Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-04-2011, 09:49 PM   #104 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



SORU ARMAĞANINI VERİN


Güçlendirici soruların nasıl sorulacağını bir kere öğrenince, yalnız kendinize değil, başkalarına da yardımcı olabilirsiniz. Bunu hediye olarak başkalarına verebilirsiniz. Bir keresinde ben New York'da, hem dostum, hem de iş arkadaşım olan biriyle öğle yemeği için buluşmuştum. Kendisi saygın bir avukattı. Edebiyat konulu davalarda uzmandı. Keskin zekâsına, meslekî geçmişine gençliğinden beri hayranlık duymuştum. Ama o gün, kendisine korkunç gözüken bir darbe yemişti. Ortağı onu bırakmış, gitmişti. Dayanılmayacak genel giderler hep onun üstüne kalmıştı ve durumu nasıl tersine çevireceği konusunda da pek fikri yoktu.

Unutmayın ki kendisi o anda neye odaklanıyorsa, anlamı o saptıyordu. Herhangi bir durumda güçsüzleştirici şeye odaklanırsanız başka, güçlendirici şeye odaklanırsanız başka olur. İnsan ne ararsa onu bulur. Bu dostum kendine yanlış soruları soruyordu: "Ortağım nasıl beni böyle bırakabilir? Bana aldırmıyor mu? Hayatımı mahvetmekte olduğunu bilmiyor mu? O olmadan benim bu işi götüremeyeceğimi bilmiyor mu? Artık mesleği sürdüremeyeceğimi müşterilerime nasıl anlatacağım?" Bu soruların hepsi varsayım doluydu. Hayatının zaten mahvolmuş olduğunu varsayıyordu.

Birçok yoldan müdahale edebilirdim, ama ona birkaç soru sormaya karar verdim. "Geçenlerde ben basit bir soru teknolojisi yarattım," dedim. "Kendime uyguladığımda, çok büyük etkisi olduğunu gördüm. Beni birçok zor durumlardan kurtardı. Sana da bir iki soru sormama izin verirsen, iyi sonuç verip vermediğine bakalım mı?" "Peki," dedi. "Ama şu anda hiçbir şeyin bana yardımcı olabileceğini sanmıyorum." Bunun üzerine ona önce Sabah Sorularını, sonra da Problem Çözme Sorularını sormaya başladım.

"Hangi konuda mutlusun?" sorusu ilk sorumdu. "Biliyorum, şu anda bu sana Pollyanna gibi geliyordur, ama gerçekten mutlu olduğun şey nedir?" dedim. İlk cevabı "Hiçbir şey!" oldu. Ben bunun üzerine, "Eğer isteseydin şu anda neden mutlu olabilirdin?" diye sordum. "Karım konusunda mutluyum, çünkü çok iyi idare ediyor ve ilişkimiz çok yakın" dedi.

"Onunla o kadar yakın olduğunu düşünmek sana nasıl bir duygu veriyor?" diye sordum. "Hayatımın en inanılmaz armağanlarından biri" dedi. "Eşin çok özel bir insan, değil mi?" dedim. Ona odaklanmaya başladı, kendini çok iyi hissetti. Belki bana adamın aklını dağıtmışsın, diyeceksiniz. Hayır. Ben onun daha iyi bir duruma girmesine yardım ediyordum. Daha iyi duruma girince, insan zorluklarla mücadele etmenin daha iyi yollarını bulabilir. Önce paterni kırmamız şarttı. Onu olumlu duygusal çevre içine oturtmak zorundaydım.

Ona başka nelerden mutlu olduğunu sordum. Nelerden mutlu olması gerektiğini anlatmaya başladı. Bir yazarın ilk kitabıyla ilgili anlaşmasını gerçekleştirmişti. Bundan gurur duyması gerektiğini, ama duyamadığını söyledi. Ben ona, "Gurur duysaydın bu sana nasıl bir duygu verirdi?" diye sordum. Bunun ne harika bir şey olacağını düşünmeye başladı, durumu da hemen değişmeye başladı. Ona, "Neden gurur duyuyorsun?" diye sordum. "Çocuklarımdan gerçek anlamda gurur duyuyorum," dedi. "Çok harika kişiler onlar. Yalnız işte başarılı olmakla kalmıyorlar, insanları gerçekten seviyorlar.

Büyüdüklerinde nasıl insanlar olduklarını görünce gurur duyuyorum, üstelik onlar benim çocuklarım. Benim mirasımın bir parçası onlar." "Böyle bir etkin olması sana nasıl bir duygu veriyor?" diye sordum. Az önce hayatının sona ermiş olduğuna inanan adam birdenbire hayata döndü. Neye minnet duyduğunu sordum.

Gençliğinde iyi bir avukat olmak için mücadele verirken, nice zor durumlardan sıyrılıp yeniden tırmanabildiği için minnet duyduğunu söyledi. Kariyerini sıfırdan başlayarak kurmuş, Amerikan Rüyası dediğimiz şeyi gerçekleştirmişti. Ona da minnet duyuyordu. Ben bu sefer, "Seni gerçekten heyecanlandıran ne?" diye sordum. "Aslında şu sıra bir değişiklik yapma fırsatı yakaladığım için heyecanlıyım," dedi. Bu ilk defa aklına geliyordu. Nedeni de, durumunu böylesine değiştirmiş olmasıydı. Ona, "Kimi seviyorsun ve kim seni seviyor?" diye sordum. Ailesinden söz etmeye başladı, birbirlerine inanılmayacak kadar yakın olduklarını söyledi.

Bu sefer ona, "Ortağının gidişinin nesi harika?" diye sordum. "Biliyor musun," dedi. "Harika olabilecek bir şey var, o da, benim New York'a inmekten hoşlanmayışım, hattâ bundan nefret edişim. Connecticut'ta, evimde olmayı seviyorum." Sonra devam etti. "Bunun harika yanı, her şeye yeni bir bakışla bakabilmem." Sonra türlü olanakları saymaya girişti, sonunda Connecticut'ta, evine beş dakika uzaklıkta bir ofis açmaya karar verdi. Oğlunu da bu işe sokacaktı. New York'tan arayanlar da mesajlarını bir telesekretere bırakacaklardı. Öyle heyecanlandı ki, hemen gidip yeni bir ofis yeri bakmaya karar verdi.

Soruların büyüsü birkaç dakika içinde gücünü göstermişti. Bu durumla başa çıkacak kaynaklar zaten her zaman elindeydi, ama sorduğu güçsüzleştirici sorular, bu güce ulaşmasını engelliyor, kendini her şeyini kaybemiş bir ihtiyar gibi görmesine yol açıyordu. Aslında hayat ona harikulade bir armağan vermişti, ama kaliteli sorular sormaya başlayıncaya kadar o gerçeği kendisi kapsam dışı bırakmıştı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla