Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-10-2012, 01:35 PM   #5 (permalink)
Muallim
Teğmen
 
Muallim - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2010
Mesajlar: 61
Tesekkür: 108
50 Mesajinıza toplam 178 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Muallim will become famous soon enoughMuallim will become famous soon enough
Standart Cevap: Eğer çekim yasası doğruysa

Yani delüsif, obsesif ve pesimist kişilerin hayallerindeki kötü senaryoların gerçekleşmemesini olumsuz düşüncelerin olumluya nisbeten daha zayıf olduğu varsayımına dayandırıyorsun. Eğer olumlu düşünseler hayallerini daha çabuk gerçekleştirirlerdi. Ama bu varsayım Çekim Yasası savunucularının “evren için hiçbir şey iyi ya da kötü, az ya da çok değildir. Sadece vardır, nötrdür” iddiasıyla çelişmiyor mu? Evren için iyi ya da kötü düşünce fark yaratmıyorsa gerçekleşme olasılığı eşit olması gerekir.

Sizin dediğiniz gibi olduğunu varsayarsak; olumlu düşünüp, güzel hayallere dalıp da sonradan hayal kırıklığına uğrayan insanlar yok mu? Ya da güvendiği kişilerden ihanet görenler? “Bu sefer doğru insanı buldum” deyip ilişkisi hüsranla sonlananlar?

Çekim yasası inançların maddeye etki edebileceği varsayımına dayanır (yeterince inanırsan şirinleri bile görebilirsin ). Bu iddiayı baz alarak tarihsel olaylara bakmayı deneyin isterseniz.

Tarih seyri boyunca insanlar sayısız batıl inanca, mitlere ve efsanelere sahip olmuştur. Hem de bu mitlere içtenlikle inanmalarına, zihinlerinde “vizualize” etmelerine rağmen realiteye herhangi bir etki etmemiştir.

Örneğin bugün Amerika’da evenjalist/yaratılışçı Hıristiyan grup Dünya’nın 7000 yıl yaşında olduğuna ve insanlarla dinozorların aynı dönemde yaşadığına inanıyor. Ancak onların inançlarına rağmen hiçbir bilimsel bulgu bu inançları desteklemiyor. Örneğin dinozorlar dönemine ait bir insan fosili bulamıyoruz.

İnsanlar binlerce yıldır evrenin durağan/sabit olduğuna inanmıştır. Ancak bilindiği gibi bugün en geçerli model genişleyen evren (Big Bang) modelidir.

İnsanlar yaklaşık 1000 yıl boyunca Aristo ve Batlamyus’un Dünya merkezli evren modeline inanmış, hatta bu modeli dini inançlarıyla da bağdaştırmışlardır. Oysa astronomik bulgular bu modelin bir kenara koyulmasını gerektirmiştir.

Örnekler çoğaltılabilir. Tüm bu örnekler düşüncenin, inançların biz ne kadar kesinlikte inansak ve imgelesek de dış dünyaya etki edemeyeceğini gösteriyor. Kısacası gerçekler tektir, mutlaktır. Vizualizasyon veya imajinasyon gibi teknikler insanların kendisini iyi hissetmesini ve bu sayede mutlu olmalarını sağlayabilir ancak realiteye etki ettiğini söylemek gerçek dışıdır.
__________________
"Birçok kişi mutluluğun ne olduğuyla ilgili yanlış bir fikre sahip. Mutluluğa kendini tatmin ederek değil, değerli bir amaç uğrunda mücadele ederek ulaşılabilir." - Helen Keller
Muallim isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla