Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-09-2008, 06:36 PM   #1 (permalink)
Pamukk
Binbaşı
 
Pamukk - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2008
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 1,435
Tesekkür: 3,766
1,176 Mesajinıza toplam 8,428 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Pamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud ofPamukk has much to be proud of
Standart Akasha Kayıtları


Sanskrit dilinde "öz" ve "uzay"ı ima etmek üzere "ışıklı" anlamına gelen AKASHA sözcüğü, Hinduizm'de evrendeki herşeye nüfuz etmiş beşinci ve en ince olan "ether" cevheridir.Dünya hafızası anlamına gelir. Çünkü bu akışkan, Dünya’nın oluşumundan beri, yeryüzündeki bütün olayların yansımalarını kaydetmiştir. Görücü dediğimiz kimselerin bir kısmı, AKASHA'ya özgü dalga boyunu yakalayabilirse, akaşik kayıtları inceleme imkânı bulabilir. Geçmiş uygarlıklarda, özellikle dinî liderler böyle bir süreci kullanarak, mistik-dinsel gelenekleri inceleyebilirlerdi.


Mevcut olan her şeyin son ilke ve cevheri olarak biliniyor. Her şey onun kombinasyonuyla meydana gelir. Hava olur, sıvı olur, katı madde ve ateş olur. Güneşi, gezegenleri, yıldızları, tüm kozmosu meydana getirir.
Evrenin akışkan cevheridir.


Ruhçuluğa göre akaşik kayıt sistemi: Ruhsal varlığın aşkın şuuruna ya da üstün şuuruna işlenen deneyden, gözlemden, eylemden ve yaşanılan ruh hâllerinden meydana gelen etkilerin yoğunlaştırıldığı yerdir. Dünyanın geçmiş-gelecek tüm macerası burada kayıtlıdır. Bütün bilgiler orada bulunur. Kimilerine göre bu kayıtlar İslami terminolojide "Levhi Mahfuz"(saklı levha), bireysel kayıt sistemi "Hafeze" ve "Kirâmen Kâtibin" melekleri ile sembolize edilmiştir.

Konumuzla bağlantılı olduğundan detaya girmeden örneklendirirsek,İslam dininde Levhi Mahfuz tanımı da yerini almış ve hatta Hz.Muhammed’in Miraç Gecesi’nde Levhi Mahfuz’a baktığında 3 sureye ait gördüğü 3 nur’u Cenab-ı Hakk’a sorması ve bu surelerin ne olduğunu öğrenmesinden bahsedilir.

Yoga felsefesinde AKASHA, prana ve yaratıcı zihin üç evrensel prensiptir ki, majik ve psişik güçlerin kaynağı, evrenin her yeride mevcut bu üçlüdür.



Budizm' de ise , AKASHA kavramında bir ayrım yapıldığı görülür. Budizm'e göre iki tür AKASHA vardır:

1- Kişilik oluşturan her şey (varlığın duyguları, algıları, zihinsel oluşumları, şuur hareketleri, fizik biçimleri vb.) ile ilgili sınırlı AKASHA.

2- Maddi her şey ile ilgili sınırsız AKASHA.



Teozoflara ve bedensiz varlıklarla ruhsal irtibatın varlığını kabul etmeyen parapsikolaglara göre, nasıl ki kâinatta var olan hiçbir madde dönüşümler geçirmekle birlikte yok olmazsa, kâinatta meydana gelen hiçbir olay, hiçbir hareket de yok olmaz; her olay, her hareket muhakkak izlerini bırakır ve kaydolur. İşte bu kaydolunan yer, daha doğrusu kayıtların işlendiği seyyal cevher, teozofideki AKASHA, kayıtlar ise Batı Teofizisindeki adıyla AKAŞİK KAYITLAR dır.



Batı teofizisine göre AKASHA ya da AKAŞİK KAYITLAR her eylemin, her düşüncenin, her ışığın, her sesin vibrasyonlarının kaydolduğu, kısaca fizik alemden yansıyan bütün tesirlerin seri ve dakik bir şekilde yoğunluklarına göre sınıflanarak kaydolduğu ebedi bir arşiv dir. Gezegene ait AKAŞİK KAYITLAR a "gezegensel akaşik kayıtlar", her varlığın kendi enkarnasyonlarını ilgilendiren AKAŞİK KAYITLAR a ise "bireysel akaşik kayıtlar" adı verilir.





AKASHA




Bizler yaşadığımız boyuttaki zamanı, geçmiş, şimdi,gelecek diye üç kısma ayırır ve evreni de bu bakış açısına göre değerlendiririz. Halbuki, gökyüzüne baktığımız zaman,ışığın (ona bakan gözlemcilerin hızından bağımsız olarak )sabit bir hızla ilerlerlediğini söyleyen Rölativite teorisi uyarınca, yıldızların ve galaksilerin şu andaki hallerini değil, uzaklıklarıyla doğru orantılı olarak geçmiş zamandaki durumlarını görürüz.

Yani biz güneşin 8 dakika,güneş sistemimize en yakın yıldız olan alfa centurinin 4.3 yıl,Andromeda galaksisinin 2.3 milyon yıl ..vb) öncesini görmekteyiz. Aynı olaya farklı bir açıdan yani, şu anda dünyadan 10 ışık yılı uzaklıktaki bir noktadan gezegenimize baktığımızı düşünürsek; körfez savaşını, 65 ışık yılı uzaklıktan Japonya’ya atılan atom bombasını, 212 ışık yılı uzaklıktan Fransız İhtilalini,2000 ışık yılı uzaklığından da Roma imparatorluğu dönemini gözlemlerdik.



Mutlak uzay-zaman, dolayısıyla maddesel algılamaya dayalı anlayışımıza en büyük darbeyi indiren bu görüş bizim geçmişte yaşadığımıza ,zamanın göresel olduğuna ,evrenimizin maddesel bir yapıya sahip olmayıp bir enerji yumağı halinde dalgasal yapıda olduğuna ve Lavaziyer’ in yoktan bir şey var olmaz,var olan bir şey de yok olmaz prensibinin dalgasal formdaki ifadesine götürür.Bundan binlerce yıl önce Pisagor ve takipçileri de fiziksel dünyada oluşan her eylem ve düşüncenin gökyüzüne kaydedilmekte olduğunu söyleyerek buna Doğanın Belleği ya da Akaşa adını vermişlerdir.



O halde bu eylem ve düşünceler Akaşalara nasıl kaydedilmektedir?Şimdi onu görelim.



Bilinen fizik kanunlarına göre, bir cisme ışık gönderildiğinde gelen ışık,cisme çarpar ve oradan yansıyarak cismin görüntüsünü ışık hızıyla tüm uzaya (evrene) yayar*.İnsanın bir maddesel cismi olduğu gibi, bir de sahip olduğu şartlanmaları, duyguları,değer yargıları,fikirleri vb. beynin yaydığı belli frekanstaki dalgalar vasıtasıyla aynı şekilde uzaya yayımlanır.** Fakat dünyanın mıknatıs gibi olan manyetik alanı, bu dalgaların bir kısmının uzaya yayımlanmasına izin verirken diğer bir kısmını da atmosfer içinde bulutumsu bir dalga yumağı halinde muhafaza eder. (Bir kısmının uzaya yayımlanması, bilginin de eksilmesi anlamında değildir; çünkü yayımlanan dalgalar da holografiktir.)Dolayısıyla,geçmiş ve günümüze ait olan tüm eylem ile düşünceler bu boyutta kayıtlanarak saklanır.Şayet bu dalgaları kulağımıza adapte edecek güçte bir radyo veya gözümüze gösterebilecek yapıda bir TV olsa idi, bütün geçmişi yaşıyormuşçasına aynen görebilirdik.


Kızıl dev haline gelecek olan Güneşimiz de küllerini uzaya yayarak bir yüzüksü halinde yeni yaşamların hammaddesi konumuna gelmeden önce,Marsa kadar tüm gezegenleri yutarken, Jüpiterden Plutona kadar olan tüm gezegenleri büyük ölçüde etkileyip Jüpiteri uyduları boyutlarına,Satürnü de halka özelliğini kaybettirerek iyice küçültecektir.Bu durumda Marsın buzulları eriyip çöle dönüşürken,dünyamız da, Güneşin yakıcı sıcaklığına fazla dayanamayarak maddesel yapısı dolayısıyla sahip olduğu manyetik alanı ortadan kalkıp içindeki tüm enerji dalgalarıyla birlikte güneşin manyetik plartformuna çekilecek bu nedenle de bu kayıtlar o boyuta taşınmış olacaktır.Bununla ilgili olarak,herkesin yapmış oldukları düşünce ve eylemlerin kayıtlı olduğu Akaşaların kıyametten sonra ,Ruh bedenlerinin sahip olduğu Bilinç tarafından değerlendirilmesi de, mistik kaynaklarda ,en ince ayrıntısına kadar yazılmış olan kitapların havada uçuşarak herkesin eline geleceği şeklinde sembolik olarak belirtilmektedir.

Burada önemli olan bir nokta da,dünyanın, daha da genişletirsek yıldızların ve galaksilerin yok olmaları,onların bizim algılayıcılarımız tarafından madde olarak var kabul edilen yönlerinin,dalgasal dönüşümlerden kaynaklanan biçimde yok olması şeklinde algılanmasıdır.Tıpkı ölen bir insanın bir boyuttan ,ayrı bir boyuta geçmesi gibi.



Ayrıca, yine görecelik kuramına göre, zamanın algılayan gözlemciye bağlı bir nitelik olması dolayısıyla ,gelecek zaman da ,geçmiş ve şimdiki zaman ile birlikte Tek bir Anda mevcuttur. Bunu daha iyi anlamak için ,farklı zamanlarda uçsuz bucaksız bir çölde start alan üç birimin birbirlerine göre bakış açılarını örnek olarak verebiliriz.Bunlardan,önce start alan birime göre diğerleri,onun geçmişinde kalırken,ikinci start alana göre, ilkinin geçmişinde ,üçüncü olanın ise geleceğinde bulunur.Üçüncü birime göre ise,diğer ikisi onun geleceğindedir.Eğer bunlardan ayrı olarak farklı bir birimin balon ya da helikopterle bu çöl üzerinde gittiğini düşünürsek, o zaman,bu birim her üç bakışın da gerçekte Tek bir Andan ibaret olduğunu algılayacaktır. Böylece, gelecek zamanın,şu an bizim için potansiyel olarak mevcut olduğunu söyleyebiliriz.



Akaşalardaki bilginin kaybolmamasının ayrı bir nedeni de,fotonların ışık hızıyla hareket etmeleri dolayısıyla zamanlarının olmaması yani,algıladığımız zamanın onlar üzerinde etkisinin bulunmamasıdır.Bu nedenle tekrar uygun şartların ortaya çıkmasıyla sahip olduğu manâlar değerlendirilebilmektedir. Akaşalar ile ilgili ilginç bir olaya örnek de,1940 lı yıllardaki II.Dünya savaşında ünlü yolcu gemisi Queen Mary e gönderilen GBTT yani, Gaf Bravo Tango Tango şeklindeki mesajın yaklaşık kırk yıl sonra 1978 in şubat ayında Quenn Elizabeth II tarafından da tekrar alınması olayıdır.Bunu hemen Judy Foster ın başrollerinde oynadığı ünlü Contact filminden de(ki bu Ünlü Astronom Carl Saganın aynı adlı eserinden uyarlanmıştır) anımsayacağımız gibi dünya dışı yaşama ait bir mesaj olduğu şeklinde yorumlandı.Ama bu gerçekte ne dünya dışı bir uygarlıktan geliyordu ne de tanımlanamayan uçan cisimler olan ufolarla bir ilgisi vardı.Bu, tamamen Akaşalarla ilgili idi.Yani 1938 yılında Queen Mary e gönderilmek üzere yayımlanan anlam yüklü Elektromanyetik dalgalar(mesajlar) yukarıda ifade ettiğimiz nedenlerden dolayı atmosferde kaybolmayarak kırk yıl sonra yine kendisi gibi bir İngiliz transatlantik tarafından deşifre edilmiştir.(Discovery Channel-Allien İnvasion Week)

Quantum fiziğinin gelişmesiyle, alışılmış dünyamızın değer yargılarını yıkan fiziğin öncü teorilerinden olan holografik modeli, beynin çalışma prensibi olarak gören Stanford Üniversitesi Profesörlerinden Karl Pribram,uzay-zamandan bağımsız,holografik olarak kaydedilmiş girişim desenleri gibi, frekanssal alanlardan meydana gelen makro gerçekliğin,aslında(bir tür mercek görevi gören) beyinlerimiz tarafından saklı düzendeki yine bu frekansları biçimlendirip nesnel görünümler dünyasına dönüştürmesiyle oluşturulduğunu belirterek şunları ifade etmektedir.Beyin çevresi hakkındaki bilgileri ,sınıflandırılmamış bir kapalı-düzen biçiminde alır ve bu bilgileri de hologramik biçimde kaydeder. Daha sonra dıştan gelen frekanslara göre,bunları üç boyutlu uzay-zaman biçiminde düzenleyip bilinen algı dünyasını oluşturur. Ve pribram devam ediyor: Frekanslar alanında,uzay-zaman aşılmıştır. Her şey olayların yoğunluğuyla ilişkilidir.Görüntüler ve nesneler alanında dönüşüme uğrayan uzay-zamanın sınırları da yok olmuştur. Böylece birçok bilimsel görüşün temel aldığı nedensellik de,uzay-zaman koordinatlarının yoğunluğu nedeniyle ortadan kalkmıştır.Olayların yoğunluğu derken,yoğunluğun da uzayın bir özelliği olduğu sorusu akla gelebilir.Ama eğer uzay yoksa,onun özellikleri de olmaz.

Zaten daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi,Evrende algıladığımız tüm fiziksel gerçeklik,gerçekte birer dalga deseninden başka bir şey değildi. Çünkü Saklı Enerji Denizini bir kenara bıraksak dahi,bilinen uzayın sahip olduğu ışık ve diğer elektromanyetik enerjilerin birbirleriyle kesişerek girişim desenleri oluşturması dolayısıyla,çeşitli düzeydeki enerji salınım larının kesişmeleri de (ki tanecikler de,sahip oldukları dalga/parçacık ikilemi nedeniyle aynı zamanda birer dalgadır) parçacıkları ve nesneleri meydana getirmektedir.Bu da bize,fiziksel olayların uzay-zaman içinde meydana gelen bir gerçeklik değil,uzay-zamanın kendisinin dahi beynin Holografik yapısı sebebiyle oluşturulmuş bir gerçeklik olduğunu göstermektedir

Tüm bunları göz önünde bulundurarak,beynimizi disipline ederek yani,konsantrasyon teknikleri ile,meditasyon,çeşitli ibadetler,garkındalık çalışmaları,oruç...vb çalışmalar yardımıyla beynin üst alıcı işlevleri devreye sokulabilir ve sisteme yönelik Akaşaların okunmasıyla geçmişe ait ses,görüntü...vs aynen yaşanıp deşifre edilerek deneyimlenebilmektedir.Bu tür çalışmalar,eski Yunandaki Öklid,Eflatun,Sokrates gibi bilgeler tarafından da (ki en yaygını oruç) uygulanmaktaydı.Bunlardan Sokrates Biz bedenimizle uğraştıkça ve Ruhumuzu bu kusursuzlukla kirletmeye devam ettikçe ,hakikâtin yolunu asla bulamayız diyerek kendi adına zehiri içmiş ve ölümsüz ruhunun artık önemli olanla uğraşacağı boyutu dört gözle beklemişti.



Sokratın fiziksel ölümle ulaştığı boyutu,(Zen Budizmde de ifade edilen) ölmeden önce ölürsen,ölünce ölmezsin düşüncesini fiziksel boyutta yaşarken yakalayan bir bilinç ise, yalnız,geçmişe ait değil, aynı zamanda evrensel öze yani gizli örtük düzene dönük olarak da bunu deneyimleyebilmektedir.Çünkü dünyanın gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin de,uzayın boyutsal derinliğinde Akaşaları mevcuttur.Daha doğrusu,Evren ,Quantum Potansiyelinde ne kendi içinde ne de dışında mevcut olmayan dev bir Akaşadır ki buna biz Evrenin belleği de diyebiliriz. Böylece madde dediğimiz şey,tüm varlığın kaynağı ve cevheri olan Akaşalardaki titreşimlerin birbirleriyle ilişkili (holografik) biçimde düzenlenmiş bir yapı olarak karşımıza çıkar ki bu da Wheleerin kuantum köpükleriyle aynı anlama gelir.Bununla birlikte,Doğanın Evrensel Belleği,Hayat Kitabı ve Levhi Mahfuz da denilen Akaşalar hakkında bir İslam Mistiği şunları söylemektedir: Levhi Mahfuz,kesreti yani çokluk kavramını meydana getiren Esma terkiplerinin ,kaza ve hüküm,bilgi ve bilinç boyutudur.Allah ilmindeki hüküm ve takdirin fiiller alemine yansımasıdır.Bu platformda her şey bilgi olarak,tasarım olarak tüm var oluş gerekçesiyle mevcuttur.Burada zaman ve mekân kaydı olmaksızın, ezelden ebede kadar her şey bilgi olarak mevcuttur.İşte bu Levhi Mahfuz alemlerin aynasıdır ve evrenin Geni hükmündedir.Evrende ve onun boyutsal tüm katmanlarında meydana gelmiş tüm varlıklar bu Levhi Mahfuz diye bilinen bir üst boyutun tafsiliyle meydana gelmiştir.

Bununla birlikte,birimsel ya da toplumsal eylem ve düşüncelerin meydana getirdiği Akaşalardaki enerji,belli bir yoğunluğa ulaşmasıyla birlikte yine (insanların)toplumların bir sonraki aşamada ortaya konacak fiillerin şekillenmesini sağlar. Bunun oluşum şekli ise,(ki Astrolojik tesirler vasıtasıyla da ) Akaşalarda bulunan geçmişe ait holografik kayıtların ,kozmik hava dalgalarında kayıtlı bulunduğu boyuttan insan şuurları tarafından yakalanarak beyinlerin ilgili hücrelerini irrite etmeleri sonucu Radyasyon bulutundaki bilgiler istikametinde biçimlenmesiyle ,dışımızda ,bizlere göre zorlayıcı ,acı verici fiziksel etkilerin ortaya çıkması şeklinde meydana gelir.Bu durum negatif özellikli algılandığı taktirde Akaşalar, Karabulutlar ismiyle adlandırılırlar. Tıpkı geçmiş kavimlerde,kendi içlerinden çıkan Nebi ve Resullerin bulundukları toplumu uyararak,yaşamlarında oluşturacakları menfi hareketlerin başlarına yakın gelecekte bela şeklinde tekrar kendilerine yansıyacaklarını bildirmeleri ve akabinde bunun gerçekleşmesi gibi.


(alıntıdır)

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
Bugün, öfkelenme ve endişelenme.
Bugün,şükran dolu ol ve alçakgönüllü davran.
Bugün, işini özenle yap.
Bugün,var olan her şeye karşı nazik ve sevecen ol.

Sabah ve akşam ellerin dua pozisyonundayken yukarıdaki kelimeleri tekrar et ve Reikinin senin ruhuna ve bedenine şifa getirmesi için dua et.
-- Dr.Mikao Usui --
Pamukk isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla