Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24-11-2006, 02:01 AM   #5 (permalink)
hayatimdegisti
Administrators
Atakan Sönmez
 
Üyelik tarihi: May 2006
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
hayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond reputehayatimdegisti has a reputation beyond repute
Standart Ynt: Kanseri nasıl yendiler? (7)

Yazdır Yolla | Arşive Ekle Yaşam

Kanseri nasıl yendiler? (3)

Oyuncu Açelya Elmas, kanseri bir kez yendi. Tam artık bu 'işi' bitirdiğini düşünüyordu ki hastalığı tekrarladı. Ancak, uzun ve zahmetli bir tedavinin ardından kanseri ikinci kez mağlup etti. Şimdi kafasına hiçbir şeyi takmıyor, beslenmesine ve uykusuna dikkat ediyor

19/09/2006 (6716 kişi okudu)


HATİCE YAŞAR (Arşivi)

'Ihlamurlar Altında', 'Kurşun Yarası', 'Deli Yürek', 'Nisan Yağmuru',
'Koçum Benim' gibi dizilerden tanıdığımız oyuncu Açelya Elmas'ın (30), gözlerinin içinde hınzır, gülen bir çocuk var. Kanser hakkında konuşurken bile o çocuk gülümsemesini yitirmiyor. Daha Mimar Sinan Üniversitesi Müzikal Bölümü'nde okurken oyunculuğa başlayan Elmas, 10 yıldır mesleğini sürdürüyor. Kanser tedavisi görürken bile setlerden uzak kalmamış.
Hep böyle neşeli misiniz?
Genelde neşeliyimdir. Trafiğin haricinde çok strese girmemeye çalışıyorum. Stres insanın en büyük düşmanı. Uzak durmaya çalışıyorum ama İstanbul'da insanın stressiz olması imkânsız. Spor yapmaya, kendime iyi bakmaya, açık havada, özellikle deniz kenarında olmaya özen gösteriyorum. Hastalığı atlatabilmemin en etkili yollarından biri pozitif olmam. Hayata bu kadar tutunan biri olmasaydım hastalığa yenilebilirdim.
Aile öyküsünde kanser var mı?
Hayır. İlk vaka benim, umarım kimsede de görülmez. Çünkü zor bir hastalık. Şu dönemde kansere yakalanmak çok kolay artık. Çevrenize baktığınızda mutlaka bu hastalığı olan birilerini görüyorsunuz. Kimse 'bana gelmez' diye düşünmemeli. Geldikten sonra kolay kolay gitmiyor ve tekrarlayabiliyor. Ben bir kere atlattım ama üç-dört ay sonra tekrarladı. İlk atlattığımda, "Ben bunu bitirdim" diye düşünüyordum. Hatta buna dair verdiğim güzel röportajlar da var. Böyle bir röportaj vermiştim, televizyonda onu izlerken ikinci kez kanser olduğumu yeni öğrenmiştim. Ağlamıştım onu izlerken, çünkü insanlara 'güzel günler beni bekliyor' derken hastalığım tekrarlamıştı. Şimdi dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum. Çok fazla stres altında bulunmamak, moralini iyi tutmak, beslenmeye, açık havada bulunmaya dikkat etmek gerekiyor. Demek ki çok üzülmemek lazımmış. Çünkü her şey geçiyor.
O dönem içinde bir şeyi kafamıza takıyoruz, büyütüyoruz ama onun bünyemize verdiği zararı asla fark etmiyoruz. Bende böyle bir hastalığa neden oldu.

İlk belirti: Halsizlik
Kafanıza yer şeyi takar mıydınız?
Yok o kadar değildim. Yaşarken insanın karşısına çok büyük sorunlar çıkabiliyor. Bağışıklık sistemini çökertebilecek herhangi bir olay olduğu anda içerde bekleyen hastalıklar var ve sizi ele geçiriyor. Önemli olan bu sistemin dayanıklılığını hep yüksekte tutmak. Ben böyle bir şeye yenildim, bağışıklık sistemim de düştü. Çok stres dolu bir dönemim vardı. Ailemden uzaktaydım ve çok zor bir yerde çalışıyordum. Psikolojimin bozulması, duygusal hayat derken, her şey üst üste bombardıman gibi geldi. Galiba kendimi en çok çökerten insan da ben oldum. O zor dönem geçip, hayatınız düze girince fark etmiyorsunuz. Altı ay sonra ben çok güzel bir şey yaşarken, işime girmişken, hayatta her şey yolundayken halsizlikle başlayan, bayılmalara varan şeyler oldu. Koltukaltlarımda, vücudumun değişik yerlerinde bezeler çıktı. Kolay kolay doktora gitmem. Her şeyden önce iğneden korkarım. Set aralarında bile uyumaya başladım. En son sette bayılınca doktora götürdü arkadaşlar. Bundan üç sene önce, 'Kurşun Yarası' dizisinin ilk başlarındaydı. Koltukaltımdaki bezeyi doktorlar cerrahi operasyonla aldılar. Bu alınırken aileme lenf kanseri olabileceği, söylenmiş. Kanserin türü belli değildi. Çok ağır da olabilirdi. Hodgin lenfoma çıktı ki bu da tedavisi kolay kanserlerden biri. Ama hastalık çok da hızlı yayılıyor.
Size hastalığınız ne zaman söylendi?
Bir hafta sonra... O sürede sete gittim, işime devam ettim ama benim dışımdaki herkes zaten biliyordu. Ben, doktorumdan öğrendim. Doktorlar gayet net, ciddi bir şekilde hemen tedaviye başlanacağını, bunun üstesinden hep beraber geleceğimizi söylediller. Onlar konuşurken bana dışardan, uzaklardan uğultu gibi geliyordu..
Ağladınız mı?
Hayır, doktorların önünde ağlamadım. Konuşma bitti, beş dakika izin istedim. Kendimi tuvalete kitleyip doyasıya ağladım. Sonra dinç bir şekilde doktorların karşısına çıktım ve çalışmaya devam edeceğimi söyledim. Eğer eve kapatılırsam hastalığın bitmeyeceğini, ancak hâlâ faydalı olduğuma inanırsam üstesinden gelebileceğimi söyledim. Doktorum, yapımcım ve ailemle savaş verdim. Sonunda bana inandılar. Doktor moralimin iyi olması için kabul etti. Doktor, dizi çekiminin yapıldığı Ayvalık'ta steril bir oda hazırlanmasını, oyuncuların ve çalışanların da maske takmasını istedi.
Hastalığa neden yakalanmış olabileceğinizi düşündünüz mü?
Evet, düşündüm. Kendime yaptıklarımı biliyordum. Çok çalışıyordum. Sabah başlar, kar yağsa bile o gün çekimin bitmesi gerekirse, sabah 05.00'e kadar sürse de bitirirdik. Yeme, uyku aksıyor, vücut çok yoruluyor. Beslenmeme çok dikkat etmezdim.
Ama sigara içmez, alkol kullanmazdım. Bunları yapmıyorsanız demek ki kanser olmazsınız. Oluyorsunuz, çünkü bünyeme çok yüklendim. Şimdi kendimi yormuyorum.
Kanser olmayı nasıl tanımlarsınız?
Bu, şaka gibi. Kendinizi bir kâbusun içinde sanıyorsunuz. Bundan sonra insanlarla görüşmeyeceksin, çalışmayacaksın, bir odada yaşayacaksın, ilaç alacaksın. Siz de yaşamak için buna 'eyvallah' diyorsunuz. Yaşamak çok kolay, ölmek de... Ama yaşamaya çalışmak adına yapılan şeyler ve yaşama çabanız çok zor. Ölmek gerçekten çok kolay, hiçbir şey yapmazsanız zaten ölüyorsunuz. Tedavi sırasında ağzımın içi, yemek borum tamamen yara oldu. Bütün yemeklerimi sıvı verdiler. Köfteyi bile... Yemek istemiyordum, zaten midem ağrıyordu. Yaşamaya çalışmak ne kadar zormuş onu fark ettim.


Tören eşliğinde saç kesimi
Ya kemoterapinin yan etkileri?
Kemoterapinin ikinci haftasında saçlarımı tararken, teller sapır sapır döküldü. Kendimi korku filminde hissettim. Bu kadar çabuk olmamalıydı diye saatlerce ağladım. Kalan saçlarım dökülmesin diye o kadar itinalı davrandım ki. Sıfıra vurdurulması gerekiyordu ama ben kalan saçlarımı her gün tarıyordum. Sette her gün kapıma kuaför gönderiliyordu keseyim diye. En sonunda tören eşliğinde kestirdim (gülüyor).
Sevinçli haberi nasıl aldınız?
Bir gün hemşireler geldi "Açelya müjdemizi isteriz" dedi. Bütün değerlerim iyi çıkmıştı. Sevinçten bağırmıştım. O gün tarifsiz bir mutluluktu. Hastanede parti vermiştik.


'Kemoterapiden çıkıp film setine koşuyordum'
Çalışmasaydınız hastalığı yenemez miydiniz?
Öncelikle kendimi tanıyorum. Beni bir yere kapatmak çok zordur. Çalışamaz durumda olduğuma inanırsam bu beni olumsuz etkileyecekti. İnsanların içinde olursam atlatabileceğimi biliyordum. Asla kanser oldum, öleceğim diye bakmadım. Korktuğum, sadece çok büyük bir tedaviye girmek, kemoterapi görmekti. Ters bir bünyem var. İlaçlar bende hep alerji ve yan etkilere neden oluyor. Bir şeyi tedavi etmeye çalışırken başka bir şeyi bozabiliyorsunuz. Normal bir tedavi şekli belirledik. 15 günde bir Ayvalık'tan İstanbul'a geldim. Tedaviden bir gün sonra uçağa atlayıp Ayvalık'a, sete gidiyordum. Ayvalık'taki otel odası benim için düzenlendi. Oda her gün çamaşır suyuyla dezenfekte ediliyordu. Ama ilaçlar yan etki yaptı ve yürüyememeye başladım. Doktora ayağımda acı ve karıncalanma olduğunu söyledim. Farklı bir şey olduğunu hissediyordum. Doktorla konuşmamdan bir hafta sonra yürüyememeye başladım. Ayağımda sinir yıpranmaları olmuştu, elektrik akımıyla hisleri geri getirmeye çalıştılar. Bir gün de nefes alamamaya başladım. Ciğerlerimde bir sıkıntı vardı. Birdenbire astım için kullanılan spreylere, kortizonlu ilaçlara başladık ve 15 günde düzeldim. İlk baştan müdahale edilince hemen düzeldim. Ama ben nerdeyse iki yıl boyunca yürüyemedim. Setteyken çok büyük terlikler yapılmıştı benim için, ayağım temas etmeyecek şekilde basıyordum. Bazen koşmam gerekiyordu, arkadaşlarım kollarıma giriyordu. Mücadele vererek oyunculuğu yapıyordum. O kadar güçsüzleşmiştim ki bir sahnede elime silah verildi. O kadar ağır geldi ki elim titriyordu. Ardından benim için sahneler hep otururken yazıldı. Settekiler, yapımcım bana hep çok yardımcı oldu.


'Hayattan çekilmeyi kabul etmedim '
Ne kadar sürdü tedaviniz?
Yaklaşık iki buçuk yıl sürdü. Bunu atlattığımı düşünüyordum ki üç ay sonra hastalık tekrarladı. Bunun üzerine doktorum çok kısa sürede tekrarladığını, yine kemoterapi verilmeyeceğini ilik nakli yapılacağını söyledi. Bunun nasıl bir şey olduğunu sordum. O da kemoterapinin 10 katı daha zor bir şey olduğunu, kök hücrelerimi toplayacaklarını söyledi. Buna yüksek doz kemoterapi deniyormuş. O yüksek dozla bütün hücreleriniz öldürülüyor, hücrelerin kökü alınıyor ve sizi dinlendirmek için gönderiyorlar. Vücudunuz kendini toparladığında hücreler bir kez daha öldürülüyor. Aldıkları kök hücreler hastalıklı değilse size geri yolluyorlar. Eğer hastalıklıysa şansınız azalıyor.
O zaman sizin kök hücrelerinizi tutabilecek, o ilik nakline sahip başka donör bulunması gerekiyor ki o çok çok zor bir şey. Bulunsa bile vücut ne kadar kabul edecek belirsiz. Yani işkence gibi bir şey.
Ama sizde bu süreç yaşanmadı...
Allah'tan olmadı. Köklerimde hiçbir sorun yoktu. Ama dört ay hastanede kaldım. Çünkü uçuk görüldü akciğerlerimde. Ayrıca vücuduma takılan kateterden enfeksiyon kaptım. Kanserden kurtulmaya çalışırken enfeksiyondan gidiyordum (gülüyor).
"Ölsem de kurtulsam" dediğiniz oldu mu?
Hayır, ilk dönemde düşünmedim. Ama hastalığın tekrarladığı ve hastaneye kapatıldığım o ikinci dönemde moralim çok alt seviyelere indi. O zaman bunu söyledim. Dört ay hastanede kaldım. Ha bugün ha yarın çıkacaksınız, ama olmuyor. Bir ara dünyaya küsmüştüm, odaya kapandım ve kimseyle görüşmedim. Dizlerim ve başım birleşmiş kollarımı dolamışım bütün gün sallanıyordum. Kendi kendimi depresyona sokup çıkardığım günler oldu. Gerçekten gidip geldim. Hayattan çekilmek gibi bir durumu kabul etmiyorsunuz. Hayat devam edecek ama bensiz. Hadi canım! Buna izin mi vereceğim, tabii ki hayır.
Beslenme tarzınız değişti mi?
Şimdi çok dikkat ediyorum. Çok domates yiyorum. Nar suyu ve üzüm suyunu sürekli içiyorum. Üzüm çekirdeğinde selenyum diye bir madde var. Ne kadar çok yenirse o kadar iyi. Hastanede çok soya fasülyesi aldım. Çok yararı oldu. Kemoterapinin vücudunuza verdiği zararı önlüyor. Bir de çok brokoli yedim.
O da vücudu temizliyor. Hastanedeyken meyve ve sebze sirkeli suda bekletilip öyle veriliyordu. Sirkenin mikrop öldürücü olduğunu da hastanede öğrendim.



YARIN: Milletvekilinin kanser savaşı
__________________
http://www.hayatimdegisti.com
Hemen ücretsiz deneme telkinlerini indirmek içinse bu link.Suçluluk ego ve kendine güveni 2 gün dinleyin
https://www.dropbox.com/sh/b6youoq8m...vwFPsoEYa?dl=0
Dinledikten sonra etkiler ile ilgili anketlere bu linkten katilin.
http://www.hayatimdegisti.com/forum/...-anketlerimiz/
hayatimdegisti isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla