Konu: Meditasyon
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26-06-2007, 02:30 AM   #8 (permalink)
asisler
Guest
 
Mesajlar: n/a
Standart Kolayca meditasyon yapmak için !!!

Meditasyonla ilgilenen, yapmak isteyen, deneyen bir çok kimse kitap veya değişik makaleler gibi bir bilgi kaynağını alarak veya meditasyon öğrettiğini iddia eden bir yere mesela bir derneğe giderek işe başlar ve bu kişilerin büyük bir çoğunluğu da hayal kırıklığına uğrar. Çünkü konu kendilerine yanlış olarak anlatılır. Yaptığını ve bildiğini iddia eden kişilerin büyük bir çoğunluğu da kendisine "Anlamamış geri zekalı" dedirtmemek için yaparmış gibi, bilirmiş gibi konuşur veya yazar fakat yurdumuzda yayınlanmış ve anlatılmış meditasyon hakkındaki bilgilerin hepsi de eksik veya yanlış. Bu yazıyı okuyanların büyük bir çoğunluğunun da meditasyon denemesi yaptıklarını ve başarılı olamadıkları için boş verdiklerini, "Ben beceremiyorum" düşüncelerine girdiklerini biliyorum. Aslında meditasyon inanamayacağınız kadar kolay ve sadece dört beş dakikada ne olduğunu anlayabileceğiniz, on dakika uğraşırsanız da yapmaya başlayacağınız bir şeydir. Bütün mesele şimdiye kadar, ne olduğunu bilmeyen kişiler tarafından yanlış anlatılmış olmasındadır. Meditasyonu anlatmak ve öğretmek için de ne öyle yüzlerce sayfalık kitaplara ve ne de saatler ve günlerce süren konuşmalara gerek vardır. Benim rastladığım hemen hemen her kaynak meditasyon yapmayı anlatmaya başlarken işin esası olarak "Zihninizi durduracaksınız" veya "Zihninizi tamamen boşaltacaksınız" veya "Hiç bir şey düşünmeyeceksiniz" diye başlıyor. Sonra da bir sürü şey anlatıyorlar. Fakat bu zihni durdurmak, boşaltmak, düşünmemek nasıl olabilir? Nedir? buna değinen yok. Sanki bu zihin durdurmak, gözlerini kapatmak veya kafayı kaşımak gibi insanın tabii bir işleviymiş gibi bahsediyorlar. İşte başarısızlıklar da burada başlıyor. Şimdi iddia ediyorum ki "Zihin durmaz!" Bu mümkün değildir. Zihni durdurmak, düşünmemek, boşaltmak ancak bir ölünün beyninde mümkün olabilecek bir şeydir. Hatta ölülerin bile beyin dalgalarının bir süre devam ettiği söylenir. İnsanın veya hayvanın, fiziksel bir beyni olan bir canlının zihni durmaz. Boşalmaz. Meditasyon yapmaya kalkıp da bunu başaracağım diye uğraşan kimselerin de başarısız olmalarının nedeni bu anlatımdır. Bu şekilde anlatılmasının da bence tek sebebi o kitapları yazanların, batıdan ya da isterse doğudan olsun, çeviri yaparken olayı böyle anlamalarıdır. Tabii ki yurdumuzda da neyin ne olduğunu anlayan ve uygulayan, uğraşa uğraşa kendisine göre değişik bir yöntem bulmuş olan insanlar vardır fakat bu kişiler kendi deneme yanılma deneyleri ile bir sonuca ulaşmışlardır. Yazılı veya sözlü bir bilgiden faydalanarak bunu başarmış değillerdir. Konunun izahına geçmeden önce meditasyonun neden şart olduğunu ve çalışılması gerektiğini biraz anlatmam gerekiyor. Değişik meditasyon teknikleri vardır. Bunların hepsini bildiğimi iddia etmem bile saflık olur fakat sonuçta hepsi bir noktada birleşirler.
Peki meditasyon nedir, nasıl yapılır?



ZİHNİ SUSTURMAK


Her şeyden önce bilinmesi gereken "Zihni susturmak" kavramıdır. Durup dikkatle kendinizi dinlerseniz fark edersiniz ki, zihninizden devamlı olarak bir takım kelimeler, zihinsel sesler geçmektedir. Bu düşünürken, farkında olmadan yaptığımız bir şeydir. Birisini dinlerken bile zihin kendisi kelimeler ve cümleler üretmese bile dinlediğimiz konuşmanın bazı sözlerini tekrarlar. Hiç bir söz tekrarlamadığı zamanlarda bile zihnimizden yerli veya yabancı saçma sapan şarkı sözleri veya müzikler geçer. Bazı zamanlarda da birisi ile yapacağımız ya da yaptığımız bir konuşmayı bilerek veya bilmeyerek zihinsel olarak tekrarlarız. Bu durum zihnin kendi kendisi ile konuşmasıdır. Öyle bir haldir ki, bunu sesli olarak yapsak, yolda, işte, evde böyle ilgisiz şeyler söylesek herkes psikiyatrik tedaviye ihtiyacımız olduğunu düşünür. İşte "Zihni susturmak" zihnin bu konuşmasını durdurmaktır.
Bunu yapmak çok kolaydır fakat ilk başlarda sadece bir veya iki saniye sürer ve ne kadar zorlarsanız zorlayın, kontrolünüz ne derece güçlü olursa olsun bir an gelir ki, zihinsel sesiniz hiç aklınızda olmayan bazı kelimeler söylemeye, cümleler tekrarlamaya ve hatta küfürler sıralamaya başlamıştır. Zihninizi susturmayı başardıktan sonra yapılan çalışmalarla bunu bir,iki dakikaya kadar uzatmanız çok kolaylaşır. İşte zihni boşaltmak veya hiç bir şey düşünmemekten kastedilen budur. Zihin susturulur fakat durdurulmaz. Zihninizin konuşmasını durdurduğunuz zaman da zihin durmuş olmaz. Gözünüzün önünden bir sürü görüntü geçebilir. Çevrede olan biteni fark edebilir, sesleri duyabilirsiniz. Tabii bu meditasyon amacı ile sessiz bir yerde oturmayıp, yolda yürürken zihninizi susturma denemesi yaptığınız takdirde geçerlidir. Şayet oturduğunuz, rahat bir ortamda zihninizi susturmaya çalışıyorsanız ve gözünüzün önüne olmadık görüntüler geliyorsa, doğru yoldasınız demektir. Bu görüntüler ister resim şeklinde gözünüzün önüne gelen şeyler olsun, ister zihinsel düşünceler olsun hiç fark etmeksizin, durdurulamazlar! Zaten amacımız bunları durdurmak da değildir. Bu görüntü fışkırmaları bilinçaltımızın temizlenmesidir. Hatta zaman zaman konsantremizi bozacak kadar ani ve çarpıcı görünümler de olabilir. Merak etmeyin, çıldırmıyorsunuz ve hayal de görmüyorsunuz. Sadece bilinçaltınızda düğümlenmiş kirliliklerden arınıyorsunuz.



ZİHİN NASIL SUSTURULUR?



Bunu yapabilmek her durumda mümkündür ve özel bir hazırlığa gerek yoktur fakat ilk başlamada durumu tam olarak yaşayabilmek ve anlayabilmek için "Nefes teknikleri" yazısında anlatılan birinci nefes tekniğini kullanmak gerekir. Rahat bir yerde oturun. Tercihen odanın ortasında ve bağdaş kurmuş olarak oturmanız iyi olabilir. Bel kemiği zemine 90 derecelik durumda olmalıdır (Çalışma içinde yorulmak ve bu dikliğin bozulması mümkündür. Bu olursa zarar yoktur). İki eliniz, iki dizin üzerinde rahat bir konumdadır. Kafa geriye kalkık veya öne eğilmiş değildir. Kafanın dikliği, başın arkasının, bel kemiği ile aynı doğrultuda olmasına yetecek kadardır. Yani sırtınızı ve başınızı, ensenizi bir duvara dayamış gibi bir dikliktesiniz. Önce on veya yirmi defa birinci nefes tekniğini tekrarlayacaksınız. Nefes tekniği yapılırken düşüncelerin daldan dala atlaması, ilgisiz konulara odaklanmaları gerekmez fakat zihinsel bir zorlamaya da gerek yoktur. Burada sadece ciğerler genişletilmekte, hazırlanmaktır. Fiziksel bir aktivite içindeyiz. Burundan kısa sürede ve hızla alınan nefes, nefes tekniklerinde tarif edildiği gibi alınır. Bundan sonra ağızdan ağır ağır verilir. Nefesin verilişi mümkün olduğu kadar uzamalıdır. hava boşalınca karın adaleleri kasılıp, içeriye çekilerek ciğerlerdeki son hava kırıntıları da dışarıya atılır ve yeniden nefes alınır. Nefes çalışmasını yaparken yorulduğunuz takdirde duraklayıp, bir, iki normal nefes alıp vermeniz mümkün ve gereklidir. Bu nefes tekniği ve zorlamalar ayrıca fazla sigara içenlere de faydalıdır. Birinci nefes tekniğini kararlaştırdığınız sayıda yaptıktan sonra zihin susturma çalışmalarına başlayabilirsiniz. Burada unutmamanız gereken şey şu anda meditasyon yapmayıp, zihni susturmayı öğrendiğimizdir. Önce gene aynı şekilde nefes alacaksınız ve aynı şekilde nefesi boşaltacaksınız. Her şey birinci nefes tekniğindeki gibidir. Nefesi boşalttıktan sonra karın adalelerinizi kasarken normal nefes çalışmasından daha gevşek davranacaksınız ve içerde çok az miktarda hava kalacak. Boşalmanın sonunda nefesinizi tutacaksınız. Gözler kapalıdır. Bu durumda yani ciğerlerde hava yokken nefes tutmak, nefes aldıktan sonra nefes tutmaktan çok daha zor ve kısa sürelidir. Nefesinizi tutuğunuz anda da zihninizin konuşmasını susturacaksınız. Bu durumun, bu şekilde çalışılmasının nedeni, ciğerler boşken nefes tutulunca zihnin susturulmasının çok kolay olmasıdır. Deneyin. Bu durumda iken zihinsel sesinizin durmasının, normal bir zamanda veya ciğerlerde hava varken durmasından çok daha kolay olduğunu göreceksiniz. İçinde olduğunuz durum en fazla iki veya beş saniye sürebilir. Bundan sonra ya nefesiniz tükenir ve nefes alma ihtiyacı duyarsınız veya zihinsel konuşmanız tekrar başlar. Her iki durumda da nefes alıp, baştan başlayacaksınız. Zihinsel sesinizi uzun süre sustursanız da nefesinizi tutmak için zorlamayın. Ciğerlerdeki en ufak zorlanmada nefes alarak baştan başlayın.İşte nefesinizi tuttuğunuz o kısacık anda zihinsel sesinizi durdurunca, zihni susturmanın ne demek olduğunu anlayacaksınız. Bu çalışmayı günde beş dakika ya da iki dakika yapmanız yeterlidir. Zihninizi susturma ve nefes tutma süreniz giderek artacaktır. Bu şekilde onbeş gün, bir ay çalıştıktan sonra normal meditasyon çalışmalarına başlayabilirsiniz.



MEDİTASYON


Aynı şekilde oturacaksınız ve aynı şekilde önceden birinci nefes tekniğini az veya çok sayıda uygulayacaksınız. Bundan sonra normal nefes alış verişine geçeceksiniz. Hatta kısa kısa ve az nefes almanız gereklidir. Başlarda gene nefes verdikçe zihinsel sesinizi susturacak, tecrübe kazandıkça da normal nefes alış verişi sırasında da, nefes gibi şeylerle hiç uğraşmadan zihninizi susturmaya devam edeceksiniz. Gözünüzde patlayan ışıklar, renkler, görüntüler gibi şeyler konsantrenizi bozarsa baştan konsantre olup devam edeceksiniz. Zihniniz konuşmaya başlayınca tekrar susturacaksınız. İşte her şey bu kadar. Bu çalışmaların on dakikadan fazla sürdürülmesi (Baştaki nefes çalışmaları hariç) hem yorucu hem de gereksizdir. Bu nefeslere ve meditasyona alışınca ileriki seviyelerde yeni teknikler mantra ve enerji çekme ve yönlendirme çalışmalarında kullanılacaktır fakat önce bunlarda ustalık kazanmanız gereklidir, şarttır. Meditasyon çalışmanızda görsel etkileri yani zihinsel imajları durdurmaya çalışmayın. Hatta çalışmadan sonra aklınızda kalan renk, görüntü gibi şeyleri not edin. Çalışma sırasında bir mum yakılması, rahatsız etmeyen bir elektrik ışığında olunması, tam karanlıkta oturulması gibi şeyler mümkündür. Gözlerin kapalı olması gerekir fakat tecrübe kazandıkça açık gözle de yapılabilir. Bulunulan yerde mesela herhangi bir kokudaki bir çubuk tütsünün yakılıp, yakılmaması tercihinize kalmıştır fakat bu gibi şeyler, mümkünse çevreye ritüelistik, mabedimsi bir görünüm kazandırmak açısından insanı motive edici faktörlerdir. Ama bunlar olmasa da olur.



FİZİKSEL DENEYLER



Zihninizi susturmayı ve meditasyon halini başardığınız zaman bunu fiziksel yansımalarını çok rahat görebilirsiniz. Örnek olarak en sevdiğim deney kuş deneyidir. Kentteki büyük camilerin avlularındaki ya da kuşlara yem atılan meydanlardaki güvercin sürülerini herkes bilir. Yerdeki güvercin topluluğuna doğru yürüyün ve zihninizi susturarak meditasyon haline girin. Şayet kuşları düşünmez, ayağınızla birisine çarpmaz, tekme atmazsanız normal bir yürüyüşle bir tek kuşun bile havalanıp kaçmasına sebep olmadan kalabalık bir kuş sürüsünün içinden yürüyüp geçebilirsiniz. Şayet korkmuyorsanız mesela İstanbul, Kadıköy sahilindeki ev hayvanı satılan pazar gibi bir yerde elinizi uzatıp rahatça bir yılanı tutabilirsiniz. Zihinsel sesiniz başlamadan yılan kıvranıp, kaçmaya çalışmaz. Burada önemli olan hayvanları da düşünmeden hareketinizi yapmanızdır. Bu deneyler yapılması gereken şeyler ve şart olan şeyler değil. İsteyen deneyip, zihinsel aktivitenin gerçekten de hayvanlar tarafından hissedildiğini görsün diye yazıyorum. Bir, iki yaşlarındaki bir çocuğa, yüzünüzü gözünüzü buruşturup korkunç olmadan, normal bir yüz ifadesi ile, hatta gülümseyerek fakat gözlerinizi kırpmadan ve zihninizi susturarak bakarsanız, çok kısa bir an sonra çocuğun korktuğunu veya ağlamaya başladığını görebilirsiniz.




ZİHNİN SUSKUN HALİ TABİİ YAPIMIZDIR



Çok yabancı bir şeyden bahsedermiş gibi anlatmama ve size de tuhaf geldiğini düşünmeme rağmen suskun bir zihin yaratılıştan sahip olduğumuz tabii durumumuzdur. Konuşan ve kelimeleri bilen, tekrarlayan fiziksel beynimizdir. Konuşmak tabii halimiz değil, sonradan öğrendiğimiz bir şeydir. Yeni doğmuş bir bebek konuşmayı bilmez. Ana dili dediğimiz şeyi, hangi dilden olursa olsun dinleyerek ve anne babasının gayreti ile öğrenir. Bebek önce dünyayı fark eder. Şekilleri görür. Annelerin çoğu, çocuğu başka odadayken ve ağlamaya başlamadan önce de onun acıktığını veya altına yaptığını bilir.Bunun nedeni, bebeğin zihinsel sesinin olmamasıdır. Bu durumda bebek bir tür telepatik enerji gönderebilir ama bu durumun farkında değildir. Çocuk çevre seslerini duydukça beyin bunları tekrarlamaya başlar ve zihinsel suskunluk kaybolur böylece bebekteki zihinsel enerji gönderme hali de önce kısmen sonra tamamen kaybolur. Mantıklı cümleleri ve konuşmaları anlamaya, tekrarlamaya başladıkça da majikal açılardan tamamen sıyrılırız. Bu suskun zihin durumu ikinci olarak da ölümden sonra gerçekleşir. Ruhun fiziksel beyni yoktur. Bu yüzden de kelimeleri ve zihinsel sesi de yoktur. Bir ruh sadece imajinasyon görür. Bilgi alınan, konuşmalar yapılan ruhsal celselere en fazla bu yüzden inanmam. Ama bu ispatlayabileceğim bir durum olmadığından bu konuda iddialı değilim.
  Alıntı ile Cevapla