Tekil Mesaj gösterimi
Alt 30-04-2011, 01:55 PM   #213 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



REFERANSLAR; HAYATIN DOKUSU

"İnsan zihni yeni bir fikre uzandığında, bir daha asla eski boyutlarına dönmez."
OLIVER WENDELL HOLMES

Genç teğmen uçuş güvertesinde durup, kontrolden çıkan bir jet uçağına baktı. Kanadın biri eğilmiş, birkaç adım ötede duran bir adamı ortasından ikiye biçmesine ramak kalmıştı. Onu o ânın şokundan kurtaran tek şey, kendisine haykıran komutanının sesi oldu: "Biri bir süpürge kapsın, şu barsakları güverteden süpürsün!" Düşünmeye zaman yoktu. Hemen karşılık vermek zorundaydı. Arkadaşlarıyla birlikte harekete geçip zavallının organlarını iniş pistinden süpürdüler.

On dokuz yaşındaki George Bush'un, bir anda savaşın dehşetini öğrenmekten başka seçeneği kalmamıştı. Bu onun sık sık anlatacağı, şiddet ölümünün şokunu ve hemen harekete geçmenin gereğini vurgulamak için kullanacağı bir anı olacaktı.

Onun hayatını biçimlendiren bir başka tecrübe de bu güverte kazasından kısa bir süre sonra katıldığı bombalama harekâtında yer aldı. Küçük bir Güney Pasifik adasında, radyo kulesini bombalamaya gönderilmişti. Chichi Jima bir savaş esirleri kampıydı. Şöhreti kötüye çıkmış Japon subaylarından Maroba tarafından yönetilmekteydi. Bush ile adamları, bu kişinin gaddar bir savaş suçlusu olduğunu, esirlere çok eziyet ettiğini biliyorlardı. Suçları arasında yamyamlık, öldürttüğü adamların etlerini çorbaya katıp diğer esirlere yedirmek, ne yediklerini onlara sonra söylemek gibi şeyler de vardı.

Genç George Bush hedefe yaklaşırken, bu deliyi çökertmek için onun dünyayla tek iletişim bağlantısını, radyo kulesini yerle bir etmekte kararlıydı. Bombaları atmak üzere yaklaşırken bir düşman saldırısıyla karşılaştı. Uçağının kabinini duman doldurdu, ama o hedefi vurma kararından vazgeçmedi. Son birkaç saniye içinde bombayı atmayı başardı, hedefi parçaladı, anteni yıktı. Hemen uçaktan atlama emrini verdi. Uçağını denize doğru çevirdi, ama sıra kendisine geldiğinde, koltuğuyla birlikte fırlama işi planlandığı gibi gitmedi. Vücudu uçağın kuyruğuna çarpıverdi. Paraşütü yavaşça yırtılıyordu, başında da bir sıyrık vardı. Yırtık paraşüt, düşüşünü ancak kısmen yavaşlatabilmekteydi. Ama suya çarpmadan hemen önce o ipleri kesip kendini serbest bıraktı. Başındaki yaradan kanlar akarak su yüzüne çıktığında, umutsuzca kurtarma salını aradı. Buldu ama kendini salın üzerine çekerken, uçağın kuyruğuna çarptığı sırada su ve yiyecek kutularının hasara uğramış olduğunu gördü.

Bunlar yetmiyormuş gibi, akıntı da onu sürekli olarak demin bombaladığı kıyıya doğru sürüklemekteydi. Ona neler yaparlardı, düşünebiliyor musunuz? Sal kıyıya yaklaştıkça onun korkusu da artıyordu. Derken suda bir şey gördü. Önce hayal sandı, ama sonra, bunun bir periskop olduğunu anladı. Japonlara esir düşmek üzereydi.

Ama denizaltı karşısında yüze çıktığında, onun Finback adlı Amerikan denizaltısı olduğunu gördü! Onu kurtardılar, ama tehlikeler henüz sona ermiş değildi. Finback, Bush'u alır almaz daldı, çünkü düşman botları da yakalıyordu. Az sonra denizaltının tepesine gelip üzerine derin deniz bombaları atmaya başladılar. Finback'in tek yapabileceği, derine dalıp sessiz beklemekti. Askerler inançlarına sığınıp dua etmekten başka bir şey yapamıyorlardı.

George Bush yalnız bu tecrübeden sağ kurtulmakla kalmamış, daha pek çok bombardıman görevlerini de başarıyla bitirmiş vatana bir savaş kahramanı olarak dönmüştü. Denizaltıyla geçirdiği o günün, hayatındaki en önemli günlerden biri olduğunu söylüyordu. Kaderi düşünmeye o zaman başlamıştı. Kendisinin kim olduğunu ve bu dünyaya neden geldiğini.

Bu tecrübeler George Bush'un karakterini, kimliğini ve kaderini biçimlendirmekte ne gibi etkiler yapmıştı? Bir kere, onun çekirdek inançlarının ve değerlerinin biçildiği kumaşın dokusunu oluşturdukları kesindi. İşte ben bu dokuya, referans tecrübeleri diyorum. Bu tecrübeler, kırk yıl sonra onu ABD Başkanı olmayya itecek yönlendirmelerin de içindeydi. Ayrıca, iyiliğin kesinlikle kötülük karşısında sapasağlam dikilip meydan okuması gerektiği yolundaki inançlarını yoğuran da bu referanslardı. Her şeyini katıp sebat ederse, sonunda tüm koşullara rağmen istediği sonuçları elde edeceği konusundaki güveni de ona o referanslar sağlıyordu. Yaklaşık elli yıl sonra Oval Büro'da oturup, Saddam Hüseyin'in dost ülke Kuveyt'i hiç tahriksiz işgal edişi olayını düşünürken, bu referanslar onun eylemlerini nasıl biçimlendirdi dersiniz?

Eğer insanların yaptıkları şeyleri neden yaptıklarını anlamak istiyorsak, hayatlarının en önemli ve etkili referans tecrübeleri bize kesinlikle bazı ip uçları verebilir. Kişinin Master Sistemi'nin beşinci unsuru olan referanslar aslında inançlarımızın, kurallarımızın ve değerlerimizin ruhunu, yapı taşlarını oluştururlar. Master Sistemimiz o kilden yoğurulup biçim almıştır. Çok kötü koşullar karşısında zafere ulaşmış bir kişinin, kendine sürekli güven sağlayacak güçlü referansları olacağı kesindir. Kendine ve başkalarına inanacak, zorluklara karşı çıkacak kapasiteye sahip olacaktır.

Referanslarımızın daha çok ve daha kaliteli olması, seçeneklerimizin potansiyel düzeyinin de daha yüksek olmasına yol açar. Daha çok sayıda ve daha kaliteli referanslar, olayların ne anlama geldiğini ve bizim ne yapabileceğimizi daha etkin değerlendirmemizi sağlar. Burada "potansiyel" seçenekler dememin nedeni, her ne kadar referanslar bize inançlarımızın temel girdilerini sağlıyorsa da, genellikle o referansları bizi güçlendirecek biçimde düzenlemeyi başaramayışımızdandır. Örneğin bir genç, futbol sahasında çok büyük özgüvene ve beceriye sahip olabilir, ama okulda tarih dersine girdiğinde, potansiyelini yükseltecek aynı özgüveni sağlayamayabilir. Eğer futbola da sınıftaki yenilgi havası içinde çıksa, orada da çok etkisiz kalırdı.

Referanslarımızdan hangilerini kullanacağımızı saptayan nedir? İçinde bulunduğumuz ruhsal ve duygusal durum, hangi dosyalara el uzatacağımızı, yani hangi anılardan, duygulardan yararlanacağımızı büyük çapta etkiler. Korku içindeysek, aklımıza geçmişten ancak korkuyla ilgili anılar gelir, kendimizi bir kısır döngüye kısılmış buluruz ("korku" yine korku referansını getirir, o da korkuyu çoğaltır).

Biri bizi incitmiş, gücendirmişse, dana önce birinin bizi gücendirdiği olayın dosyasını açarız, oysa durumumuzu değiştirmek için o kişinin bize yönelik gerçek duygularını, bize nasıl sevgi göstermiş olduğunu hatırlasak çok daha iyi ederiz. Demek ki içinde bulunduğumuz durum, kaliteli hayat yaratmak için o referans dokusunun ne kadarına ulaşabileceğimizi saptayacaktır. Durumumuz dışında bir etken de, genişletilmiş referans sistemi'ne sahip olmaktır. O zaman, koşullar çok kötü bile olsa, nelerin mümkün olduğu, neler yapabileceğimiz konusundaki anlayışımız artar.

Referansların karar verme sürecimizde en önemli unsurlardan biri olduğuna hiç kuşku yoktur. Yalnız ne yaptığımızı değil, ne hissettiğimizi ve kim olduğumuzu da onlar biçimlendirecektir. Şimdi Saddam Hüseyin'in referans tecrübelerini George Bush'unkilerle karşılaştıralım. Saddam'ın babasının ona çocukluğunda fiziksel eziyet ettiğini, onu dövdüğünü biliyoruz. Amcasının ona İngiliz "efendiler"den nefret etmeyi öğrettiğini de biliyoruz. Bush'a kahramanlık ödülleri verilirken, Saddam'ın rol modelleri, diğer insanları cinayetlerle ve propagandayla kontrol etmeyi öğrenmiş kimselerdi.

On beşle yirmi yıl arasında bir süre boyunca Saddam Irak liderini devirmeye tekrar tekrar çalışmış, önüne çıkanı da öldürmüştür. Yani ilerlerken arada birkaç adım geri gitmeyi/(olay ne kadar kanlı olursa olsun) başarısızlık olarak görmemektedir. Uzun vadede nasılsa başarıya ulaşacağına inanmıştır. Körfez Savaşı'nda yenilgiye uğradıktan sonra bile devrilmemesini sağlayan da zaten bu inancı olmuştur. Saddam hasımlarını devirip Irak'ın kontrolünü eline almayı kırk iki yaşında başarmıştır.

Birçoklarına göre Saddam bir canavardır. İnsanlar Iraklıların onu nasıl olup da desteklediğine şaşmaktadırlar. Ama aslında Iraklılar Saddam Hüseyin'i, ülkelerinde gidişi tersine çevirmiş bir adam olarak görmektedirler. Onlara daha iyi evler, daha iyi eğitim, vb. sağlamıştır. Iraklıların gözünde bir kahramandır o. Zaten bütün Iraklılara, daha dört beş yaşından başlayarak onun bir kahraman olduğu öğretilmektedir. Resimleri her yerde asılıdır. Halk televizyonda onun yalnızca en iyi yanlarını görmektedir.

Acaba Saddam'ın böyle bir kanlı katil olması, yalnızca çocukluğunda babasından yediği dayakların referansından mı kaynaklanmaktadır? Hiç de değil. Nice insan, onunkine benzer tecrübelerden geçmiş, ama sonunda yüreği merhamet dolu, duygulu kişiler olarak ortaya çıkmışlardır. Kendi çektikleri acı nedeniyle, kimsenin kimseye haksızlık etmesine izin vermezler.

Hep başkalarına yardım etmeye çalışırlar. Belki George Bush'la birlikte o uçak gemisinde görev yapan bir başkası, arkadaşının ölümünü görünce, hayatın yaşanmaya değmeyeceğine karar verebilir, savaşların da hepsi haksızdır diyebilirdi. Bir kere daha tekrarlamakta yarar var, inançlarımızı oluşturan bizim referanslarımız değil, onları yorumlayış ve düzenleyiş biçimimizdir.

Hayat tecrübelerimiz üzerinde en büyük rolü hangi referanslar oynar? Bu da, hangi konuda takviye aradığımıza bağlıdır. Saddam ülkesinin liderliğine doğru yürürken çok kan döktüğü ve çok yıkıma yol açtığı için ödüllendirilmiştir. George Bush ise, her zaman doğru şeyi yapmaya odaklanmış olmasından güç alır, katkıda bulunmak, ihtiyaç içindekilere yardım etmek ister. Bu referanslar, iki insanın hayatında çok farklı kaderlerin temelini atmaya yardımcı olmuştur.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla