Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18-12-2012, 07:12 PM   #4 (permalink)
ceko_25
Banned
 
Üyelik tarihi: Apr 2012
Bulunduğu yer: üsküdar
Mesajlar: 335
Tesekkür: 7
199 Mesajinıza toplam 303 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
ceko_25 is infamous around these parts
Standart Cevap: Kanser Hakkinda...Sure kisitli..

AYET-EL KÛRSİ'NİN FAYDALARI NELERDİR?
AYET-EL KÛRSİ !

" K u r ' â n - ı K e r i m 'i n E f e n d i s i "

(Kur'ân-ı Kerim'in Seyyidi ve en büyüğüdür.)

Tevhid ilmiyle alakalı en büyük Ayet-i Kerimedir.

Geceleyin inmiş olan bu Ayet-i Kerimeyi, Efendimiz (SAV), Zeyd'i (RA) çağırarak yazdırmıştır.

Ayet-el Kûrsi indiğinde, dünyadaki bütün putlar ve krallar yere düşmüş ve başlarındaki taçları yuvarlanmıştır.

Şeytanlar birbirleriyle çarpışarak kaçıp, iblis'in yanına toplanmışlar ve ona bu karışıklığı haber vermişlerdir.

Peygamber Efendimiz'in(SAV) Ayet-el Kûrsi'de bulunan "Yâ Hayyu - Yâ Kayyumu", "Hayy ve Kayyum olan ALLAH'ım Senin Rahmetinle yardım istiyorum" buyurarak (üzüntü ve keder anında) ettiği duadır. İsm-i Azâm olduğu da rivayet edilmekle beraber, Ariflerin Sultanı Beyazıd-ı Bistami (RA) "Bu ismin belli bir tarifi yoktur, lâkin sen kalbini herşeyden boşaltıp, onu ALLAH'ın C.C. Vahdaniyyetine teslim ederek istediğin İsimle zikret" buyurmaktadır.

Ayet-el Kûrsi'de bulunan Esma-i İlahiye hiçbir Ayet-i Kerimede yoktur. Çünkü bu Ayet-i Kerime'de, bazısı açık, bazısı gizli olmak üzere onyedi yerde ALLAH'u Teâlâ'nın İsmi geçmektedir.

Yatmadan okuyana ALLAH'u Teâlâ tarafından bir koruma verilir, sabaha kadar hiçbir şeytan yaklaşamaz.

Yâ RasulULLAH (SAV) Kur'ân-ı Kerimin hangi Sûresi(derece bakımından) daha büyüktür? Diye soran Sahabe'ye(RA), "İhlâs Sûresi" buyurdu. O Sahabe(RA) "Kur'ân-ı Kerimde hangi Ayet(Fazilet bakımından) daha üstündür." diye sorunca, Peygamber Efendimiz(SAV) "Ayet-el Kûrsi'dir" buyurdu. (Darimi)

Ayet-el Kûrsi'yi okuyan kimse yedi kalenin içine girmiş gibi muhafaza edilir. Ayet-el Kûrsi, Kur'ân-ı Kerimin dörtte biridir.

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "İlim sana olsun ey Eba Münzir, Canım Kabza-i Kudretinde olan ALLAH'a C.C. yemin ederim ki, muhakkak Ayet-el Kûrsi'nin bir dili ve ikide dudağı vardır ki, Arş'ın direğinin yanında Melik-i (Müteâl olan ALLAH'u Teâlâ Hazretlerini) takdis eder(O'na Tazimde bulunur.)" (Ebû Dâvud, Ahmed İbni Hambel)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Her kim, her farz namazın arkasından Ayet-el Kûrsi'yi okursa, Cennete girmekten onu ancak ölüm men eder.Her kim onu yatacağı zaman okursa, ALLAH'u Teâlâ ona kendi evi, komşusunun evi ve etraftaki evler hakkında güvence verir." (Beyhâki)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Bakara Sûresinde bir Ayet vardır ki Kur'ân Ayetlerinin Efendisidir. Şeytan olan herhangi bir evde okunursa (şeytan) o evden çıkar. (O Ayet) Ayet-el Kûrsi'dir." (Beyhâki)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Her kim farz namazın arkasında Ayet-el Kûrsi'yi okursa, diğer namaza kadar ALLAH'ın C.C. zimmetinde olur." (Heysemi)

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Her kim Ayet-el Kûrsi'yi ve Bakara Sûresinin sonunu sıkıntılı(kederli) anında okursa ALLAH C.C. ona yardım eder" (Suyuti, Dürrül Mensûr)

(şeytan, cinler v.s. şerli yaratıkların şerrinden ve anne yada çocuğuna zarar vermelerinden yada öldürmelerinden korunmaları için) Doğum yapacak kadının, Ayet-el Kûrsi, A'raf 54. Ayeti sonuna kadar, Felâk ve Nâs Sûrelerini okuyarak ALLAH'u Teâlâ'ya sığındırılması gerekir(Hadis-i Şerifle bildirilmiştir).

Efendimiz(SAV) buyurdu ki; "Sen Ayet-el Kûrsi'den neredesin? O herhangi bir yemek veya katık üzerine okunursa mutlaka ALLAH C.C. o yemek ve katığın bereketini çoğaltır." (Suyuti)

Efendimiz(SAV) Sûre-i Bakaranın sonunu(Amener Rasûlü) ve Ayet-el Kûrsi'yi okuduğu zaman gülerdi ve "Onlar Arş'ın altındaki, Rahman'ın (Teâlâ) hazinesindendir." buyururdu. (Suyuti)

Seleme İbni Kays(RA) "ALLAH'u Teâlâ, ne Tevratta, ne İncil'de, nede Zebur'da Ayet'el Kûrsi'den daha büyük bir Ayet indirmedi." (Suyuti)

Ayet-el Kûrsi, cinlere karşı kendisinden yardım alınacak duaların en büyüğüdür. Ayet-el Kûrsi'nin insandan şeytanları kovmakta çok tesirli olduğunu söylemişler, ayrıca saralı kişiye, şeytanın kendisine yardım ettiği sahir(büyücü), kâhin, falcı, nefis ve şehvet ehli, zulüm ve gazab erbabı üzerine sadakatle okunulduğunda onların şeytanlarını etkisiz hale getirmekte de büyük gücü olduğunu denemişlerdir. Ancak sadakatle okunması şartı koşulmuştur.

Herhangi bir muradın hasıl olması için Ayet-el Kûrsi 313 kere okunduğunda, dünya ve Ahiret hakkındaki o istek ALLAH'ın C.C. izniyle hasıl olur(ne bir eksik ve ne bir fazla okunmamalıdır bu sayıların adedi çok önemlidir).

Cin musallat olan çocuğa 18 kere Ayet-el Kûrsi okunursa BİİZNİLLAH şifa bulur.

Yemeğe okunursa yemek bereketlenir.

Devamlı okunursa unutkanlığı giderdiğini Hz Ali (K.V.) buyurmuştur.

Evden çıkarken okuyan her işinde muvaffak olur ve hayırlı işleri Başarır. Evine gelince okursan iki Ayet-el Kûrsi arasındaki işlerin hayırlı olur ve fakirliğin önlenir.

?Bir kimse evinden çıkarken Ayet-el Kûrsi'yi okursa, Hakk Teâlâ yetmiş Meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar ona dua ile istiğfar ederler.

İSLAMİ NAMAZ ‘’YOGASI’’
Yazan Dr. Karima Burns



Kraliyet Tıp Derneği Dergisi tarafından bedeni, zihni ve ruhu kapsayan kişisel gelişimin en eski sistemlerinden bir tanesi olarak adlandırılan yoga; bugün en hızlı gelişen sağlık akımlarından biri haline gelmiştir. Mekanizmayı tedavi edici güçleri yüzyıllardır bilinmektedir.

Yoga; istenilen zaman süresi için kişinin ya ‘’mantraları (sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin uyandırılmasını sağlayan anahtar kutsal sözleri)’’ söylerken ya da ritmik bir şekilde nefes alırken devam ettiği birkaç ‘’Asana’’ veya ‘’beden pozisyonlarından’’ oluşmaktadır.


Yararları; onu hastalarına tavsiye eden pek çok Doktor, Harvard gibi pek çok tıp okulu ve Menninger
Vakfı gibi pek çok kuruluş tarafından incelenmiştir.

Aslına bakılırsa, yoga o kadar popüler hale gelmiştir ki; sekreterler kendi masalarında yapabilecekleri basitleştirilmiş oturma biçimini geliştirmişlerdir. Yaşlıların, hamile kadınların ve sporcuların
da kendi biçimleri vardır.

İlginç bir şekilde, yoga sınıflarına kaydolan milyonlarca insana karşı İslami namaz biçimi Müslümanlara on dört yüzyıldan beri yoganın bazı aynı yararlarını (hatta daha da üstününü) sağlamıştır. ’’Yoganın'' bu basit şekli, Müslümanlar Kur’ân’dan ezbere okudukları ve zikirleri söyledikleri sırada belirli pozisyonları yaptıkça günde beş defa fiziksel, zihinsel ve ruhsal yararlar sağlamaktadır.

Elbette, yoga pozisyonlarının hepsi İslami namazda bulunmamaktadır. Bununla birlikte hastane araştırmacıları, hastaların yoganın basitleştirilmiş biçiminden bile yarar gördükleri sonucuna varmışlardır ve hastane yoga programlarının birçoğu, Massachusetts’teki Spaulding Rehabilitasyon Merkezi’ndekiler gibi olanlar, sadece beş ila yedi pozisyondan oluşmaktadırlar.

Müslüman namazının beş pozisyonu vardır ve hepsi de (namazı kılarken ezbere okuduğumuz duaların yanı sıra) modern bilimsel araştırmaya göre ruhani ve zihinsel iyiliğimizle karşılıklı ilişkiye sahiptirler. Her gün belirli hareketleri ve ezbere okunan duaları uygulamanın yararları; pozisyonun veya hareketin kendinin doğru icra edilmesinden, pozisyonun tutulduğu zamanın uzunluğundan, dikkatli ve doğru ezbere okuma tekniklerinden gelmektedir.

Beş namaz pozisyonunun her biri benzer yoga pozisyonuna sahiptir ve pozisyonlar hep birlikte bedendeki yedi ‘’Çakranın (Enerji alanlarının)’’ hepsini ‘’aktif hale’’ getirirler. Bir çakrayı aktif hale getirme fikri dilsel olarak tuhaf gelebilir, fakat biri bir defa o kelimeyi daha bilinen bir lisanda çevirdiğinde anlamak daha kolaydır.

Doğu hekimleri her bir çakranın omurga belkemiğinden dışarıya doğru yayılan ana sinir düğümüyle bağlantı kurduğuna inanırlar. Bu nedenle, bu sinir merkezlerini aktif hale getirme kavramı; kiropraktik dengeleme görmek veya bedensel işlev bozukluklarıyla ilgili olanları düzeltmek için omurga üzerine tedavi edici uyarıcı bir cihazı takmaya benzerdir.

layman’ın tabiriyle, çakralar fikri ‘’hissetme’’ algısının nasıl çalıştığı hakkında düşünülerek anlaşılabilir. Vücudun herhangi bir kısmına dokunulduğunda, biri o kısmın daha ‘’uyanık’’ ve ‘’farkında’’ olarak tepki verdiğinin farkına varır. Vücudun dokunulmayan ama aynı sinir yolu boyunca olan diğer kısmı da tepki verebilir.

Örneğin, bir kişi otururken geçici olarak hareketsiz olan bacakları hakkında düşünmeyebilir; buna rağmen eğer biri onlara dokunursa, onların tekrar ‘’farkında’’ olacaktır. Çakralar aşağı yukarı aynı şekilde çalışırlar.

Çalışmalar; bedenin çeşitli kısımlarının dokunmayla, hareket ve düşünceyle harekete geçirildiklerinde bir gülümsemenin biri gülümsemeden önce kendini uyuşuk ve mutsuz hissetse bile mutluluk hissine neden olabildiği ve hatta dolaşımı arttırdığı şekildeki gibi, kendine özgü duygusal ve fiziksel tepkileri harekete geçirdiğini keşfetmiştir. Bu da, İslami namazın tüm hareketlerinin hızla yapılmasındansa; mükemmel şekilde yapılmasının neden o kadar önemli olduğunun nedenlerinden bir tanesidir.

Vücudun duruşunu, dengesini ve öz-farkındalığı geliştirdiği keşfedilen Tekbir ve Kıyam; birlikte yogadaki Dağ Pozisyonuna çok benzerdir. Bu pozisyon; astım ve kalp hastalarına pek çok yarar sağladığı gibi, kan basıncı ve nefes almayı da normal hale getirmektedir.

Kıyam pozisyonu süresince göğsün üzerine konan ellerin yerleşiminin dünyada öz- bilincimize yönlendiren ve kas sisteminin, cildin, bağırsakların, karaciğerin, pankreasın, safra kesesinin ve gözlerin sağlığını denetleyen Karın boşluğu ‘’çakrasını’’ veya sinir yolunu aktif hale getirdiği söylenmektedir. Eller dua için açık tutulduğunda; aşk, uyum ve huzur duygularının merkezi olduğu söylenen, sevgi ve şefkati düzenleyen Kalp ‘’çakrasını’’ aktif hale getirmektedir. O; kalbi, akciğerleri, boyun altı bezini, bağışıklık sistemini ve kan dolaşımı sistemini de yönetmektedir.

Müslüman araştırmacılar; Müslümanlar Kur’ân’dan ezbere okurlarken eski düşüncelerin, duyguların, korkuların ve suçluluk duygusunun serbest bırakıldığını veya iyileşmiş olduğunu, kan basıncı ve stres seviyelerinin azaldığını göstermişlerdir. Arapça dilinin hemen hemen bütün sesleri vücudun tüm etkilenen kısımlarında bir denge yaratarak, Kur’ân okunurken ifade edilmektedirler.

Aslına bakılırsa, bazı belirli sesler vücuttaki ana organlara karşılık gelmektedirler. Rudolph Steiner (Waldorf okullarının kurucusu), araştırmasında ve ‘Ritmik Düzen’ adlı buluşunda; ‘A’, ‘E’ ve ‘U’ sesli harfleri telaffuz edilirken yapılan titreşimlerin kalbi, akciğerleri ve tiroit, epifiz (pineal), hipofiz ve adrenal bezlerini uyardığını laboratuvar testleri esnasında keşfetmiştir.

Rükû pozisyonu, yogadaki Öne Bükülme Duruşuna çok benzerdir. Rükû; belin, kalçaların, bacakların ve baldırların kaslarını gerer ve kanın üst gövdeye doğru pompalanmasına olanak sağlar. Midenin, karnın ve böbreklerin kaslarını yumuşatır. Doğru açıyı oluşturma, mide kaslarının gelişmesine olanak sağlar ve göbekteki gevşekliği önler.

Bu pozisyon; zihinsel toksinlerin serbest bırakılmalarına olanak sağlayarak bilhassa başa, gözlere, kulaklara, beyine ve akciğerlere, vücudun daha üst bölgelerine daha büyük bir kan akışı da ilerletmektedir. Zamanla bu; beyin fonksiyonunu, kişinin kişiliğini geliştirir ve hamile kadınlarda anne karnındaki bebeğin düzgün pozisyonu sürdürmesi için mükemmel bir vücut duruşudur.

Secdenin kişinin etrafındaki evrenle ruhani bağlantısı ve ruhani arayışlarının şevkiyle bağlantılı olan ‘’Taç çakrayı’’ aktif hale getirdiği söylenmektedir. Bu sinir yolu; beyin, sinir sistemi ve epifiz bezinin (pineal bezin) sağlığıyla da bağlantı kurmaktadır. Onun sağlıklı fonksiyonu, birinin iç ve dış enerjilerini dengelemektedir.
Secdede de bükülürüz, böylece insan varlığını sürdürme temel içgüdülerini düzenleyen ve gerekli zemini sağlayan ‘’Kök çakrayı’’ aktif hale getiririz. Bu, mantıklı ve pozitif düşünmenin yanı sıra yüksek motivasyonlu yaşam bakışını geliştirmeye yardım eder; lenf ve iskelet sistemlerinin, prostatın, idrar torbasının ve adrenal bezlerinin sağlığını sürdürür. Nitekim Secde esnasında üreme organlarına yarar sağlayarak ve onları yumuşatarak ‘’Kuyruk sokumu çakrasını da (Sakral çakrayı da)’’ büküyoruz.

Ayak parmaklarını, dizleri, kalçaları ve bacakları sabit tutan Oturuş pozisyonu, yogadaki Yıldırım Duruşuna benzerdir. Haddinden fazla uykuya eğilimli olanlar ve uzun saatler uyumayı sevenler için iyi olduğu söylenmektedir. Buna ek olarak, bu pozisyon; hızlı sindirime yardımcı olur, karaciğeri toksinsizleştirmeye yardım eder ve kalın bağırsaktaki bağırsaklara ait hareketi (peristaltik hareketi) harekete geçirir.

Sonuncu fakat bir o kadar da önemlisi, “Boğaz çakrasının” namazın bitişinde başın ilk önce sağ omuza, daha sonra da sol omuza döndürülerek aktif hale getirilmesidir. Bu sinir yolu; kişisel yaratıcılığı ve iletişimi etkileyerek boğaz, boyun, kollar, eller, bronşlar ve işitmeyle bağlantılıdır.

Günde en az bir defa yedi sinir yolunun hepsini aktif hale getiren bir kişinin duygusal, fiziksel ve ruhani olarak dengeli kalabileceğine inanılmaktadır. Bu, tüm samimi Müslümanların hedefi olduğuna göre; popüler yogada, tai chi ve diğer pek çok egzersiz sınıfında öğretilen ustalık tekniklerinin ta kendisi olan namazlarımızı kılarken Hadis-i Şerifte tavsiye edilen vücut duruşu, ezbere okuma ve nefes alma ustalığına erişmek için hepimiz büyük çaba göstermeliyiz

özellile Herhangi bir muradın hasıl olması için Ayet-el Kûrsi 313 kere okunduğunda, dünya ve Ahiret hakkındaki o istek ALLAH'ın C.C. izniyle hasıl olur(ne bir eksik ve ne bir fazla okunmamalıdır bu sayıların adedi çok önemlidir).
bunlar size saçma gelebilir belki ama arkadaşlarına bunu anlatmak zorundasın çünki bu harler ALLAH TARAFINDA ÖZELLİKLE SEÇİLMİŞ yüksek enerjilere sahip harf guruplarıdır burda yazanların hepsi gerçektir ben 2 yıl önce adam olmaya tekrar karar verdigimde la havle diye bi dua örenmiştim ogünden buyana herderdim sıkıntım çözüldü özellikle tasarlanmış kelimelerdir arapça ve kesin dogru şekile okunmalıdır namaz da kesinlikle öledir ama AYETLE KÜRSİYİ BİR ARAŞTIRMALISIN işin sadece ibadet olmadıgını bil
ceko_25 isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla