Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri

Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri (http://www.hayatimdegisti.com/forum/index.php)
-   Alt Islatma (http://www.hayatimdegisti.com/forum/alt-islatma/)
-   -   Alt Islatmada "Alarm Yöntemi” (http://www.hayatimdegisti.com/forum/alt-islatma/617692-alt-islatmada-quotalarm-yontemi.html)

Işıldayan Safir 14-02-2011 08:47 PM

Alt Islatmada "Alarm Yöntemi”
 
Altını Islatmada “Alarm Yöntemi” Tedavide Başarı Sağlıyor!

Her 100 çocuktan biri ergenlik çağında da alt ıslatma sorununu yaşıyor. İlaç tedavisinin alarm yöntemi ile birlikte kullanılması, tedavide başarı şansını arttırıyor.

http://www.indigodergisi.com/65/enur..._tedavi_01.jpg


Halk arasında gece alt ıslatma olarak bilinen Enürezis, 5 yaşından sonra bir sorun olarak görülüyor. Bu sorun, gece idrar geldiğinde çocuğun uyanma zorluğunun olmasından kaynaklanabildiği gibi, üriner sistem enfeksiyonları ve gece salgılanarak vücutta su tutulmasına yardımcı olan ve idrarı azaltan bir hormonun, salınım sırasında ritminde bir problem olması sonucunda da gerçekleşebiliyor.

Ailelerin bu sorunu yaşayan çocuklarına yaklaşımları sorunu çözümlemede son derece etkili oluyor. Bazı anne ve babaların çocuğun yatak ıslatmasına tepki göstermesi, ya da cezalandırma yoluna başvurması, bu sorunun çözülmesini hem zorlaştırıyor hem de derinleşmesine neden oluyor.

Ankara Üniversitesi Çocuk Ürolojisi Uzmanı Dr. Berk Burgu’ya alt ıslatma ile ilgili sorularımızı sorduk. Kendisine verdiği yanıtlar için teşekkür ederiz.

Röportaj: Gülşen Kaş

Her 100 çocuktan biri ergenlik çağında da alt ıslatma sorununu yaşıyor…


Gülşen Kaş: Gece altını ıslatma nedir? Sıklığı ne kadardır?

Dr. Berk Burgu: Enürezis de denilen bu durum 5 yaşından sonra çocuğun uykuda yatağını ıslatması olarak tanımlanabilir. Oldukça sık görülen bu gece ıslatmaları aslında normal gelişim sürecinin bir parçası olarak kabul edilmelidir ve 5 yaşından sonra devam etmesi halinde ancak bir sorun olarak tanımlanabilir. 3 yaşındaki çocukların % 30’u yatağını ıslatırken, 6 yaşında bu durum % 10’lara, 12 yaşında % 3’lere geriler. Kabaca her yaşla % 15 kaybolma özelliği gösteren bir durum olduğunu söyleyebiliriz. 100 altını ıslatan çocuktan birinin ergenlik döneminde de bu sorunun devam ettiğini biliyoruz. Sıklıkla aile hikâyesi olan, yani ailenin başka bireylerini de etkileyen bu durum erkeklerde daha fazla görülür.

Tuvalet eğitimi kaç yaşında başlamalıdır? Alt ıslatma kaç yaşına kadar normal sayılır?

Tuvalet eğitiminin yaşı toplumdan topluma değişmekle birlikte kabaca 12 ay ile 4 yaş arasında gerçekleşir. Erkek çocuklarda tuvalet eğitimi kızlara göre daha geç oluşur. Barsak kontrolü ilk olarak oluşur. 2 yaşında bazı çocuklar gündüzleri kuru kalmayı başarırken, 3 yaşında her 10 çocuktan dokuzu gündüz tuvalet eğitini tamamlamıştır. Tuvalet eğitimine başlamak için kesin bir yaş söylemek yerine çocuğun hazır olduğuna dair bazı işaretleri beklemek daha uygun olacaktır. Bunlar arasında çocuğun kirli bezinden rahatsız olması ve bezini işaret etmesi gündüz en az iki saat kuru kaldığı periyotların olması sayılabilir. Gece kuruluğu ise en son oluşur ve sıklıkla 3-5 yaşlar arası tamamlanır. Yukarda da bahsedildiği üzere 5 yaşından sonra devam etmesi durumunda gece altını ıslatma bir sorun olarak kabul edilmelidir.


Gece altını ıslatmanın kaç çeşidi vardır?

Birincil tip alt ıslatmada idrar kaçırmalar, bebeklik döneminden itibaren kesintisiz olarak sürmektedir. Birincil alt ıslatma, bu sorunun yaklaşık %75-80’ini oluşturur. İkincil tip alt ıslatmada ise, en az altı aylık idrar kontrolünün kazanıldığı bir dönemin ardından idrar kaçırmalar başlamıştır.

Gece idrar kaçırma bazen pek çok belirtisi olan işeme bozukluğunun bir parçası olur. Bu durumda sıklıkla gündüz semptomları da enürezise eşlik eder. İşeme sıklığında olan değişiklikler, gündüz çişini ertelemeye yönelik bir takım hareketler (bacaklarını makaslama, çömelme vb.), kabızlık, sıkışma ve gündüz de çamaşırlarını ıslatma bu belirtiler arasında sayılabilir.

Birtakım çocuklarda ise gündüz belirtilerinin hiçbiri olmaksızın tek başına gece ıslatması oluşur.

Üriner sistem enfeksiyonları gece alt ıslatmaya neden olabilir!

Nedenleri nelerdir? Bazı hastalıklar buna neden olabilir mi?


Gece altını ıslatmayı açıklamaya yönelik pek çok görüş bulunmaktadır. Ancak bunları gece oluşan idrar miktarının fazla olması, uyanma ile ilgili sorunlar ve gündüz belirtilerinin eşlik ettiği işeme bozukluğu olarak 3 ana kategoriye ayırmak mümkündür.


Genellikle gece oluşan idrar miktarı gündüz idrar miktarının yarısı kadardır. Bunu gece salgılanan ve vücutta su tutulmasına yardımcı olarak idrarı azaltan bir hormon sağlamaktadır. Eğer bu hormonun salınma ritminde bir problem varsa, gece oluşan idrar miktarı çocuğun mesane kapasitesinden fazla olur ve kaçınılmaz olarak gece ıslatmaları oluşur. Gece mesanenin dolduğu sırada olan uyanma zorluğu da nedenler arasındadır. Sıklıkla gece ıslatmaları bu iki durumun birlikteliği ile oluşur.

İdrar depolandığı sürece normalde mesane kasının gevşek olması ve işeme anında ise verimli bir şekilde kasılarak mesaneyi boşaltabilmesi gerekir. Yukarıda bahsettiğim işeme bozukluğu gibi bazı durumlarda idrar depolandığında uyku sırasında mesane kasında kasılmalar olmakta ve idrar kaçabilmektedir.

Bunların yanı sıra bazı özel durumlar da gece ıslatmalarına neden olabilir. Üriner sistem enfeksiyonlarının bazen başka belirtilerin yanı sıra gece ıslatmalarına neden olduğunu bilmekteyiz. Oldukça nadir olmakla beraber özellikle erkeklerde geç başlayan gece ıslatmalarında mesaneden sonra idrar kanalında olabilecek valf denen yapılar da akla getirilmelidir. Bütün bu korkutucu neden listesine karşın sıklıkla gece ıslatmalarının normal mesane santral sinir sistemi gelişiminin bir parçası olduğunun ve bunun gecikmesinden kaynaklanabileceğinin ve sıklıkla kendi kendine düzeleceğinin unutulmaması gerekir.


Gece altını ıslatan çocuklara hangi testler uygulanır?

Gece altını ıslatan çocuklarda hiç şüphesiz ki ilk yapılacak iş bir işeme günlüğünün doldurulmasıdır. Günlükler durumun sıklığı ve şiddeti hakkında bilgi sağladığı kadar gündüz belirtilerinin varlığını da araştırır ve hekime önemli bilgiler sağlar. İdrar yoğunluğunun ve enfeksiyon varlığının araştırılması amacıyla basit bir idrar analizi faydalı olacaktır. Bazen gece oluşan idrar miktarının saptanması önerilebilir. Eğer gündüz belirtileri de olan işeme bozukluğundan şüphe varsa uroflovmetri denen işeme testi bazı çocuklarda gerekebilir. Çok nadiren tedaviye dirençli olgularda daha invaziv testler uygulanır.

İlaç tedavisinin alarm yöntemi ile birlikte kullanılması, tedavide başarı şansını arttırıyor.

Tedavide kullanılan yöntemlerden bahseder misiniz?

Her şeyden önce basit bazı önlemler problemin çözülmesine yardımcı olabilir. Yatmadan 2 saat öncesinden başlanan sıvı kısıtlaması, uykudan önce mesanenin boşaltılması bunlar arasında sayılabilir. Genellikle gece kaçırmaları uykunun ilk 2 saati içinde gerçekleşmektedir. Eğer çocuk uyuduktan bir saat sonra kaldırılıp tuvalete götürüldüğünde kuruluk sağlanıyorsa bu önerilebilir. Ancak hekime başvuran pek çok ailede bunlar denenmesine karşın sorunun devam ettiğini biliyoruz. Günümüzde 5 yaşından sonra gece ıslatmaları devam eden çocuklar için kabul edilen başarılı iki tedavi yöntemi mevcuttur. Bunlardan ilki yukarıda bahsettiğim gece idrar miktarını azaltan hormonun yetersizliği ya da salınım ritminde bozukluk varsa bu hormonun analoglarının verilmesidir. Bu tedavi yöntemi ilaç kullanılmaya başlanır başlanmaz sıklıkla sonuç vermektedir. Aileler ve çocuk için motivasyon da sağlayan bu yöntemin tek dezavantajı ilaç kesiminde tekrarlama riskinin olabilmesidir. Bu nedenle tedavi bitiminde ilacın çocuğa özel bir şekilde kesilmesi uygun olacaktır.


İkinci tedavi yöntemi ise alarm cihazlarıdır. Gece ıslatan çocuklarda şartlı bir refleks oluşturma prensibine dayanan bu yöntem genellikle uyanma zorluğu olan çocuklarda önerilmektedir. Her alarm çaldığında aile çocuğu uyandırmalı ve tuvalete götürmelidir. Bu tahmin edilebileceği üzere sabır gerektiren bir yöntemdir ve en az 3 ay süre ile düzenli olarak uygulanmalıdır. Tedaviye alınan yanıt ancak bu süre sonunda oluşmaya başlamakta ve tekrarlama oranı düşük olmaktadır.

Bazı gece ıslatan çocuklarda bu iki yöntemin kombinasyonu kullanılabilir. Bütün bunlara dirençli ve özellikle gündüz belirtileri olan olgularda başka ilaçlar kullanılsa da başarı oranı daha düşüktür.

Tedavide kullanılan ilaçlar kısırlık yapar mı?

Tüm tedavi kılavuzlarına girmiş bu ilaçların böyle bir yan etkisi bulunmamaktadır.

Tedavi ne kadar sürer? Bu çocuğun yapısına göre değişir mi?

Tedavi genellikle 3- 6 ay sürer. Hem çocuğun, hem de ailenin motivasyonunun bu uzun tedavi süresince korunması önemlidir. Tedavinin kesilmesi hastaya özel doz azaltma protokollerine göre yapılır ise problemin tekrarlama riski azalacaktır. Alarm tedavisinde ise tedavinin doğası gereği en az 3 ay süre ile düzenli devam etmesi önemlidir.

Bu rahatsızlığa karşı aileler çocuklarına karşı nasıl davranmalıdırlar?

Haklı olarak pek çok anne baba bu sorundan tükenmiş olarak hekime başvurmaktadır. Ancak burada unutulmaması gereken bunun bir zeka problemi olmadığı, çocuğun bunu inadına yapmadığıdır. Çocuğa bu konuda anlayışlı ve sabırlı davranmak motivasyonu yükseltecek ve tedavi başarısını da arttıracaktır.

Alt ıslatma ile ilgili bilinen yanlışlar nelerdir?

• Birincisi sünnetle gece ıslatmaları arasında hiçbir ilişki yoktur. Sünnet olunca gece ıslatmalarının kesileceğini beklemek yerinde bir yaklaşım değildir.

• Kıl kurdu gibi bazı parazitlerin bu soruna neden olduğuna dair halk arasında yaygın bir kanı olsa da bunun gerçeklik payı yoktur.

• Gece altını ıslatan çocuklarda bel açıklığı olduğu ve bunun film çekilerek araştırılması gerektiği de en sık rastladığımız yanlış bilgiler arasındadır.

Kaynak: İndigo Dergisi



WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:47 PM.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.