Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-02-2011, 07:56 PM   #97 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



BİR GÜÇ BECERİSİ

Kriz anlarında güçlendirici sorular sormayı öğrenmekçok önemli bir beceridir. Bu beceri beni hayatımda en zor dönemlerden çekip kurtarmıştır. Bir keresinde, eskiden benimle çalışmış birinin verdiği seminerde, benim geliştirdiğim malzemeyi kendinin olarak tanıtması ve kelime kelime aynen sunması karşısında neler hissettiğimi hiç unutamam. İçimden yükselen ilk içgüdüler, "Ne cüretle! Buna nasıl cesaret eder?" diye sormaktı. Ama çok geçmeden anladım ki bu tür cevap verilemeyecek sorulara yönelmek ancak beni sinirlendirmeye yarar, kurtuluşu olmayan bir döngüye kapılırım. Adam yapacağını yapıyordu benim yapabileceğim de, avukatlarımın ona acı-zevk ilkesini uygulayıp onu yola getirmesini sağlamaktı. Eh, bu süre içinde ben neden kızgın bir durumda kalacaktım peki? Yoluma devam edip hayattan zevk almayı sürdürmeye karar Verdim. Ama kendime, "Bunu bana nasıl yapar?" diye sorduğum sürece, olumsuz durumum devam edecekti. Durumumu değiştirmemin en hızlı yolu, kendime yeni bir dizi soru sormaktı. "Bu adamın nesine saygı duyuyorum?" diye sordum. Önce beynim bir çığlık attı "Hiçbir şeyine!" diye haykırdı. O zaman, "Eğer saygı duymak isteseydim nesine duyabilirdim?" diye sordum ve sonunda cevabı buldum. "Doğrusu adam yan gelip oturmuyor, en azından, benim ona öğrettiklerimi kullanıyor!" Bu düşünce beni güldürdü, döngüden kurtuldum, durumumu değiştirdim seçeneklerimi yeniden değerlendirdim ve o seçenekler uygulanırken de kendimi iyi hissettim.

Hayatımın kalitesini yükseltme yolu olarak keşfettiğim şeylerden biri, saygı duyduğum insanların sormaya alışkın oldukları soruları modellemektir. Eğer çok mutlu birini bulursanız inanın bana, bir nedeni vardır. O neden, o kişinin sürekli olarak kendini mutlu eden şeylere odaklanmasıdır, yani kendine mutlulukla ilgili sorular soruyordur. Onların sorularını öğrenin, kullanın, siz de onlar gibi hissetmeye başlarsınız.

Bazı soruları hiç ele almamız gerekmez. Örneğin Walt Disney, kurduğu kuruluşun başarılı olup olamayacağı sorusuna yer vermeyi reddetmişti. Ama bu da, Sihirli Krallığın yaratıcısı, kendine daha akıllıca sorular sormadı demek değildir. Benim büyükbabam Charles Shovvs eskiden Disney'le çalışan bir yazardı. Disney sonradan Hanna-Barbera'yla çalışmaya başlamış Ayı Yogi'yi, Huckleberry Hound'u yaratmıştı ama, dedemin onunla çalışması daha eskiydi. Dedemin bana anlattığı bir şey vardır. Ne zaman yeni bir proje ya da senaryo üzerinde çalışmaya başlasalar, Disııey'in girdi isteme yolunda kendine özgü bir usulü varmış. Bir duvarın tümünü o projeye ayırır, oraya senaryo, fikir gibi şeylerle ilgili soruların hepsini asar, şirkette kim varsa gelip asılı sorulara yanıtlarını yazarmış. "Bunu nasıl daha iyi hale getirebiliriz?" Herkes bu sorunun altına türlü türlü çözümler yazar, duvarı önerilerle kaplarmış. Sonra Disney herkesin cevaplarını okurmuş. Böylelikle Walt Disney, şirketindeki herkesin kaynaklarını kullanarak, o girdilerin kalitesinde sonuçlar üretirmiş.

Bizim aldığımız cevaplar, sormaya istekli olduğumuz sorulara bağlıdır. Örneğin eğer kızgınlık hissediyorsanız, birisi size, "Bunun çok iyi yanları neler?" diye sorarsa, cevap vermek istemeyebilirsiniz. Ama öğrenmeye yüksek değer veriyorsanız, belki kendinize sorduğunuz,"Bu durumdan ne öğrenebilirim? Bu durumu nasıl kullanabilirim?" gibi sorulara cevap vermek isteyebilirsiniz. Yeni farklılıklara ve üstünlüklere olan isteğiniz, sorulara cevap vermeye zaman ayırmanızı sağlar, bunu yaparken de odağınızı, durumunuzu ve almakta olduğunuz sonuçları değiştirirsiniz.

Hemen şimdi kendinize birkaç güçlendirici soru sorun? Şu anda hayatınızın nelerinden mutlusunuz? Bugün hayatınızda harikulade olan ne var? Neler için gerçek anlamda minnet duyuyorsunuz? Bir an durup cevapları düşünün, şu anda kendinizi harika hissetmek için geçerli nedenleriniz olmasının ne güzel bir duygu verdiğine bakın.

2. Sorular, kapsama almadığımız şeyi değiştirir.

İnsanlar "kapsam dışı bırakan" yaratıklardır. Sizin de benim de, şu anda çevremizde odaklanabileceğimiz milyonlarca şey olup bitmektedir. Kulağımızın damarlarından geçen kanımızdan, kollarımıza değen rüzgâra kadar. Ama biz aynı anda ancak birkaç şeye odaklanabiliriz. Zihnimiz bizim bilincimiz dışında türlü türlü şeyler yapabilmektedir, ama bilinçlilik düzeyinde aynı anda odaklanabileceğimiz şeylerin sayısı sınırlıdır. Bu yüzden beyin, zamanının büyük bir bölümünü, neye dikkat edeceğimizi bir öncelik sırasına sokmakla geçirir, daha da önemlisi neye dikkat etmeyeceğimizi, yani neyi kapsamdışı bırakacağımızı kararlaştırır.

Eğer kendinizi gerçekten üzgün hissediyorsanız, bunun bir tek nedeni olabilir: Demek ki kendinizi iyi hissetmenizi gerektirecek her şeyi kapsam dışı bırakıyorsunuz. Eğer kendinizi iyi hissediyorsanız, demek ki odaklanabileceğiniz kötü şeyleri kapsam dışı bırakıyorsunuz. O halde birine bir soru sorduğunuzda, o kişinin neye odaklandığını, neyi kapsam dışı bıraktığını değiştirebilirsiniz. Birisi size, "Bu projeye benim kadar üzülüyor musun?" diye sorsa, siz daha önce o soruna üzülmemiş bile olsanız, daha önce kapsam dışı bıraktığınız şeylere odaklanmaya başlar, kendinizi kötü hissetme durumuna geçersiniz. Birisi size, "Hayatında neler berbat?" diye sorsa, bu soru ne kadar gülünç bir soru olursa olsun, kendinizi cevap vermeye mecbur hissedebilirsiniz. Bilinçli olarak cevap vermezseniz, bu sefer de o soru zihninize bilinç dışı düzeyde takılabilir.

Tam tersine, eğer size "Hayatında gerçekten harika olan neler var?" diye sorsalar, siz de o cevaba odaklamanız, bir anda kendinizi çok iyi hissettiğinizi görebilirsiniz. Birisi size, "Bu proje gerçekten harika, biliyor musun?" dese. "Şu yarattığımız şey sayesinde sağlanacak etkiyi hiç düşündün mü?" diye de devam etse, gözünüze çok yorucu görünmüş olan o proje ilham dolu bir hale gelir. Sorular insan bilincinin lazeridir. Odağımızı konsantre eder ne hissedip ne yapacağımızı saptarlar. Bir an durup odada çevrenize bakın, kendinize bir soru sorun: "Bu oda neden kahverengi?" Bakıp görün. Kahverengi, kahverengi, kahverengi. Şimdi bu sayfaya bakın. Çevre görüş açılarınızı kapatarak, yalnızca yeşil olan şeyleri düşünün. Çok iyi bildiğiniz bir odadaysanız, bunu herhalde kolaylıkla yapabilirsiniz. Ama yabancı bir odadaysanız, yeşilden çok kahverengileri hatırlama olasılığınız fazladır. Şimdi tekrar çevrenize bakıp, neler yeşilmiş, dikkat edin. Yeşil, yeşil, yeşil. Bu sefer daha çok yeşil gördünüz mü? Yabancı odadaysanız, cevabınızın evet olacağından eminim. Bu bize ne öğretiyor? Neyi ararsak, onu buluruz.

Demek ki kızgınsanız, kendinize sorabileceğiniz en iyi sorulardan biri, "Bu sorundan ne öğrenebilirim ki bir daha hiç olmasın?" sorusudur. İşte bu soru, kaliteli soruya örnektir. Sizi şimdiki zorluktan kurtarıp, gelecekte bu acıyı yaşamamanız için gerekli olan kaynaklara götürecektir. Bu soruyu soruncaya kadar, sorunun aslında bir fırsat olması ihtimalini kapsam dışı bırakmış sayılırsınız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla