyle değersiz görürken neden tek kalmak isteyelim ki? Ben odamda yalnız yatamazdım ve hep gerekçem şu olurdu: Odam da yalnız yatamam. Eğer gece bir hırsız gelirse ya da bilmediğim varlıklar kendimi koruyamam. Varlıklardan korunmak için bile birilerinin yardımına ihtiyaç duyuyordum. Hiç gelmemelerine rağmen böyle bir korkum ve inancım vardı. Başkaları benim bu tavrıma gülüyordu ama yanımda bir kişi bile olsa kendimi güvende hissediyordum yeter ki yalnız olmayayım diyordum. Aynen konuda bahsedildiği gibi her şeyi göze alabilirdim. Tek olduğumda korkudan ödüm patlıyordu. Bu duruma da korku değil korkaklık denildiğini sonradan anladım. girlhaha Bunu aştığım için çok mutluyum. Onaylanma duygusu içimizde çok yoğun. Ayrıca beklentiler içindeyiz. Ben son zamanlarda ısrarla yaşadığım olaylardan alacağım dersi bulamadım. Sonra anladım ki aslında tüm bunlar bana beklentisiz olmayı öğretmeye çalışıyor. İnsanlardan beklenti içinde olmayı bıraktım o nedenle. Çünkü farkettim ki bende benden beklenti içinde olunmasından rahatsızım. Ama kendim aynısını yapıyorum. Siz de büyük ihtimalle farketmişsinizdir insanlara bu kadar bağlı yaşadığınız ve her şeyde söz hakkı tanıdığınız zaman insanların da sizden beklenti içine girdiğini ve bunları gerçekleştirmek ve gerçekleştirmemek arasında sıkışıp kaldığınız zamanları... Her zaman söylenen klasik bir laf vardır: "Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma." Ben bunu farkettim ve beklenti içinde olmayı bıraktım. Sanki kara bulutlar dağılmaya başladı. Bunu yapmak zor tabii ama biraz farkındalıkla üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Bu sorunlara ne sebep oldu bilemiyorum. Önceden özgüvensizliğimin nedenlerini arardım. Özellikle pimpirikliliğinden dolayı annemi suçlardım kısa bir süre öncesine kadar. Görüşlerim değişmedi ama suçlamayı ve neden aramayı bıraktım. Çünkü bunların beni çözüme ulaştırmadığını gördüm. Şimdi odağımı değiştirdim. Geçmişi kabul ettim ve şimdi ne yapabilirim dedim. Herhalde bu neden böyle oldu neden şöyle oldu diye yakınmaktan daha iyi bir soru oldu. Hala kızgınlıklarım var. Bazı kararları almamda yine güç alıp sonra tepetaklak edildim. Ama artık üzülmeyi bıraktım. Neden beni hayal kırıklığına uğrattıklarını düşünmeyi de... İsteyen istediğini düşünsün umrumda değil. Hiçbir şey beklemiyorum insanlardan. Rotam belli artık. Kimseye hayatım hakkında verilecek önemli kararlarda söz söyleme hakkı vermiyorum. Kısaca kırmızı ışık devreye girdi. Memnuniyetsizliğinizin sebebini çok iyi anlıyorum. Aşmak çok zor gerçekten ama harekete geçmeniz gerekir. Tek başınıza sosyal hayatın içine girmeye korkuyorsanız girin. Her şeyin iyiye gittiğini göreceksiniz. Ayrı eve çıkabilmeniz de cesaret gerektiren bir şey çok önemli bir adım atmışsınız keyfini çıkarın. Endişeleriniz yüzünden sevinip kendinizi takdir bile edemiyorsunuz. Başarınızı kabul edin. Yalnız olduğunuzu düşünmeyin. Muhtemelen etrafınızda insanlar varken de kendinizi yapayalnız hissediyordunuz. Yorumlamak doğru değil ama ben de durum bu. Bence siz yolu yarılamışsınız. Daha güzel haberlerinizi okumak dileğiyle. Sevgiyle kalın, sağlıkla nefes alın. |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU Slmlar ... Konuyu ve yazıyı okuyunca ister istemez kendimi gözlemlemeye başladım... Bağımlılık bir hastalıkmıdır? Evet hastalıktır bencede... Kulağa ve duygulara sert gelsede malesef; sigara içmek, yalnız hiçbirşey yapamamak, düşünememek, karar alamamak, aldığı kararları uygulayamamak gibi.... birçok örnekleri hayatımızda buluruz esasında... Önemli olanda sorunun ne olduğunu bulmak, sorunun ne olduğunu bulduktan sonra çözümü arkasından geliyor... Buna ulaşmak için benim kullandığım bir teknik var onu paylaşmak isterim... Avukatların mesleki olarak düşünce aritmetiği... NEDEN ? NASIL? NİÇİN? KİMİNLE ? NEZAMAN ? NEREDE ? gibi soru aritmetikleri vardır... bunlara cvp verebildikten sonrasında.. sorunu da, cevabınıda başlangıçta bulmamıza yrdımcı oluyor... Dikkat edilmesi gereken tek husus sürekli şüpheci bir hal almamaktır. Benimde bu aralar kendimde eksiklik olarak keşfettiğim bir konu var.. FARKINDALIK farkındalığımı geliştirmek ve uygulamak istiyorum... Sorunumu buldum Sıra cevabında... Cevabınıda buldum sanırım... ama teyit etmem olgunlaştırmam gerekiyor.. Herkese güzel paylaşımlarından dolayı tşk ederim.... Sevgiyle kalın... |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU merhaba Zerynthia , güzel yazın için çok teşekkür ederim.ben aslında sorunlarımın bu durumdan kaynaklandığına 8-9 aydır farkettim.Ve kendimi geliştirme adına önemli adımlar atıyorum.Oyüzden tökezliyorum biraz.Bu siteyede ulaşmam rastlandı değil, hayatta hiç bir şey tesadüf değil aslında.30 yıl boyunca hep birilerine bağımlılığım vardı.onlar yoksa güvenim yoktu.dediğin gibi problemin ana kaynağı güvensizlik.Bunun farkına vardığım içinde kendimi şanslı hissediyorum. günlüğünü bitirmek üzereyim.çok sevdim seni.Çok gelişmeler yaşamışsın.Darısı hepimizin başına.sevgiyle kal |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU bende eskiden nasıl vardı bu hastalık anlatamam.yani kırılmış gibi 2 dakika yalnız kalamıyordum.şimdi atlattım biraz:) |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU bikac madde beni anlatiyo acikcasi endiselendim okudukca daha cok gordum kendimi.. ama Zerynthia yaazilarin cok guzeldi. en onemli sorunun beklenti icinde olmak oldugunu bi kez daha fark ettim sayende.lakin onaylanma kismi bence egonun isi irademin disinda . sadece guclenmek icin bununla besleniyo ..dedim ya cogu seyin farkina vardim,bu sayede daha kolay gelcektir elbette her sey tesekkurler tum paylasimlar icin |
Cevap: BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU aslında çok ta kötü değil bence, en azından insanlarla bir arada olamama sosyal olamama sorununu yaşayanlar için bu durum özlenen bi yaşam şekli, sürekli biriyleriyle yaşamak vakit geçirmek en azından bu açıdan bakarsanız biraz daha kendinizi iyi hissedebilirsiniz... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:59 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.